Bölüm 674: On Ceset

“Yine mi ruh anlaşması?” Yi Yun gülerken başını iki yana salladı.

“N'oldu? İmzalamamayı mı planlıyorsun?” Shen Tu Lideri'in yanındaki gri elbiseli Li Ateşi Ninesi yavaşça çayını yudumladı ve Yi Yun'a baktı.

Yi Yun bu yaşlı karıyı umursamadı ve umursamaz bir ses tonuyla dedi ki, “Ruh anlaşması imzalamak, hiçbirinize asla saldıramamamı sağlayacak. Kıdemli Heyeti'nin asıl amacı bu. Neden bunu direkt söylemediniz ki? Lafı bu kadar dolandırmaya gerek var mıydı?”

“Bu bir anlaşma olduğuna göre karşılıklı kazançlar olmalı. Beni kısıtlamak için hazırladığınız ruh anlaşmasından ben ne kazanıyorum?”

“Bu bir anlaşma değil.” Li Ateşi Ninesi'nin sesi soğuklaştı. “Bu Tian Yuan Kıdemli Heyeti'ne girmene izin vermek. Ve Tian Yuan Kıdemli Heyeti'ne girmek Kıdemli Heyeti'nin kurallarına uymak demek! Lin Xintong ve sen birer koltuk kazanacaksınız. Bu iki koltuk için büyük oluşumların ne kadar ödeyeceğini biliyor musun? Katılmak istemeyen ve aşağılayıcı sözler söyleyen tek kişi sensin!”

Li Ateşi Ninesi'nin azarlamasına karşılık Yi Yun yavaşça başını iki yana salladı. “Nine, Oscar alanlar yanında halt yemiş valla. Genç bir çocuk değilim, neden numara yapıyorsun ki? Xintong ve benim sözde Tian Yuan Kıdemli Heyeti'ne girmeme izin vermek sadece bir numara ama cidden bir konuda haklıydın. Kıdemli Heyeti'ne girmekle işim olmaz. Sizin kurallarınıza uyacağımı da nereden çıkardın? O kadar çok katılmamı istiyorsan benim limitimde kazanç vermelisin. Yoksa o kazançlar, bulduktan sana bana küçücük bir parçasını vereceğiniz sözde Kanlı Ay hazineleri mi? Kazançmış!? O kazancın ben içine tüküreyim... Üzgünüm ama bana hiç cazip gelmiyor.” Yi Yun hiç sakınmadan konuştu.

Tian Yuan Dünyası'nın efsanevi kişilerinin yüz ifadeleri bunları duyunca çirkinleşti. Yi Yun'la dost olmayı planlayan büyük oluşumların kıdemlileri bile derin bir nefes aldı.

Yi Yun'un konuşma şekli çok kibirliydi.

“Güzel! Güzel! Ben dememiş miydim!” Shen Tu Lideri Yi Yun'a öldürme niyetiyle baktı. “Hepiniz duydunuz dimi? Bu kişinin vahşi ve küstah olduğunu söylemiştim. Sıkıntılı bir kişiliği var ve insanları karanlıkta bıçaklamayı seviyor. Ama siz benim sözlerime inanmamayı seçtiniz. Hatta usluca ruh anlaşmasını imzalayıp Tian Yuan Kıdemli Heyeti'ne katkı sağlayacağını düşündünüz? Şimdi ne kadar hatalı olduğunuzu anlıyor musunuz?”

Yi Yun'un gelişinden önce Tian Yuan Kıdemli Heyeti'nin Yi Yun'la nasıl ilgilenecekleri konusunda bir tartışma yaşadığı bal gibi ortadaydı. Shen Tu Lideri gibi insanlar doğal olarak Yi Yun gelişmeden onu öldürmekten yanaydı. Fakat çoğunluk yine de Yi Yun ile pazarlık yapmak istemişti. Bunun nedeni Yi Yun'dan korkmaları değildi, onun geleceğinden korkuyorlardı. Eğer onu öldürmekte başarısız olurlarsa, gelecekte ölecek olanlar onlar olurdu!

Bu yüzden Yi Yun Büyük İmparatoriçe Gizemli Bölgesi'ni kontrol etmesine ve elinde sayısız kişinin istediği Antik Büyük İmparatoriçe'nin eşsiz mirasını bulundurmasına rağmen, orada oturan hiç kimse bir şey yapmıyordu.

Hala kenarda olasılıkları değerlendiriyorlardı.

Yi Yun etrafını gözlemledi, bazı efsanevi kişilerden öldürme niyetinin çıktığını hissedebiliyordu. İç çekti ve konuştu: “Yazık. Kanlı Ay'ın kalıntılar hala ortada. Yakın gelecekte, Tian Yuan Dünyası'nı kanlı bir kasırga kavuracak ve siz burada resmen iç savaş veriyorsunuz. Önlem tedaviden iyidir, asıl felaketin şu anda oturduğunuz Yüce Kılıç Dağı'nın gerçek sahiplerinden geleceğini bilmiyor musunuz?”

Yi Yun başını iki yana salladı. Bu kadar dar görüşlü olduklarını düşünmüyordu. Sadece daha Kanlı Ay'ın dehşetini tanımadıklarını düşünüyordu. Metruk ırkının Kanlı Ay'ın geçmişi hakkındaki açıklamasınaysa buradaki hiç kimse inanmamıştı. Bu nedenle Kanlı Ay'ı büyük ölçüde küçümsüyorlardı.

Shen Tu Lideri gibi kişiler için Yi Yun'un yükselişi Kanlı Ay'ın yükselişinden daha iyi değildi. Aslında daha kötüydü.

Yi Yun'un sözlerini duyunca Shen Tu Lideri güldü. “Bu çocukta ne cehalet var be. Sürekli felakete tutunmak... Kendini geleceği görebilen bir kâhin mi sandın?”

“Kanlı Ay'dan kalan kişilere gelirsek... Hmph!”

Shen Tu Lideri konuşurken Sığınak çiftine bakış attı.

Siyah cübbeli adam yavaşça ayağa kalktı. Yi Yun ve diğer efsanevi kişiler birbirinin boğazına yapışmışken sessiz kalmışlardı. Hiçbir şey için yorum yapmamışlardı.

Siyah cübbeli adam ayağa kalkmıştı, fakat yüzünde hala bir ifade yoktu. Boyutlar arası yüzüğünü gösterdi ve sakin bir sesle konuştu: “Aşılmaz Deniz'i geçerken bununla karşılaştım...”

Konuşurken boyutlar arası yüzüğünden on ışık çıktı.

Beyaz ışıklar havada durdu, ışığın gitmesiyle Yi Yun ve Lin Xintong on tane dikdörtgen nesne gördü. Nesnelerin hepsi zincirlenmişti. Hiç kimse neyden yapıldığını bilmiyordu, fakat tabut gibi gözüküyorlardı.!

On tabut?

Siyah cüppeli adam elini salladı ve zincirler büyük bir sesle açıldı. Tabutların kapağı da zincirlerle beraber açıldı.

Tabutların içinde on ceset vardı!

Bu cesetler siyah cübbeler giyiyordu. Siyah cübbenin göğsünün sol tarafında kanlı ay simgesi vardı.

Bu on kişi ölse de hala korkutucu bir aura yayıyorlardı. Bu aura etraflarında gezinerek onları yaşıyormuş gibi gösteriyordu.

Eşsiz uzmanların cesetleri on binlerce yıl geçse de olduğu gibi kalabiliyordu. Bedenleri çürüse de kemikleri yeşim taşı gibi kristalleşmiş bir şekilde arkada kalırdı. Bazıları yüz milyonlarca yıl sonra bile çürümeyebiliyordu.

Bu on cesedin canlıyken uzman olduğu apaçık ortadaydı.

Özellikle de ortadaki kişi... Tüm tabutu dolduran büyük bir vücut yapısı ve dalgalı siyah saçları vardı. Kaşlarının ortasında alev şeklinde bir yara dışa doğru parlıyordu.

Bu kişiyi görünce Yi Yun hafiften tedirgin oldu. Zhulong'la olan savaşında, Zhulong'un Tanrıların Kanı'yla birleşmesi kaşlarının arasında alev şeklinde bir yaranın oluşmasına neden olmuştu. Sanki alnı Tanrıların Kanı yüzünden çürümüştü.

Bu kişinin de Tanrıların Kanı'nı kullanmış olması, kesinlikle Kanlı Ay'ın birinci neslinden olduğunu gösteriyordu.

Ve aurası Zhulong'dan çok daha güçlüydü. Bu da uzun zaman önce reenkarne olduğu anlamına geliyordu. Tüm bunlar Yi Yun'a tek bir kişiyi düşündürtüyordu, Kanlı Ay'ın yöneticisi!

“Öldü mü?”

Yi Yun telaşlandı. Kanlı Ay'ın yöneticisinin cesedini burada görmeyi hiç beklememişti.

Bu ceset kesinlikle sahte değildi. Böylesi güçlü bir beden yüzde yüz eşsiz bir uzmanındı. Kanlı Ay'ın yöneticisine benzer gücü olan bir uzmanı öldürerek onu kandırmaya çalışmak büyük bir bedeldi. Ve Tian Yuan Dünyası'nda bunu yapabilecek biri muhtemelen yoktu.

“Bunun kim olduğunu bildiğini sanıyorum. Evet! Bu Kanlı Ay'ın ittifak Lideri. Çoktan öldü. Sadece o değil, yancıları da öldü! Bu nedenle Kanlı Ay'ın kalıntılarının felakete neden olacağını düşünmen bir şakadan başka bir şey değil!” Shen Tu Lideri alaycı bir sesle devam etti: “Yi Yun, aklından geçenleri biliyorum. Düşündüğün şey sadece bir hayal. Tian Yuan Dünyası'nda gezinen bir tehdit vardı: Kanlı Ay'ın İttifak Lideri. Buradaki hiç kimse güç bakımından ona rakip olamayabilirdi. Bu yüzden sana ihtiyacımız vardı, büyüyüp Kanlı Ay'ın İttifak Lideri'ne karşı koyman gerekiyordu. İşte o zaman hiç korkun kalmayacaktı!”

“Ne yazık ki o çoktan öldü. Planın bozuldu. Artık bizim için dünyanın kurtarıcısı değil sadece bir tehditsin. Büyüdüğün zaman Kanlı Ay'dan daha tehlikeli olabilirsin.”