Bölüm 660: Zhulong'un Kıyamet Günü

avatar
6516 17

True Martial World - Bölüm 660: Zhulong'un Kıyamet Günü


 

Bölüm 660: Zhulong'un Kıyamet Günü

 

“Fiyuuv!”

 

Yi Yun parmağını bıraktığı anda on iki enerji oku fırladı. Somut olmayan Yin Hayaletleri Dokuz Güneş Katili Yay'ın önünde Yi Yun'un saldırılarına karşı koyamadıklarından kolay hedef olmuşlardı.

 

Eğer yayı bir çekişiyle on iki Yin Hayaletini öldürmek veya ağır yaralamak için on iki ok atabiliyorsa, o zaman Yi Yun birkaç kez atış yaparak uyku bölgesindeki tüm Yin Hayaletlerini oklarıyla yok edebilirdi.

 

Bu nedenle Zhulong tüm bu olanları oturup izleyemezdi. Yi Yun yayını ikinci çekişinde Zhulong harekete geçti. Eline giydiği Semavi Ceza'yla Yi Yun'un enerji oklarına yumruk attı!

 

Yi Yun'la olan önceki şiddetli savaşı sırasında elleri yaralanmıştı ve hala iyileşmemişlerdi. Üstelik mistik teknik kullanmanın Qi'sinde ve kanında bıraktığı etki hala geçmemişti.

 

Yumrukları olağanüstü bir auraya sahip olsa da Yi Yun'un keskin hisleri ona aurasının öncekine göre daha zayıf olduğunu söylüyordu.

 

“Boom!”

 

Zhulong'un yumruğu Yi Yun'un attığı tüm enerji oklarıyla çarpıştı. Enerji okları patlarken içlerindeki saf Yang enerjisi dışarı çıkıp saf Yang alevlerinin gökyüzüne yükselmesine neden oldu.

 

Zhulong'un enerji oklarını parçaladığı anda Yi Yun da harekete geçti. Elinde saf Yang kırık kılıçla beraber Zhulong'a saldırdı.

 

Yi Yun'un iki Görünüş Totemi, Altın Karga ve Dokuz Yeni Doğan, arkasında belirdi ve kılıç ışınları boşluğu yarıp ilerledi.

 

Lin Xintong tam Yi Yun'un arkasından geliyordu.

 

Lin Xintong kar kadar bir beyaz elbise giyiyordu, kılıcını kınından çekti ve arkasında hiç yoktan bir göl belirdi. Göl derin bir mavi rengindeydi ve parlak dalgalar anlatılamaz bir Buz Qi'si yayıyordu. Uzakta, gölün üstündeki parlak ay suyu aydınlatıyordu.

 

Lin Xintong'un kılıcı, buz ayın ışıkları altında parlarken Zhulong'a çığlık atarak ilerledi.

 

Yin Hayaletleri yeniden doğum aşamasındayken her saniye önemliydi. Lin Xintong'un artık Jiang Xiaorou'yu koruması gerekmediğinden Yi Yun'la bir araya gelip en kısa sürede Zhulong'u öldüreceklerdi.

 

İki kılıçta birlikte kullanılınca Yin ve Yang birleşti!

 

Yi Yun ile Lin Xintong yıllardır beraber yetişim yapıyordu ve beraber “Büyük İmparatoriçe'nin Bilgeliği”ni öğreniyorlardı. Yetişim yaptıkları yasalar birbirinin zıttı olsa da birbirleriyle uyumlulardı. Birleşmiş güçleri basit bir durumdan ibaret değildi.

 

Zhulong anında üstüne büyük bir yükün çöktüğünü hissetti! Arkasında daha doğmamış Yin Hayaletleri vardı. Geri çekilecek yeri olmadığından tüm enerjisini tüketip tekrar ve tekrar yumruk attı.

 

“Yardım et!” Zhulong bağırdı. Arkasındaki Fengming, Sheji, Qiongqi ve diğer Reenkarnasyoncuların yapabileceği tek şey cesaretlerini toplayıp saldırmaktı. Önceden onlara yardım eden Semavi Kan Birliği üyeleri vardı, fakat şimdi hepsinin ele geçirme işleminde olmasıyla Lin Xintong ve Yi Yun'un saldırılarına ancak kendileri karşı koyabilirlerdi.

 

Savaşın akışını değiştirmenin tek yolunun Yin Hayaletlerinin birçoğu yeniden doğana kadar dayanmak olduğunu çok iyi biliyorlardı. Yoksa işleri kesin biterdi.

 

Sayısız kılıç ışını onlara doğru ilerliyordu, bazıları gökkuşağı renginde, bazılarıysa buzlu ay rengindeydi. Yin ve Yang'ın birleşimi muazzam gözüküyordu!

 

“Ah!”

 

Yaralarından acı çeken Qiongqi darbeyi yiyen ilk kişi oldu. Yuan Qi'si parçalandı ve korkunç bir çığlıkla geriye doğru uçtu.

 

Yanındaki Sheji ise Lin Xintong'un kılıç Qi’si tarafından bir kez daha yaralandı. Kılıcın ucundaki buz Qi'si Sheji'nin bileklerini kesip ellerini anında dondurdu. Elleri sanki buz kristalleri kadar kırılgan gözüküyordu.

 

Buz Qi'si kolunu dondurunca Sheji'nin yüz ifadesi değişti. Geri çekilirken Yuan Qi'sini kullanıp Lin Xintong'un Buz Qi'sine karşı koymaya çalıştı, fakat fayda etmemişti. Yok edilemez gibi gözüken Buz Qi'si zorla Sheji'nin meridyenlerine girdi ve kalbine doğru yayıldı.

 

Buz Qi'nin içinde Lin Xintong'un yasalar hakkında anlayışı vardı.

 

Bunu fark edince bir kez daha saldırmanın kendini ölüme göndermekten farksız olduğunu anlamıştı. Yin Hayaletlerinin yeniden doğana kadar canlı kalması gerekiyordu, fakat o zamana kadar kendisinin de yaşaması gerekiyordu.

 

Sheji ve Qiongqi olmadan Fengming ve Zhulong bunu başarmayı zor buldu.

 

Yi Yun ve Lin Xintong'un birleşik saldırısının çoğunu Zhulong tek başına omuzladığından Fengming'in tek yararı kafa karışıklığı yaratmaktı.

 

Zhulong dilinin ucunu ısırdı ve gökyüzünü kaplayan yumruk gölgeleri savurdu.

 

Yaralı olsa da ve ikiye bir savaş veriyor olsa da Zhulong'un saldırıları küçümsenemezdi. Zorla Yi Yun ve Lin Xintong'un kılıç Qi'sini yavaşlatmayı başarmıştı.

 

“Geber!” Zhulong kükredi ve yüzündeki tüm kaslar titredi. Hiç bir şeyi umursamaksızın ikiliye saldırdı.

 

Yi Yun ve Lin Xintong sakin kalırken kılıçları bir araya gelip ikinci saldırıyı gönderdi!

 

Boom!

 

Saf Yang ve saf Yin'in birleşimi bir kez daha Zhulong'a hücum etti.

 

Zhulong havada saldırılara karşı koymaya çalıştığından enerjisi hızla tükeniyordu. Bir kılıç Qi’si seli koruyucu Yuan Qi'sine hücum etti. Zhulong tıpkı akıntıya karşı yüzen ve sınırına ulaşmış alabalık gibiydi.

 

Peng!

 

İlk kırılmaların oluşmaya başlamasıyla beraber Zhulong'un koruyucu Yuan Qi'si çatlamaya başladı. Sağ elinin parmaklarından net bir çatlama sesiyle daha iyileşmemiş kırık parmakları bir kez daha kırıldı.

 

Saldırısı neredeyse yarıda kesiliyordu!

 

Ölüm kalım savaşında, bir saniyenin ufacık bir anındaki hata bile sonucun tamamen tersine dönmesine neden olabilirdi. Ayrıca şimdi Yi Yun ve Lin Xintong beraber savaşırken verdiği çabayla yüzleşiyordu.

 

Yi Yun ve Lin Xintong'un kılıç ışınlarının çoktan önünde olduğunu görünce Zhulong'un yüreği hopladı.

 

Yi Yun'un kılıcı tıpkı kör edici parlak güneş gibiyken Lin Xintong'u kılıcı en sakin ve nazik esinti gibiydi.

 

Ancak kılıç ışınlarına eşlik eden tehlike duygusu cehennem çukurlarındaki korkunç kan havuzlarını andırıyordu. Zhulong'a doğru ilerleyen rüzgâr sayısız kişinin feryatlarıyla doluydu.

 

Önündeki bu kan kırmızısı kasırganın içinde Zhulong, tıpkı balinayla kafa kafaya çarpışan küçük bir bot gibiydi. Çarpıştığı anda yok olabilirdi!

 

Kaçınmak bir seçenek bile olmadığından Zhulong kükredi ve iki yumruğunu Lin Xintong ile Yi Yun'un kılıç ışınlarına geçirdi.

 

Zhulong birine zar zor karşı koyabiliyordu ama şimdi iki tanesiyle...

 

“Boom!”

 

Zhulong'un kulaklarında sağır edici bir ses yankılandı.

 

Patlama sesi iki kılıç ışınının vücudunda patlayıp etini yarıp açan şiddetli enerjinin sonucuydu.

 

Enerji dışarı akın ederken Zhulong'un omuzları çoktan iki kan sisine dönmüştü. Patlamanın güçlü etkisi onu geriye doğru uçurdu. Yere çarptıktan sonra yüz metre kadar daha süründü ve arkasında derin bir iz bıraktı!

 

Zhulong, bazı Yin Hayaletlerinin uyuduğu taş bir sütuna çarptığında sonunda durdu. Siyah kan ağzının kenarından akarken sırtında hafif bir titreme hissetti!

 

Zhulong'un yüz ifadesi soldu. Kılıç ışınları Semavi Ceza'yı delip eline saplanmıştı ve elindeki tüm eklemlerin kırılmasına neden olmuştu.

 

Yi Yun hala taze kanın ucundan yere aktığı kırık kılıcı elinde tutuyordu. Ancak taze kan paslı kılıçta kalmadı, çünkü kırık kılıç tüm kanı emmişti.

 

Yi Yun hiç tereddüt etmeden saf Yang kırık kılıcı çekti ve bir kez daha vurdu!

 

Yi Yun için aralarındaki yüz metreyi aşmak bir hiçti. Göz açıp kapayıncaya kadar kılıcı tam Zhulong'un kaşlarının ortasına doğru ilerledi.

 

“Geber!”

 

Zhulong'un yaralı halinden yararlanıyorlardı!

 

Yi Yun'un kılıcı öldürme niyetiyle dolup taştı. Altın bir rüzgâr kükreyen dalgaya dönüşüp yüz metre yüksekliğine ulaştı, sanki göğe yükselen dağları yutabilecekmiş gibiydi.

 

Bu korkunç auranın karşısında Zhulong derin bir ürperti hissetti. Ölümün ona yaklaştığını hissedebiliyordu!

 

Zaman yavaşlamış gibi gözüküyordu, mutlak çaresizlik her tarafına sarmıştı.

 

“Beni öldürmek mi istiyorsunuz? Benimle beraber yok olacaksınız!” Zhulong çılgınca bağırdı. Durumdan hiç memnun değildi! Sayısız kez reenkarne olmuştu ve her reenkarnasyon herkese hükmetmesini sağlamıştı. Bu insanların tepesinde durup onların tapınmasını ve ona karşı olan korkularını hissetmişti.

 

Yi Yun ise sadece yirmili yaşlarında genç bir dâhiydi. Onunla nasıl rekabet edebilirdi ki?

 

“Geber... Geber... Geber... Geber!” Zhulong kan özünü yakıp kan ve Qi'sinden oluşmuş alevlere büründü. Kızıl cehennemin içinde elinde Semavi Ceza'yla sol yumruğunu savurdu. Sanki büyük bir kan dalgası kükreyerek ileri atılmış gibi gözüküyordu!

 

“Boom!”

 

Bu yumruk gökyüzünü ve yeryüzünü sarsmıştı!

 

Fakat o sırada Lin Xintong hareketini yaptı.

 

Ruhsal enerjisi Zhulong'un az önceki enerji dönüşümüne kitlendi. O anda Zhulong hiçbir şeyi umursamaksızın yumruk attı. Lin Xintong'un kılıç Qi'si kendini dalgalı bir nehir gibi Zhulong'un yumruk ışınının etrafına sardı.

 

Yin ve Yumuşaklık her zaman yan yanaydı. Lin Xintong'un öğrendiği saf Yin yasaları kılıcına işlenmişti ve sertliğe yumuşaklıkla karşılık vermekte en iyisiydi.

 

Bu kılıç ışınlarının amacı ne öldürmekti ne de doğrudan Zhulong'un yumruk ışınıyla çarpışmaktı. Onun yerine yönlendirmekti, küçük bir güç tanesiyle büyük gücü ele geçirmek!

 

Zhulong enerjisinin taşa çarpan bir dalga gibi azaldığını ve yumruğunun hafiflediğini hissetti. Yumruğunun gücü Lin Xintong tarafından başka bir yöne çevrilmişti!

 

Yumruğunun gücünün azalmasıyla Yi Yun'un kılıcına nasıl karşı koyacaktı?

 

Rastgele enerji ışınlarının özgürce dolaşmasının arasında antik bir kılıç belirdi ve sessizce saf Yang alevlerini kesip yanan kan ve Qi'yi deldi.

 

Sıradan ve sade bir kılıç gibi gözüken şey aslında cennetin hükmüydü.

 

Yavaşça Zhulong'un kalbine saplandığında Zhulong'un gözleri fal taşı gibi açıldı.

 

Nefret, inançsızlık, öfke... Zhulong'un gözlerinde çok fazla duygu vardı.

 

“Puah!”

 

Net çınlama sesi etrafındaki enerji patlamalarına kıyasla bir hiç olsa da Zhulong'un kulağına gelmişti.

 

Göğsünde alevler oluşmuştu, kalbi kırık kılıç tarafından delinmişti. Kalbinin her bir atışı kılıca karşılık veriyordu ve her atış büyük miktarda kanın dışarı akmasına neden oluyordu.

 

Kan ağzından çıkınca Zhulong eliyle saf Yang kırık kılıcı tuttu, diğer eliniyse yumruk yaptı.

 

“Sen... Sen...” Zhulong dudakları titrerken Yi Yun'a onu öldürmek istermiş gibi bakıyordu. Gözleri nefretten kıpkırmızı olmuştu.

 

Yi Yun’un bileğini çevirmesiyle elindeki kırık kılıca biraz daha güç uyguladı ve saf Yang Yuan Qi'nin kırık kılıçtan çıkıp Zhulong'un içine girerek meridyenleriyle kanını yakmasını sağladı.

 

Zhulong'un bedeni sarsılıyordu ve gözbebekleri ölü deniz gibiydi. Önündeki Yi Yun çoktan bulanıklaşmıştı.

 

Bükülmüş saf Yang kırık kılıç kalbini doğramıştı.

 

“Beni öldürmenin... Bir bedeli olacak… Kanlı Ay'ın mirası...”

 

Zhulong'un dudakları titredi. Söylediği her söz ağzının kenarından daha fazla kan aktırıyordu. Ancak daha cümlesini bitiremeden saf Yang kırık kılıç boğazını kesti.

 

“Artık ölebilirsin.” Yi Yun bu sözleri yüzünde hiçbir ifade olmadan söyledi.

 

Ardından yavaşça kılıcın üzerindeki kanı sildi.

 

Zhulong'un başı yan tarafa sarktı, boğazı sanki ikiye yarılmıştı. Başı geriye doğru düştü, gözleri hala boşluğa bakıyordu. O gözleri kara bulutlara ve gökyüzündeki kanlı aya sonsuz bir pişmanlıkla bakarken ölmüştü.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr