Bölüm 594: Tekrar Karşılaşmak Düşmanların Kaderidir!

avatar
7289 24

True Martial World - Bölüm 594: Tekrar Karşılaşmak Düşmanların Kaderidir!


True Martial World 594 - Tekrar Karşılaşmak Düşmanların Kaderidir!



Yi Yun, restoranın köşesinde bir pencerenin yanında oturuyordu. Li Ateşi Tarikatı’ndan insanların ve yasa infaz timinin geldiğini duymuş olsa da, hâlâ hareket etmeden yerinde oturmaya devam etti.



Bu insanların gösterişli bir şekilde Altı Kılıç Hanı’na geldiğini görmüştü elbette. Ama yine de oturmaya ve sessizce onları beklemeye devam etti.



Ah Niu ve Ah Yu’nun Altı Kılıç Hanı’nın üçüncü katında olduğunu biliyordu. Ah Yu’nun kuzeninin ise korkudan yüzü küle dönmüştü. Titreyip duruyor, sürekli Ah Yu ve Ah Niu’yu bu kargaşadan kaçmaları için ikna etmeye çalışıyordu.



Li Ateşi Tarikatı’ndan insanlar ile yasa infaz timi ise öfkeli gözlerle ona bakıyordu. Seyirciler de iyi bir gösteri izlemeyi bekliyordu. Sürekli onu göstererek ‘kibirli’, ‘kendini beğenmiş’ gibi sözler söylüyorlardı.



Bu karmaşanın merkezi olan Yi Yun ise, olanlarla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıyor, demlikle uğraşıyordu.



Büyülü bir hayat süren güçlü bir çocuk, genç yaşta olağanüstü başarılar kazanmış biri gibi görünüyordu.



Bakışlarında kibir vardı. Herkesi, dikkate alınmaya değmez olarak düşünen biri olarak tanımlanabilirdi.



Pek çok güçlü figür, genç yaşta güçleri akranlarını fazlasıyla aştığı için böyle davranırdı. Üstün bir arka plandan geldikleri için kendilerini dünyanın merkezinde sanır ve diğer insanları dikkate alınmaya değmez olarak görürlerdi.



Bu yüzden, dünyayı dolaşmaya başladıklarında, şimdi Yi Yun’da olduğu gibi kibirli bir havaya bürünürlerdi.



Yi Yun iki hayat yaşamıştı. İlk hayatı sıradan ve heyecansızdı. İkinci hayatına ise, Bulut Çölü’nde başlamış ve her türlü zorluğu yaşamıştı. Daha sonra Tai Ah Kutsal Krallığı’na gitmiş olsa da, orada sadece dövüş sanatları yolunun başlangıç aşamalarındaydı. Çok güçsüzdü, her zaman dikkatli olmak zorundaydı, gösterişli davranmak canına mal olurdu.



Daha sonra, ‘Çoban’ Tai Ah Kutsal Krallığı’na saldırmış ve Shen Tu Nantian’ın ortaya çıkmasıyla, Yi Yun ince buzun üzerinde yürümek zorunda kalmıştı. Ama yine de, Shen Tu Nantian tarafından işkenceye uğramaktan kurtulamamıştı!



Daha sonra, Tian Yuan Dünyası’na geldiğinde, kendini büyük oluşumların devasa komplolarının ortasında bulmuştu.



Bu hayatı yüzünden, sürekli dikkat çekmeden yaşamaya çalışmak zorunda kalmıştı. Ara sıra arka plandan oyunun gidişatını değiştirecek hamleler yapsa da, insanlar üzerinde sakin ve sağlam olduğuna dair bir izlenim bırakmıştı.



Ama aslında, Yi Yun’un kemiklerinin derinliklerinde bastırılmış bir genç vardı, çünkü çok güçsüzdü!



Önceki yaşamında da şimdiki yaşamında da her zaman hiçbir şeyden korkmadan özgürce yaşayabileceği ve üst düzey bir figür olabileceği bir hayatın özlemini duymuştu! Zira ona göre, hayatın gerçek zevki buydu.



Şimdi kimliğini değiştirmiş ve gücünü büyük oranda arttırmıştı. Kendi kaderini belirleyebilecek kadar gücü ve kozu vardı. Artık, damarlarında akan kan dizginlenemezdi!



Savaşçıların, zorluklar çekmesi ve çok sayıda ölüm kalım anı yaşaması gerekiyordu. Dikkatli davranmazsalar hayatlarını kaybederlerdi. Bu yüzden kendi arzularını bastırmak ve on yıllarca süren münzevi eğitimlere girmek zorunda kalırlardı. Bunların hepsi, güçlerini eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştırarak özgür ve zevkli bir hayat yaşamak için değil miydi?



Dünyadaki her şey, kişinin kendi tercihlerine bağlıydı.



İçlerinden geleni yapmak için!



Pa!



Yi Yun fincanı yere koydu. Porselenden çıkan ses tüm restoranda yankılandı. Zemin hafifçe sarsılmış gibiydi, ama porselen kırılmamıştı.



Birçok insan şaşırdı. Hatta bazıları bir adım geri çekildi. Ama bir sonraki an, aşırı tepki verdikleri için kendilerine kızdılar.



Sadece çay fincanını yere çarpmıştı, panik yapacak ne vardı?



Ne yapıyorsun? Ölüm seni bekliyor!



Gongsun Zhi de Gongsun Yang da tek bir kelime bile etmedi. Yanlarındaki uzun yüzlü adam, duygularındaki karışıklıktan dolayı bağırmıştı.



Onu sakatlayan bu adamın gözleri önünde parçalanmasını istiyordu. Yanında destekçiler varken nasıl sakin olabilirdi ki?



Yi Yun’u işaret edip Gongsun Yang’a hitaben konuştu: “Genç Efendi Yang, işte bu o! Öldürün onu!



Öldürmek mi?



Gongsun Yang’ın göz kapakları seğirdi. Önündeki figür, gittikçe daha tanıdık geliyor, ona birini hatırlatıyordu.



Hatıralarındaki o kişi, onda büyük bir psikolojik yara bırakmıştı. İlk kez birisi tarafından yakalanmış ve hayatında yemediği dayağı yemişti.



Doğru, dövülmüştü ve bu bir antrenman değildi. Güçleri arasındaki fark devasaydı…



Bu, Gongsun Yang’ın hayatını sorgulamasına neden olmuştu. İkisi de Dao Tohumu’ndayken, ikisi de dahiyken güçleri arasındaki fark nasıl o kadar büyük olabilirdi?



İki aylık iyileşme sürecinden sonra nihayet ruhunun gölgelerinden çıkabilmişti, ama kendini göstererek bastırılmış duygularından kurtulmak isterken, neden bu kadar güçlü bir aşinalık hissettiği bir figürle karşılaşmıştı ki?



Emin olmak isterken, uzun yüzlü adam bir yerlerden güç buldu ve bedenini dik tutmaya çalıştı. Heyecanla Gongsun Yang’ı göstererek kibirle Yi Yun’a dedi ki: “Sen, dünya hakkında hiçbir şey bilmeyen barbar. Bunun kim olduğunu biliyor musun? O, Li Ateşi Tarikatı’nın genç neslinin dahisidir! Genç Efendi Gongsun Yang! Genç Efendi Yang sahip olduğu yetenekle yakında Semavi Dao Birliği’ne girebilir. Senin gibi bir köylü, bunu hayal bile edemez.



Karşı koymaman için seni uyarıyorum. İtaatkarca boynunu uzat ve ölüme hazırlan. Belki de Genç Efendi Yang sana merhamet gösterir de cesedin daha güzel görünür!” Uzun yüzlü adamın sesi, herkesin kulaklarında çınladı. Gongsun Yang’ı çok fazla övüyordu, çünkü onun Li Ateşi Tarikatı’ndaki statüsünü biliyordu.



Gongsun Yang Semavi Dao Birliği’ne girerse, söz edecek daha çok şeyi olurdu. Onun hayatını kurtarmaya yanaştığı sürece, Gongsun Yang’ın birkaç sözüyle, Li Ateşi Tarikatı’nın yöneticileri onu iyileştirirdi.



Uzun yüzlü adamın övgülerini duyduktan sonra, Gongsun Yang nasıl tepki vereceğini bilemedi. İnsanların önünde övülmekten hoşlanan biriydi. Ama bu tanıdık gelen kişi, Gongsun Yang’ı kendine güvensiz hissettiriyordu.



Uzun yüzlü adamın konuşmasını engellemedi. Ama bir şeylerin tesadüfi olmadığını hissetti.



Gongsun Yang bunları düşünürken biraz daha güven kazandı ve gürledi. “Velet, Li Ateşi Tarikatı Dükkânı’nda sorun yarattın. Bugün sana bir ayar çekeceğim!



Gongsun Yang konuşmasını bitirir bitirmez çay içen figür ona hitaben konuştu. “Oh? Bana nasıl ayar çekmeyi düşünüyorsun?



Weng!



Bu ses, ölümü çağıran bir voodoo büyüsü gibiydi. Gongsun Yang boş boş bakmaya başladı.



Bu ses… Olabilir mi…

 

O anda, uzun yüzlü adam çarpık bir ifade sergiledi. “Tabutunu görene kadar ağlamayacakmışsın gibi görünüyor! Yenilmez olduğunu düşünen küstah adam, Genç Efendi Yang sana nasıl uygun davranılır öğretecek! Senin gibi Güney Denizli bir barbar, anca kuyuda oturup yıldızlara bakmayı bilir!



Güney Denizi! Gongsun Yang’ın kalbindeki meşum his yoğunlaştı!



O anda, figür nihayet başını çevirdi. Bu tanıdık yüz, Gongsun Yang’ın tüm vücudunun kasılmasına neden oldu!



Gerçekten de oydu!



Gongsun Yang yıldırım çarpmış gibi hissediyordu. Tüm vücudu uyuşmuştu.



Hâlâ iyileşmemiş iç yaralanmaları tekrar acımaya başladı!



Yüzü seğiriyordu ama herkes Yi Yun’a odaklandığından kimse onu fark etmedi.



Uzun yüzlü adam hâlâ yaygara ediyordu. Yasa infaz timi üyeleri hâlâ ellerini ovuşturuyordu.



Gongsun Yang ise, taş kesilmiş gibiydi. Tek bir söz bile söyleyemedi.



Zira, tarikatının Kıdemlileri’nin bile bu adamın elinde acı çektiğini biliyordu!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr