True Martial World - Bölüm 592: İbret Olsun Diye Cesedi Sallandırmak

---

True Martial World 592 - İbret Olsun Diye Cesedi Sallandırmak

O anda, Göksel Savaş Şehri’nin Hazine Evi’nde…

Hazine Evi, yirmi iki kattan oluşan bir tapınak binasıydı. Genellikle ilk yirmi kat ticaret için kullanılırdı, ama yirmi birinci ve yirmi ikinci katlarda önemli misafirler ağırlanırdı.

Hazine Evi’nin yirmi birinci katında, geniş bir salonda, yerleştirilmiş her türden değerli hazineler vardı.

Bu hazineler, Tian Yuan Dünyası’nın her yanından buraya getirilmişti. Bazıları satılıkken, bazıları da büyük oluşumların Savaş İttifakı’na hediyeleriydi.

Birkaç yıl önce Savaş İttifakı büyük bir oluşum olmuştu, ama Tian Yuan Dünyası’ndaki büyük oluşumlardan hediyeler almamıştı.

Ama şimdi, Uzun Ömür Hapları ellerindeyken, çeşitli büyük oluşumlar Savaş İttifakı’na yaranmak için hediyeler vermişti.

Ve insanlar yavaşça Savaş İttifakı’nın gizli gücünün daha fazla olduğunu keşfetmişti.

Altı Kılıç İttifakı gibi sıradan bir ittifak oluşumu, kılıç sanatlarını kullanan altı oluşumun birleşiminden ibaretti. Ana savaş gücü bu altı oluşumun kendileriydi. Altı Kılıç İttifakı’nın kendisi ise çok fazla saldırı gücüne sahip değildi.

Ama Savaş İttifakı farklıydı. Geçtiğimiz yıllarda, özellikle gizemli bölgeleri keşfetmek ve dövüş sanatlarını geliştirmek için geniş çaplı etkinlikler düzenlemesiyle, insanlar Savaş İttifakı’nın mirasının onların hayal güçlerini aştığını düşünmeye başladılar.

Savaş İttifakı, kendi başına bir oluşum besliyor gibi görünüyordu.

Bu oluşumda kaç kişi olduğunu, yetişim seviyelerinin ne olduğunu, ne kadar güçlü olduklarını hiç kimse bilmiyor gibi görünüyordu.

Ve bu tarz bir oluşum da doğal olarak gizemlerle dolu olurdu.

İnsanlar, en başta neredeyse hiçbir şey bilmiyordu. Sadece amblem olarak Kanlı Ay’ı kullandıklarını biliyorlardı.

Daha sonra, tüm Savaş İttifakı Kanlı Ay’ı kullanmaya başlamıştı. Ve Savaş İttifakı’nın dışarı açılmasıyla birlikte, çeşitli büyük oluşumlardan öğrenciler yetişimleri için Savaş İttifakı’na girmeye başladılar.

Semavi Dao Birliği böyle doğmuştu.

Sonuç olarak da, Savaş İttifakı yavaş yavaş bir tarikat hâline gelmişti.

Ama geleneksel bir tarikattan farklıydı.

Geleneksel bir tarikat öğrenciler alırdı, ama onların tarikata ihanet etmelerini önlerdi. Başka oluşumlara katılanları ciddi bir şekilde cezalandırırlar, hatta yetişimlerini sakatlarlardı.

Ama Savaş İttifakı buna aldırış etmiyordu. Onların öğrencileri, diğer tarikatlara gitmekte özgürlerdi.

Böyle cömert şartlar da birçok oluşumun dahilerini cezbediyordu.

Asıl tarikatlarıyla ilişkilerini koruyabiliyorlar ve Semavi Dao Birliği’ne üye olarak da Savaş İttifakı’na girebiliyorlardı.

Semavi Dao Birliği’nde, yetenek sahibi olduğunuz sürece kibar bir insan da olsanız, göklerin gururlu bir çocuğu da olsanız, denizlere korku salan bir korsan da olsanız size eşitmiş gibi davranılıyordu.

Kişi, kendi gücünü kullanarak Savaş İttifakı’ndan kaynak elde edebiliyordu.

Savaş İttifakı’nın sahip olduğu yetişim kaynakları ise Tian Yuan Dünyası’ndaki hiçbir oluşumun ulaşamayacağı kadar yüksek nitelikliydi!

Bu koşullar altında, kim Semavi Dao Birliği’ne girmek istemezdi ki?

Elde edilebilecek şeyler vardı ama kaybedilecek hiçbir şey yoktu. Elbette olağanüstü bir cezbediciliği olsa da, Semavi Dao Birliği’ne girme şartları oldukça çetindi. Büyük aşiretler tarafından özenle yetiştirilen pek çok elit reddedilmişti!

Hazine Evi’nin büyük salonunda, ondan fazla kişinin eşlik ettiği orta yaşlı, bilgin görünümlü biri, Tian Yuan Dünyası’nın çeşitli büyük oluşumlarından gelen hazineleri hayranlıkla izliyordu.

Ama yüzündeki sakin bakış dışında göze çarpan hiçbir özelliği yoktu.

Ve onlardan çok da uzak olmayan bir yerde bir ilaç kutusu duruyordu.

Ama bu sıradan görünüşlü kalıntı kutusunun içerisindeki şey, birçok büyük oluşumun liderinin gözünü döndürecek bir şeydi: Uzun Ömür Hapları!

Tek bir Uzun Ömür Hapı bile piyasada astronomik bir rakama satılıyordu, elbette piyasada bulunabilirse. Böyle bir nesneyi kimse satmaz, herkes kendisi için kullanırdı.

Bir Uzun Ömür Hapı elde etmek için, tüm büyük oluşumlar pek çok şey feda etmeye hazırdı.

Ve o anda, bilgin görünüşlü adama eşlik edenler, birçok büyük oluşumun Göksel Savaş Şehri’ne gelmiş belli başlı figürleriydi.

İçlerinden biri, Li Ateşi Tarikatı’nın Kıdemlisi, Gongsun Ding’di!

Gongsun Ding’in yanında, Li Ateşi Tarikatı’nın iki dahi öğrencisi, Gongsun Zhi ve Gongsun Yang vardı.

İki ay önce, Gongsun Yang’ın Lin Ailesi’nde gizemli biri tarafından ağır yaralandığı söylentileri ayyuka çıkmıştı. Söylentilere göre, iki Li Ateşi Tarikatı Kıdemlisi, Shen Tu Aşireti Kıdemlisi ile birlikte ona ortaklaşa saldırı yapmıştı, ama gizemli genci ellerinden kaçırmışlar ve bundan dolayı acı çekmişlerdi.

Bu konu, Li Ateşi Tarikatı tarafından tamamen reddedilmişti.

Söylentiler, en başta kulağa inandırıcı gelmiyordu. Sonrasında, sakatlanmış olduğu söylenen Gongsun Yang diğerlerinin önüne sapasağlam çıkınca iyice inandırıcılığını kaybetmişti.

Ama kimse Li Ateşi Tarikatı’nın Gongsun Yang’ı iyileştirmek için çok sayıda hazine harcadığını bilmiyordu. Ve yine de tamamen iyileşememişti.

Görünüşte sağlıklı görünüyordu ama iç yaralanmaları tamamen iyileşmemişti.

Semavi Dao Birliği’ne girme konusunda orta yaşlı bilginin onayını almak için, tarikatının Kıdemlisi tarafından buraya getirilmişti.

Semavi Dao Birliği’ne girmek birçok elitin imrendiği bir şeydi. Uğruna her şeyin göze alındığı, dualar edildiği bir şey…

O anda, orta yaşlı bilgin, Li Ateşi Tarikatı tarafından gönderilen hazinelerin önüne yürüdü. Kıdemli Gongsun Ding, hazineleri Gongsun Yang’ın tanıtmasına izin vererek Gongsun Yang’ın orta yaşlı bilginin gözlerinde iyi bir yer edinmesini umdu.

Bu, nadir bir fırsattı. Gongsun Yang hazineleri kolay anlaşılabilir bir şekilde tanıtırken, hazineler hakkındaki anlayışını da sergileyerek konuşmasının üzerine tuz biber ekti.

Orta yaşlı bilgin soru sorduğunda, Gongsun Yang ona içki servis edermiş gibi detaylı açıklamalar yaptı.

Bunun için, tüm bu hazineler hakkındaki bilgileri çıkartıp birkaç gündür buna hazırlanmaktaydı.

“Oldukça bilgilisin.” Orta yaşlı bilgin onu kaygısızca değerlendirdi. Bu, Gongsun Yang’ı büyük bir ödül kazanmış gibi hissettirdi. Oldukça neşelendi ama mütevazı ses tonunu koruyarak konuştu: “Lord Elçi’nin övgüsü için teşekkür ederim. Bu gencin bilgisi hâlâ çok kısıtlı. Mümkünse, Lord’dan bir iki tavsiye alabilmeyi isterim.”

Gongsun Yang’ın sözleri, orta yaşlı bilginin ona Semavi Dao Birliği’ne girme şansı vermesi için bir ricaydı. Sadece Semavi Dao Birliği’ne girerek ondan tavsiyeler alabilirdi.

Orta yaşlı bilgin buna yanıt vermeyip sadece kıkırdamakla yetindi. Ama yan tarafından küçümser bir ses geldi.

Bu küçümseme, Gongsun Yang’ın bir kurbağayken kuğuyu arzulamasına gösterilen bir alaydı.

Oh?

Gongsun Yang hayretle baktı. Birçok önemli figürün bulunduğu ve herkesin birbirine methiyeler düzdüğü böyle bir yerde, birinin küçümsemesini göstermesi oldukça küstah bir şeydi!

Dişlerini sıkıp baktığında, o kişinin yakışıklı bir genç olduğunu fark etti.

Bu genç, on yedisinde veya on sekizinde gibi görünüyordu. Genç olmasına rağmen Semavi Dao Birliği’nin bir üyesiydi. Dahası, Semavi Dao Birliği’nin takdir edilen bir üyesiydi!

Bu genç, böyle bir durumda alay ettiğine göre belli bir dereceye kadar kibirliydi. Gongsun Yang’ın çok matah biri olmadığını düşündüğü açıktı.

Ama Gongsun Yang, içten içe ne kadar sinirlenirse sinirlensin tek bir kelime söylemeye bile cesaret edemedi.

Zira statüsü önemsizdi!

Genç, Semavi Dao Birliği’nin gökler tarafından kutsanmış bir çocuğuydu. Geleceği sınırsızdı. Gongsun Yang’ın ise Semavi Dao Birliği’ne girmek için her türlü ali cengiz oyununu kullanması gerekiyordu. Farkın ne kadar büyük olduğu anlaşılabilirdi.

Yakışıklı genç küstahlık yaptıktan sonra, orta yaşlı bilgin onu azarlamadı. Duymamış gibi davranarak hazinelere bakmaya devam etti.

“Bu lanet velet bana tepeden bakmaya cesaret ediyor!”

Gongsun Yang yumruklarını sıkı sıkıya kenetlemiş olsa da, aşağılamadan dolayı duyduğu öfkeyi bastırmaya çalıştı.

Orta yaşlı bilgin bir sonraki oluşumun hazinelerine bakmak üzereyken, Gongsun Yang’ın ifadesi aniden değişti!

Keza Gongsun Ding’inki de!

Bir saniye önce, onlara ses iletim simgesiyle öyle bir haber iletilmişti ki, buna inanmakta zorlanıyorlardı.

Haber onlara bir Li Ateşi Tarikatı muhafızı tarafından gönderilmişti ve Li Ateşi Tarikatı’nın insan seviye bir dükkânının yok edilmiş olduğunu söylüyordu!

Müdürün, satıcının ve muhafızların hepsi sakatlanmıştı!

Nasıl… Böyle bir şey olabilirdi?

Gongsun Ding buna inanmakta zorlandı. Kim böyle bir cesarete sahip olabilirdi ki?

Onun ve Gongsun Yang’ın ifadelerindeki değişim orta yaşlı bilgin tarafından da fark edildi. Öyle bir his vermese de, etrafındaki tüm insanların duygusal değişimlerinden ve düşüncelerinden haberdardı.

Hafifçe Gongsun Ding’e baktı ve sordu: “Ne oldu?”

“Bu…” Gongsun Ding kaşlarını çattı. Li Ateşi Tarikatı’nın dükkânlarından birinin yok edilmesi hakkındaki utanç verici haber, Savaş İttifakı’nın Elçisi’ne vermek isteyeceği türden bir haber değildi.

“Sadece küçük bir mesele. Birisi, Li Ateşi Tarikatı Dükkânı’nda sorun yaratmış.”

“Sorun?” Orta yaşlı bilgin kıkırdadı. Bu sadece sıradan bir sorun olsaydı, Gongsun Ding’in ifadesi bu ölçüde değişmezdi.

Ama onun yalanını yüzüne vurmadı. Bunun yerine, orta yaşlı bilginin yanındaki ince adamın yüzü asıldı.

O, Göksel Savaş Şehri’nin yöneticisiydi ve daha önce uzun yüzlü adamın ‘Lord Zhang’ olarak bahsettiği kişiydi.

‘Lord Zhang’, Göksel Savaş Şehri’nin güvenliğinden sorumluydu. Şimdi, Savaş İttifakı’nın Elçisi buradayken, yönettiği şehirde bir güvenlik açığının ortaya çıkmasından dolayı kendini iyi hissetmiyordu.

Gongsun Ding’le Yuan Qi ses iletimi vasıtasıyla konuşarak ne olduğunu zaten öğrenmişti.

Elçi’nin ziyareti sırasında büyük bir oluşumun dükkânının yok edilmesi akıl almaz bir durumdu.

Gongsun Ding dedi ki: “Elçi buradayken, meseleyi hızlı bir şekilde çözmek gerekir. Gongsun Yang ile Gongsun Zhi’yi gönderelim. onlar bununla baş edebilirler.”

“Madem öyle, o zaman benim nişanımı alın ve yanınıza da bir grup yasa infaz memuru alıp suçluyu getirin.” Zhang sesini ilettikten sonra hiç kimseye çaktırmadan nişanını da verdi.

“Git ve konuyla çabucak ilgilen.” Gongsun Ding sesini iletti.

Gongsun Yang nişanı aldı. Yakışıklı genç tarafından aşağılandığı için zaten çok öfkeliydi ve şimdi de birileri Li Ateşi Tarikatı’nı utandırmıştı.

Kısa süre sonra, tüm olan biten orta yaşlı bilgin tarafından öğrenilmişti.

Yakışıklı genç de, orta yaşlı adam gibi yanlış bir şeyler olduğunu hissetmişti. Eğleniyormuş gibi bir ifadeyle onları izliyordu.

Bu, Gongsun Yang’ın daha da öfkelenmesine neden oldu.

Suçluyu hemen öldürmek ve herkese ibret olsun diye cesedini sallandırmak zorundaydı! Herkes, Li Ateşi Tarikatı’nı gücendirmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenmeliydi. Ayrıca, yakışıklı gence de, onun hafife alınamayacak biri olduğunu göstermek istiyordu.

O anda, orta yaşlı bilgin hediyelere bakarken başını kaldırmadan konuştu: “Uzun zamandır tartışmaktasınız. Neden? Bu kadar zahmetli bir sorun mu?”

Yakışıklı gencin dudaklarında, küçümseyen bir gülümseme ortaya çıktı.

“Bazı önemsiz meseleler… Çabucak çözülecektir. Lord Elçi, bu konuda endişelenmenize gerek yok. Küçük bir molanın ardından, bu genç geri dönecektir!” Gongsun Yang büyük bir öz güvenle bu sözleri söylediğinde, Gongsun Ding de memnun bir şekilde başını salladı.

Arkasını Savaş İttifakı’na dayamaya niyetlenmiş büyük oluşumlar arasında, Li Ateşi Tarikatı oldukça güçlüydü, ama çok da özel değildi.

Gongsun Ding de, olaylardaki bu ani değişimin ciddi bir sonuç doğurursa çok da kötü olmayacağına inanıyordu.

Örneğin, sorun çıkaran kişinin arkasında güçlü bir oluşum varsa… Aksi hâlde bu kadar cüretkâr olamazdı zaten.

Durum bu şekildeyse, böyle bir oluşumu yok etmek, Li Ateşi Tarikatı’nın ne kadar güçlü olduğunu gösterebilirdi.