GERARD FERNANDES- TORAN'IN KİMLİĞİ AÇIĞA ÇIKIYOR!

TORAN yazan FarozX
avatar
276 0

TORAN - GERARD FERNANDES- TORAN'IN KİMLİĞİ AÇIĞA ÇIKIYOR!


Doktorlar bedeni parçalara ayrılmış adamın uzuvlarını bir birlerine üstün körü dikerek sedyeye yerleştirmiş koşar adımlarla geniş koridorda koşuyorlardı. Bu sırada, sağ ve sol taraftaki muşambayla bölünmüş hasta odalarından acı dolu feryatlar geliyordu, lakin hiçbir doktor bu feryatlara karşlılık vermiyor sadece işlerine bakıyorlardı.

 Doktorlar yaralı adamı götürürlerken peşlerinden gelen gözlüklü, gümüş renkteki uzun saçlarıyla göz kamaştıran kadın da elindeki dosyayı doktorlara özet geçiyordu.

 “Gerard Fernandes. FBI tarafından uzun bir süredir aranan azılı bir suçlu. Soygun, adam öldürme, bombalı saldırı ve daha yüzlercesi. Resmen suç makinesinin ta kendisi. Uçurumdan aşağıya düşmüş ve göğsünde kurşun çekirdeği var. Olay yerinden sağ çıktığını düşündüğümüz hiç kimse yok.”

 Doktorlardan biri, “Bu kadarı yeterli,” dediler ve kadın doktorları takip etmeyi bıraktı.

 Gerard, bir kapsülün içine alalâde bir şekilde yerleştirildikten sonra kapsülün kapağı kapatıldı ve kapsül buz gibi soğuk suyla dolarak, Gerard'ın bedenindeki damarlar vs. patlayarak bedenin biyolojik ölümü tamamıyla gerçekleşti. 

 Doktorlar arasında en bilge gözüken elli yaşlarına gelmiş, kel, gözlerinin yanlarında kırışıklıklar çıkmış, gözlüklü bir adam belirdi. Ve, kollarını elinin arkasından bağlayarak Gerard'ın cesedine baktı.

 “Bu adamın bedeni taşıyıcı olmak için biçilmiş kaftan. Ne duygularıyla hareket ediyor ne de aptalın önde gideni. Sadece, yaptığı ufak bir hata onu buraya düşürdü. Lakin...” yüzüne alçakça bir gülümseme ilişti. “Anılarını ondan alırsak bizim için iyi bir asker olur.”

 Doktorlardan biri, “Peki hemen işlemi başlatalım mı?” diye sordu.

 

 Bilge olan, başını sağa-sola sallayarak reddetti. “Daha değil. Önce, bedenini güçlendirmeliyiz. 

Tüm sinir uçlarını 'VIRUS' a bağlayın.”

 

 Doktorların göz bebekleri korkudan titremeye başladı. 

 “Ama-”

 “Daha fazla söze gerek yok. Bu adamın, olabilecek en güçlü insan olması gerekiyor! Yoksa, denge hiçbir şekilde sağlanamaz. Anlıyor musun beni?”

 Doktorlar mecburen başlarını öne eğerek kabul ettiler ve denilenleri yapmak için önce Toran'ın bedenini iyice ayıkladılar ardından her bir sinir ucunu 'VIRUS' a bağladılar. Ardından, bedeni dikerek tamamıyla kapattıktan sonra tekrar kapsüle koydular lakin, beden hâlâ ölüydü, işe yaramazdı. Ve, o an beklenen emir geldi.


 “Bekçi'yi getirin.”


    Silindir şeklinde ufak bir cam kapsülün içinde duran süt beyazı rengindeki sıvı Gerard'ın bulunduğu kapsüle döküldü ve kapsül kilitlenerek bulunulduğu odadan tüm doktorlar çıktı. Lakin, bu yetmezmiş gibi bir de çıktıkları odanın her yerini kilitleyip, güvenlikleri çağırdılar.

 Bu sırada, beyaz sıvı Gerard'ın bedenini usul usul sardı ve dikilen uzuvlarının dikişlerini parçalayarak bedeni parçalara ayırdı. Ardından, parçalanan uzuvların arasından geçerek bedenin içine sızdı ve tüm uzuvlar sanki bilinçleri varmışcasına eski yerlerine geri dönüp, birleştiler. Ve, en ufak bir yara dahi Gerard'ın bedeninde kalmayınca gözleri biranda beyaz ışık süzmeleri eşliğinde açıldı. Ve, kapsülün paçalanarak tüm sıvı etrafa saçıldı. Gerard'ın çıplak bedeniyse bulunduğu yerden kalkıp dos doğru odanın kapısına yöneldi ve kapının önüne geldiğinde arkasında duran güvenliklerin silüetlerini beyaz renkler eşliğinde gördü.

 Ardından, elini kapının üzerine koyarak sağ gözünü kapattı ve fısır fısır bir şeyler saydıktan sonra kapı şiddetli bir patlamayla ileriye doğru fırladı. Ve, güvenliklerden birine çarparak birkaç kaburgasını kırdı.

 Güvenlikler şaşkın bakışlar eşliğinde silahlarını Gerard'ın bilinçsiz bedenine doğrulttular lakin adamın bedeninden yayılan yoğun beyaz ışık gözleri neredeyse kör ediyordu. Ve, göz açıp kapayıncaya dek Gerard'ın bedeni ortadan kayboldu ve tüm çelik kapılar, duvarlar vs. parçalayarak California Eyaleti'ne doğru koşmaya başladı. Bu sırada, arkasında oluşan hava akımı yüzünden geçtiği her yerde yoğun hasarlara, hatta can kayıplarına neden oldu.

 Herkes şaşkın bakışlarla üst makamlara ne söyleceklerini düşünürken tanıdık bir ses tekrar sahneye çıktı.

 “Merak etmeyin, her şey kontrolüm altında. Sadece, bana General Handerson'u bağlayın.”

 Telefon hattı generale bağlandı ve doktora verildi. Doktori, bir köşeye geçip hiç kimselerin kendisini duymadığından emin olunca, “General,” diyerek söze başladı. “Taşıyıcı kaçtı, ne yapmamızı istersiniz?”

 “Demek kaçtı, he? Hıh, güzel. Doktor! Onu kendi hâline bırakamayız, lakin boynuna tasma da vuramayız. Eğer, bunu yaparsak işe yaramaz bir piyondan başka bir şey olamaz. O yüzden, ajanlarımızdan birini onunla bir şekilde tanıştırmalıyız.”

 “Bunu nasıl yapmayı planlıyorsunuz?”

 “Taşıyıcı şuan istemsizce gücün etkisiyle hareket ediyor, ancak birkaç güne dizginleri eline alır ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya başlar. Lakin, her yerde polisler tarafından arandığı için bir iş bulamayacak ve illegal işlere kayacak. İşte, biz de onun karşısına bir ortak çıkaracağız.”

 “Anlıyorum. O zaman, şuan için onu uzaktan seyredelim. Zaten, vücudunda olan 'VIRUS' lar bize her zaman nerede olduğunu haber edecektir. Bu sırada, çarpık ve bulanık anılarıyla baş ede dursun.”

 “Aynen, doktor. Aynen. Lakin, olur da ajanımızla ortak olmak yerine canını alırsa... işte o zaman onu öldürmek zorundayız. O yüzden, o gün geldiğinde hazırlıklı olmalıyız; kontrolü elden bırakmayın. Temkinli olun. Sana, şimdi ajanın CV'sini yollamalarını söyleyeceğim. Senin de, aklında soru işareti kalmasın.”


 “Eee, t-teşekkürler General Handerson.”


    General, nezakketten uzak bir tavırla hiçbir şey demeden telefonu doktorun yüzüne kapatınca, sanki bir şey yapabilecekmiş gibi, bilge doktor kaşlarını çattı. Lakin, sadece alnından oluk oluk akan terleri silip telefonuna gelen ajanın CV'sine baktı.

 [Josef Moon. Otuz bir yaşında, bir seksen boyunda, çeşitli sınır ötesi görevleri aldı ve her birinden üstün başarılarla ayrıldı. Oldukça kurnaz bir zekaya ve atik bir vücuda sahip.]

 Göreve uygun görünen ajan hakkında bu kadar bilgi bile kendisine verilmesi doktorun gururunu okşamaya yetmişti. Doktorun, bir köşede telefonuna bakarken pis pis sırıttığını gören ellili yaşlardaki yapılı doktor kel olan hocasının yanına giderek, “Efendim,” diye seslendi. Hiç iyi görünmüyorsunuz, bir sorun mu var?”

 Kel doktora, telefonunu cebine atarak başını sağa-sola sallayarak, “Hayır,” dedi. “General le konuştum, her şey kontrolümüz altında. Şimdi, çabucak hasarları  tespit edin ve hızla onarılmaları için gerekli işlemleri başlatın. Tamamıyla onarılana kadar yaşayan denekleri, başka bir laboratuvara gönderin.”

 Hocasının emirlerini aynen gerekli yerlere iletmek için kelin yanından ayrıldıktan sonra kel doktor emin adımlarla çıkışa doğru yürümeye başladı. 




                      ÖNÜMÜZDEKİ BÖLÜM BOL AKSİYONLU OLACAĞINDAN SİZE AZ DA OLSA NEFES ALDIRMAK VE KARAKTER GEÇMİŞİ HAKKIND ABİLGİ VERMEK İÇİN BU BÖLÜMÜ YAZDIM. HADI, BIR DAHAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE... 

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44379 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr