SON DÖRT MERMİ

TORAN yazan FarozX
avatar
263 0

TORAN - SON DÖRT MERMİ


[Fılaş Haber! Meclis üyesini almaya giden polis kordonundaki araçlar patladı. Emniyet müdürlüğü olayla ilgili henüz açıklama yapmadı. Ama, bilenenlere göre polis araçlarında birer takip cihazı var.]

 Toran, haberi telefonundan okuduğu sırada biran duraksayıp, boş boş telefonun ekranına baktı.

 [Nasıl yani? Polis araçları patlatıldı mı? Ve, takip cihazları... Siktir! Bu işin sonu bana dokunuyor. 

Han... demek bir sonraki hamlen bu. Seni şerefsiz?..]

 Toran, koşar adımlarla bir süre etrafta dolandıktan sonra havanın kararmasıyla arka sokaklara doğru ilerlemeye başladı. Dar bir çıkmaz sokağa girerek çıkmaz sokağın sonundaki demir kapıya üç kerek tıklattı.

 Kapının üzerindeki sürgü açıldı ve bir çift göz Toran'a baktı.

 

 “Son dört mermi.”

 Sürgü tekrar kapandı ve kilitler açılırken yoğun bir gürültü orataya çıktı, ardından kapı açılarak Toran'ı iki metre boyun yüz yirmi kilo civarlarında, top sakallı, kel bir güvenlik karşıladı.

 “Buyrun, Bay Toran.”

 Toran, güvenliğin yanından geçerek içeriye girdi. Dar koridoru aydınlatan mavi loş ışıktan geçtikten sonra koridorun bitimine devasa bir kumarhaneye karşı bakarken buldu kendini. 

Merdivenlerden inip kalabalığın arasına karışırken ruletin etrafında oluşmuş alışılmışın dışındaki yoğunluk ilgisini çekti.

 [Bu kadar insanın toplanması... Han?!]

 Hışımla kalabalığı yararak kendisini ruletin en önüne attı ve bir altmış boylarında, esmer, cılız seksen yaşlarındaki bir moruk, “Sen de mi benimle oynamak istiyorsun?” diye sordu.

 “Hayır. Sadece, bu kadar insanın neyi seyrettiğini görmek istedim.”

 Yaşlı adam Toran'ı baştan aşağıya bir güzel süzdü.

 “Hee... yakışıklıymışsın, amigo. Neden sen de oynamıyorsun? Tüm paramı koyarım ortaya.”

 Toran, yüzündeki ciddiyeti kaybetmeden yaşlı adamın önündeki çiplere baktı ve ardından tekrar yaşlı adama baktı.

 “Bu gece buradan bir milyoner olarak ayrılacak gibisin. Ama, unutma her zaman kumarhane kazanır.”

 Yaşlı adam kahkaha tufanına tutulduğu sırada elini çiplerin konulduğu yeşil kaplama masaya vurdu. “Hahaha! Gerçekten komiksin amigo. Bu gün o kadar çok kazanacağım ki, kumarhaneyi satın alacağım.”

 “Dikkat et de bunu yapamadan başına kurşunu yeme.”

 Yaşlı adamın kahkaha tufanı yarıda kesildi. “He?”

 Toran, başıyla üst kattaki takım elbiseli herifleri işaret etti.

 “Sence, o adamlar orada neden duruyor?”

 Ruletin başındaki görevli, “Efendim devam edecek misiniz?” diye sorarak yaşlının dikkatini üzerine çekti.

 Yaşlı adam, gözlerini kapatarak bir süre ellerini çiplerinde gezdirdikten sonra, “Kırmızı,” dedi ve on bin dolar değerinde çip yatırdı.

 İhtiyarın bu hamlesini gören diğer insanlarda, “Kırmızı,” diyerek kırmızıya oynadılar. Ve, kasa ruleti çevirerek topu bıraktı. Top birkaç tur ruletin etrafında döndükten sonra siyah kovanın içine girdi.

 Görevli, “Kasa kazandı,” diyerek tüm çipleri kendine çekeceği sırada yaşlı adam eliyle görevliye engel oldu.

 “Bak. Yüz bin dolar değerinde çipi siyaha oynamıştım. Yine ben kazandım, amigo.”

 Görevli, “Ama efendim,” diye söze başladı. “Aynı anda iki renge oynayamazsınız. Üstelik, bana kırmızı olduğunu önceden demiştiniz. Hangi renge oynadığınızı açık açık belirtmeden oynayamazsınız.”

 İhtiyar, homurdanarak ayağa kalktı ve elini sertçe masaya vurarak tüm hiddetiyle bağırmaya başladı.

 “Bu, şerefsizler ben neye oynarsam oraya oynayacaklar zaten. Bu şekilde oynamak hiç eğlenceli değil, amigo!” tüm çipleri kendi önüne çekti. “Bu çipler benim! Hatta bu kumarhane ve içindeki tüm insanlar yalnızca benim!”

 Toran, olaya burnunu sokmayarak ellerini göğsünde birleştirmiş neler olup, biteceğini merakla seyrediyordu.

 [Aptal, herif. Kalan çiplerin bir sertvet değerinde ölene kadar rahat yaşarsın. Onları al ve git. Neden canını tehlikeye atıyorsun?] (Toran)

 Yaşlı adamın huzursuzluk çıkardığını fark eden takım elbiseler merdivenlerden aşağıya inerek rulete doğru ilerledikleri sırada Toran'ın bakışları kendisine dik dik bakan güvenliklerden birine takıldı.

 Büyük alınlı, sivri çeneli, sarışın, bir seksen boylarında karizmatik bir görevli. Takım elbisesi ve güneş gözlüğüyse karizmasına ayrı bir ağırlık katıyordu. Toran'da bu adamın bakışlarına karşılık olarak dik dik ona doğru bakmaya başladı.

 [Buraya bilgi edinmek için gelmiştim ama belki de böylesi daha iyi olur. Bu sayede, ben de birkaç mafya babasından bilgi alır ve kafalarına sıkarım. Kolay olmayacak ancak Han'a zarar verecek bir koz elime geçemezse zaten öleceğim.]

 Görevliler ayrılarak ruletin etrafına dizildiler, bu sırada insanlar çil yavrusu gibi etrafa dağıldı. Ruletin başında sadece görevli, Toran ve huysuz ihtiyar kalmıştı.

 Toran, göz ucuyla güvenliklerin niyetlerini sezmeye çalışırken sağ eli usul usul beline doğru gidiyordu.

 [İyi ki, burada silah sokmak serbestti.]

 Toran, n'olacağını pür dikkat beklerken ortamı etkisi altına alan ölüm sessizliği güvenliklerin bellerindeki sihlara davranmasıyla son buldu.

 Toran, hışımla belindeki silahı çekip, tam arkasındaki güveliğin beynini dağıttı. Bu sırada, diğer güvenlikler de silahlarını Toran'a doğrulttu ve öne çömelerek ileriye atılan Toran sağında kalan güvenliğin arkasına geçti ama diğer güvenlikler kendilerinden olan güveliği öldürmek uğruna ateş açtılar.

 Toran, omzuna yediği mermiyle biran boş bulunsada kendisini rulet masasının altına attı. Masanın altında kayarak karşı tarafa geçtiğinde diğer güvenliğinde gırtlağını deldi. Ardından ayağa kalkarken birini daha öldürdü ama bir kurşunda sırtına girince arkasında bir güveliğin daha olduğunu hatırladı ve düşmanına ikinci bir şans vermeden beynini dağıttı.

 Toran, birkaç damla kan kustuktan sonra takım elbisesine kan olan ağzını sildi.

 [Lanet, olsun. İki mermi yedim. Omzuma giren sıkıntı değil ama belim... hareketlerim kısıtlayacak.]

 Toran, soluklanırken kumarhanede büyük bir kıyamet çoktan kopmuş, insanlar etrafa dağılıyordu.

Üst kattan kafasına mermi yememk için rulet masasının altına saklandığında aklına aç gözlü ihtiyar geldi.

 “Gerçekten güçlüsün, amigo.”

 Toran, arkasından gelen tanıdık sesle başını geriye doğru çevirdi ve otuz iki diş sırıtan ihtiyara göz göze geldi.

 “Eee, hep burda mı kalacağız? Kaçmak için kalabalığa karışsak ya.”

 Toran, önüne döndü ve etraflarını saran ayaklara baktı.

 “Anlaşılan çok geç kaldık. Neyse, bana her türlü uyar. Eğer, bilgi edinemezsem her türlü öleceğim zaten. O yüzden, elini cebine attı ve silahından eksilen mermileri doldurdu.

 “İhtiyar.”

 “He?”

 “Bu kumarhaneyi istediğini söylemiştin değil mi?”

 “Evet, n'oldu ki?”


 “O zaman, kusura bakma. Bu gece burası bir daha hiç işletilemeyecek.”

 İhtiyar, Toran'ın arkasından imalı bir bakış attıktan sonra sesini kesit ve ort yaşlarına gelmiş bir intikamcıyı takip etmek için hazırlandı. Ve, sırt çantasından çıkardığı sis bombalarından bir tane önelerine bir tane de arkalarına attı.

 Toran, direseğini içiyle ağız ve burnunu kapatarak göz ucuyla arkasındaki yaşlıya baktı.

 “Sen...”

 İhtiyar, çantasından çıkardığı gaz maskesini taktı ve bir tane de Toran'a uzattı.

 “Her kumarhaneye gittiğimde mutlaka hazırlıklı çıkarım.”

 Toran, gaz maskesini taktıktan sonra tekrar önüne döndü.

 [Joseph...]

 Takım elbiseliler beklenmedik gaz bombalarında korunmak için burun ve ağızlarını dirseklerinin içleriyle kapattılar ve dumanın içinde anlık bir ateş belirdi ve ardından sesi kulaklarına geldi.

 Tüm güvenlikler sesin geldiği yöne doğru sıkarlarken bu sefer başka bir taraftan ateş belirdi ve ardından bambaşka bir yerde daha. Güvenlikler nereye sıkacaklarını artık anlayamıyorlardı ve bu ölüm perdesinden çıkmak için tedbirli adımlarla bir bir dışarıya çıktılar ama sadece geriye bir düzine güvenlik kalmıştı.

 Çarçabuk geri çekilerek bir üst kata çıktılar ve silahlarını ölüm perdesinden çıkacak ikiliye doğrulttular.

 Toran ve açgözlü yaşlı rulet masasının altında beklerken maskelerinin içinden bir kadın sesi belirdi.

 “Dede iyi misin?”

 Toran, biran n'olduğunu kavrayamadı ama ihtiyar, “Evet, sevgili torunum,” diye yanıt verince içten içe ihtiyara karşı ilgi duymaya başladı.

 “Dede, ışıkları kapatıyorum dediğin gibi. Hadi, gidelim artık.”

 “Merak etme torunum. Işıkların kapanmasıyla biz de kaçacağız, değil mi amigo?”

 Toran, “Hayır,” dedi. “Gerekli bilgiyi öğrenmeden buradan gidemem. Sen git ihtiyar, ben bu gece buradan istediğimi almadan gitmeyeceğim.”

 “İyi, sen bilirsin. Seni kumarhanenin arkasındaki caddede siyah bir minibüsün içinde iki saat bekleyeceğiz. Yetişirsen bizle gelirsin.”

 Toran başıyla onayladı ve gaz bombasının etkisi önemli ölçüde azaldığı sırada güvenlikler tekrar harekete geçecekleri sırada şalterler attı.

 İhtiyar, sessiz adımlarla bir kedi gibi zifiri karanlıkta kaçmaya başladı. Toran'sa saklandığı yerden çıktı ve gaz maskelerinin gece görüşü sağladığını da fark edince içinden, “Ebenin...” diye küfür etti.


 Zifiri karanlık olmasından ötürü güvenlikler sadece sese ve ışığa göre hareket edebiliyorlardı ve bunu fırsat bilen Toran üzerlerine yüriyerek güveliklerden birinin dibine girip silahın namlusunu adamın çenesinin altına dayayarak silahını ateşledi. Silahın sesi ve ortaya çıkan anlık ateşin ışığıyla güvenliker ateş etmeye başladı lakin bir birlerine çok yakın olduklarından bazıları kendi arkaşına sıkıyordu. 

 [Birkaç kez daha bir birlerine sıkarlarsa daha silah sıkmaya korkarlar.]

 Toran, çömelerek düşmanlarının arasından geçerken biranda ayağa kalkıyor ve birine ateş ettikten sonra terkar çömeliyordu. Bu sayede, geriye kalan tüm güvenlikler öldürdükten sonra derin bir “oh” çekerek kumarhane sahibinin olduğu odaya doğru ilerlemeye başladı.

 Odanın önüne geldiğinde güvenliklerden birisinin kapının önünde, elleri cebinde kendisini beklediğini fark etti. Bu, güvenlik daha demin bakıştıkları karizmatik güvenlikti.

 “Gerçekten yetenekliymişsin, Toran. Han, haklıymış. Buraya gelecekmişsin, bilgi almak için.”

 Toran, ağır adımlarla güveliğe doğru ilerlemeye başladı. Gaz maskesi yüzünden sesi boğuk çıkıyordu.

 “Doğru duymuşsun. Buraya bilgi almak için geldim ve önümden çıkmazsan seni de öldüreceğim.”

 Güvenlik sizifir karanlığın içinde cebinden bir dal sigara çıkardı ve yaktı.

 “Duyduğuma göre karanfilli sigarayı baya seviyormuşsun. He, bir de bir bardak hafif, soğuk viskiyi... Ama, Madam Elizabeth'in neden seni sevdiğini anlayamıyorum. Ortak falan mısınız?”

 [N- nasıl?.. benim hakkımda bu kadar çok bilgiyi nereden biliyor? Yoksa-]

 “Sesinin çıkmadığına göre yine iç dünyanda neler olduğunu anlamak için kendinle konuşuyorsun değil mi?”

 Toran silahını güvenliğe doğrulttu.

 “Benim hakkımda bu kadar bilgiyi nasıl biliyorsun?”

 Güvenlik başını yana yatırarak, “Nasıl?” diye tekrarladı. Ardından kollarını her iki yana açarak, “Seni kim bilmez ki?” diyerek soruya soruyla karşılık verdi. “Sen, Han'ın bir numaralı adamı ve aynı zaman da Han'ın iki numaralı düşmanısın. Sen, Toran'sın! Benim idolüm.”

 [İşe bak. Bi hayranım eksikti. Benim hakkımda çok şey biliyor gibi. Onu, kesinlikle öldürmeliyim.]

 Toran, öldürme arzusuyla zihnini netleştirdikten sonra silahını ateşledi ama mermini çekirdeği güvenliğe değemeden havada görünmez bir engele çarparak düm düz oldu, yere düştü.

 “Kusura bakma. Sigara dumanım herhangibi bir cansız maddenin bana isabet etmesini engelliyor.”

 [Siktir!]


    Toran, silahını belinin arkasına geri soktu ve yumruklarını kaldırarak güvenliğe doğru ilerlemeye başladı.

 “Demek, bir erkek gibi dövüşeceğiz he? Bana uyar...” belinden silahını çıkardı. “..Dermişim.” 

 Tetiği çekti ancak Toran eğilerek mermiden kaçındı ve ileriye atılarak yumruğunu düşmanının yüzüne geçirmek için harızladığı sırada göğsüne bir mermi isabet etti ve sekteyerek ikinci kattan aşağıya düştü. 

 “Olmaz ama... Daha yeni başlamıştık Bay Toran.”

 Güvenlik, adamın peşinden bir alt kata atladı ama Toran'ı yerini yüzüne yediği yumrukla anladı. 

Acıyla, ciyaklarken eli gevşedi ve Toran silahı kavrayarak namluyu çenesinin altına dayayıp, ateşledi. Ama, mermi namlunun uçunda parçalanarak silaha zarar verdi.

 Güvenlik, burnu yukarda kibirli bir duruşla Toran'a bakarken ağzındaki ezilip, büzüşmüş sigarayla gülümsüyordu. 

 Toran, silahı bir köşeye atarken boştaki eliyle bir yumruk daha geçirdi düşmanının yüzüne. 

Güvenlik yumruğun şiddetiyle birkaç adım yalpalayarak geriledi ve bir tekmede göğsüne indikten sonra acıyla sırtı kamburlaştı ve yere çömelerek düştüğü sırada Toran düşmanının üzerine çıkarak gırtlağını sıkmak için düşmanının üzerine çıktı. 

 “Geber...”

 Tüm gücüyle güvenliğin gırtlağını sıkarken güvelik sırıtmaya devam ediyordu ve bu durum Toran'ın öfkesini kat be kat arttırınca daha da sert sıkmaya başladı ama sağ böbreğine yediği mermiyle biranda bedenindeki tüm güç yok oldu. Ve, maskesinin altından kan kusarak yere yığıldı.

 Güvelik, şiddetli öksürmelerle soluk borusunu açtıktan sonra derin derin birkaç saniye soluklandı ve Toran'ın bedeninden akan kanlar yüzünden vıcık vıcık olmuş idolünün silahını onun yanına fırlattı. 

 “Kanınızla yıkanmak benim için bir şerefti Bay Toran.”

 Güvelik arkasını döndü ve birkaç adım yürüdükten sonra pişmiş kelle gibi sırıtırken bakışlarını tavana dikti ve oradan da arkasına dönerken Toran'a çevirdi. 

 “Gerçekten mi? O, merminin benim üzerimde işe yarayacağını mı sanıyorsun?”

 Toran, solgun bakışlarıyla düşmanına bakarken silahının horozunu kaldırdı.

 “Sigaran nerede?”

 Güvelik korku dolu bakışlarla Toran'ın gözlerinin içine bakarken sigarasının yere düştüğünü o an fark etti. Ama, artık çok geçti.

 Toran, tetiği çekti ve horozun ileriye atılmasıyla mermi ateşlendi ve merminin çekirdeği güvenliğin beynine saplandı. Göz bebekleri alnına giren mermiye odaklanmışken yere yığıldı.

 Toran, biraz daha kan kustuktan sonra silahını beline geri koydu ve ayağa kalkarak kumarhane sahibinin özel odasına doğru yürümeye başladı.


 [Ha?... Neden, etraf bulanıklaşıyorr...]

 Kan kaybı yüzünden bilinci kapandı ve yere yüz üstü çakılacakken biri onu tuttu. 

 “Gerçekten güçlüymüşsün, amigo.” 


   

   Heyecanlı ve aksiyonlu bir bölümdü. İnsanların seri hakkında bilgilenme için yorum yapmayı unutmayın. Gelecek bölümde ihtiyarın ve torununun kim olduğunu öğreneceğiz. Tabii, Toran'da Han'a zarar verecek bir yol aramaya devam ediyor... 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44377 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr