Bölüm 34: Çürümüş savaşçılar, bastırın öfkenizi.

avatar
473 1

The Zombie Knight Saga - Bölüm 34: Çürümüş savaşçılar, bastırın öfkenizi.



Çevirmen: Lucius

Dördüncü CİLT -- Şekil ve GÜÇ

Bölüm 34: Çürümüş savaşçılar, bastırın öfkenizi.

Hector açıklama işini Garovel'e bıraktı. Konuşmayı hiç dinlemeden boş bir ifadeyle Colt ile Bohwanox' a baktı. Brighton'un kuzeyinde ana yolun hemen dışında buluşmuşlardı. Colt dinlerken arabasına yaslandı, çocukları arka koltukta uzanıyordu.

 

"Yani gerçekten Geoffrey'i öldürdün mü?" dedi Colt.

 

Hector bir şey demeden ona baktı. Yüzünde buz gibi bir ifade vardı.

 

Colt tek kaşını kaldırdı ancak cevabını almış görünüyordu. Garovel'e geri döndü. "Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz peki?"

 

'Bence birlikte dolaşmalıyız.' dedi Garovel.

 

'Katılıyorum.' dedi Bohwanox. 'Grup halinde dolaşırsak daha güvende oluruz.'

 

Hector konuşmaya karar verdi. "Bohwanox."

 

'Evet?'

 

"Ben... bunlara bulaşmayı istemediğini sanıyordum."

 

'Evet bunu söyledim.'

 

"O halde neden Colt'u dirilttin?"

 

Bohwanox hafifçe başını salladı. 'Çünkü hizmetkar alma konusunda fikrimi değiştirdin. Beni koruduğun zaman--Geoffrey gibilerinin etrafta olduğunu fark ettiğimde bu fikri düşünmeye başladım.'

 

Hector kollarını katladı. "Yani insanlara yardım etmek için değil de, yalnızca kendini korumak için birilerini istedin."

 

Bohwanox gözlerini kırptı. 'Evet öyle. Sanırım böyle de diyebilirsin.'

 

Garovel Hector'a baktı. 'Bundan yanlış bir şey yok.'

 

"Tamam anladım." dedi Hector. "Ama neden o olmak zorundaydı ki?"

 

Colt kaşlarını çattı. "Pardon?"

 

Adamın bakışlarına doğrudan baktı. "Melissa Mallory konusunu unutacağımı mı sandın? Ve o üç polisi?" Gerginliğinin giderek artıp gerçek bir öfkeye dönüştüğünü hissedebiliyordu. Bohwanox'a baktı. "Bu herifin masum insanları katlettiğini biliyor muydun? Lanet olsun, sen de o gece hastanedeydin. Colt'un onları öldüren kişi olduğunu fark etmedin mi?"

 

Colt'un ifadesi karardı. "Biliyorsun ki orada seçeneğim yoktu."

 

Bohwanox iki hizmetkara sırayla baktı. 'Colt'un masumları öldürdüğünden haberdar değildim. Ama öyle bile olsa bu saatten sonra artık fark etmez.'

 

"Ne?" dedi Hector.

 

'Colt benim iznim olmadan kimseyi öldüremez artık. Benim düşünceme göre geçmişte yaptıkları tamamen önemsiz.'

 

Hector dişlerini sıktı. "Sorun bu değil!" dedi Hector. "Bunu ondan daha çok hak eden birini diritlmen gerekiyordu! Katil olmayan birini!"

 

'Benim için o kadar fark etmiyor.' dedi Bohwanox.

 

"Senin sorunun ne amına koyayım?" dedi Colt.

 

'Hector doğru bir noktaya değindi.' dedi Garovel.' Dünyada hizmetkar sıkıntısı yok. İnsanların hayatlarını nasıl yaşadığı konusunda çok yargılayıcı olmaman gerektiğini düşünsem de, gerçekten katilleri diriltmemen gerekiyor.'

 

Bu sefer Bohwanox suratını astı. 'Colt yetenekli bir savaşçı. Bir hizmetkar olarak görevini becerileriyle çok iyi tamamlayacaktır. Ve bu adamın çocukları ne olacak? Onları babalarından ayırmak senin için sorun değil mi yani?'

 

'Bu sorun olabilir elbette. Ancak yine de başkasının ellerinde daha iyi durumda da olabilirler.'

 

"Ne sikimden bahsettiğini bilmiyorsun." dedi Colt.

 

"Oh öyle mi?" diye sordu Hector. "Senin yüzünden kaç defa tehlikeye maruz kaldılar, ha? Ve sen gidip... s-sikeyim gittin beni boklu işlerine bulaştırdın... ve artık..."

 

Herkes bir süre sessizliğe gömüldü.

 

"Yani olan buydu." dedi Colt. "Babanın ve arkadaşlarının ölümleri için beni suçluyorsun. Öyle değil mi?"

 

Hector yalnızca ona baktı.

 

"Tamam." Colt ceketini çıkarıp arabanın tepesine doğru fırlattı. "Beni suçla bakalım. İstediğin kadar bana öfkelenebilirsin. Bunu kaldırabilirim." Çimenli bir tepeye çıkarak Hector'a kendisini takip etmesini işaret etti. "Öyleyse gel hadi. Gel de canıma oku hadi. Tabi yapabilirsen."

 

'Bekle bir saniye.' dedi Garovel. 'Colt daha bir yeteneğin bile yok, değil mi? Hector seni anında yok eder.'

 

"Yani?" dedi adam. "Sanki beni gerçekten öldürebilecek de, değil mi? Bu onu daha iyi hissettirecekse, bırak gelsin."

 

'Yine de... sen ne diyorsun Hector?'

 

Bu düşünce kuşkusuz cezbediyordu onu. Ancak içini çekerek başını salladı. "Bu bir şeyi değiştirmeyecek... ve şiddet beni hiç de daha iyi hissettirmez..."

 

Colt kollarını katladı. "Hadi ama. Bu kadar ödlek bir sürtük olma."

 

Hector gözlerini devirdi ve adamı anında metal heykele çevirdi. "Mutlu musun şimdi, göt ağızlı?"

 

Bohwanox oraya süzülerek metale ulaştı. Bir an sonra Colt üzerindeki demiri parçalayarak dışarı çıktı.

 

"Dur artık." dedi Hector. "Dövüşmek bir şeyi değiştirmeyecek."

 

Bohwanox daha yükseğe süzülürken konuştu. 'Aslında değiştirebilir. Neden Colt'un sana basit bir dövüş eğitimi vermesine izin vermiyorsun?'

 

Hector gözlerini kırparken ifadesi değişti.

 

'Bu hiç fena bir fikir değil' dedi Garovel. 'Hector da Colt'a birkaç şey gösterebilir hem. Arttırılmış güçle dövüşmek oldukça farklıdır, anlarsın ya.'

 

Colt kollarını gerdi. "Kulağa hoş geliyor. Sana nasıl geliyor?"

 

Hector bir an herkese göz gezdirdi. "Pekala..."

 

'Metal güçlerini kullanmamaya çalış.' dedi Bohwanox. 'En azından Colt kendi yeteneğini oluşturana kadar.'

 

"Tamam."

 

Birbirlerine atıldılar. Colt'un göğüs göğse teknikleri bile oldukça acımasızdı. Hector'un kemiklerini defalarca kırdı, hatta yalnızca baş parmağını göz yuvasına beynine ulaşarak öldürdü onu. Öte yandan Hector, vücuduna aldığı darbeleri ve kırık uzuvlarını görmezden geldiğinde sergilediği hareketleri net şekilde gösterdi. Colt'un buna alışması ve avantajı eline alması çok sürmedi. Ne var ki, Colt'un yarım saatlik süreden sonra aldığı güçlendirme etkisini yitirmeye başladı ve aniden vuran bitkinlik ve acı dalgasını Hector'dan çok daha zor karşıladı.

 

"Ne oluyor lan?" Colt nefes nefese konuştu. "Senin içinden geçtim ancak neden burada yere devrilen kişi benim?"

 

Hector gözünün altındaki kanı sildi. "Bundan çok daha kötülerini yaşadım ben."

 

'İkiniz de dinlenmelisiniz.' dedi Garovel. 'Ve bir şeyler yemelisiniz. Hector şu anda açlıktan ölüyor olmalısın.'

 

"Ah... evet..." Hector Colt 'a bir daha baktı. Hector sakinleşmişti ancak söyledikleri için özür dilemek istemiyordu--özellikle de Colt Melissa'ı öldürdüğü için özür dilememişken. Ancak en azından, şu anda bunu düşünmemeye karar verdi. "Çocukların... onların da bir şeyler yemesi gerekiyor değil mi?"

 

Colt yerden destek alarak ayağa kalktı. "Evet."

 

Yola çıktılar, Hector motoruyla yakın mesafeden arkadan takip ederken Colt'un arabası önden ilerliyordu. Garovel'in başka bir konuşma yapması uzun sürmedi.

 

'Nasıl hissediyorsun?' Sesinde zayıf bir yankı vardı ve Hector bunun ölüm meleğinin özel olarak konuştuğunda ortaya çıktığını hatırladı.

 

'Bilmiyorum.' dedi Hector. 'Ben sadece... Sanki... her şeye karşı... kızgın hissediyorum... her şeye... Önündeki yola bakarken gözlerini kıstı. 'Aklımı mı kaybediyorum acaba...?'

 

'Aksine, bu seni oldukça akıllı yapıyor.'

 

Kaşlarını çattı. 'Bütün bunlar nasıl oldu Garovel...? Bir şeyleri daha farklı mı...  yapmalıydım? Çok mu dikkatsizdim?'

 

''Hector. Kendini suçlayamazsın'

 

'Belki de... o mesajlara... o mesajlara o kadar güvenmeseydim-- olasılıkları daha düşünseydim--'

 

'Biz bilemezdik. O mesajların Colt'dan geldiğini düşünmek için tonlarca nedenimiz vardı.'

 

'Ancak biz... önceden... bir çeşit konuşma kodu gibi bir şey düşünseydik...'

 

Garovel ağzını açtı ancak kendini durdurdu. Bir süre sonra hafif bir iç geçirdi. 'Belki de haklısın. Belki de gerçekten çok daha dikkatli olabilirdik.'

 

'Daha iyi olarak... cevabımızı veririz.'

 

'Heh. Hatırlıyorsun demek.'

 

'Elbette...'

 

'Olanlar hakkında net bir zihine sahip olmana memnunum.' dedi Garovel.

 

Hector uzun bir nefes alarak motorun çınlayan motor sesini dinledi. Biraz zaman geçtikten sonra yeni bir soru aklına geldi. 'Garovel...'

 

'Evet?'

 

'Benim demir yeteneğim, um... ben her stres altında olduğumda sürekli gelişecek mi yani? Çünkü Geoffrey ile karşılaştığımda, ben... Ben gerçekten kötü durumdaydım ve bir süre... güçlerimin gelişmeyeceğini düşündüm... gerçekten sıçtığımı... ve herkesin öleceğini...'

 

'Bu tam da kalbin problemi işte.' dedi Garovel. 'Gücün aşırı gergin dolu stres anında katlanarak artabilir. Ne var ki böylesi anları yaşamak gittikçe zorlaşır ancak bunun sebebi stres miktarının az gelmesinden değil. Daha çok kendi zihninden dolayı. Zaman geçtikçe kayıtsız hale gelmeye başlarsın ve o son anında gücünün aniden büyümesini ve seni kurtarmasını beklersin. Fakat ne olur sence? Tam olarak bu beklentiler maruz kaldığın stresi azaltır bu da böyle durumda artması gereken gücünün artmayacağı anlamına geliyor.'

 

'Oh, ne--beklentilerim mi? Bunun hakkında ne yapılabilir ki?'

 

'Bütün mesele bu değil mi zaten. Bu berbat ötesi bir psikolojik döngü işte ve bununla uğraşan bir dolu hizmetkar ve ölüm melekleriyle tanıştım. Bunun hakkında somut yollar bulmaya çalışan her türlü araştırma ve deneyler yapıldı. Hatta bazıları buna bilimsel olarak bir çözüm bulunabilirse yapay olarak tetiklenebileceğine inanıyor. '

 

'Yapay olarak mı...?'

 

' Evet. Düşünsene. Bir hizmetkarın yeteneğini istediğin zaman geliştirebilseydin, ortaya çıkacak olasılıklar... Şahsen ben bu ortaya atılan düşünceyi bile dehşet verici buluyorum. Eğer bu geniş ölçekli şekilde uygulanabilseydi bir de, Fesih ile Öncü arasında savaş ya tamamıyla sona ererdi ya da öncesinden çok, çok daha kötü olurdu.'

 

'Hassiktir...'

 

'Gücü geliştirmeyi araştırmaya oldukça uzun bir zaman harcadım.' dedi Garovel. 'Buna "doğan gelişim" çalışması diyorlar. Bu doğan gelişimin güçlü şekilde duyguları dışarı vurmayla sağlanabileceğini düşünen yaygın bir görüşün olduğu bir zaman vardı, ancak bu sadece bir kısmıydı. Buradaki asıl olay güçlü bir ihtiyaç duygusu--mevcut gidişatın güçlü bir şekilde reddedilmesi ve de bunu değiştirmek için doğan güçlü arzudur. Tamamıyla duygulara bağlı olduğu konusundaki kafa karışıklığı, yeteneğin ilk tezahürünün ani bir patlama ile nasıl hızlandırılabileceğinden kaynaklanır, ancak bu gelişme döngüsüne yayılmaz. Ç.N: (İnanın ben de zerre anlamadım bu cümleyi anlayan varsa yorumlara yazabilir ingilizcesi şu şekilde: The confusion about it being completely dependent on emotion comes from how the initial manifestation of the ability can be hastened by a sudden outburst, but that doesn’t extend to the growth cycle.) Bu da elbette deneyle ilgili her türlü sorunlara sebep olarak doğan gelişime olan anlayışımızı oldukça geriletti--'

 

'Beni kaybettin Garovel...' Ç.N:(hahaha Hector da anlamamış :D beni de kaybettin çoktan azrailcik)

 

'Oh. Ahh. Üzgünüm. Ama bu oldukça büyüleyici bir şey yani.'

 

'Evet öyle, ah... peki bunun hakkında ne yapabilirim ben peki? Yapabileceğim herhangi bir şey var mı?'

 

'Şöyle ki teoride asıl nokta beklentilerini yönetmenin bir yolunu bularak bu doğacak gelişimi istediğin zamanda ortaya çıkarabilmek. İdeal olarak, hiç beklentinin olmadığını söyleyebilirsin ancak bunu sadece söylemek kolay. Sadece doğacak gelişimin ortaya çıkacağını düşünmek bile küçücük de olsa bir miktar beklenti yaratacaktır. Tabii ki bunu ilk etapta ortaya çıkarmamın kötü bir fikir olduğunu düşünebilirsin ancak öte yandan doğacak gelişimi kabul etmemek kesinlikle bilinçaltında bir beklenti yaratacak doğal haliyle. Bu da çok daha--'

 

'Beni tekrar kaybettin...'

 

Ölüm meleği iç çekti. 'Pekala. Tamam. Basitçe söylemek gerekirse, her zaman birden daha güçlü olup seni kurtarması için yeteneğine güvenemezsin çünkü ona güvenmeye başladığın an bu gelişim durur.'

 

'Evet o kısımı anladım zaten. Ben şu beklentim mi neyse onu nasıl yöneteceğimi öğrenmek istiyorum.'

 

'Sikeyim nerden bileyim ben! Bu bireysel psikolojinin zor sanatı! Bunu kendin çözmen gerekiyor!'

 

'Ne--?' Hector gözlerini kırptı. 'Neden o halde en başında bunu söylemedin?'

 

' Ne yani seni bilgi zenginliğimle etkilemek için bu fırsatı tepeyim mi? Çok beklersin.'

 

'... Bunun beni etkilemesi mi gerekiyordu?'

 

'Ah siktir git hele.'

 

Bir anlığına Hector zayıf da olsa bir gülümseme yerleştirebildi yüzüne.

 

-+-+-+-+-

 

Damian Rofal adli tabibin çarşafı çekerek Geoffrey'in solık yüzünü ortaya çıkarmasını izlerken burnunu karıştırdı.

 

'Bunu şimdi yapmak zorunda mısın?' dedi Feromas.

 

'Neyi?' Damian'ın gözlerinde ölüm meleği asık suratlı bir soytarı gibi görünüyordu. Rengarenk alacalı giysisi Feromas'ın kişilğine hiçbir zaman uymamıştı.

 

'Unut gitsin.'

 

"Evet bu o." Damian adli tabibe söyledi. "Ancak bu tam olarak o değil, değil mi?"

 

"Eh-efendim?"

 

Feromas cesedin üzerinde süzüldü. 'Hmm. Geoffrey'in gücünün ne olduğunu öğrenmiş miydik?'

 

"Hükmetme'ydi." dedi Damian odadaki diğer adamı hiç düşünmeden. "Arkasında bıraktığı tüm o kuklaları hatırlamıyor musun?"

 

'Evet hatırlıyorum. O halde gerçekten beden değiştirmiş.'

 

Damian başını eğdi. "Dün başka kaç ceset ulaştı?"

 

"Oh,um--" Adli tabib iafedesi kararırken gözlüklerini düzeltti. "Aslında oldukça vardı. Onları görmek ister miydiniz Bay Rofal?"

 

"Lütfen."

 

Daha geniş bir odaya girdiler. Yan yana üç düzine masa duruyor, her birinin üzerinde de bir ceset vardı. Damian ile Feromas ayrı dolaşarak arama yaptılar.

 

"Aralarından çoğu boğularak ölmüş gibi görünüyor." dedi adli tabib. "Fakat ayrıca birkaç parçalama ve iç organları dışarı çıkma durumları da var. Acaba, belki de aradığınız belli biri var mı efendim?"

 

Damian adamı görmezden geldi. "Ah! Buldum onu!"

 

Feromas oraya doğru süzüldü. 'Demek gerçekten ölmüş.'

 

"Yazık oldu." dedi Damian. "Onun için büyük umutlarım vardı."

 

'Bu işleri değiştirir.' dedi Feromas.

 

"Kesinlikle."

 

"Ah, bu kişi--umm" Adam ayağının yanındaki kartı çevirerek okudu. "--Samuel Goffe."

 

"Umursamıyorum." dedi Damian. "Lütfen sessiz ol."

 

Adli tabib başka bir ses çıkarmadan geriledi.

 

'Peki şimdi.' dedi Feromas. 'Torunumuzun intikamını almaya niyetli misin?'

 

Damian gıdılı yanağını kaşıyıp omuz silkti. "Eh. Pek istemiyorum. Tabi sen çok istemiyorsan.

 

'Bana fark etmez. Ç.N:(Vay aq nasıl kenara attılar ama şerefsizi oh iyi oldu. Normalde villain severim ama bu piçin gerçekten sevilecek hiçbir tarafı yoktu.) Ancak artık Geoffey olmadığından Brighton--ya da Atreya'da kalmak için pek bir sebep kalmadı.'

 

"Belki de ülkeden ayrılmak için iyi bir zamandır." dedi Damian.

 

'Fesih de buraya doğru hareket etmeye başladı. Bizi bulurlarsa oldukça can sıkıcı olur. Ve bu noktada, izlerimizi gizleyerek ayrılmamız gerekecek zaten.'

 

"Ho-hum."

 

'Ne düşünüyorsun?'

 

"Bu aile işi pek de iyi sonuçlanmadı bizim için, değil mi?"

 

'Bunun sebebi planlara bağlı kalamaman. Ailenin işi istediği gibi yönetmesine ve ne isterlerse yapmalarına izin veriyorsun. Onlara iyice büyüklük yapabilirdin ancak şimdi nadir gördüğün normal insanlar sadece.'

 

"Haklısın. Tabii ki haklısın. O topluluk evinde gereğinden fazla rahat davrandım değil mi?"

 

'Ahh hatırlatmasana. O sikik yer yüzünden neredeyse ruhunu salıyordum.'

 

"O pudingi özleyeceğim. Ve de masa oyunlarını. Oh bir de Hemşire Beatrix'i" Bi an düşündü. "Hey oraya geri dönmek ister misin?"

 

'Hayır lanet olasıca! 'Seni öldürürüm!'

 

"Peki..." Boynunu gerdi. "O halde çocukları toplayayım ben de."

 

'Gerçekten mi? Yaşadıkları hayatı terk edip seninle gelmezler öylece.'

 

"Onlara seçme şansı verdiğimi kim söyledi?"

 

Birden ölüm meleğinin yüzünde geniş bir sırıtış ortaya çıktı. 'Kesinlikle böylesi daha iyi.' Samuel Goffe'nin bedenine baktı. 'Geoffrey'in parçalarını almayı da unutma.'

 

"Doğru" Damian adli tabibe döndü. "Bu kişi için ceset torbası lazım bana."

 

Adam gözlerini kırparak ona baktı. "E-efendim?"

 

"Ben--neydi adı Bay Goffe? Onu da yanımda götürüyorum."



 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr