Bölüm 405: İnanılmaz Xiong Er

Çeviri: ArgoGamer

Düzenleyici: BlackBozo

Bilinmeyen bölgede, Chen Feng önündeki köye bakarken, başının ağrıdığını hissediyordu. ‘Mhm… Neden bir eğitim kampı keşif görevi, bir krallık kurma oyununa dönüştü?’  Bu görevde oldukça uzun zaman geçirdiklerinden, buradaki asıl amaçlarının bu bilinmeyen bölgeyi keşfetmek ve bir eğitim kampına dönüştürmek olduğunu neredeyse unutmuştu.

Chen Feng düşündü. “Burayı bir eğitim kampına dönüştürmek zaten imkansız.” Ne de olsa tüm bu barbarları gerçekten öldüremezdi, değil mi? Xiong Er'in tüm bu barbarları kendisine teslim etmesi, son derece tesadüfi bir karşılaşmaydı. Barbarların savaş gücünden şüphe duyulmamalıydı. Her biri B-sınıfına eşdeğerdi. Dahası, enerji bağışıklıkları kendisinden bile daha yüksekti. Çoğunluğunun %90'dan fazla bağışıklığı  vardı. Yeterli eğitim sağlandığı sürece, her bir barbar, genetik savaşçılardan çok daha güçlü ve korkunç savaşçılara dönüşecekti.

Ancak… bu barbarlar güvenilir miydi? Chen Feng derin derin düşündü. Ne de olsa o bir barbar değildi. Farklı ırktan olduklarından, şüphe duyması mantıklıydı. Chen Feng, kendisini dinlemeyecek bir grup arkadaş geliştirme niyetinde değildi. Tam o anda…

Hum –

Alnında bir parlaklık yayılmaya başladı. Bu, Xiong Er'in üzerine yerleştirdiği şeydi. Normalde, vücudunun içinde saklı olurdu. Artık onu etkinleştirdiğine göre, Chen Feng şaşkınlıkla, bu gizemli damganın barbarları kontrol edebildiğini hissetmişti.

Chen Feng hayranlıkla haykırdı, “Bu… Kan soyu kontrolü mü?” Bir zamanlar böyle bir şey duymuştu.

Bazı güçlü ailelerin klan üyelerini kontrol etmek için böyle bir yöntem kullandıkları söyleniyordu. Kan bağı olduğu sürece, herkesin yaşam çizgisi kontrol altında olacaktı. Bunun kontrol ettiği şey, kişinin köken kanıydı. Bazı insanlara karşı bu kontrol yöntemi son derece etkiliydi. Kontrol altına alınanlar, normalde o kişinin çocukları veya soyları olanlardı. Kimse, bu kontrole karşı isyan edemezdi.

Ailevi şefkat ve gözdağını birlikte kullanan böyle bir yöntem son derece hegemonikti. Chen Feng, barbarların da böyle bir yöntem kullanmasını hiç beklemiyordu. Başka bir deyişle, alnındaki bu işaretle Chen Feng barbarları kontrol edebilecek miydi? Bu, Chen Feng'in tahminiydi. Algısı aracılığıyla, bu işaretin aslında Xiong Er'in kökeni olduğunu keşfetti.

 Mhm… Chen Feng, Xiong Er ile kan bağı olan herkesi kontrol edebilirdi. Şu anda, Chen Feng bu barbarların arasında tam bir ordunun olması için dua ediyordu. Sadece bununla, barbarlar arasındaki düzeni sağlayabilirdi. Xiong Er'in soyundan olan kişiler sadece sıradan barbarlar veya haydut barbarlar olursa, Chen Feng'in onlar üzerinde kontrol sahibi olmasının anlamı neydi?

Chen Feng derin bir nefes aldı. “Umarım her şey sorunsuz ilerler.”

Etkinleş!

Ding –

Havayı işaret etti. Xiong Er'in damgası göz kamaştırıcı bir şekilde parlamaya başladı.

Damga üzerinde çok sayıda kırmızı ve parlaklık nokta görülüyordu. Bu kırmızı noktaların tümü, bir burç gibi çok sayıda kırmızı iple birleşmiş gibiydi. Bundan, Chen Feng tüm barbarların bilgilerini ve yerlerini görebiliyordu.

Shua! Shua!

Kısa bir süre sonra, tüm kırmızı noktaları açıkça görebiliyordu. Ancak, tüm kırmızı noktaları gördüğünde, onları dikkatli bir şekilde inceledi ve bir şeylerin doğru olmadığını hissetti. Bu nedenle, o kırmızı noktaları tekrar inceledi, ancak yine bir şeylerin doğru olmadığını hisseti.

Chen Feng kaşlarını çattı. “Bu miktar...”

Shua!

Şu anda tüm kırmızı noktalar birleşti ve aktivasyon tamamlandı. Kırmızı noktaların her biri durmaksızın titriyordu. Chen Feng'in sadece düşünmesi gerekiyordu ve bu barbarlardan herhangi birini istediği zaman öldürebilirdi. Bu, ona Xiong Er'in verdiği bir hediyeydi. Ancak… Bu miktar… Chen Feng bunu görünce şaşkına döndü.

Shua!

Kırmızı noktalar o kadar fazlaydı ki, neredeyse Chen Feng'i kör ediyordu. Başlangıçta, Xiong Er'in soyundan gelenlerin çok fazla olmadığına inanmıştı. Gerçek kan soyu olanlar, bu kabilenin elitleriydi. Beklenmedik bir şekilde, kabilenin tamamı Xiong Er'in soyundan geliyordu. Doğru! Hepsi! ‘Ne oluyor?’ Chen Feng, barbarların toplam miktarını hesaplamaya çalıştı. Mhm… Buradaki barbarların sayısı, eski zamandakiyle aynıydı. Başka bir deyişle… Buradaki herkes Xiong Er'in soyundan geliyordu.

Chen Feng aniden Xiong Er'in daha önce söylediklerini hatırladı. Geri döndüğünde, savaş çoktan bitmişti. Sadece soylarını devam ettirmek için ölmekte olan birkaç barbarı güçlükle kurtarabilmişti. Ancak bununla barbarlar bugüne kadar var olmaya devam ettiler.

Öyleyse kurtardığı barbarların hepsi kadın mıydı? Bu nedenle, o adam, barbarların soyunu kendi başına mı sürdürmüştü? Kendi nesli için hala iyiydi. Gelecek nesile gelince...

Xiong Er'in kan soyu yoğunluğunun barbarlar arasında %10 kalması, onun sonraki nesillerde bile “çok çalıştığını” gösteriyordu. Bu… Bu… Bu…

Chen Feng ve Kong Bai dehşet içinde birbirlerine baktılar.

Kong Bai, “Bu, gerçekten de tek bir kişinin bütün bir ırkı yaratması,” diye yakındı.

Chen Feng bunu azarlayamayacak kadar güçsüz hissetti. “Barbarların zekasının durmadan azalmasına şaşmamalı...” Ensest üreme yöntemleriyle, torunlarının zeki olması tuhaf olurdu. Dürüst olmak gerekirse, vücut kalitelerinin zaten aşırı derecede yüksek olması, onlara dokunulmazlık vermemiş olsaydı, mevcut barbar nesli büyük olasılıkla geri zekalı olurdu...

Kong Bai merak ediyordu. “Kan soyunun yoğunluğu düşüyordur, değil mi?”

Chen Feng öksürdü. “Savaştan sorumlu erkek barbarların zayiat oranı oldukça yüksekti. Bu nedenle, köyde hayatta kalan barbarların çoğu kadın barbarlardı. Bu yüzden... Sanırım sevgili arkadaşımız Xiong Er soyunu devam ettirebilmek için ‘çok çalışması’ gerekiyordu.” Chen Feng yakındı.

Kong Bai: “…”

Bu, iyi şeyleri kendine saklamak olarak düşünülebilir mi? En korkunç soru şuydu: “Chen Feng şu anda barbarları kontrol etse bile, barbarlar gelecekte üremeye nasıl devam etmeliydi?” Buradaki bütün barbarların kan yoğunluğu %10'un üzerinde! Bu, tüm barbarların aslında birbirleriyle akraba olduğunu gösteriyordu. Çocukları, bu tür eşleştirmelerle nasıl zeki olacaktı?

Birden Kong Bai sordu, “Gizemli Organizasyona... Geri dönmeyi mi planlıyorsun?”

“Evet,” Chen Feng en ufak bir tereddüt etmeden yanıtladı.

“Neden?” Kong Bai sebebini anlayamadı. O zamanlar Chen Feng tamamen tesadüf eseri orada kalmamış mıydı? Şimdi, büyük zorluklarla burada olduğuna göre, neden oraya geri dönüp hayatını tehlikeye atmak zorundaydı?

Chen Feng etrafındaki kalabalık barbarlara baktı. “Tek başıma döneceğimi söylemedim.”

Aniden Kong Bai'nin gözleri büyüdü. “Sakın bana...” S*ktir, bu deli! Barbar ordusunu kullanarak Gizemli Organizasyon'a saldırmaya mı çalışıyordu?

Chen Feng sakince “Orada ihtiyacım olan bir şey var.” dedi. “Ancak, korkarım ki bu barbarlar yeterli olmayacak.” 

Kong Bai başını salladı. Bu barbarlar güçlü olmalarına rağmen, üst düzey savaşçılar söz konusu olduğunda tamamen eksiktiler. Tüm barbarlar B-sınıfıydı! Yine de bir A-sınıfıyla karşılaşsalar iyi olurdu, ancak A-sınıfını aşan genetik savaşçılarla karşılaşırlarsa, tüm bu barbarlar muhtemelen anında ölecektir. O halde nasıl savaşacaktı?

Chen Feng, sorunun özünün farkındaydı. “Nihayetinde, barbarların geleceğini etkileyecek olan hala soydur.” Xiong Er'in kullandığı yöntemler sayesinde, barbarların yok oluşunu gerçekten de önlemişti. Ne yazık ki, mevcut barbarların zekası...

Kong Bai başını salladı. “Kan soyunun yoğunluğunu azaltmak için birkaç nesil gerekecektir.” Barbarların büyümesi oldukça hızlıydı ve sıradan bir insandan on kat daha hızlıydı. Böylelikle, bir insanın başarmak için 10 yıla ihtiyaç duyduğu şeyi, barbarlar sadece birkaç ay içinde başarabilirdi. Ancak, her üç ayda bir yeni nesil doğsa bile, gerçekten de burada yaklaşık bir yıl boyunca kadar kalmak mı zorundalardı? Barbarların savaş güçlerinin artmasını mı bekleyeceklerdi? Bu çözüm hiç de güvenilir değildi. Dahası, son derece önemli bir nokta vardı: Chen Feng, sadece %10'un üzerinde kan soyu olan barbarları kontrol edebiliyordu. Daha düşük kan soyu olan barbarların kontrolünü kaybedecekti. Şu anda, karşılaştığı en büyük sorun buydu.