Bölüm 298: Kelimelerle Tanımlanamayan, Dünya Sarsıcı Bir Savaş

Çevirmen: ArgoGamer

Düzenleyici: BlackBozo

Shua!

Tuhaf bir güç yayıldı.

Chen Feng havayı rahat bir şekilde işaret etti. Ne var ki, kısa bir süre sonra yüzünde acı dolu bir ifade belirdiğinden, böyle bir eylemi yapmanın keyfini süremedi. Gökyüzüne işaret etme eylemi yüzünden toplam 1000 puanlık şans değeri tükenmişti.

Şanslı Aura'yı ikinci kez etkinleştirildiğinde, onun tarafından bir geri bildirim aldı:  Bu olasılık ile ilgili bir sorun olmadığından, tek bir şans değeri ile başarılı olması mümkün değil. Bu, sadece uzayın gizemli gücünün Şanslı Aura tarafından etkilendiği takdirde başarılı olabilir.

Başka bir deyişle, gerçekliğin bu sefer değiştirilmesi gerekiyordu ve bu da 1000 puanlık şans değerinin tükenmesine neden oldu. Tüm bu ay boyunca sadece 1200 puanlık şans değeri biriktirmişti. Şimdi, bu tek hamlesi ile 1000 puanını boşa harcamıştı. Buradan, bu seviyedeki bir savaşın dehşeti oldukça açıktı.

Ancak… Şanslı Aura'nın etkisi de oldukça açıktı. Şans değeri düştüğü anda, neredeyse ejderha tarafından delinmiş olan havadaki yarık, bir anda daha güçlü hale geldi.

O korkunç altın ejderhanın tamamını yutmaya başladı.

Shua!

Şu anda, gökyüzünü kaplayan altın ışıltı solmaya başladı.

“Bu...”

Orta yaşlı adam tamamen sersemlemişti.

Gizemli Organizasyon'dan gelen takım sersemlemişti.

Space-Diminishing Slash'i serbest bırakan kaptan yardımcısı bile sersemlemişti.

Kahretsin?

Başarılı mı olmuştu?

O bile buna inanamadı. Bu, orta yaşlı adamın ortaya çıkardığı yetenek, Dokuz Şehirde Kükreyiş idi. Bu, uzun ve kalın bir ejderhanın görüntüsüydü.

Sınırsız enerjiden yoğunlaşan devasa altın ejderha, havadaki o küçük yarık tarafından yutulmuştu.

Bu, Bu, Bu…

Herkes, uzun süre hareket edemedi. Bu gerçekten çok düşünülemezdi.

Tüm ekip Chen Feng'e gözlerinde şaşkınlıkla baktı, ama Chen Feng bir cevap olarak sadece gülümsedi. “Kıdemli Soul'un elindeki yöntemler, sizin gibi insanların hayal bile edemeyeceği bir şey!”

Bunun üzerine herkes şaşırmıştı. Kıdemli Soul… Gerçekten Kıdemli Soul'un güçlü olduğunun farkındaydılar. Ancak, Kıdemli Soul'un bu kadar güçlü olmasını hiç beklememişlerdi.

Rastgele bir hamlesi, birkaç yüzyıldır hayatta olan zirve A-sınıfı yaşlı bir ucubenin başlattığı süper güçlü bir saldırıyı yok edebiliyordu. Peki ya, kişisel olarak ortaya çıksaydı, ne kadar güçlü olurdu?

Hepsi saygıyla doluydu. O gerçekten de efsanevi bir figürdü!

Şu anda dev ejderhanın ortadan kaybolduğunu gören orta yaşlı adam oldukça öfkelenmişti.

Orta yaşlı adamın gözleri soğuk bir şekilde parladı. “Space-Diminishing Slash… hehehe. Space-Diminishing Slash sadece onu yutabilir. Onu yuttuğunu için, gerçekten de onu kontrol edemeyeceğimi mi sandınız?”

“Yoğunlaş!”

Bang!

Uzay çatladı. Orta yaşlı adamın gözlerinde korkunç bir ışıltı belirdi. Kimsenin bilmediği ya da görmediği bir yeteneği açığa çıkarıyordu. Hiçbiri, birkaç asırlık bu yaşlı ucubenin sahip olduğu korkunç gizli sanatların gerçek miktarını bilmiyordu.

Az önce yaptığı şeyin etkisi son derece şaşırtıcıydı. Yutulan altın ejderha aslında uzaydaki çatlaktan yavaşça dışarı çıkıyordu. Uzayın kendisini zorla delip geçiyordu.

Herkes korkmuştu. “Ne korkunç bir güç.”

Bu gizli bir sanat değildi. Aksine, bu saf kaba kuvvetti. O altın ejderhayı havadaki yarıktan yavaşça çıkarmak için süper gücünü kullanmıştı.

Bu, çok korkunç bir sahneydi.

Kaptan yardımcısının gözleri acımasızca parıldadı. “Kaçmaya mı çalışıyorsun?”

Space-Diminishing Slash'i işe yaramasaydı, fazla bir şey yapamazdı, ama Space-Diminishing Slash ejderhayı yutmayı başardığından, onun içinde güçlü bir boşluk vardı. Bu ejderhayı yutmak için yeterliydi.

“Yoğunlaş!” kaptan yardımcısı kükredi.

Space-Diminishing Slash'in içinden, altın ejderhayı geri çeken korkunç bir emme gücü belirdi. Orta yaşlı adam soğuk bir şekilde homurdandı. “Hmph!”

Bir kez daha, büyük ejderhayı zorla geri çekmek için müthiş bir gücü serbest bıraktı.

Bunun üzerine, Cehennem Başkenti'nin yukarısındaki gökyüzünde, devasa bir ejderhanın, sürekli bir yarıktan çıktığı ve geri içeri sokulduğu sahne görülüyordu..

Ara sıra, yarığın etrafına da biraz altın parıltı sıçrıyordu.

Mhm…

Chen Feng sessizliğe gömüldü.

Wang Chun sessizliğe gömüldü.

Takımdan da ses çıkarmıyordu.

Shen Yi ve diğer kızlara gelince, izlemeye devam edemediler.

Bu sahne...

“Bu biraz...” Biraz çalıştıktan sonra, Xu Fei'nin yüzünde tuhaf bir ifade vardı. “Bu-”

Shua!

Birkaç acımasız bakış ona düştü.

Ming Yue eliyle bir makas işareti yaptı. Xu Fei hemen korkuyla ağzını kapattı. Ancak tuhaf ifadesi gözlerinde kaldı. ‘Ama ona gerçekten çok benziyor!’

Orta yaşlı adam ejderhayı çıkarmadan önce homurdandı. “Hmph!”

Kaptan yardımcısı dişlerini sıktı ve ejderhayı geri yuttu. “Ha!”

“…”

Chen Feng içten içe çöküyordu.

‘Kardeşim, bunun en iyi uzmanlar arasında bir savaş olması gerekmiyor mu? İkinizin de bu dünyadaki varoluşların zirvesini temsil etmeniz gerekiyor. İki farklı cinsiyetten oluşan bu sahneyi simüle etmek yerine düzgünce dövüşemez misiniz?’

Nefes almak için nefessiz kalan iki adamın ses efektleri eşliğinde, gökyüzünde ortaya çıkan bu sahne, insanların artık ona doğrudan bakamamasına neden oluyordu.

Nihayetinde orta yaşlı adam küçük bir avantaj elde etti. Korkunç kontrolü altında, yutulan o devasa altın ejderha yavaşça dışarı sürükleniyordu.

“İyi değil.” Kaptan yardımcısı uğursuz bir duyguya kapıldı. Neredeyse kontrolü kaybettiğini hissedebiliyordu. Bu orta yaşlı adam çok güçlüydü, hayal ettiğinden çok daha güçlü.

Orta yaşlı adam soğuk bir şekilde gülümsedi. O gülümseme çok uğursuz görünüyordu. “Hepiniz gerçek gücün ne olduğunu bilmiyorsunuz.”

“Sadece yörüngeye odaklan ve gerisini bana bırak!” Chen Feng aniden dedi.

Kaptan yardımcısı zaten bolca terlemişti. “Onu başka bir yere gönderemem.”

Lanet olsun!

Orta yaşlı adamın altın ejderha üzerindeki kontrolü arttıkça, bu saldırıyı artık yakındaki bir dağ sırasına bile yönlendiremiyordu. Bu orta yaşlı adam çok korkutucuydu.

Chen Feng soğuk bir şekilde, “O zaman onun altına nişan al,” dedi.

Kaptan yardımcısı sersemlemişti.

Onun altına?

Onun altına?!

Bu seviyedeki bir gücü orta yaşlı adamın altına hedef alsaydı, hepsi ölmez miydi? Kaptanları dâhil buradaki herkesin böyle bir gücü bloke edemeyeceğinden emindi. Bu, yaşlı ucube tarafından uzun bir yoğunlaşma süresinden sonra ortaya çıkan süper güçlü bir gizli sanattı.

Chen Feng ona soğuk gözlerle baktı. “Sadece dediğimi yap. Sence İntihar edecek kadar aptal mıyım?”

Kaptan yardımcısı dişlerini sıktı. Doğru.

Daha önce Space-Diminishing Slash'inin başarılı olduğu sahneyi hatırladığında, Chen Feng'e bir kez daha güvenmeye karar verdi. Dişlerini sıkıp ayaklarını yere vurduktan sonra, ejderhayı doğrudan Cehennem Başkenti'ne doğru yönlendirdi.

Ejderhayı daha uzak bir yere götüremezdi. Ancak, Cehennem Başkenti ejderhanın hemen altındaydı ve bir sorun teşkil etmiyordu.

Shua!

Korkunç bir güç açığa çıktı. Herkes, bu sahneyi garip ifadelerle izledi.

Takımdaki tüm savaşçılar korkudan titriyordu. B-sınıfı veya A-sınıfı savaşçılar olup olmadıklarına bakılmaksızın, böylesine güçlü bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarında, zayıf böceklere benziyorlardı!

Bu büyük ölçekli bir saldırıydı! Takımın kaptanı bile korku içinde titremesinin dışında hiçbir şey yapamayacağını kederle keşfetti.

Bu, mevcut durumlarının en üzücü gerçeğiydi. A-sınıfındaydı ama çok çaresizdi!

Ancak tam o anda, en büyük ifade değişikliği, aslında daha önce gururlu görünen orta yaşlı adamda ortaya çıktı.

‘İyi değil! Bu insanlar Cehennem Başkenti'ni hedefliyor!’

Bu saldırının ve kendisinin ne kadar güçlü olduğunu çok iyi biliyordu. Böyle bir saldırı Cehennem Başkenti'ne düşerse, yıllar boyunca inşa ettiği tüm çabası boşa giderdi.