Bölüm 275: Kardeşim, Biz Aynı Taraftayız!

Çevirmen: ArgoGamer

Düzenleyici: BlackBozo

“Aoooouuu—”

Uzun bir kükreme duyuldu. Uzakta, Çayırdan sayısız devasa hayvan saldırıya geçti. Canavarların kükremesi zemini titretti. Saray, bir anda devasa canavarlarla çevrildi.

Bunların hepsi Chen Feng'in daha önce hiç görmediği canavarlardı. Onlar sadece 100 yıl önce var olan devasa canavarlardı.

Chen Feng alarma geçti. “İşte geliyor!”

Devasa canavarlar grubuna liderlik eden, daha önce karşılaştıkları konuşan çayır kurdu idi. Diğer mutasyona uğramış canavarlardan farklı olarak, bu özel canavarının rengi sadece mavi olsa da, hala vücudunda renk vardı.

Vücudunda tanıdık bir isim levhası görülebilirdi. Chen Feng'in bu isim levhasına son derece aşina olduğu gerçeği olmasaydı, büyük olasılıkla gözden kaçırırdı.

“Gerçekten o canavar.” Chen Feng ciddi bir ruh haline girdi. Aslında, çayır kurt lideri korkunç bir güce sahipti.

Büyük çayır kurt lideri sarayın önünde diz çöktü. “Genç hanım!”

Genç bayan soğuk bir şekilde sordu, “Sen kimsin?”

“Buraya ulaşmak için zamanda yolculuk yaptım.” Kurdun yüzünde bir gülümseme belirdi, “Saygın benliğinizi kurtarmak için buradayım.”

Genç bayan biraz tedirgin oldu. “Zaman...”

‘Beni gelecekten kurtaran biri mi?’

“Hangi zamandan geldin?”

“Yüz yıl sonra.”

“Yüz yıl...” Genç bayan gözlerini kapadı ve devam etti, “Yani yüz yıl mı geçti?”

Çayır kurdu saygılı bir şekilde cevapladı. “Evet, kayboldunuz,”

Genç bayanın soğuk bakışları Genetik Birlik'ten gelen insanları tararken hafifçe başını salladı ve ardından Çayır Kurt'un sürüsünü taradı. Bakışları sonunda Chen Feng'in grubuna indi. “Kayıp…”

Şu anda burada üç grup vardı. Chen Feng'in grubu zayıf görünmesine rağmen, aslında, savaş güçleri son derece şaşırtıcıydı. Hiçbiri onları küçümsemeye cesaret edemezdi.

Shua!

Tam o anda, neredeyse herkesin bakışları Chen Feng'in grubuna düştü. Burası son derece tehlikeli bir yerdi. Buradaki herkes sadece görev için gelmişti. Eğer öyleyse, bu grup neden burada ortaya çıktı?

“Kimliğinizi belirtin!” Genetik Birlikteki insanlar bağırdı.

Chen Feng iç çekti. “Biz gerçekten aynı taraftayız...”

Görünüşe göre, 100 yıllık gelecekteki kimlik simgesi burada kullanılamazdı. Doğru, bilekliklerindeki teknoloji biraz modası geçmiş görünüyordu. Biraz hacklersem...

“Kimlik kartımı bir kez daha kontrol etmeyi deneyebilir misiniz?” Birlikteki insanlara baktı. Tam tekrar kontrol edecekleri sırada astlarından biri ağzını açtı ve “Kaptan, veriler kısa bir süre önce değiştirildi.” dedi.

Chen Feng: “…”

WTF! Sertifikasyon teknolojiniz güncel değil, ancak güvenlik duvarınız çok mu gelişmiş??

ÇN: Bilmeyenler için, WTF (What the fuck!)

Shua!

Anında, Genetik Birlikteki insanlar Chen Feng'e düşmanca ifadelerle baktı.

Chen Feng omuz silkti. “Biz gerçekten aynı taraftayız.” Ne yazık ki kimse sözlerine inanmadı.

Sonunda orta yaşlı adam konuşmaya başladı. “Biz sadece yoldan geçenleriz. Sadece bir görev için buraya geldik. Tesadüfen, bu olayların içine çekildik. Biz gerçekten sıradan yoldan geçen kişileriz.”

“Gelecekteki yüz yıldan mı?” çayır kurdu araya girdi.

Orta yaşlı adam “Evet” cevabını vermeden önce tereddüt etti.

“Öldürün!”

Aniden, Genetik Birlikteki insanların öldürme niyeti kabardı. 

Gelecekten 100 yıl! Bu insanların hepsi gelecekten bazı gizemli ama şeytani niyetler için buradaydı!

Görünüşünün bu dünyayı hiçbir şekilde etkilemeyeceğini kimse garanti edemezdi. Zaman manipülasyonu teorileri, Genetik Birlik içinde bile çok gizliydi. Bu insanların hepsi ölmek zorundaydı!

Soğuk bakışları, nihayetinde öldürmeye karar vermeden önce çayır kurdu ve oradaki diğer insanları süpürdü.

Genç bayan Chen Feng'e baktı. “Bu insanlar…”

“Ölmeleri gerek.” Çayır kurdu sesini alçalttı. “Bizim tarafımızdan gerçekten kazara sürüklendiyseler, ölmeleri gerekir. Zaman çizelgesinde son derece hassas hesaplamalar yaptık. Bu nedenle, tek bir değişken parçasının var olmasına izin veremeyiz. Geleceğe dönüş yolu yalnızca sizin için hazırlanmıştır. Bu insanlar burada ortaya çıktıkları andan itibaren ölmeye mahkûm edildi. Üstelik... üçüncü bir tarafın diğerlerinin anlaşmazlıklarından faydalanması çok yaygındır.”

Çayır kurdu belli ki ihtiyatlıydı.

Bunun Genetik Birliğin bir hilesi olmadığını garanti edemezlerdi. Chen Feng'in grubunu kurtarmaya karar verir, ancak Chen Feng'in grubu onları arkadan bıçaklamaya karar verirse, bu çok tehlikeli olurdu.

Onlardan veya Genetik Birlikten bağımsız olarak, burada üçüncü bir tarafın var olmasına izin veremezlerdi.

Bu görevde, onlar için bile, sadece bir hayatta kalan kişiye izin veriliyordu.

“Öldürün!”

Buz gibi soğuk öldürme niyeti ortaya çıktı.

Genetik Birlik halkı inisiyatif aldı ve Chen Feng'in grubuna saldırdı.

“Hey, hey, hey, gerçekten biz aynı taraftayız!” Chen Feng, sertifika ayrıntılarını açıkladı. “Gelecek 100 yıl içinde böyle olacak gerçekten!”

“Hmph!”

Genetik Birlik'ten gelen insanlar bir cevap olarak sadece homurdandı.

Bunun gerçek olup olmadığına bakılmaksızın, bu adamlar ölmek zorundaydılar!

“Yani bana gerçekten inanmıyor musunuz?” Chen Feng çaresiz hissediyordu.

Chen Feng derin bir nefes aldı. “Beni zorlamayın…”

Böylece Genetik Birlik'ten gelenlerin ifadeleri daha da ciddileşti. Chen Feng'deki Enerji Ekipmanlarından onun savaş gücünün oldukça müthiş olduğu anlaşılıyordu.

Shua!

Shua!

Genetik Birliğin birkaç uzmanı Chen Feng'i çevreledi.

Savaş her an başlayacaktı. Genç hanım ve çayır kurdu da Genetik Birlik'ten gelen insanlarla çevriliydi. Aynı zamanda buradaki bu gencin kaçıp kaçamayacağını da merak ediyorlardı. Hem bu gencin grubu hem de Genetik Birlik birbirine ağır hasar verirse, işler mükemmel olurdu.

“Mhm...” Chen Feng homurdandı. “Size zaten aynı tarafta olduğumuzu söylemiştim. Bana inanmamaya karar veren sizlersiniz.”

Birden Wu Hui'yi de beraberinde sürükledi ve genç bayanın yönüne doğru çekildi.

“Ölüme kur yapıyorsun!”

Çayır kurt liderinin gözleri uğursuzca parıldadı.

“Kardeş, biz aynı taraftayız!” Chen Feng, üzerinde çok uzun süre sakladığı bir tabelayı çıkarmadan önce bağırdı. Üzerinde zayıf bir kelime görünüyordu: Duma!

Genç bayan: “???”

Genetik Birlik: “???”

Çayır kurdu lideri: “???”

Bir önceki anda, buradaki adam hala Genetik Birlikten olduğunu iddia ediyordu. Bir sonraki an, bir isim levhası çıkardı ve otlak kurdu ile aynı tarafta olduğunu iddia etti?

Are you f*cking kidding?

ÇN: Artık hayal gücünüze bırakıyorum. Değiştirilmiş hali: “Dalga mı geçiyorsun?”

“Bu şey...” Sonunda, otlak kurdu daha önce hissettiği o tanıdık duygunun nereden geldiğini fark etti. Chen Feng'e baktı. “Neden bu şeye sahipsin?”

Chen Feng gelişigüzel bir şekilde, “Ustam verdi. O yaşlı ucubenin ne kadar süredir hayatta olduğunu sadece tanrı bilir. Hmph Hmph. ” Dedi. “Şansımı denemek ve tesadüfi bir karşılaşma olup olmadığını görmek için buraya, Qinghe Çayırı'na gelmemi söyledi. Bana, zamanın gücünü daha derin bir şekilde anlayabileceğimi veya buna benzer şeyleri de söyledi… Çünkü ben de zamanın gücüne sahibim!”

Shua!

Elini salladığında, etrafında parlayan mavi bir ışık belirdi.

Siyah-beyaz dünyanın tüm uzay-zamanı bundan etkilenmiş görünüyordu. Chen Feng'in her hareketi bu dünya üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu.

Bu, tam olarak zamanın gücüydü!

Çayır kurdu lideri mutlu görünüyordu. “Çok iyi.”

‘Yani bu adam bizim tarafımızda mı? Bu kadar hain bir insan olmasına şaşmamalı!’

“Başlangıçta kendimi Genetik Birliğe gizlice sokmayı planladım.” Chen Feng pişman bir ifadeyle açıkladı. “Beklenmedik bir şekilde, bu p*çler bana gelecekten sertifika ayrıntıları verdiler ve bu da bu seferin sertifika ayrıntılarıyla çelişiyordu...”

Genetik Birlikteki insanların damarları yüzeye çıkmıştı.

Neredeyse buna inanıyorlardı! Bu adamın sertifika detayları doğru olsaydı…

Yüz yıl sonra gelecekteki kişilerin hazırladığı bir şeyi mi görebileceklerdi? Böyle bir uzman, gerçekten de en üst düzey bir tehlikeydi!

Genetik Birlik'in insanları eşi görülmemiş derecede ciddi görünüyordu. “Savaşa hazırlanın!”

Genetik Birlik için! Dünya için!

“Savaş!”

Bu kükremenin ardından, Genetik Birlik'ten olanların hepsi tam güçleriyle patlak verdi.

Çayır kurdu lideri Chen Feng'e baktı. “Burada genç hanımı korumakla sorumlu olacaksın.”

Chen Feng hafifçe başını salladı. “Pekâlâ.”

Çayır kurt liderinin yüzünde kısır bir ifade belirdi. “O zaman ...”

“Aooouuu-”

Yüksek bir kükreme ile, saldırıya geçti! Tüm gizemli ve güçlü devasa canavarlar ileri atıldı.

Savaş anında patlak verdi.

Chen Feng ise Wu Hui'yi sürükledi ve genç bayanın yanında durdu. Onu korumak yerine, kendilerini korutuyor demek daha doğru olurdu. Ancak Chen Feng, çevresinden bilgi toplamakla ve şu anki durumlarından kurtulmanın yollarını düşünmekle meşgulken, burun deliklerine tuhaf bir koku saldırdı ve kulak memesine sarhoş edici bir ses girerken kulağında bir sıcaklık hissetti.

“Buradaki genç kardeş… tam olarak kimsin?”