Bölüm 226: Kar Tundrası Yaşam Formları

Çeviri: ArgoGamer

Her yerde kar vardı. Lei Hao'nun üç kişilik grubu, etraflarında hafif bir ışık tabakasıyla Kar Tundrası'na girdi. Şaşırtıcı bir şekilde, kar taneleri ışık tabakasına indiğinde yok oluyordu.

“O lanet olası p*ç.”

Lei Hao dişlerini gıcırdatıyordu.

Zaten Chen Feng tarafından üçüncü kez oyuna getirilmişti!

Dahası, orijinalde 5 kişilik ekibinden sadece üç kişi kalmıştı.

Lei Ming'in gözleri soğuk bir şekilde parladı. “Gitmeliyiz…”

Chen Feng'in bu kadar dizginsiz olmasının nedeni, Donmuş Denizin gücünden kaynaklanıyordu. Kıyıdan daha uzağa veya Kar Tundrası'nın derinliklerine gittikleri sürece, Chen Feng'den korkmalarına gerek yoktu.

Sadece beklemeleri gerekiyordu. Chen Feng geldiğinde, ‘hehehe...’

“Aptal.” hayatta kalan son B-sınıfı genetik savaşçının soğuk bakışları, Lei Ming'e indi. “Buranın neresi olduğunu unuttun mu?”

Ah?

Lei Ming şaşırmıştı.

Aniden, kemik delici bir ürperti hissettiler. Bunun üzerine, Lei Ming kendine geldi. Burası, Kar Tundrası'ydı! Chen Feng tarafından o kadar çok aşağılandığı için, buranın neredeyse yasaklı bölge olduğunu unutmuştu. Yanındaki A-sınıfı genetik bir savaşçı olan ağabeyi için bile, burası son derece tehlikeliydi.

Örneğin... daha önce Donmuş Denizde karşılaştıkları korkunç yaşam formu.

Benzer şekilde, bu Kar Tundrası'nda hayatta kalmak kolay olur mu?

Lei Ming yutkundu. “Gidelim, gidelim!”

Şimdi, burada bir dakika fazla bile kalmak istemiyordu. Görevin tamamlanmasına öncelik vermek ve en kısa sürede Ruh Deniz Odunu'yla ayrılmak daha iyi olurdu.

“Hadi gidelim.” Lei Hao, devam ederken onları yönlendirdi.

Aynı zamanda, Chen Feng daha önce öldürülen genetik savaşçının rozetini özümsemeyi yeni bitirmişti. Havuzuna ekstra 500 puan şans değeri eklenmişti.

Chen Feng'in yüzünde bir gülümseme belirdi. “Şimdi size aşık oluyorum.”

Bu, gerçekten de ağzına kadar faydalı bir organizasyondu.

Ancak, Chen Feng'in bu kadar dizginsiz hareket etmesi oldukça açıktı.

Başarılı olmasını sağlayan birden fazla faktör vardı. B-sınıfı savaşçının ağır yaralı olması, sürpriz saldırı ve Donmuş Denizin gücü gibi faktörler sayesinde, B-sınıfı savaşçıyı öldürmüştü. Ancak, ilerlemeye devam ederse... Sadece kendine güvenebilirdi.

Lei Hao'nun grubu, Kar Tundrası'nın derinliklerine ilerlediğinden, Chen Feng geride kalamazdı.

“Hadi gidelim.”

Kıyıdan, Kar Tundrası'nın derinliklerine ilerlemeye başladı.

Ancak, şu anda, Chen Feng'in tehlike duygusu harekete geçti. Aniden geri adım attı. Önünden beyaz bir siluet geçti. O anda, havadaki soğukluk yoğunlaştı.

Whoosh.

Beyaz siluet indi.

Aslında, kar beyazı bir tavşandı.

Kar beyazı kürkü sayesinde, buradaki karların arasında, neredeyse fark edilmiyordu. Bu tavşanın küçük ve zarif vücudundan, kişinin kalbini titreten bir güç hissediliyordu. Bu güç, en azından C-sınıfındaydı!

Hum-

Beyaz tavşan, bir ışık siluetine dönüştü ve saldırıya geçti.

Whoosh!

Beyaz ışı,  soğuk bir şekilde parladı.

“Ölüme kur yapıyorsun.” Chen Feng'in gözleri soğuk bir şekilde parladı. Sadece D-sınıfında olsa da, kimsenin kendisine zorbalık yapmasına izin vermezdi.

Bang!

Sınırsız Rüzgar Bıçakları'nı aktive etti ve bir enerji ekipmanı oluşturdu.

3000 puanlık ruhsal enerjisi, Şanslı Aura ve Rüzgar Bıçaklarıyla beraber 10.000 puanlık bir gücü serbest bırakmıştı. Enerji Ekipmanları tarafından sağlanan %200'lük gelişimle beraber...

Bang!

Işık, Chen Feng'in vücudunun etrafında döndü. Gücü yükseldi ve geçici olarak Chen Feng'i C-sınıfına soktu.

Bang!

Chen Feng'den tek bir yumrukla, bu tavşan öldürüldü.

“Ah -” Xiao Rou korku içinde bağırdı.

“...” Chen Feng ona baktı. “Eğer ‘Böyle sevimli bir tavşanı nasıl öldürebilirsin?’ demeye cüret edersen, seni burada bırakıp yalnız başıma giderim.”

“Oh, hayır.” Xiao Rou, Chen Feng'in arkasına işaret etti. “Orada bir şey var gibi görünüyor.”

Ne?

Chen Feng arkasını döndü.

Arkasında, beyaz zemin aniden titredi ve yükselmeye başladı.

Chen Feng'in gözleri daraldı. Yukarı doğru çıkan kar yığınına baktı ve nihayet  yerin altından büyük bir canavar ortaya çıktı. Aslında 5 metre boyunda bir tavşandı.

Onun gücü, B-sınıfında idi!

Bang!

Büyük tavşan, havaya sıçradı.

“Koş!”

Chen Feng, Xiao Rou'yu kendisiyle beraber sürükleyerek, çılgın bir şekilde geri çekildi .

Ne şaka ama? Bu tavşan Lei Hao kadar güçlü olmasa bile, B-sınıfındaki gücü, devasa boyutuyla birleştiğinde, kişinin kalbine korku salmak için yeterliydi.

Dahası... tavşanın hızı oldukça fazlaydı! Neden böyle bir şey, burada ortaya çıkmıştı?

Chen Feng alarma geçti.

Olağandışı bir yer olan bu Kar Tundrası'nda, gizemli güçlerin bulunacağının farkındaydı. Ancak, bu yere girdiği an, çılgın bir tavşan tarafından avlanmasını beklemiyordu.

Shua!

Aniden, kalbinde daha da yoğun bir tehlike duygusu ortaya çıktı. Hemen, Chen Feng adımlarını durdurdu.

Bang!

Önlerindeki zemin çatlamaya başladı. Toprağa, üç metre uzunluğunda bir havuç gömüldü.

Thump.

Thump.

Yer titrerken, tavşan sakin bir şekilde yaklaştı.

Shua!

Chen Feng ve Xiao Rou'nun önünde durdu. Onlara, bir kedinin fareye baktığı gibi bir ifadeyle baktı.

Bu, bilge bir canavardı! Chen Feng bunu fark edince, kalbi soğudu. Bu, son derece korkunçtu!

Şaşmamalı…

Bu eleman, Lei Hao'nun gücünü hissetmiş ve ondan korkmuştu. Bu yüzden, Chen Feng'e karşı hareket  etmek için Lei Hao'nun gitmesini beklemişti. Günümüzde, bir tavşan bile güçlüden kaçınmayı ve zayıflarda zorbalık yapmayı biliyor muydu?

İşler zahmetli olacaktı.

Chen Feng başını kaldırdı ve önündeki tavşana baktı.

Hum-

Tavşanın gözlerinde kırmızı bir ışık titredi. Gözlerinde, öldürme niyeti hissediliyordu.

Donmuş Denizin korkunç yaşam formaları, denizin derinliklerinde saklanıyordu. Ancak, bu Kar Tundrası'nda yaşayan korkunç yaşam formları, özellikle yabancı bir aura hissettikleri zaman, birbiri ardına ortaya çıkacaktı.

İşler tehlikeli olmaya başladı!

Chen Feng yumruklarını sıkıca sıktı.

Zaten Donmuş Denizden oldukça uzaktaydılar. Aksi takdirde, bu lanet tavşanı kesinlikle su tabancasıyla öldürürdü! Dahası, eğer bu tavşan gerçekten de zekiyse, muhtemelen deniz suyu kullanarak çok fazla şey başaramazdı.

‘O zaman... ne yapmalıyım?’

Chen Feng kendi vücuduna baktı. Şu anda, güvenebileceği tek şey bu Enerji Ekipmanı setiydi. Bu, şu anda sahip olduğu en güçlü genetik yetenekti. Gücünü zorla C-sınıfına kadar yükseltebilirdi. Ancak, başarabileceği tek şey buydu. Bu tavşan, B-sınıfı mutasyona uğramış bir canavardı!

Onunla kafa kafaya savaşmak mı? Bu sadece ölüme kur yapmaya benzerdi!

Ancak, eğer kaçmış olsaydı...

Chen Feng etrafa bakmaya başladı.

Enerji Ekipmanındaki enerjinin çoğunluğu rüzgar özelliği olduğundan, hızı nispeten yüksekti. Ne yazık ki, bu tavşan hız açısından daha iyi görünüyordu.

O zaman... sadece bir yöntem kalmıştı.

Chen Feng derin bir nefes aldı.

Enerji Ekipmanı, sadece dayanıklı bir enerji zırhı oluşturmak için kullanılmıyordu. Aynı zamanda basit ve kaba bir şekilde de kullanılabilir. Ancak bu, Chen Feng'in her zaman kullanmaktan kaçındığı bir şeydi.

Şu anda.

Clang!

Yüksek bir sesle, tavşan, o büyük havucu yerden çıkardı.

Bang!

Etrafa, sayısız kar tanesi sıçrarken, zemin titredi.

“Şimdi!”

Chen Feng'in gözleri parladı.

“Git!”

Bang!

Enerji Ekipmanı parlamaya başladı.

Şu anda, Chen Feng'deki C-sınıfı bir savaşçı kadar güçlü olan Enerji Ekipmanı patladı!

Bu doğru!

Enerji Ekipmanındaki tüm enerji, bir anda patladı.

Enerji Ekipmanındaki tüm gücü anında serbest bıraktığı için korkunç bir enerji ortaya çıktı ve Chen Feng'e kısa bir güç artışı sağladı.

Bir anda...

Bang!

Chen Feng ve Xiao Rou ortadan kayboldu, geride ardıl görüntüleri kaldı.

Bu hız, son derecede korkunçtu.

Bu, C-sınıfı bir savaşçının tamamen patlamasına eşdeğerdi.

“Kaçtık mı?”

Chen Feng, tavşanın aurasının kaybolduğunu hissedebiliyordu. Kaçtık!

Chen Feng'in kalbi titriyordu. Burası gerçekten çok korkutucuydu. Ancak, Chen Feng rahat bir nefes bile alamadan önce, yoğun bir tehlike duygusu hissetti. Yönü ise...

Shua!

Aniden, Chen Feng başını kaldırdı.

Gökyüzünde...

Gökten büyük bir tavşan iniyordu. Elindeki büyük havuçla, göz kamaştırıcı bir parlaklık yayarken, Chen Feng'e doğru ilerledi.

Lanet olsun!

Chen Feng'in ifadesi büyük ölçüde değişti. Bu tavşandan kaçamamış mıydı?

Shua!

Kemik delici bir ürperti, gökyüzünden geliyordu. Korkunç bir güç, Chen Feng ve Xiao Rou'ya kilitlendi.

Şu anda, Xiao Rou'nun yüksek çığlığı yankılandı.

“Ah—”

Yüksek çığlık biraz rahatsız edici olduğundan, Chen Feng kulaklarını kapadı.

Yapabileceği bir şey olup olmadığını görmek için Şanslı Aura'yı aktive etmek üzereyken, gökyüzünden inen tavşanın yavaşladığını şok ile fark etti. Sonra, tavşan geriye doğru hareket etmeye başladı. Sonunda küçük bir nokta olana kadar geriye doğru itildi ...

Dang!

Chen Feng şaşkına döndü.

Xiao Rou'ya baktı. “Genetik yeteneğin ne?”

“R-Ters yerçekimi,” dedi Xiao Rou nefes nefese bir şekilde.

Chen Feng: “...”

Bu kadar güçlü olmasına şaşmamalı!

Bu genç bayan, yolculuk sırasında oldukça işe yaramazdı. Chen Feng neredeyse bu bayanın C-sınıfı genetik bir savaşçı olduğunu unutuyordu!

“Çabuk gidelim,” dedi Xiao Rou endişeli bir şekilde. “Yerçekimini tersine çevirmek onu öldüremez. Yakında dönecektir.”

Chen Feng başını salladı. “Mhm.” İkisi de hızla uzaklaştı.

Uzun bir süre sonra, o tavşan bir kez daha gökyüzünden indi. Yüzünde, kasvetli bir ifade vardı.

Açıkçası, avının ellerinden kaçmasına sinirlenmişti. Kırmızı burnuyla kokularını takip etmek için havayı kokladı. Tam peşlerinden koşmak üzereyken, aniden denize baktı.

Orada... daha fazla av ortaya çıkmış gibi görünüyordu. Tavşan, bir anda heyecanlandı.