Bölüm 217: Void Hacker 

Çevirmen: ArgoGamer

Shua!

Shua!

Chen Feng kayıtsız bir şekilde, adım adım çukurdan çıktı.

O bir tanrı değildi. Şanslı Aura'nın ve kendi gücünün ne kadar güçlü olduğuna bakılmaksızın, sadece normal bir insandı. Bu nedenle, iyon topu ateşlendiği anda, eğer isabet etseydi, kesinlikle öleceğini biliyordu. Bu seviyedeki bir saldırı, başa çıkabileceği bir şey değildi.

Kesinlikle ölecekti.

Yapabileceği tek şey, ölüm anında Tehlike'nin Yeniden Doğuşu'na güvenmekti. Sadece bununla, ölümden sonra yeniden doğabilirdi.

Neyse ki, iyon topunun saldırısı tek kullanımlık bir şeydi. Başarmıştı. Ölüm anında, Tehlike'nin Yeniden Doğuşu kullanılmıştı.

Hayata döndü!

“Bu nasıl mümkün olabilir?”

Uçaktaki araştırmacılar gözlerine inanamadı.

Yaşıyor mu? Bu nasıl mümkün olabilir? O bir iyon topuydu! Araştırmalar, sınırlı enerji kaynağı nedeniyle, zirve gücünü gösteremediği yönündeydi. Ancak, tüm fabrikayı harabeye çevirmişti. Chen Feng'in hayatta kalması nasıl mümkün olabilir?

Shua!

Herkes bakışlarını patlama noktasına yoğunlaştırdı.

Derin çukurun içinde, tarayıcı sayesinde, kırmızı renkli bir siluet açıkça görülebiliyordu. Chen Feng çukurdan adım adım çıkıyordu.

Son olarak, siluet netleşti. Çıktı! Herkesin kalbi titriyordu. Lei Ming'in sakin ifadesinde bile, bir duygu tonu görülüyordu.

“Sen!”

Chen Feng'i tek bir bakışta tanımıştı.

Daha önce, bir görevin ortasındayken, yanlışlıkla Chen Feng'in resmini görmüştü...

Doğru. bu kişi oydu!

Ancak, Chen Feng'i tanıdıktan sonra, kafası karışmıştı.

Chen Feng? Şu üretici mi?

Yani... Kaptandan kurtulan ve iyon topunun saldırısından kaçan kişi, genç bir üretici miydi?

Ancak…

Şimdi, Lei Ming oldukça heyecanlanmıştı.

Chen Feng ismi...

Shua!

Yavaşça, ekrana dokundu. Sonra, bir görev ortaya çıktı. Chen Feng'i öldürmeyi başaranlar örgüt tarafından ödüllendirilecekti. ‘Mhm.’ Ödül çok iyi değildi ve herkesin zamanını harcamasına değmeyecek olsa da, eğer Chen Feng kendi rızasıyla geldiyse...

“Hehe.”

Lei Ming'in yüzünde bir gülümseme belirdi ve Chen Feng'e kayıtsızca baktı. “Ben Lei Ming. Adımı hatırla. Seni öldüren kişi ben olacağım.”

Lei Ming...

Chen Feng uçağa baktı. Bu güven nereden geliyordu? İyon topundan mı?

Shua!

Şanslı Aura, aktif.

Halen, 32 puan şans değerine sahipti. Acınası bir miktar. 32 puan... uçakta bir arızaya neden olmak için yeterli olur mu?

Shua!

Şanslı Aura'yı harekete geçirmeye çalıştı. Ancak, şans değeri hiç değişmedi. Bu, 32 puanlık şans değeriyle, arıza yaratma olasılığının sıfır olduğunu gösteriyordu. En azından, 32 puan şans değeri bunu başarmak için yeterli değildi.

“Tabii ki yeterli olmaz.”

Chen Feng derin nefes aldı. Gerçekten de, çok fazla düşünüyordu. Eski moda elektrik kaynağı kullanan bu fabrika dışında, bu yeni çağın enerji teknolojisinde bir arızaya sebep olmak nasıl bu kadar kolay olabilirdi?

Ancak...

Bir şey doğru görünmüyordu.

Chen Feng'in ruh hali ciddileşti.

Şanslı Aura'yı gerçekliği etkilemek için kullansaydı, çok fazla şans değeri tükenirdi. Hatta o zamanlar, bir slot makinesine arıza yaptırmak için çok fazla şans değeri tüketmişti.

Normalde, olasılıkla ilgili şeyleri etkilemek ve gerekli bilgileri almak için kullanılabilirdi. Ancak... Ahşap Rakun'un mutasyonuna sebep olmak için, sadece 10 puan şans değeri mi gerekliydi?

Ahşap Rakunun ve hindinin mutasyona uğraması çok mu kolaydı? Durum böyle olmamalıydı. Daha önce, ikince kez gerçekliği etkilediği zaman, tek bir hindi yerine birden fazla hindi mutasyona uğramıştı.

Neden bu kadar kolay başarmıştı? Yine de bir uçak arızasına neden olmak çok mu zordu? Bir yerlerde bir şeyler kesinlikle yanlıştı.

Belki de...

Şanslı Aura'yı başka bir şey etkiliyordu?

Chen Feng'in düşünceleri hızla hareket etti.

Aniden, Lei Ming'in elindeki yakacak odunu fark etti. Bu perişan görünümlü ve zifiri siyah yakacak odun, araştırmacıların daha önce elde etmek için hayatlarını tehlikeye attıkları maddeydi.

O şey yüzünden miydi?

Chen Feng'in ruh hali ciddileşti.

Hum-

Ruhsal enerjisi ile tararken, gözleri keskinleşti.

Tam o anda, son derece sıra dışı bir güç hissetti.

Bu şey...

Chen Feng çok korkmuştu.

Lei Ming soğuk bir şekilde gülümsedi. “Bu, dokunabileceğin bir öğe değil.”

Bang!

Gökyüzünde, anında yıldırımlar yoğunlaştı ve alttaki harabeye doğru indi. Lei Ming'in korkunç gücü, herkesi alarma geçirmişti.

Bu, C-sınıfının zirvesinde bir güçtü! 100.000 puana ulaşan bir savaş gücü!

Bang!

Lei Ming'in vücudu değişmeye başladı ve tamamen yıldırımlarla kaplandı.

“Hiss—”

Herkes, bir ağız dolusu soğuk hava soludu.

Bu, 4 yıldızlı gizli bir sanattı: Yıldırım Enkarnasyonu* idi!

ÇN: Yıldırım Cisimleşmesi gibi bir şey.

Bu, son derece güçlü bir gizli sanattı. Bu gizli sanatın kullanıcısı, daha yüksek sınıftakilere bile meydan okuyabilirdi. Chen Feng, kendisinden yüksek sınıfta olan güvenlik ekibine meydan okuyabilse de, Lei Ming sıradan bir insan değildi.

Chen Feng, daha yüksek sınıftakilere meydan okuyabilecek tek kişi değildi!

Bang!

Yıldırım, göz kamaştırıcı görünüyordu.

Shua!

Shua!

Lei Ming'in bedeni, bir anda harekete geçti.

Çok hızlıydı!

Chen Feng, Lei Ming'i ilk gördüğü anda bunun zorlu bir savaş olacağını biliyordu. Zorlu bir savaşla yüzleşmekten başka çaresi yoktu. Ayrıca, biraz bile uzaklaştığı zaman, iyon topunun hedefi olacağını da biliyordu. Şu anda, tamamen bir çıkmazdaydı.

Hu—

Derin bir nefes aldı.

Bu sefer, gerçekten güvenebileceği bir şey yoktu. Sadece 32 puan şans değeri vardı. Bunları rasyonel olarak kullanmak zorundaydı.

Shua!

Korkunç yıldırım indi.

Chen Feng'in gözleri keskinleşti. Doğrudan yüzleşemeyeceğini biliyordu. Yapabileceği tek şey, Lei Ming ile aynı özelliğe sahip bir Enerji Ekipmanı oluşturmak için Sayısız Yanılsamalı Rüzgar Bıçağını kullanmaktı.

Shua!

Bir puan şans değeri tükendi, çok sayıda Sayısız Yanılsamalı Rüzgar Bıçakları ortaya çıktı.

Shua!

Bir puan şans değeri tükendi. Sayısız Yanılsamalı Rüzgar Bıçakları'nın özelliği yıldırım olarak belirlendi.

Bang!

Yıldırımlı Enerji Ekipmanı, oluşturuldu.

Yıldırım, Chen Feng'in vücudunu sardı ve ona, Lei Ming'in Yıldırım Enkarnasyonuna benzer bir güç verdi.

Bang!

Bang!

Yıldırım, Chen Feng'e doğru ilerledi. Ancak, sahip oldukları aynı özellik nedeniyle, hiçbir zarar veremedi. Lei Ming'in en güçlü saldırısı, şimdi Chen Feng'e karşı büyük ölçüde zayıflamıştı.

Şu anda, sadece 30 puan şans değeri kalmıştı.

Lei Ming oldukça şaşırdı. “Enerji Ekipmanları mı?”

Chen Feng'in genetik yeteneğini hemen tanıdı. Şaşırtıcı bir şekilde, yıldırımlarla kaplı bir Enerji Ekipmanı vardı. Burada karşılaşacak kadar şanssız mıydı?

Bu bir tesadüf müydü?

Lei Ming alaycı bir şekilde gülümsedi. Aynı özellik nedeniyle, tüm hasarlara karşı bağışık olacağını mı düşünüyorsun? Ne kadar naif!

“Biliyor musun?” Aniden, Lei Ming gülümseyerek konuştu. “Boşluğu delebilen bir güç var. Tüm savunmaları, özellikleri ve hedefin mesafesini göz ardı edebiliyor! Ona, Void Hacker ismini verdim!”

Bu noktada, Chen Feng'in gözleri aniden küçüldü.

“Ancak, bu beceri çok güçlü. Bu nedenle, kontrol etmek çok zor. B-sınıfında bile ustalaşmak nadirdir. Bu nedenle, şu anda kullanmayı denersem, başarı oranım acıklı bir şekilde %1 olur. Ancak...” Lei Ming'in yüzünde bir gülümseme belirdi. “Bir tahminde bulun, bu becerinin senin üzerinde çalışacağını düşünüyor musun?”

Shua!

Elinde, korkutucu bir güç yoğunlaşmaya başladı.

Tam o anda, sayısız yıldırımın gücü yoğunlaşmaya başladı ve tek bir noktada birleşti.

Bu göz kamaştırıcı nokta, sınırsız bir güç içeriyordu.

‘Git!’

Lei Ming işaret etti.

Bu göz kamaştırıcı nokta, perişan görünümlü yakacak odun boyunca aktı ve boşlukta kaybolmadan önce ilerledi.

Void Hacker! Doğal olarak, bu beceri boşluğun parçalanmasını sağlıyordu.

Şu anda, bu göz kamaştırıcı nokta boşluğu parçaladı ve içine girdi. Gerçekten de Lei Ming'in tarif ettiği gibi çalışıyorsa, bir dahaki sefere ortaya çıktığında, Chen Feng'i öldürürdü.

Bu düşünceyle, içgüdüsel olarak, herkes bakışlarını Chen Feng'e çevirdi.

Bu…

Chen Feng'in kalbi şiddetle zonkladı. Çünkü, tam o anda, kendisine kilitlenmiş bir şey hissediyordu. Şanslı Aura'yı tamamen aktive etse bile, hala Void Hacker tarafından kilitlenirdi.

Hum-

Kemik delici bir soğukluk ortaya çıktı.

Chen Feng bir sonraki an öldürüleceğinden emindi.

???

Tamamen şaşırmıştı.

%1'lik bir başarı oranıyla bile, bu yetenek aktive mi edildi?

Dahası, Şanslı Aura'nın aktifleşmesiyle, %1'lik başarı olasılığı tetiklenmemeliydi. Nasıl oldu da...

Chen Feng'in kalbi şiddetle sarsıldı.

Kişisel bilgilerine baktı. 30 puan şans değeri vardı. Şanslı Aura işe yaramamıştı! Neler oluyordu?

Chen Feng, sanki buz denizine düşmüş gibi irkildi.

Şu anda, ölümden tek bir adım uzaktaydı.

Void Hacker...

Bu yetenek hedefe kilitlendiğinde, Şanslı Aura başarısız mı oldu? Ya da belki, Lei Ming zaten bu yetenekte %100 başarı oranına ulaşmış ve sadece saçma sapan konuşuyordu?

Unut gitsin.

Chen Feng derin bir nefes aldı.

Şanslı Aura, aktif!

Bu yetenek zaten serbest bırakıldığından, onu durdurmak imkansızdı. Bunun yerine, yeteneğin başarısız olmasına odaklanacaktı. Örneğin... Saldırının yön değiştirmesi ve hedefi kaçırması?

Shua!

Boşluktan, göz kamaştırıcı bir nokta ortaya çıktı ve Chen Feng'in kolundan geçerek uzun bir kanlı yara bıraktı. Anında, Chen Feng'in şans değerleri hızla düştü. Sadece bir puan kaldı—

Void Hacker'ın yörüngesini çarpıtmak için toplam 29 puan şans değeri harcamıştı. Başardığı tek şey buydu.

Gerçekliği etkilemek, hayal gücünü aşan bir tükenme oranına sahipti.

İşler artık zahmetli olacaktı.

Chen Feng yumruklarını sıktı. Bütün kozlarını kullanmıştı. Şu anda, bütün şans değerlerini de kullanmıştı. Gerçekten bir çıkmaza girmişti. Daha önce bu gezinin böyle bir sorun yaratacağını bilseydi, gelmeden önce daha fazla şans değeri biriktirirdi.

Ancak...

Şaşırtıcı bir şekilde, Lei Ming'in ifadesi Chen Feng'den daha da çirkin görünüyordu.

“Kaçırdım mı?”

Sadece %1'lik bir başarı oranına sahip olsa bile, başarılı bir şekilde serbest bırakıldığı sürece asla başarısız olmamalıydı. Dahası, Ruh Deniz Odunu'nun yardımıyla serbest bırakılmıştı...

Lei Ming elindeki yakacak oduna baktı. Eğer bu odunun içindeki gücü doğrulamasaydı, bunun gerçek bir Ruh Deniz Odunu olduğundan şüphe duyardı.

Ruh Deniz Odunu'nun başarısız olması nasıl mümkün olabilir?

Lei Ming bunu anlayamadı.

Şu anda, Chen Feng de nihayet bir şeyi keşfetmişti.

Lei Ming, dikkatinin çoğunu o oduna veriyordu. Daha önceki tahminlerini düşünce, Chen Feng, Lei Ming'in tuttuğu odunun kesinlikle olağandışı bir şey olduğundan emindi.

Belki de...

Chen Feng'in gözleri parladı.

Peki ya sadece bir şans değeri kaldıysa?

Hala hatta kalabilirdi!

Gulp.

Aurora gen reaktifini yuttu.

Bang!

Işık, vücudunun içinde dönmeye başladı. Şu anda, Chen Feng'in ruhsal yatkınlığı sınırlarına itildi. Havadaki tüm ruhsal enerjiler, benzeri görülmemiş bir şekilde netleşti. Lei Ming'in elindeki odundan tuhaf bir aura hissediyordu.