Bölüm 166: O Kesişin Arkasındaki Ağırlık

Çevirmen & Editör: ArgoGamer

Aynı zamanda yarışmada,

Qin Hai acı bir şekilde mücadele ediyordu.

Belli belirsiz, yüzünde gülümseyen bir ifade vardı. Acı çekiyormuş gibi görünüyordu, ama aynı zamanda gülümsüyordu. Aniden, vücudundaki soluk aura dağılmaya başladı ve vücudunun kontrolünü tekrar ele aldığını fark etti.

Biraz paniğe kapılmıştı. Ne oldu?

"Geri döndün mü?" Chen Feng bilerek sordu. O zaman... şimdi tam zamanıydı!

Shua!

Chen Feng işaret etti.

Sayısallaştırılmış dünya, etkinleş!

"Hum—"

Bir kez daha, sayısallaştırılmış dünyaya girdiler.

Chen Feng'in kararlı bir bakışı vardı. Karşısındaki Qin Hai’nin ise sefil bir hali vardı. Tüm vücudu, korkunç bir siyah aura tarafından kaplanmıştı.

"Chen Feng! Ölüme kur yapıyorsun!" Qin Hai kükredi.

Qin ailesiyle olan iletişimini kaybetmişti. Dahası, yavaş yavaş bu bedenin kontrolünü kaybettiğini hissediyordu!

Qin ailesinde bir şey olmuştu! Chen Feng’i olabildiğince çabuk öldürmeli ve Qin ailesine geri dönmeliydi! Qin Hai kararını vermişti!

"Geber!" diye bağırdı.

Bang!

Gölge saldırısı!

Şu anki durumunda, Qin Hai bir savaş tanrısına benziyordu. Özellikle öfkelendiğinde, neredeyse yenilmezdi. Bu nedenle, sadece Chen Feng onun için bir eşleşme değildi!

Ancak, Chen Feng sadece gülümsedi.

Xiu!

Kırmızı ışık flaşı bir anda ortaya çıktı.

Chen Feng, Qin Hai'nin arkasındaki saraya doğru işaret etti!

Pu!

Pu!

Sayısallaştırılmış dünyadaki büyük saray delindi.

Bang!

Saray çöktü!

Bang!

Büyük saray bir harabeye dönüştü.

“Sarayı yıktığın için, kazanma şansın olacağını mı düşünüyorsun?”

“Çok yanılıyorsun! Tamamen parçalanmadan önce, kesinlikle seni öldüreceğim!”

Qin Hai öldürme niyetiyle doluydu.

Bu sefer iyi hazırlanmıştı. Vücudunun toplayabileceği tüm gücü yoğunlaştırdı. Yavaş yavaş vücudunun kontrolünü kaybediyordu. Ancak, henüz gerçekleşmeden önce, Chen Feng’i öldürebileceği konusunda emindi!

‘Seni öldürünce, yarışma bitecek!’

Bang!

Siyah bir ışık, engellenemez bir şekilde geliyordu!

"Gel!"

Chen Feng'in gözleri, savaşma niyetiyle kabarıyordu!

Xiu!

Kırmızı bir ışık parladı.

Bir kez daha, Xiao Ying saldırıya geçti.

Göz kamaştırıcı kırmızı ışık ve korkunç görünümlü siyah ışık çarpışmak üzereydi!

Herkes nefesini tuttu.

Ancak, Siyah aura tarafından kaplanan Qin Hai, Chen Feng'e ulaştığı sırada, gökyüzünde parlak bir siluet ortaya çıktı!

Bang!

Bu göz kamaştırıcı siluet gökyüzünden indi!

Pu!

Siluetin elinde keskin bir enerji kılıcı ortaya çıktı ve kararlı bir şekilde saldırıya geçti.

"Bu da kim?" Qin Hai bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti. "Çek git!"

Bang!

Korkunç bir siyah aura ortaya çıktı ve yukarıya doğru saldırıya geçti.

Ancak, herkesin beklentilerinin dışında, yenilmez gibi görünen bu siyah aura, parlak siluetin önünde kırılgan bir cam gibiydi. Siluetin elindeki kılıç, her şeyi kesebilecek gibi görünüyordu!

Qin Hai kötü niyetli bir şekilde güldü. "Bu senin koz kartın mı? Hehehe. Yüz yüze geldiğimiz zaman, enerji kılıcını kullanarak bana yukarıdan saldırmayı mı planladın? Böyle çocuksu bir saldırı yönteminin gerçekten işe yarayacağını mı düşünüyorsun?"

"Gel! Sana gerçek gücümü göstereyim!"

Bang!

Bir kez daha, siyah aura kabarmaya başladı. Vücudundan etrafına doğru siyah bir aura yayılmaya başladı. Siyah aura, o kadar korkutucuydu ki, kişinin kalbini titretirdi!

Şu anda, Chen Feng oldukça sakin bir şekilde Qin Hai’ye bakıyordu.

Xiu!

Kırmızı bir ışık flaşı parladı.

Süper hızlı kırmızı ışık, düz bir noktada ilerledi.

Gökyüzündeki göz kamaştırıcı siluet sonunda indi.

Xiu!

Enerji kılıcı, sarı bir ışık yaymaya başladı!

Şu anda, karanlık olan sayısallaştırılmış dünyada, sadece kırmızı ve sarı bir ışık görülüyordu. Sarı ve kırmızı ışığın saldırısı, Qin Hai’nin oluşturduğu enerji topunu deldi.

Bang!

Üçü nihayet duraksadı!

Zaman şu anda durmuş gibi görünüyordu.

Kırmızı ve altın ışık inanılmaz derecede göz kamaştırıcıydı.

Aniden.

Bang!

Net bir ses duyuldu!

Qin Hai’nin oluşturduğu enerji topu bir anda patladı!

Göz kamaştırıcı bir parlaklık ortaya çıktı.

"Başlıyor!"

Herkesin bakışları titredi.

Bu mücadelenin yakında sona ereceğini biliyorlardı!

Ayakta kalan son kişi şampiyon olurdu!

Göz kamaştırıcı parlaklık, yavaşça soldu.

Kim kazandı?

İzleyiciler baktığı zaman bir anda hayrete düştüler.

Qin Hai...

Yerde yatıyordu.

Göğsü, bir enerji kılıcı tarafından delinmişti. Parlayan siluet, enerji kılıcını bastırdı ve Qin Hai’yi Chen Feng'in önündeki yere çivilemişti.

"Hiss—"

Herkes, bir ağız dolusu soğuk hava soludu.

Böyle ölmek...

"Sen..." Qin Hai önündeki siluete inanılmaz bir ifadeyle baktı.

Siluet alaycı bir şekilde güldü. "Elveda."

Pu!

Enerji kılıcını tamamen sapladı.

Qin Hai, öldü!

Bang!

Bütün dünya bir kargaşaya girdi.

Sanal canlı yayın odalardaki herkes alarma geçti.

Bu…

Hepsi, parlak siluetin, Qin Hai’nin askerlerine benzeyen bir dijital savaş yeteneği olduğuna inanıyordu. Ancak, hiç kimse...

Aslında konuşmasını beklemiyordu?!

Üçüncü bir şahıs mı?!

Kahretsin!

Sayısallaştırılmış dünyada üçüncü bir kişi mi vardı?

Bu, muhteşem bir final maçıydı. Herhangi bir ayrıntıyı kaçırmamak için herkes dikkatli bir şekilde izliyordu. Ancak, üçüncü bir tarafın ortaya çıkacağı hiç beklemiyorlardı!

Bu, sayısallaştırılmış dünyaydı!

"Bu şey de ne böyle?"

Herkesin merak ettiği şey buydu.

Qin Hai öldüğü an, silueti çevreleyen parlaklık yavaşça kayboldu. Üçüncü kişinin gerçek görünümü ortaya çıkmıştı. Ancak, sanal canlı yayın odalarındaki 100 milyondan fazla izleyici, sanki bir hayalet görmüş gibi korkmuşlardı!

Çünkü, ortaya çıkan kişi de Qin Hai'ydi!

Bu...

“S*ktir!?”

Herkes hayrete düşmüştü. “S*ktir neler oluyor?!”

"???"

Herkes sersemledi.

“Qin Hai” öldüğü için, siyah aura da yavaş yavaş her tarafa dağılmaya başlamıştı. Ancak, Qin Hai’nin bastırmasıyla, siyah aura sefil bir şekilde mücadele etmeye çalıştı.

Bu siyah aura, mevcut seviyelerindeki birini aşan bir varlıktı.

Ancak...

Burası, Qin Hai'nin dünyasıydı! Gerçek Qin Hai ortaya çıktığında, her şey sona ermişti.

Gerçek bedenin ölümü!

Bilincin de ölümü!

Qin Hai'nin vücudunu ele geçiren kişi gerçekten de ölmüştü.

Chen Feng Qin Hai'ye baktı.

Qin Hai'nin yüzünde göz kamaştırıcı bir gülümseme ortaya çıktı. Başkalarına her zaman rahatlık hissi veren bu deha geri dönmüştü. "Chen Feng, teşekkürler."

Chen Feng sadece gülümsedi.

Qin Hai gülümseyerek konuşmaya devam etti, "Sana hayatımı borçluyum. Gelecekte, bu iyiliğini mutlaka ödeyeceğim."

Bang!

Sayısallaştırılmış dünya çöktü.

Qin Hai vücuduna geri döndü. Enerji kılıcı elinde yoğunlaştı ve doğrudan kendi göğsüne batırdı. Vücudundaki şeyin farkına varmıştı. Bu nedenle, o şeyin kendisini kontrol etmesine izin vermeyecekti!

Bu işi bitirelim!

"Pu!"

Qin Hai’nin etrafında göz kamaştırıcı bir ışık döndü.

Vücudunda tuhaf bir parlaklık titredi. Bilinciyle siyah aura çarpışmaya başladı.

Böyle güçlü bir irade...

Chen Feng'in gözlerinde, hayran bir bakış vardı.

"Chen Feng... yardım et," Qin Hai mırıldandı.

Chen Feng'in gözleri bir kılıç kadar keskindi. Parmağı, Qin Hai’nin alnına indi.

Elveda!

Bang!

Siyah aura yavaş yavaş solmaya başladı.

Qin Hai, öldü!

Shua!

Simüle edilmiş ortam kaybolmaya başladı. Bu uzun savaş, nihayet Chen Feng’in zaferiyle sonuçlanmıştı!

Shua!

Maç sona erdi. Gerçek dünyaya döndüler.

Chen Feng üzerindeki sanal ekipmanları fırlattı ve kendisinden çok uzak olmayan Qin Hai’ye doğru koştu.

"Pa!"

Qin Hai'nin vücudu, güçsüz bir şekilde çöktü.

"Qin Hai!" Chen Feng ona yardım etti.

Kısa bir süre sonra, Qin Hai gözlerini açtı. Yüzü, son derecede solgun olmasına rağmen, tanıdık bir gülümseme ortaya çıktı.

Bu, Qin Hai'ydi!

Yaşıyordu!

"öhö öhö."

Qin Hai, kendisini kucaklayan Chen Feng’e baktı ve kalan son gücünü toplayıp kısık bir sesle "Erkeklerle ilgilenmiyorum." dedi.

"S*ktir git!"

Chen Feng gözlerini devirdi.

Sadece Qin Hai'yi sağlık görevlilerine teslim ettikten sonra rahat bir nefes verdi.

Sonunda bitti!

Qin Hai, her şeye bir son vermek için güçlü iradesini kullandı ve vücudunun kontrolünü tekrar kazandı. Bu saçmalığa bir son vermişti!

Ancak, geleceği...

Chen Feng Qin Hai'ye baktı.

Şu anda, çok zayıf olmasına rağmen, yüzündeki gülümseme oldukça sakindi.

Ancak, bütün bunları deneyimlemiş olması...

"Neden onun için endişeleniyorum?"

Chen Feng istemeden güldü.

Chen Feng, bu adamın son derece güçlü iradesi sayesinde, hiçbir şeyin onu kısıtlamayacağını hissetti.

Bunun yerine kendisi için endişelenmeliydi. Yarışmayı kazanmasına rağmen, temelleri hala çok zayıftı. Her savaşta Şanslı Aura'ya güvenemezdi, değil mi?

'Senin tarafından geçilmeyeceğim. '

Chen Feng'in bakışları son derece  kararlıydı.

Ancak Chen Feng, şu anda tüm internetin bir kargaşa içinde olduğunun farkında değildi!

Bu nasıl bir şakaydı?

Son anda ortaya çıkan şey neydi?

Özellikle, Chen Feng'in Qin Hai'yi öldürmek için başka bir Qin Hai çağırdığı sahne. Bu, sayısız insanın kafasını karıştırmıştı.

"Ben ne gördüm böyle?"

"Neler oluyor?"

"Bu yeni bir dijital savaş yöntemi mi?"

Sayısız insan tahminde bulundu.

Bir şeylerin yanlış olduğunu fark eden bazıları da vardı. "Son anda ortaya çıkan Qin Hai’nin yüzündeki gülümsemenin, gerçek Qin Hai’ye benzediğini fark eden oldu mu?"

"Evet, Evet, Evet!"

"Bu maçta, korkunç bir his verdiğinden dolayı Qin Hai’yi desteklememiştim..."

"Sadece bu değil. Ölen Qin Hai’nin ölmeden önce 'Sen!' diye bağırdığını fark eden oldu mu?"

"Eğer öyleyse, bu, son anda ortaya çıkan kişinin gerçek Qin Hai olduğu anlamına mı geliyor?"

"Bir açıklama istiyoruz!"

"Gerçeği öğrenmek istiyoruz!"

Sohbet satırı spam altında kaldı. Ne olursa olsun, Acemi Gen Yarışmasının bu şekilde sona ereceğini hiç düşünmemişlerdi.

Chen Feng, Qin Hai’nin karanlık tarafını öldürmek için aydınlık tarafını mı çağırmıştı?

Oldukça şok ediciydi!