Bölüm 159: Chen Feng'in Karşı Saldırısı!

Çevirmen & Editör: ArgoGamer

"Lanet olsun!"

"Chen Feng gerçekten kaçınma yeteneğine sahip mi?"

"66666666 "

"Böyle korkunç bir gen silahlanmasıyla başa çıkmak için bir çözüm yolu bulabilir mi?"

Herkesin gözleri parladı.

Simüle edilmiş ortamda...

Chen Feng orijinal yerinde duruyordu. Yüzündeki hafif gülümseme açıkça görülüyordu. Her iki gözü de kapalıyken, kendisine doğru gelen koyu altın görüntülerden rahat bir şekilde kaçınıyordu.

Bir vuruş!

İki vuruş!

Üç vuruş!

Chen Feng her saldırıdan kaçındığında, izleyicileri hayran bıraktı.

Chen Feng gerçekten de kaçınma yeteneğine sahipti!

Herkes, heyecanlı bir şekilde ayağa kalktı.

İzleyicilerin, yakında sona ereceğine inandığı maç, bir kez daha heyecanlı hale gelmişti. Chen Feng'in rahat bir şekilde kaçınması ve kendine güveni, Qin Hai’nin gücünü gizleyen tek kişi olmadığını kanıtlamıştı. Chen Feng de gücünü gizlemişti.

"Bu adam..."

Qin Hai'nin yüzünde endişeli bir ifade ortaya çıktı.

Bu gen silahlanmasının gücünü oldukça iyi biliyordu.

Büyük ölçüde artan gücü ve ruhsal enerjisiyle birleştiğinde, gen silahlanması son derece güçlüydü. Sadece Chen Feng’in hayatta kalması nasıl mümkün olabilir?

"Buna inanmayı reddediyorum."

Qin Hai'nin gözlerinde soğuk bir parıltı titredi.

Shua!

Shua!

Qin Hai hızla hareket etmeye başladı. Arkasında, birbiri ardına görüntüler ortaya çıktı.

Geçtiği her yerde, bir görüntü ortaya çıktı. Qin Hai’nin her adımından sonra, öldürme niyetiyle dolu olan bir görüntü ortaya çıktı.

Xiu!

Xiu!

Birbiri ardına koyu altın görüntüler, Chen Feng’e doğru saldırıya geçtiler.

Bu görüntülerden her biri, Chen Feng'e doğru ilerlerken bir an görünüyor hemen ardından kayboluyordu. Korkunç derecede hızlıydı.

Son derece hızlı!

Son derece güçlü!

Ancak, Chen Feng her zamanki gibi sakindi.

Her hareketiyle, koyu altın görüntüleri atlatıyordu. Görüntüler birbiri ardına ortadan kayboluyor ve Chen Feng'in yanında ortaya çıkıyordu.

Shua!

Shua!

Seyirciler, bunu izlerken kıyaslanamaz bir şekilde heyecanlanmıştı.

Çok güçlü!

"İşte görmek istediğim savaş bu!"

"Maçtan sonra, Qin Hai'nin bu gen silahlanması kesinlikle dünya çapında bilinecek."

"Katılıyorum."

Böyle mükemmel bir saldırı...

Böyle korkunç görüntüler...

Qin Hai'nin bu gen silahlanması son derece korkunçtu. Ancak, asıl dikkat çekici olan şey Chen Feng idi.

Birçok insan, Qin Hai'nin saldırıları hedefini bulmadan önce, Chen Feng’in bir tür gen reaktifi yuttuğunu açıkça görmüştü. İlgilendikleri şey buydu. Qin Hai'ye karşı çıkabilecek güçlü bir gen reaktifi.

Chen Feng'in tek bir gen reaktifi, Qin Hai'nin gen silahlanmasıyla başa çıkmak için yeterli miydi?

Bu gen reaktifi ne kadar güçlüydü?

Herkes, Chen Feng'e parıldayan gözlerle baktı.

Şimdiye kadar, Chen Feng'in gözleri sürekli kapalıydı.

Virüs modu!

Bu, Chen Feng'in özel moduydu!

Aurora gen reaktifini kullanarak, virüs moduna girdi ve ruhsal enerjiyle olan yakınlığını sınırlarına itti. Bununla birlikte, etrafındaki her şey inanılmaz derecede yavaşladı ve netleşti.

Qin Hai'nin görüntülerine gelince?

Chen Feng için tamamen farklı görünüyorlardı.

Sonuçta...

Bu görüntülerin temeli, ruhsal enerji saldırılarıydı!

Chen Feng bu saldırıları kontrol edemiyordu. Ancak, koyu altın görüntüleri oluşturmak için kullanılan ruhsal enerji, bu mod sayesinde açıkça görünüyordu.

Bu kadar korkunç bir hıza sahip olunca, görünmez mi oluyorsun?

Zayıf noktalardan mı saldırıyorsun?

Bütün bunlar, Chen Feng için önemsiz faktörlerdi.

Shua!

Bir kez daha, bir saldırıdan kaçındı.

'Altı saniye' Chen Feng içinden mırıldandı.

Virüs modu için sadece dört saniye kalmıştı; bu savaşı hızlı bir şekilde bitirmek zorundaydı!

Bunu düşünürken, Chen Feng'in yüzünde alaycı bir gülümseme ortaya çıktı. "Bu senin en güçlü saldırın mı? Çok zayıf değil mi? Görüşümü bile kapatarak kendimi kısıtladım. Ancak, yine de beni yenemiyorsun?"

Shua!

Öldürme niyeti, Qin Hai'nin gözlerinde parladı.

"Ölüme kur yapıyorsun."

Qin Hai'nin elinde, korkunç görünümlü bir koyu altın ışık ortaya çıktı.

Xiu!

Koyu altın ışık dağıldı.

Bang!

Qin Hai öne çıktı. Ancak, bu seferki görüntü, daha öncekilerle aynı değildi. Qin Hai'nin bütün vücudu, koyu altın ışık ile kaplanmıştı. Gücü ve hızı sınırlarına kadar yükseldi.

Shua!

Bir anda, ışık parladı.

Şu anda, Qin Hai görüntülere güvenmek yerine, kişisel olarak saldırıyordu.

Hızı o kadar fazlaydı ki, havada bir sonik patlamaya neden oldu.

"Bu..."

Herkesin ifadesi büyük ölçüde değişti.

Qin Hai'nin gücü, koyu altın görüntülerden çok daha yüksekti.

"Şimdi anladım!" izleyicilerden bir kişi aniden bağırdı. "Bu koyu altın görüntüler, Qin Hai'deki gen silahlanmasının sıradan bir saldırısıydı. Ancak şu anki saldırısı, bu gen silahlanmasının gerçek yeteneği olmalı!"

"Hiss—"

Herkes, bir ağız dolusu soğuk hava soludu.

Bu kadar güçlü müydü?

Chen Feng...

Bu saldırıdan kurtulabilir mi?

Chen Feng, sıradan saldırıları kolayca atlatabilirdi. Ancak, şu anki koyu altın enerji kılıcı çok daha korkunçtu.

Bu, gen silahlanmasının gerçek gücüydü!

Bang!

İzleyiciler tepki bile veremeden önce, Qin Hai, elindeki koyu altın enerji kılıcıyla Chen Feng'in arkasında ortaya çıktı.

Slash!

Fışkıran bir nehir gibi olan koyu altın enerji kılıcı, Chen Feng'in üzerine indi.

Aynı anda, Chen Feng'in gözlerinde, göz kamaştırıcı bir ışık parlamaya başladı. Bu, onun için bir şanstı. Şu anda, virüs modunun bitmesine hala 1 saniye vardı.

Daha hızlı mı?

Daha güçlü mü?

Hayır.

Virüs modunun önünde, kişinin ruhsal enerjisi ne kadar olursa olsun, yoğunlaşan enerji de o kadar güçlü oluyordu. Chen Feng için bu, kızılötesi ışına benzerdi. Işın ne kadar güçlü olursa, görüşü de o kadar netleşirdi!

Şu anki Qin Hai, Chen Feng'in ruhsal dünyasında büyük bir güneşe benziyordu.

Onun her hareketi, ortaya çıktığı her açı, Chen Feng'e kıyaslanamayacak kadar farklı görünüyordu.

Hum-

Qin Hai'nin elindeki koyu altın enerji kılıcı indi.

Shua!

Kılıcın gittiği yerlerde, korkunç bir enerji dalgası kaldı. Chen Feng'in bedeni, kılıç saldırısından kaçındı ve bir anda Qin Hai'nin önünde ortaya çıktı.

Başının kaldırdığı zaman, gözleri buluştu.

Oh.

Chen Feng hafifçe güldü.

Yüzünde, alaycı bir gülümseme vardı.

"Nasıl cüret edersin!"

Qin Hai'nin öfkesi büyük ölçüde arttı.

Chen Feng'in bu kadar küstah olacağını hiç beklememişti. Saldırısından kaçındıktan sonra ayrılmamış, bunun yerine, kendisiyle alay etmek için yanına gelmişti!

"Ölüme kur yapıyorsun!" Qin Hai oldukça öfkelenmişti.

Shua!

Koyu altın ışık, daha da parlak hale geldi. Kılıcını tam Chen Feng’e doğru savurmak üzereyken, Chen Feng elini hafifçe kaldırdı ve avucunu Qin Hai’nin ağzının yanına koydu.

Mhm?

Qin Hai tamamen sersemledi.

Sonra...

Shua!

Chen Feng zorla, Qin Hai’nin ağzına birkaç şişe gen reaktifi soktu.

Bu doğru!

Gen reaktifleri doğrudan Qin Hai'nin ağzına girdi!

Savaş mı?

Qin Hai gen üretiminde ne kadar iyi olursa olsun, savaş deneyimi, Chen Feng kadar zengin değildi. Bu, onun gibi saf bir gen üreticisinin, Chen Feng’i asla geçemeyeceği bir alandı!

Chen Feng'in yanına yaklaştığı an, ona hamlesini yapması için harika bir fırsat vermişti!

Örneğin-

Şimdi.

"Oh!!!!"

Qin Hai'nin ağzı, bir anda doldu.

?????!

Gözleri genişçe açıldı.

Bu, gen üreticileri arasındaki bir savaştı. Bu yüzden, gen reaktifleri savaş yöntemleri olarak kullanılmalıydı!

Bu nedenle, hiçbir kural ihlal edilmediği sürece, kişi, savaşta istediği yöntemi kullanabilirdi. Ancak Qin Hai, Chen Feng'in böyle kaba ve barbar bir yöntem kullanacağını hiç düşünmemişti!

Chen Feng, gen reaktiflerini ağzına mı doldurmuştu?

Bu çok aşırıydı!

Oldukça öfkelenen Qin Hai, gen reaktiflerini çıkarmak istedi.

Ancak, şu anda, Chen Feng'in silueti Qin Hai'nin yanından geçerken, kulağına bir şeyler fısıldadı. "Elveda"

Bang!

Bir anda, korkunç bir enerji patlaması yaşandı.

Chen Feng...

Gen reaktiflerini patlatmıştı!

Bunlar, Chen Feng'in üzerinde bulunan son gen reaktifleriydi. Aynı zamanda, en çok hasara neden olan gen reaktifleriydi. Şu anda, tüm gen reaktifleri...

Qin Hai'nin ağzında patlamıştı!

Bir anda, göz kamaştırıcı bir parlaklık ortaya çıktı!

"Hiss—"

Herkes, bir ağız dolusu soğuk hava soludu.

Ne görmüşlerdi öyle?

Bu, Bu, Bu...

Çok korkutucu!

Chen Feng'in bu reaktifleri patlatabileceği başka bir yer yok muydu?

Bunun yerine, patlatmadan önce bu reaktifleri Qin Hai'nin ağzına koymayı tercih etmişti. Bu tamamen bir aşağılamaydı! Sanal dünyada olsa da, bunun ne kadar acı verici bir şey olduğunu tahmin edebiliyorlardı.

"6666666666666."

"Bu oldukça ağır bir tat."

"Gen reaktiflerini ağzına doldurması... Çok aşırı!"

"Üçlü kombinasyonun yapabileceği en çılgın şey olduğunu düşünüyordum..."

"Ah ah ah ah, Chen Feng! Bizim Qin Hai'mize bunu yapmaya nasıl cesaret edersin?"

Sohbet satırı, çılgınca spam edildi.

Sohbette her türlü mesaj ortaya çıktı.

Qin Hai'nin hayranları öfkeyle küfür ediyorlardı. Oysa Chen Feng'in hayranları, sanki bulutların üstündeymiş gibi rahat hissediyorlardı. Daha önceki hiçbir savaş, onları bu kadar rahat hissettirmemişti!

Bu, görmek istedikleri savaş türüydü!

Özgür ve sarhoş edici!

Uzun bir süre sonra, göz kamaştırıcı parlaklık nihayet kayboldu.

Qin Hai öldü mü?

Herkes, içgüdüsel olarak olay yerine baktı.

Orada, çökmüş bir orman açıkça görülüyordu.

Yalnız bir figür, oldukça şaşırmış bir şekilde ortada duruyordu. Yüzünde, birden fazla kanlı yara izi vardı. Oldukça sefil bir durumdaydı!