Bölüm 76: Artık Tek Başınasın 

Çevirmen & Editör: ArgoGamer

"Hum— " 

Tam o anda, eğitim odasındaki her şey titredi.

Bardaklar, tabureler, her türlü alet, eğitim odasındaki her şey... Chen Feng, bu eşyaları saran hafif ruhsal enerjiyi görebiliyordu.

"Yoğunlaş!"

Chen Feng havayı işaret etti.

Whoosh!

Her şey anında durdu.

"Rüzgar Bıçağı!"

Chen Feng Rüzgar Bıçağını aktive etti.

Gözlerinin önünde, azur renkli bir ışık bıçağı ortaya çıktı.

"Öncekiyle farklı bir yanı yok gibi görünüyor?"

Chen Feng düşündü.

'Dur.'

İçgüdüsel olarak, Chen Feng işaret etti.

Whoosh!

Rüzgar Bıçağı havada durdu.

Bu doğru. Hilal şeklindeki Rüzgar Bıçağı, havada ilerlerken aniden durdu.

"Bu..." 

Chen Feng'in gözleri genişledi.

Bu, yakınlığını sınırlarına kadar zorlamanın etkisi miydi?

O zaman... 

Whoosh!

Başka bir Rüzgar Bıçağı ortaya çıktı.

Her iki Rüzgar Bıçağını çarpıştırdığı anda, şaşırtıcı bir sahne ortaya çıktı. İki Rüzgar Bıçağı da parçalanmadı. Bunun yerine, garip bir şekilde, çarpışmanın korkunç etkisiyle birleştiler.

"Bu tür bir güç...?"

Chen Feng tamamen sersemledi.

Whoosh!

Başka bir Rüzgar Bıçağı oluşturdu.

Üç Rüzgar Bıçağını birleştirdi ve yelpaze şeklinde bir rüzgar çarkına dönüştü.

"Dön!"

Chen Feng içgüdüsel olarak komuta etti.

"Hu -" 

Birleştirilmiş Rüzgar Bıçakları dönmeye başladı.

Odayı, korkutucu bir fırtına kapladı. Bu etki sadece Rüzgar Bıçağının gücü nedeniyle değil, aynı zamanda birleştirildikten sonra Rüzgar Bıçakları tarafından sergilenen korkunç güçtü!

"Git!"

Chen Feng onları serbest bıraktı.

Whoosh!

Rüzgar çarkı ıslık sesi çıkartarak ilerledi.

Bang!

Yere dokunduğu anda, korkunç bir güç patladı.

Üç Rüzgar Bıçağının füzyonundan kaynaklanan birleşim, geçmişte Chen Feng tarafından oluşturulan 10 adet Rüzgar Bıçağını bile aşan korkunç bir gücü serbest bıraktı.

Son derece korkunç!

"O zaman..."

"Peki ya Rüzgar Bıçağı miktarı artarsa?" Chen Feng kendi kendine mırıldandı.

Whoosh!

Whoosh!

Bir dizi Rüzgar Bıçağı ortaya çıktı.

Anında, 10 adet Rüzgar Bıçağı ortaya çıkardı. Chen Feng'in kontrolü altında birleştiler ve oldukça büyük bir Rüzgar Bıçağına dönüştü.

Yaklaşık 3 metre uzunluğunda korkunç bir Rüzgar Bıçağı.

"Dev bir Rüzgar Bıçağı mı?"

Whoosh!

Rüzgar Bıçağı, delici bir ses çıkartarak ilerledi.

Bang!

Rüzgar Bıçağı patladı.

"Di—"

"Saldırı Gücü: 800 birim."

"Yetenek Seviyesi: ileri düzey E-sınıfı" 

Bu güç... 

Chen Feng'in gözleri, uzaktaki değerlendirme aracına bakarken titredi.

Chen Feng, bir ağız dolusu soğuk havayı içine çekti.

E-sınıfına yeni girmiş ve henüz E-sınıfı bir genle kaynaşmamış olan birisi, gerçekten de ileri düzey bir E-sınıfının saldırı gücünü serbest bırakmıştı. Gen Virüsü gerçekten de korkunçtu.

Gerçek güç böyle bir şeydi!

"Hua -" 

Chen Feng'in gözleri karardı ve sendeledi.

Ten rengi solmuştu.

Bu göz kamaştırıcı dünya, anında kayboldu.

"Bitti mi?"

Chen Feng, bu hisse hala özlem duyuyordu.

Çok rahatlatıcıydı!

Ne yazık ki sadece 10 saniyelikti.

Chen Feng, vücudunu kontrol etti ve bir kez daha gen tarayıcı ile kendini taradı.

Vücudundaki tüm çöp genler ortadan kaybolmuştu. Kalıcı olarak kaybettiği 1 puan gücü dışında, ortalama bir kişiden daha sağlıklıydı.

Vücudundaki tüm çöp genler ortadan kaybolduğu zaman, nasıl sağlıklı olmazdı?

Ancak... 

Bir insan vücudu, kendi içinde bir fabrikaydı.

Her gün yeni hücreler oluşturuluyordu. Bu hücrelerin içinde çok fazla miktarda hem yararlı hem de işe yaramaz genler vardı!

Bu, genetik mutasyonun yaygın olduğu bu çağ için özellikle doğruydu. Genetik yeteneklerin çok fazla kullanılması nedeniyle, vücutta çöp genlerin ortaya çıkması kaçınılmazdı.

Bu, Chen Feng'in kozuydu.

İlk değerlendirmesine dayanarak, vücudu üç gün içerisinde bir kez daha çöp genleriyle dolacaktı. Bu, Aurora genini her üç günde bir kullanabileceği anlamına geliyordu!

"Hala biraz zararlı."

Chen Feng kaşlarını çattı.

Çöp genleri tüketmek sorun değildi. Ancak, güç niteliğindeki azalma...

"Sadece bu kadar mı çöp gen var?"

Chen Feng biraz pişman hissetti.

Hatta bir kanseri geliştirmiş olsaydı... ve kendisine bir miktar kanser hücresi veya başka bir şey enjekte etseydi, vücudundaki çöp genlerin miktarı artar mıydı?

Aurora genini sınırsız bir şekilde kullanabilir mi?

Chen Feng ne kadar çok düşünürse, o kadar cazip hale geldi.

Ancak, en sonunda bu düşünceden vazgeçti.

Kanserli genler... bilmediği bir alandı. Günümüzde, genetik mutasyon çok normal bir şeydi. Eğer kanser hücreleri tuhaf bir şeye dönüşseydi, kendi ölümünü getirirdi.

Kısa bir süre sonra, Chen Feng Aurora geni hakkındaki bilgileri düzenlemeyi bitirdi.

Aurora geni, özel bir moda girmesini sağlıyordu. Chen Feng buna virüs modu adını verdi!

Virüs modundayken, tanrısal bir kontrol gücüne sahipti. Ancak, bunun için ödediği bedel son derece büyüktü; 10 puan şans değeri, vücudundaki tüm çöp genlerin yok edilmesi ve rastgele bir özelliğinde kalıcı olarak 1 puan kaybetmek.

Bekleme Süresi: 3 gün

"Bu veri bilgisi... " 

Chen Feng'in bakışları parıldıyordu.

Güç özelliğinde 1 puan azalma, buna tamamen değdi.

Aurora genini koz olarak kullanmayı planlıyordu.

Aurora genini sadece çok önemli bir anda tüketeceği senaryoyu hayal edin. Ancak, kullandıktan sonra olacak şey, gen güçlendirme sırasında hareket edememesi gibi bir şey olsaydı, bunun sonuçları ne olurdu?

Bunun düşüncesi bile korkunçtu.

Wang Yao, onu daha önce kurtarmamış olsaydı, şimdiye ölmüş olurdu.

Şu anda bunu karşılayabildiğine göre, kesinlikle geni değerlendirecekti. Neyse ki Aurora geni, onu hayal kırıklığına uğratmamıştı. İlk tahminlerinden çok fazla fark yoktu.

Chen Feng derin nefes bir aldı. "Umarım bunu kullanmam gereken gün asla gelmez."

Aurora geninin değerlendirmesini tamamladığı için, Yanılsama Yılan Pulu ile ilgili bilgileri incelemeye başladı. Karmaşık olan Aurora geninden sonra, bu 2 yıldızlı E-sınıfı formül ona fazla zor gelmiyordu. Kısa bir süre içinde değerlendirmeyi tamamladı. Daha sonra, Wang Chun ile temasa geçti. Hazırlıklarını 3 gün içinde tamamlayacağını ve yola çıkabileceklerini bildirdi.

Bir set Aurora Reaktifi.

Üç set Gök-Gürültüsü-Yılan Reaktifi.

…

Sadece hazırlıkları bittikten sonra dinlenmeye gidebildi.

O gecenin ilerleyen saatlerinde, Wang ailesi bir ziyafet düzenledi. Sonuç olarak, gürültülü ve eğlenceliydi.

Aniden, küçük bir kız odaya girdi. Kalabalık anlık olarak duraksadı. Ancak, kısa sürede, herkes bir şey görmemiş gibi davrandı ve sohbet etmeye devam etti.

Küçük kızın geçtiği her yerde, sayısız insan ondan kaçındı, hiçbiri ona yaklaşmaya cesaret edemedi.

"Abla."

Wang Yue oldukça mutlu olmuştu.

Gelen kişi Wang Yao idi.

Wang Yao hafifçe başını salladı. "Mhm."

"Yao Er, buradasın." Orta yaşlı adam bir genç ile birlikte yürüdü. "Gel, babanın sana tanıtmasına izin ver. Bu..." 

Wang Yao soğuk bir şekilde baktı. "Bas git!" Korkunç bir öldürme niyeti etrafa yayıldı.

Wang Tianhao sözünü bitiremedi, getirdiği genç korkuyla titriyordu ve neredeyse altına işeyecekti. Genç, korkuyla oradan ayrıldı.

"Wang Yao!"

Wang Tianhao oldukça kızgındı.

Yumruklarını sıktı ve alnında damarlar belirdi.

Kızının kendisine üstten baktığının farkındaydı. Ancak, halka açık bir yerdeydiler.

Wang Yao soğuk bir şekilde ona baktı. Bakışları bıçak kadar keskin ve korkunç derecede soğuktu. Wang Tianhao iç çekmeden önce birkaç saniye ona baktı. "İyi, iyi, iyi. Gidiyorum."

Wang Yue acı acı gülümsedi. "Abla, babama biraz yüz veremez misin?"

Wang Yao hiçbir şey söylemeden başını salladı.

Düşündükten sonra, aniden, "Wang ailesinin o yaşlı osuruklarından uzak dur."

"Ah?" Wang Yue tamamen sersemlemişti.

Wang ailesinin büyükleri mi?

Ama bütün Wang ailesini temsil ediyorlar ve ailenin tüm kaynakları kontrollerindeydi. Onlardan uzak duracak olsaydı, kendisine kaynakları kim tahsis edecekti?!

Wang Yao'nun önünde, endişesini gidermek için aptal gibi davranıyordu. Ancak, bu onun gerçekten aptal olduğu anlamına gelmiyordu. Wang ailesinin kaynakları onun sahip olması gereken bir şeydi!

"Artık tek başınasın."

Wang Yao ayrılmadan önce Wang Yue'ye derinden baktı.

"Abla?"

Wang Yue'nin kalbi titredi.

Wang Yao tüm yolu bunu söylemek için mi geldi? Ona Wang ailesinden uzak durmasını mı söylüyordu?

Neden?

Wang Yue'nin düşünceleri kargaşa içindeydi.

Diğerleri bunun farkında olmayabilirdi. Ancak hızlı bir şekilde gelişmesinin nedeni, ablasının yardımları sayesindeydi. Eğer ablası gelecekte ona yardım etmeyi bırakırsa...

"Fazla düşünme." Wang Tianhao oğlunun omzuna dokundu. "Sonuçta o, sadece tek bir kişi. Diğer taraftan, senin arkanda Wang ailesi var." dedi.

"Doğru."

Bunu duyduğu anda, Wang Yue'nin ruh hali daha iyi oldu.

Ancak, ablası neden Wang ailesine karşı bu kadar önyargılıydı? Babasına karşı bile... dürüst olmak gerekirse, nedenini gerçekten anlayamıyordu. Kız kardeşinin vücuduna bir şey olduğundan beri değişmiş gibi görünüyordu! Gücü akıl almaz derecede korkunç hale geldi ve aynı zamanda bir insan olarak giderek daha soğuk hale geldi.

‘Abla... sana ne oldu?’

Wang Yue tamamen şaşkındı.

Wang Yao ayrıldıktan sonra, ziyafet heyecanı arttı. Odanın belli bir köşesinde, Wang Chun sessizce oturuyor ve elindeki çizgi romana bakıyordu.

"Sen Wang Chun'sun değil mi? Ben..." Güzel bir bayan yürüdü. "Ben..."

"Şşş!" Wang Chun işaret parmağını dudaklarına götürdü. “Okurken beni rahatsız etme.”

“Sen...” 

Sersemleyen bayan döndü ve gitti. Birisi onun sessizce “lanet olası inek” diye mırıldandığını duyabilirdi.

O anda, Wang Chun sadece gülümsüyordu.

Bu hanımların neden geldiği konusunda oldukça bilgiliydi. Ancak, bunun onunla ne ilgisi vardı? Sadece statüsü nedeniyle, sayıları telafi etmek için buradaydı.

“Wang ailesi...” 

Wang Chun’un yüzünde alaycı bir gülümseme ortaya çıktı.

Esnedi ve etrafındaki dünyadan habersiz, bir kez daha çizgi romanına dalmıştı.

“Yakında Chen Feng ile Issız Kayalık Topraklar’a gideceğim...”

“Gevşememeliyim.”