Bölüm 35: İpleri Elinde Tutan Kişi

Çevirmen & Editör: ArgoGamer

Bitti mi?

Yorgun bir şekilde, Xu Fei ve geri kalanı mesafeye baktı.

Orada... Başka bir siyah giyinik D-sınıfı savaşçı vardı. Şu anda, o canavar tarafından hedef halindeydi, onunla uğraşıyordu.

"Öldürün onu."

Xu Fei bir bakışta meselenin dönüm noktasını gördü ve şiddetle "Canavarla meşgulken bu fırsatı kullanın" dedi.

"Anlaşıldı."

Zhou Ling ve diğerleri onu yakaladı. Dört kişilik ekip bir kez daha harekete geçti. Öldürücü hamleleri hemen ortaya çıktı ve Ejderha1'e saldırdılar. Bu kez, herhangi bir güven yoktu. Bu tamamen çaresizce bir mücadeleydi! Ancak, beklenmedik bir şey oldu. O siyah giyinik adam kendini hiç savunmadı, tüm saldırıları aldı.

Bang!

Kan sıçradı.

Siyah giyinik adam aslında Xu Fei ve diğerleri tarafından delindi ve anında öldü!

Bu...

Herkes gözlerini genişletti.

Bu nasıl mümkün olabilir?

Chen Feng'in kalbi titredi.

Öldü mü?

Böyle mi öldü?

Önceki adamdan çok daha güçlü olan operasyonun beyni, böyle mi öldü? Belli ki saldırılarını kolayca atlatabilirdi!

Bu adam...

Herkesin şaşkın olduğu anda.

Kan kaynamaya başladı.

Siyah giyinik adamın cesedi havada kan havuzuna dönüştü ve D-sınıfı mutasyona uğramış canavarı sardı. Canavar, bir feryat eşliğinde kanı rafine edildi! Herkes tepki bile veremeden önce, mutasyona uğramış canavar ortadan kayboldu. Havada, sadece bir damla mavi renkli kan özü kaldı.

Bu, Deniz Ejderhası kan özü idi!

"Bu adam..."

Chen Feng'in gözleri daraldı.

Sorumlu öğretmenin kaçışı ve hayatta kalmaları ile, Deniz Ejderhası kan özünün arıtılması için gereklilikler karşılanmamıştı. Bu nedenle, bu adam boşluğu doldurmak için kendi kanını kullanmaya karar vermişti.

Ne kötü bir kalp!

Ne korkunç bir adam!

Sona mı erdi? Nasıl mümkün olabilir! Böyle bir insanın kurban edilmesinden sonra üretilen Deniz Ejderhası kan özünün ellerine düşmesi nasıl mümkün olabilir?

Ama belli ki ölmüştü. O zaman...

O adam beyin değildi!

Chen Feng ve geri kalanı kafa derilerinin uyuştuğunu hissetti ve birbirine bakış attılar. İki tane D-sınıfı savaşçı aslında sadece ayak takımıydı? Gerçek beyin ne kadar korkunçtu?

"Ha Ha Ha."

"Hayatta kaldık!"

Tüm öğrenciler coşkuluydu.

Kurtulduk!

Bu keşif onları birçok kez umutsuz duruma sokmuştu. Bu güçsüzlük ve acı hissi, hayatları boyunca unutmayacakları bir şeydi!

"Teşekkürler, Chen Feng."

Sayısız öğrenci minnettar hissediyordu.

Chen Feng başını salladı ve konuşmadı. Sadece sessizce denize baktı. Öğrencilerin mutlu ifadesi bir anda dondu. Chen Feng ve Xu Fei'nin grubunun çirkin ifadesini gördüklerinde, bir şey fark ettiler ve korkuyla titremeye başladılar, olabilir mi...

O anda.

Dong.

Küçük bir ses yankılandı.

İlkel bir tanrının kalp atışına benziyordu. Aynı anda, sayısız öğrenci hemen kan kusmaya başladı.

Chen Feng'in yüzü soldu.

Karşı sahilde hafif bir siluet ortaya çıktı. Adım adım sahile ulaştı. Yine de adımlarını durdurmadı, sakin bir şekilde deniz suyuna kadar devam etti.

Ayağı deniz suyuna bastı. Bununla birlikte, suda hiç dalgalanma oluşmadı.

Çok hafif bir şekilde hareket ediyordu.

"Bu, o!"

Xu Fei'nin ifadesi büyük ölçüde değişti.

Long Yue.

Kaya Şehrinde etkili bir ailenin öğrencisi!

Bu aile, kendilerini ejderhaların soyundan geldiğini ilan ettiler. Long Yue, neslinin tanınmış bir figürüydü! Kaynaştığı tüm genler ejderhalarla ilişkiliydi. Gerçek ejderhalar mı yoksa sahte ejderhalar mı olduklarına bakılmaksızın, yetenekleri korkunçtu! En son göründüğünde, zaten C-sınıfı bir genetik savaşçıydı.

Şu anki gücü mü?

Bilinmiyordu!

Geri çekilin!

Xu Fei ve grubun gözleri daraldı. Zhou Ling, deniz suyunda çılgınca geriye doğru kaçarken yanında birkaç kişiyi daha sürükledi.

Onu durdurmak mı?

Ne şaka ama!

Bu seviyedeki bir uzman, durdurabilecekleri biri değildi.

"Long Yue, C-sınıfı, muhtemelen daha yüksek."

Xu Fei'nin yüzü solarken, herkes bu kelimeleri duyduktan sonra büyük ölçüde korkmuştu. Öğrencilerin hepsinin yüzü küle döndü. Tanrım, neden böyle korkunç bir adam Altın Şehir’de ortaya çıktı?

Denizde, Long Yue elini salladı ve sudan iki ceset ortaya çıktı.

"Ejderha 1 ve Ejderha 2, zor oldu."

Long Yue sakince söyledi. Hafifçe işaret etti ve her iki ceset de kül oldu.

"Nihayet..."

Long Yue Deniz Ejderhası kan özüne bir bakış attı ve yüzünde bir gülümseme belirdi. Chen Feng ve geri kalanıyla yüzleşmek için döndüğünde, bakışları zaten buz gibi soğuklaştı. "Ejderha 1 ve Ejderha 2 zaten öldüğünden... hepiniz ölümde onlara eşlik edebilirsiniz."

"Long Yue, cesaretin var mı?!" Xu Fei bağırdı.

"Bu çocukların hepsi öğrenci. Altın Şehir’in okuluyla savaşmaya cesaretin var mı?" Xu Fei bağırdı.

Şu anda sadece okul, bu adamın eylemlerini durdurmasına yardım edebileceğini umabilirdi.

"Öğrenci mi?"

Long Yue'nin bakışları su kadar sakindi. Korkuyla titreyen öğrencilere baktı ve elini hafifçe kaldırdı. "Önemli değil. Sadece herkesi öldürmem gerekiyor ve kimse bunu bilmeyecek."

"İyi değil."

Herkesin kalpleri zonkladı.

Whoosh!

Long Yue hafifçe elini salladı.

Bang!

Bütün deniz patladı.

Şu anda deniz bile titredi.

"Gidin!"

Xu Fei dişlerini sıktı. Dördü kalan son güçlerini serbest bıraktı. Bununla birlikte, tüm güçlerini tükettikten sonra oluşan saldırı, Long Yue'nin saldırısına bile ulaşamadan engellendi. Doğru! Yetenekleriyle, yaklaşmaya bile nitelikli değildiler!

Bu saniyede, çember şeklindeki ada çöktü.

Dünya yıkılırken cennet çöktü!

Bütün denizin gücü yükselirken, onlarca metre yüksekliğinde bir dalga oluştu ve sınırsız bir güçle önüne gelen her şeyi süpürdü. Tıpkı bir tsunami gibiydi.

"Bitti."

Herkesin yüzü soldu. Bu lanet olası güç de neydi? O korkunç saldırı düştüğünde, herkesin bağıramadan et ezmesi haline getirileceği kesindi!

Bu, Long Yue'nin gücüydü!

Bu, genetik bir uzmanın gücüydü!

"Kahretsin, aslında bu şekilde ölmek..."

Xu Fei acı bir şekilde gülümsedi.

"Böyle bir uzmanın elinde ölmek çok kötü değil, değil mi?" Zhou Ling kendine mırıldandı.

"Ölmek mi?"

Maymun aniden bir şey hatırladı. "Chen Feng, bahsettiğin hayat çizgisi..."

Bu noktada herkes Chen Feng'e baktılar. Ancak, yaşam ve ölüm  anında, Chen Feng'in aslında gülümsediğini fark ettiklerinde şaşırdılar. "Hayat çizgimiz ortaya çıktı."

Ne?

Xu Fei ve geri kalanı sersemledi.

Bang!

Bu korkunç tsunami hala onlara doğru geliyordu.

Ancak, saldırı onları vurmadan hemen önce, kırmızı bir siluet gökyüzünden indi ve tsunaminin önünde durdu.

Bu da kim?

Herkes gözlerini genişletti.

O kişiyi net bir şekilde göremeden önce, siluetin gökten inerken kırmızı alevler yaydığını gördüler. Ardından, tsunamiye doğru ilerleyen büyük bir kılıç şeklini aldı.

Bang!

Deniz suyu titredi.

Alevli parlaklık titrerken, şaşırtıcı bir sahne ortaya çıktı. Bu korkunç tsunami, kılıç tarafından zorla ikiye bölündü ve yan taraftan geçip geçmişti. Long Yue'nin korkunç gücünü içeren tsunami, aynen böyle gitmişti. Tek bir saldırı ile hiçliğe karıştı.

Çok güçlü!

Herkesin kalpleri titredi. Önlerindeki sahneye bakarken sersemlediler.

Onları kurtaran kişi, aslında kırmızı bir elbise giyen küçük bir kızdı. Çok gençti, 12 ya da 13 yaşında görünüyordu. Yüzünde, kırmızı dudaklar, beyaz dişler ve hassas özellikleri vardı. Uzun kirpiklerin altında bir çift büyük göz vardı. Yine de, şu anda o gözler öldürme niyetiyle doluydu.

Herkesin kalpleri titredi.

Ancak şimdi, bu tsunamiyi bir saldırı ile durduran kişinin küçük bir kız olduğunu fark ettiler!

‘Kahretsin!’

Chen Feng ağzını açtı, hayrete düştü.

Wang Yue'nin koruyucusunun güçlü bir orta yaşlı insan olacağını düşünmüştü. Bu koruyucunun 12 ya da 13 yaşında küçük bir kız olacağını hiç düşünmemişti!

Dahası, böyle korkunç bir güce sahip olmak!

Chen Feng bilinçaltında ona baktı ve kalbi hemen titredi.

O gözler...

Çok genç görünen bu küçük kız, bir çift açık ve berrak gözlere sahipti. O gözler, sanki kişinin kalbini görme yeteneğine sahipti.

Bu küçük kız kesinlikle basit birisi değildi.