Bölüm 225: #####

avatar
4476 13

The Dark King - Bölüm 225: #####


Bölüm

 

Muamele

 

*************************************************************************************

 

Göz açıp kapayıncaya kadar aradan yedi gün geçti.



Mutasyon belirtisi olmadığını yani enfekte olmadığını anlayınca onu gözaltı merkezinden çıkardılar. Dudian gözaltı merkezinden çıktığında Ryan Ailesinin bayrağını taşıyan araba dışarıda onu bekliyordu. Sürücü Barton'du.



"Kolun..." Barton Dudian'in sol kolunun bandajlı olduğunu fark etti.



Dudian arabaya bindi ve dedi ki, "Hadi dönelim. Yolda konuşuruz."



Dudian'in tam oturmasını bekledikten sonra kamçısını kaldırdı. Araba yavaşça hareket etmeye başladı.



Dudian arabanın içinde oturuyordu. Gözaltı merkezinden ayrıldıktan sonra dedi ki, "Ben büyük duvardan çıktıktan sonra Ryan Ailesinde ne oldu?"



Barton ipi salladı ve sesini azalttı, "Hiçbir şey. Senin gidişinin ikinci günü İhtiyar Fulin üçüncü oğlu Sander'i odasına çağırdı ve tüm hizmetkarları gönderdi. Bu yüzden ne hakkında konuştuklarından tam emin değilim."



Dudian sessiz bir şekilde başını salladı.



"İhtiyar Fulin senin döndüğünün haberini alınca mutlu oldu." diye ekledi Barton.



Dudian başını salladı ve daha fazla soru sormadı.



Sınır kalesine ulaşmaları fazla sürmedi. Dudian onlara avcı rozetini ve gözaltı merkezinden çıktığının kanıtı olarak verilen belgeyi gösterdi.



Birkaç saatlik sürüş sonrası çorak toprakları geçip Ryan Kalesine ulaşabildiler.



Araba kalenin yanındaki yolu takip etti. İhtiyar Fulin'in ikinci oğlu Jake ve üçüncü oğlu Sander Dudian'i girişte bekliyordu. Üstelik, İhtiyar Fulin'in torunu Hugh ve Jake'in kızı Gina da oradaydı.



Barton arabadan aşağı indi ve Dudian'e yardım etmek için arabanın kapısına gitti.



Dudian yardıma ihtiyacı olmadığına söylemek için eliyle işaret etti. Ayrıca sol kolundaki kemiklerin tekrar oynamasını istemiyordu.



Dudian'in bandajlarla kaplı kolunu görünce hepsinin yüzünde kasvetli bir ifade oluştu.



Sander babasının, İhtiyar Fulin'in, düşmesinden korktuğundan ona yardım etti.



"Dean Bey, kolunuz..." Dudian'le konuşan ilk kişi Jake'di. Bandajları görünce yüzü çirkinleşti, "Ciddi mi? Bir daha dövüşebilecek misin?"



İhtiyar Fulin kaşlarını çattı ve onu azarladı, "Piç!"



Jake kendine geldi, "Dean Bey hemen gidip vücudunu dinlendirmelisiniz."



Dudian İhtiyar Fulin'e baktı, "En iyi doktoru bulup kolumdaki kırık kemiklere baktırman için seni rahatsız edeceğim."



İhtiyar Fulin'in yüz ifadesi değişti, "Sen gidip dinlen, ben o işi hallederim."



Yan tarafta duran Sander kolunu uzattı, "Yardımcı olayım Dean Bey."



Dudian onu durdurmak için elini salladı ve kaleye kendi başına geri döndü.



Herkes İhtiyar Fulin'i Dudian'in ikinci kattaki odasına gidince selamladı. Diğerlerine gitmelerini emretti ve yatağa doğru yaslandı, "Gerçekten de yaralandın mı?"



Dudian cevap verdi, "Yaralanmamı sevmiyor musun?"



İhtiyar Fulin, Dudian'in yaralandığını kabul ettiğini fark etti, "Biliyordum. O geçidi kiralamamalıydık. Yaralandığının haberi diğer konsorsiyumların kulağına gider. Bu konsorsiyumumuza büyük bir darbe olacak."



Dudian dedi ki, "Şimdilik bize tepeden bakmalarında bir sorun yok."



"Sadece yaranın gelecekte avlarına etki edeceğinden endişeleniyorum." İhtiyar Fulin fikrini söyledi.



Dudian ona dedi ki, "O konuda endişelenmene gerek yok. Kolum sakat kalsa bile bana pek etki etmez. Ne olursa olsun canavarları öldürebileceğim."



İhtiyar Fulin ne dediğini anlayamamıştı lakin ona karşı da çıkmadı, "Civardaki en iyi doktoru bulacağım bu yüzden umudunu kaybetme. Elimizdeki tüm para harcansa bile sen tedavi olmak zorundasın."



"Umudumu kaybetmedim." Dudian gülümsedi, "O kadar kolay pes etmem."



İhtiyar Fulin rahatlamış bir şekilde güldü, "Geçidin dışında durum nasıl?"



Dudian sorusuna cevap verdi, "O kadar yıl geçtikten sonra dışarıda fazla düşük seviyeli canavar kalmamış. Sadece vahşi olanlar kalmış. Yine de, çoğu yemek yüzünden başka bölgelere göç etmiş lakin derin bölgelere gitmedim bu yüzden de durumu pek bilmiyorum. Derin bölgelere gitmeden önce belki de kıdemli bir avcı olmayı beklemeliyim."



İhtiyar Fulin kendi düşüncelerine odaklandığından bir süre sessiz kaldı. Yatakta yatan Dudian'e baktı, "Torunlarımdan bile daha küçüksün. Konsorsiyumun sorunlarını kendi başına yüklenmen zor olmalı. Sana yardımcı olmaları için birkaç avcı daha işe alabiliriz."



"Gerek yok. Sıra dışı şeyler yaptığımızdan normal insanlara ihtiyacımız yok." Dudian gülümsedi, "Duvarın dışında kullandığımız simya ürünlerini unutma. Eğer başka avcıları işe alırsak ortaya çıkmamız kaçınılmaz olur."



İhtiyar Fulin iç çekti, "Diğer konsorsiyumlar avcı takımları kullanıyor ve açık bir şekilde görev dağılımları var. Birçok şeyi saklamamıza yardımcı olabilir."



"Şimdilik tek başıma avlanacağım. Ardından elimizdeki seçenekler hakkında düşünebiliriz." diye cevap verdi Dudian.



İhtiyar Fulin ona baktı, "Yanında getirdiğin şu üç ufaklıktan ne haber?"



"Onlar söz konusu bile olmaz." Dudian cevap verdi, "Fiziksel özellikleri büyük duvarın dışında savaşmak için uygun değil. Senin altın sikke biriktirmeni ve bazı avcıları işe almanı bekleyecek zamanımız yok fakat senin merak etmene gerek yok çünkü şeytani kurtları ben bulacağım..."



İhtiyar Fulin şaşırmıştı. Dudian'in büyük bir çevresi olduğunu düşünmemişti. Dudian'in yapabileceklerini bir kez daha küçümsemiş gibi gözüküyordu.



İhtiyar Fulin konuyu değiştirdi, "Elimizde 12.000 kadar altın sikke var. Yeni dokuma tezgahları çeşitli yerlerde kullanılıyor bu yüzden siparişler şu anda çok az. Şimdilik senin avdan kazandıkların ve Scott Konsorsiyumundan aldığımız paylarla geçiniyoruz. 'Elementler Tapınağı' getirdiklerini teşhis etti ve değerlerini biçti. 128 altın ve 17 gümüş sikke. İlk keşfine göre böyle bir hasat çok iyi."



Dudian dedi ki, "Verdiğim 4 buz kristalini alabilir miyim?"



İhtiyar Fulin hafiften şaşırmıştı ama başını salladı, "Çok zor olur. Buz kristalinin değeri 1 altın sikke olsa da artık Kutsal Kilise'ye ait."



Dudian dediğini bir kenara yazdı, "Yani bir yolu var?"



İhtiyar Fulin çaresizce cevap verdi, "Parasını ödediğimiz sürece almamamızın bir yolu yok. Eğer ısrar ediyorsan 4 buz kristali alabilirim. Ancak, fiyata bayağı yüksek olur. Getirdiğin 4 buz kristali bize 200 altın sikkeye patlar."



Dudian hemen cevap verdi, "O zaman onları almama yardım et ama benim avımdan getirdiğim buz kristallerini vermelerini söyle. Doğru olup olmadığını kontrol etme yollarım var bu yüzden onlara seni kandırmamalarını söyle."



İhtiyar Fulin şaşırmıştı, "Bu 4 buz kristali gerçekten de önemli mi?"



"Onları almak zorundasın." dedi Dudian.



İhtiyar Fulin anlıyor gibi başını salladı, "Tamam, onları almana yardım ederim."



"Teşekkür ederim."



"Ben de sana teşekkür ederim."

 

...

 

...

 

Ertesi gün.



İhtiyar Fulin bir doktor davet etti. Onu Dudian'i muayene etmesi için üst kata çıkardı.



Doktor orta yaşlı bir adamdı. Yanında asistanı olan güzel bir kız vardı ve kızın elinde ilaç kutusu vardı.



"Merhaba Dean Bey." dedi orta yaşlı adam ve Dudian'in bandajlanmış koluna baktı, "Kolunun durumunu kontrol etmek için bandajları çıkartmak zorundayım. Lütfen biraz gevşe. Eğer acırsa hemen söylersin."



Dudian başını salladı ve sol kolunu kaldırdı, "Zahmet olmazsa."



Orta yaşlı adam nazik bir şekilde ona baktı. Kıza çantadan küçük makasları çıkarması için elini salladı. Bandajı dikkatlice kestiler ve gazlı bezi çıkardılar. Dudian'in sol kolu ortaya çıkmıştı.



Kemiklerin göründüğü dört veya beş yer vardı. İltihaplanma belirtileri görülebiliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr