Bölüm 199: #####

avatar
4400 14

The Dark King - Bölüm 199: #####


Bölüm

 

Yalanlar

 

*******************************************************

 

Vick mahkeme salonuna girdi. Gözleriyle kalabalığa baktı ve en ön sırada babası Abel ile dedesi Alex'i gördü. Onlara yalvarıyormuş gibi baktı.



Alex ona baktı ve bağırdı, "Korkma evlat! Seni eve götüreceğim!"



Vick'in yüzü kızardı. Bu felaket anında dedesinin ona gösterdiği ilgi tek dayanağıydı. Ancak, aynı zamanda da içinde büyük bir suçluluk ve utanç vardı. Onu cinayetle suçlayan kişilerden nefret ediyordu.



Vick bir sandalyeye oturtuldu. Diyakozlardan biri tokmağını masaya vurdu ve dedi ki, "Sessizlik!"



İnsanlar Vick'i işaret ediyor ve fısıldaşıyorlardı. Ancak diyakozun emrini duyunca salon sessizliğe büründü.



"Soruşturma dört adalet şövalyesi ve iki diyakoz tarafından yapıldı. Milan ailesinden Vick Milan bu ayın 18'inde gizlice Diyakoz Huey'in evine girdi ve karısın öldürdü. Suçunu itiraf ediyor musun?" Hakim koltuğunda oturan zayıf yaşlı diyakoz Vick'in gözlerine buz gibi bir bakış attı.



"Etmiyorum!" Vick bağırdı, "Bu bir komplo, ben bir şövalyeyim, asla böyle bir şey yapmam!"



Yaşlı adam onun sesini kesti, "Sessizlik! Dün öğleden sonra Şövalye Salonu şövalyelik ünvanını geri aldı!"



Vick'in yüzü kaskatı kesildi. Hemen dönüp babasına ve dedesine baktı. Soylu bir ailede büyümüş biri olarak şövalyelik ünvanının geri alınmasının ne anlama geldiğini biliyordu. Muhtemelen dışarıdan biri baskı uygulamıştı, bu yüzden de Şövalye Salonu bir karar vermek zorunda kalmıştı ve de kararları onun ünvanını almak olmuştu!



"Diyakoz Huey'in oğlu senin annesini öldürdüğüne tanık olmuş. Üstelik, komşular olay yerinden panik içinde kaçışını görmüş Bunların yanı sıra çaldığın kolyeyi olay yerinde bırakmışsın. Kanıtlar ve tanıklar ortada. Suçunu itiraf ediyor musun?" diye bağırdı zayıf ve yaşlı adam.



Vick'in yüzü çirkinleşti ve yumruklarını sıktı. Sanki tüm dünya ona karşıymış gibi hissetti, "Bana iftira attılar! Neden Diyakoz Huey'in oğlunu benle yüzleştirmiyorsunuz? Eğer annesini öldürdüysem neden onu öldürmedim?"



"Üstelik, bir kolye çaldığımı söylüyorsunuz! Bu tamamen saçmalık! Milan ailemiz sektördeki en değerli taşlara sahip. Duvardaki en değerli mücevherleri ve taşları gördüm. Neden gidip kıytırık bir kolyeyi çalayım ki?"



Yaşlı adam umursamaz bir şekilde cevap verdi, "Belki de Ken'in orada olduğunu fark etmedin. Kolyeyi neden çaldığını gelirsek, nedeni çok açık, kolyenin Moulin Rouge'daki bir dansçı için çok değerli olduğun düşündün. Belki de hırsızlık senin hobin! Üstelik tanık kolyeyi çaldığını söyledi ve kolye de Diyakoz Huey'in evinden çıktı!"



Vick adamın dediklerini duyunca onların tamamen saçmalık olduğunu düşündü ve gülmek istedi ama gülmedi. İçinde büyük kızgınlık vardı. Kanıt ortaya çıktığında gerçeğin artık bir anlamı kalmadığını anlamıştı. Açıklamalar ise sadece bir yalan oluyordu!



Vick yumruklarını sıktı ve dedi ki, "Diyakoz Huey'in oğluyla yüzleşmek istiyorum!"



Yaşlı adam Vick'e baktı ve sonra başını çevirip adliye şövalyesine baktı, "Çocuğu getir."



Şövalye başını salladı. Bir süre sonra şövalye yanında genç bir çocukla geri döndü.



Çocuğun ortaya çıkması çoğu haber ajansının dikkatini çekmişti, hemen onun resmini çizmeye başladılar.



"Ken, lütfen ne olduğunu bize anlat." Yaşlı adam Ken'e baktı ve nazik bir sesle konuştu.



Ken hafiften başını salladı ve büyük bir nefretle Vick'e baktı. Vick çocuğun onun hakkında iyi şeyler söylemeyeceğini fark edince konuşmasına fırsat vermedi, "Evlat, hafızan iyi mi? Beni gördüğüne emin misin? Yüzümü gerçekten de gördün mü?!"



Ken ona baktı, "Annemi öldürdüğünde yüzünde maske vardı ama kıyafetlerini hatırlıyorum!"



Vick sinirlenmişti, "Evlat, eğer anneni öldürdüysem seni neden öldürmedim?" Çocuğu  oracıkta boğup öldürmek istiyordu.



Ken başını salladı ve dedi ki, "Beni bulamadın."



"Ben bir şövalyeyim. Nasıl olur da evdeki bir çocuğu fark edemem?"



"Sana saklanıyorum dedim!" Ken bağırmaya başladı, "Annemle saklambaç oynuyorduk bu yüzden beni fark etmedin."



Vick neredeyse kendi tükürüğünde boğulacaktı. Ne diyeceğini bilmiyordu.



Duidan küçük çocuğa baktı. Biraz şaşırmıştı ama düşününce çocuğun neden yalan söylediğini anlamıştı. Derin bir iç çekti. Nefret gerçekten de bir insanı deli edebiliyordu! Küçücük bir çocuk bile kaderinden kaçamamıştı.



"Kanıtlar doğrulandığına göre suçunu kabul ediyor musun?"



Vick bağırarak konuşmaya başladı, "Ben öldürmedim, suçumu da itiraf etmiyorum ve de asla etmeyeceğim!"



Alex yavaşça ayağa kalktı ve yaşlı adama baktı, "Sayın yargıç, sizden adil davranmanızı bekliyorum. Bu olayın düzgünce soruşturulması gerekiyor. Torunumun iftiraya uğradığı apaçık ortada. Gerçeğin örtülmesi için ticari yollara başvurulmuş, birisinin ailemizden intikam almaya çalıştığı belli. Torunum artık bir şövalye olmasa da hala bir şövalye onuruna sahip! O hiç kimseyi öldürmez!"



"O mu?" Yaşlı adam umursamaz bir şekilde konuştu, "Eğer birisi şövalye kimliğini kaybettiyse bir daha asla şövalye olmayı hak etmez. Şövalyeler şanlı ve adaletlidir! Onlar kutsal ışık tarafından kutsanmıştır! Eğer yanlış hatırlamıyorsam Vick, sürekli Moulin Rouge gibi kabarelere gitmeyi tercih ediyordu, bu bir şövalyeden beklenecek davranış mı?"



Alex'in vücudu kaskatı kesildi, "Ama o asla adliyenin bir diyakozunu öldürmez. Bu kesinlikle bir komplo! Ona iftira attılar!"



"Kanıt yok, konuşmana da gerek yok!" Yaşlı adam gözleriyle onu süzdü. Yaşları neredeyse aynıydı bu yüzden onun itibarını umursamamıştı.



"Kim kanıt olmadığını söylüyor?!" Sürekli sessiz kalan Abel bir anda ayağa kalktı. Buz gibi bir sesle dedi ki, "Milan ailemiz özel bir soruşturma gerçekleştirdi ve gerçek katili yakaladı. Şimdi buraya getirilecek!"



Mahkeme salonundaki herkes onun dediklerini duyunca şaşırmıştı. Zayıf ve yaşlı adama baktılar.



Yaşlı adamın yüzü çirkinleşti. Adliyenin yakalayamadığı bir suçluyu küçük bir soylunun yakalaması inanılacak gibi değildi. Yakaladıkları kişi gerçek suçlu olmasa da bu resmen adliyeye atılan bir tokattı! Yaşlı diyakoz buz gibi bir sesle konuştu, "Demek katili yakaladınız?"



"Evet, ayrıca her şeyi itiraf etti." dedi Abel.



İhtiyar Fulin kendi kendine mırıldandı, "Günah keçisi."



Dudian hafifçe başını salladı ve kaşlarını çattı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr