Bölüm 192: #####

avatar
4605 12

The Dark King - Bölüm 192: #####


Bölüm

 

Mucit

 

**********************************************************************************

 

Yabancı aceleyle evden çıkınca çocuk kendine geldi. Gözleri dolmaya başladı ve hızla merdivenlerden indi. Annesinin başını tuttu ve tedirgin bir sesle konuştu, "Anne! Kalk hadi! Anneeeee!!"



Kadının başı yan tarafa düştü.



Çocuğun içi korkuyla dolmuştu. Elini kaldırdı ve annesinin atardamarına dokundu. Babası gibi bir hakim olmayacaktı onun yerine bir doktor olacaktı. Hocası dersteyken onlara bir insanın ölü olup olmadığını nasıl tespit edeceklerini öğretmişti. Nefes alıp almadığına bakmak, atardamara dokunmak en kolay yollardandı. Eğer ağır yaralanma durumu olursa nefes ile kontrol etmek çok zor olurdu. Ancak, sırf atardamara dokunarak kolayca kontrol edilebiliyordu.



Atardamara dokunduktan sonra hiçbir şey hissetmeyince çocuk birden kaskatı kesildi. Titreye titreye nefesini kontrol etti. Ama sonuç hala aynıydı. Çocuğun gözlerinden yağmur gibi yaşlar akmaya başladı.



Bir süre ağladıktan sonra annesinin yanındaki yabancıyı düşündü. Annesinin ölümü yüzünden içi nefretle dolmuştu. Çabucak ayağa kalktı ve kapıya gitti ama katil çoktan gitmişti. Yumruklarını sıktı ve odaya geri döndü. Yerde altın bir kolye gördü ama dokunmaya tereddüt etti.



Annesinin mücevher kutusunu biliyordu. İçinde hiç buna benzer bir kolye yoktu. Tam kolyeyi alacaktı ki, babasının ona parmak izleri ve kanıtların yok edilmesi hakkında söyledikleri geldi.



Hemen durdu ve arkasını döndü. Annesini yerde öylece bırakıp dışarı çıktı.

 

...

 

...

 

Kroen arabayı sürerken Dudian de ceketini ve pantolonunu çıkardı ve yenilerini giydi.



arabayı çorak topraklara götürdüler. Çok geçmeden yağmur suyuyla dolmuş küçük bir göl buldular.



Kroen arabayı gölün yanına park etti. Dudian, Vick'in ceketini ve pantalonunu arabanın bölmesine attı. Arabada kanıt bırakmamak için son bir kez kontrol etti. Ata doğru gitti ve kafasına bir yumruk geçirdi. Bang! Hayvanın kafası patladı ve titreye titreye düştü.



Dudian arabayla atı gölün içine itti.



"Gidelim." Dudian hiç kimsenin olmadığına emin olmak bir kez daha etrafa baktı. Kroen'e kendisini takip etmesini söyledi ve gitti.



Kroen, Dudian ayak izlerinden bahsedince şaşırmıştı. Geri dönerken küçük taşların üstünden dönmüşlerdi.



Hemen Barton ve Joseph'in olduğu sokağa döndüler. Dudian onları görünce ıslık çaldı. Vick'in kokusu çoktan kaybolmuştu.



Barton ve Joseph Dudian'le Kroen'e doğru gitti. Tam bir şey diyeceklerdi ki, Dudian'in susmaları için işaret etti ,"Şimdilik bir araba kiralayalım. Detayları daha sonra konuşuruz."



"Ne zaman gitti?" diye sordu Dudian, arabaya binince.



Barton cevap verdi, "Sen gelmeden 1 saat önce."



Dudian, Diyakoz Huey'in karısının ölümüyle onun gidiş saati arasında küçük bir açıklık olduğunu fark etti. Adliyenin katilin izini sürerken bunu fark etmemesini umuyordu. Bu sefer sadece şansına güvenebilirdi.



Dudian, Ryan kalesine ulaşınca onlara üstlerini değiştirmelerini ve iyice yıkanmalarını söyledi.

 

...

 

...

 

Ertesi gün.



Dudian ve İhtiyar Fulin beraber kahvaltı yapıyorlardı. Orta yaşlı hizmetçi gazeteci çocuğun getirdiği gazeteyle içeri girdi.



Dudian gazeteyi aldı ve kimin bastırdığına baktı. Bastıran Mellon Konsorsiyumuydu ve tabii ki de, manşetler Scott Konsorsiyumuna olan "saldırılarla" doluydu ama asıl amaçları Scott Konsorsiyumunun satışa sürdüğü kibritin gerçekliğini doğrulamaktı. Böyle haberler yapmalarının nedeni kibritin, çakmağın yerini almaması için propaganda yapmaktı.



Dudian diğer haber ajanslarının gazetelerini kontrol etti. Hepsi kibritle ilgili bir iki şey yazmıştı ama duruşları tarafsızdı.



Gazetelerden ikisi kibritin muciti olarak onun ismini vermişti. Avcı olan kimliği yerine adliyede bir stajyer olduğu belirtilmişti. Ne de olsa, avcı işinin halktan saklanması gerekiyordu.



"Artık ünlüsün ha." İhtiyar Fulin gazeteyi okurken gülümsedi, "Artık lakaplarının arasına bir tane daha girecek 'Büyük Mucit Dean Bey'."



Dudian hafifçe gülümsedi, "Kutsal Kilise simyagerleri avlıyor ama simya ile yapılan kibrit veya diğer şeyler halka açık satılıyor. Üstelik, o şeyi bulan kişiye ödül bile veriyorlar. Bu simya sistemiyle aynı şey değil mi?"



"Bu çok normal." İhtiyar Fulin gülümsedi, "Çorak topraklarda büyüyen bir sürü yabani çiçek var ama hepsi değersiz. Ancak, onları çiçekçi dükkanına götürüp satarsan para kazanabilirsin. Mesela, ikimiz soyunursak, birer sivil oluruz ama kıyafetlerimizi giydikten sonra ben bir soylu sense bir sivil olursun."



"O zaman, Kutsal Kilise mucitlerin simyagerler olduğunu biliyorsa neden onları ortadan kaldırmıyor?"



"Çünkü görünüşte Scott Konsorsiyumu, üretim ve satışı Kutsal Kilise adına yapıyor. Kibriti sen icat ettin ama tarihe Işık Tanrısı'nın rehberliğiyle bulduğun yazılacak. Kutsal Kilise'nin kitabına göre, Işık Tanrısı her şeyi yarattı. Konsorsiyumlar tüm buluşlarının üstüne, 'Tanrı'nın öğretilerine göre yapıldı' yazmak zorunda."



"Yani mucitler Kutsal Kilise'ye diz çökmüş simyagerler mi?!" diye sordu Dudian.



"Kutsal Kilise'ye sığınan birçok simyager var. Sanırım büyük mucitlerin toplandığı yer olan 'Elementler Tapınağı'nı biliyor olmalısın."



Dudian doğal olarak tapınağın varlığından haberdardı. Dışarıdan gelen tüm kaynakları "Elementler Tapınağı" alıyordu ve onlara değer biçiyordu.



"Kısacası Kutsal Kilise'nin bu kadar gücü olmasının nedeni dışarıya çıkan yeraltı geçitlerini kontrol etmesi." dedi Dudian.



İhtiyar Fulin başını salladı, "Karanlık Kiliseyi sakın ola küçük görme. İşleri arka planda yapınca daha çok avantaj olabilir."



Dudian onaylar gibi başını salladı.



"Görünüşe göre iyi bir mürit değilsin." Dudian güldü.



İhtiyar Fulin cevap verdi, "Hiç de bile. Benim inancım her zaman sağlam ve güçlü olmuştur."



"Hala inandığın bir şey var mı?" diye sordu Dudian.



"Para da bir inanç değil mi?"






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr