Bölüm 170: #####

avatar
4677 12

The Dark King - Bölüm 170: #####


Bölüm

 

Yeni Saklanma Yeri

 

************************************************************************

 

"O mu?" Dudian arabadan gelen kokuyu hatırlamıştı. Hemen kokuyu takip etmeye başladı.



Bir saat sonra.



Dudian arabadaki gölgenin kokusunu takip ediyordu. Arabayı sokakların kirli ve sıçanlarla dolu olduğu bir şehre kadar takip etti. Dükkanlara bakan birkaç tüccar vardı.



Dudian kokuyu takip ederek koca bir malikaneye geldi. Az önceki arabanın sokağın köşesine park edildiğini gördü. Arabanın görünüşünü inceledi. Çoğu araba sıradandı ama kişiye özel tasarlanan arabalarda vardı. Arabanın boyutu ustadan ustaya değişiyordu.



Dudian köşede durdu ve malikaneyi gözlemlemeye başladı. Malikanenin bahçesindeki çimler kesikti. Kapıda dört muhafız vardı. Malikanenin öbür tarafından sürekli aynı yönde giden kokular geliyordu. Muhtemelen onlar arka tarafı koruyan muhafızlardı.



Dudian az önce aldığı kokuya odaklandı, "Gerçekten de o!" Şehre geri döndü ve bir terzi bulana kadar etrafta dolandı. Terzi dükkanının kapısın açtı ve içeri girdi, "Bana bir cübbe ver. Hemen şimdi lazım!"



Terzi, kıvırcık ve çok güzel bir kadındı. Dudian'e nazik bir şekilde dedi ki, "Ben istediklerinizi hazırlarken lütfen oturun. Cübbeler biraz el işi gerektiriyor bu yüzden hemen bitiremeyiz."



Dudian başını salladı.



İçerdeki şeylere göz gezdirirken burnuna bir koku geldi. Kokunun geldiği yöne baktı. Koku bir duvarın arkasını geliyordu. Üstelik, az önceki kadının kokusuyla aynıydı.



Kadın arkasını döndü ve dedi ki, "Ne renk istersiniz?"



"Siyah."



"Güzel!" Kadın arkasını döndü ve siyah bir kumaş aldı. Dudian'in ölçülerini aldıktan sonra kumaşı Dudian'e göre ayarladı. Sanayi devrimi daha gerçekleşmediğinden dikiş makinesi de icat edilmemişti.



Dudian sessizce kadını gözlemliyordu. Kadının tırnakları pembeydi. Tırnakların da biraz kir varmış gibi gözüküyordu. Aralarında birkaç metre mesafe olsa da Dudian'in dikkatli bakınca o şeylerin et parçaları olduğunu anlamıştı.



"Katil? Yoksa yaşam grubundan bir simyager mi?" Dudian terzi dükkanında böyle bir şeyle karşılaşmayı beklemediğinden şaşırmıştı. Malikanenin arkasında park edilmiş arabaları düşününce, bu şehrin muhtemelen bir simyager sığınağı olduğunu anladı.



Kadın siyah cüppe konusunda iyi bir iş çıkarmıştı. Cüppeyi Dudian'e uzattı, "Üstünüze deneyin de, olmuş mu bakalım."



Dudian cübbeyi giymedi ve sadece kadına baktı, "Ne kadar?"



Parayı ödedi, cübbeyi aldı ve dükkandan çıktı. Maskeyi aynı dükkandan almak istemiyordu. Eğer dükkanın sahibi gerçekten de bir simyagerse o zaman maskeyi de oradan alırsa kim olduğunu öğrenirdi. Hiç kimsenin gerçek yüzünü bilmesini istemiyordu.



Dudian şehirdeki diğer dükkanlara gitti. Oralardan mürekkep, tüy kalem, peluş oyuncak, birkaç maske, bir buket çiçek ve diğer şeyleri aldı.



Ardından küçük bir otelde oda kiraladı. Peluş oyuncağı bir kenara attı ve tüy kalemi mürekkebe batırdı. Göğsüne simyager dövmesi çizdi. Bir süre sonra dövme tamamdı. İşini garantiye almak için çiçekleri ezdi ve suyunu çıkardı. Ardından onları kömürle karıştırdı ve dövmenin üstünden geçti. Elindeki işi bitirince maskelerden birini ve cübbesini alıp dışarı çıktı.



Üstündekileri değiştirmek için ıssız bir sokağa gitti. Ardından ana girişten malikaneye doğru yürümeye başladı.



"Kim var orada?!" Dudian'i fark edince muhafızlardan biri onunu durdurdu.



Dudian dedi ki, "Çekil kenara."



Muhafızlar beyaz kedi maskeli adama baktı. Onun emir verir gibi konuştuğunu duyunca birbirlerine baktılar. İçlerinden biri dedi ki, "Davetiniz var mı?"



Dudian kaşlarını çattı. Ancak hemen cevap verdi, "Yanımda getirmedim."



"Davet yok mu?" Muhafız şüphelenmeye başlamıştı, "Lütfen gidin. Burası özel mülk. Eğer davetiniz yoksa giremezsiniz!"



"Buraya arkadaşımla geldim. Umarım benim için onu çağırırsınız. İçeride olmalı. Ona Bülbül diyorlar. Onda davetiye olmalı, üstelik benim kimliğimi kanıtlayabilir."



Sanki tek bir kişilermiş gibi hepsi aynı anda başını salladı ve içlerinden biri cevap verdi, "Bizler muhafızız, ulak değil."



Dudian buz gibi bir sesle onlara bağırdı, "Eğer bugünkü etkinliğe katılamazsam sorumluluğu üstlenebilecek misiniz?!"



Muhafız alay eder gibi gülümsedi, "Saçmalamayı bırak. Bu evin sahibini düzenlediği ve sadece arkadaşlarını davet ettiği özel bir parti. Bugün öyle şaşaalı bir şey olmayacak. Konuşmayı biliyorsun ha! Sakın ha bizi seni çıkarttırmaya zorlama!"



Dudian muhafızların bu kadar sorun çıkartacağını düşünmemişti, "Ohh. Evin sahibinin kaç yıldızı var da muhafızlarının bile götü kalkmış?" dedi Dudian, sinirli bir şekilde.



Muhafızların kafası karışmıştı. Az önceki adam dikkatlice Dudian'e baktı, "İçeride Bülbül diye biri olduğunu söyledin, değil mi? İçeride Bülbül diye biri olup olmadığını kontrol edeceğim ama eğer yoksa gidiyorsun!"



Dudian dedi ki, "Ona üç yıl öncesinden ismi Köpek olan bir arkadaşı olduğumu söyle."



"Köpek mi?" Dudian'in takma ismini duyunca muhafızın yüz ifadesi yumuşadı. Çoğu misafirin takma isim kullandığını biliyordu. Az önceki muhafız arkasını döndü ve malikaneye girdi.



On dakika sonra muhafız geri döndü. Az önceki götü kalkmış hali tamamen gitmişti, "Lütfen bekleyin. Birazdan arkadaşınız gelecek."



Dudian sessizce bekledi.



Malikanenin kapısı açıldı ve dışarı etek giyen uzun biri çıktı. Yüzünde bir baykuş maskesi vardı. Kıyafetleri cıvıl cıvıldı. Eğer normal birisi görse onun sıradan bir maskeli baloya katıldığını düşünürdü.



Bülbül dışarı çıkınca yüzünde beyaz kedi maskesi olan kişiye baktı, "Sen köpek misin?"



Dudian sesini duydu. 3 yıl öncesine göre hafiften değişmiş osla da ses hala tanıdıktı. Burnunun asla yanılmayacağını biliyordu, "Fare, Yılan, Bülbül, Köpek!" Sırasıyla takma isimleri söyledi.



Bülbül bir süre düşündü ve dedi ki, "Bana dövmeni göster!"



Dudian başını salladı.



Dudian siyah cüppesini sıyırdı ve göğsündeki siyah haç dövmesini gösterdi.



Bülbül rahatlamıştı, "Seni bu kadar süre sonra görmeyi beklemiyordum. Beni nasıl buldun?"



Muhafızlar Dudian'in kimliği doğrulanınca rahatlamıştı.



"Bayağıdır bu şehirdeyim. Seni de bugün gördüm!" diye cevap verdi Dudian.



Baykuş maskesinin ardındaki parlak gözler Dudian'e ilgiyle baktı, "Üç yıl oldu ve hala beni tanıyabiliyorsun. Bunu nasıl açıklayacaksın?"



Dudian sesindeki alayı duyabiliyordu. Çabucak bir şeyler düşündü ve başını kaşıyıp cevap verdi, "Şeyyy... Aslında buraya geleceğini bir arkadaştan duydum. Gelen Bülbül'ün sen olduğundan emin değildim ama yine de riski aldım. Ama gerçekten de sen çıktın."



Dedikleri sanki Bülbül'ün ilgisini çekmişti, "Arkadaş? Hangi arkadaş? Söyle bakalım tanıyacak mıyım."



Dudian hafifçe gülümsedi, "Bela çıkmasın diye arkadaşım ismini başkalarına söylememi istemedi. Umarım beni mazur görürsün."



Bülbül ona baktı ve gülümseyerek dedi ki, "Her neyse, senin Köpek olduğundan eminim. Üstelik, bu şehre gelecek kadar aptal olan bir Işık Şövalyesi yoktur. Hadi gidelim, sana soracağım tonla soru var."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44336 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr