Bölüm 163: #####

avatar
4606 11

The Dark King - Bölüm 163: #####


Bölüm

 

Kefalet Başvurusu

 

************************************************************************************

 

"Onları sen mi öldürdün?" İhtiyar Fulin bakakaldı.



"Linda'yla olan ilişkimin pek iyi olmadığını biliyor olmalısın..." Dudian hafiften güldü, "Konsorsiyum soruşturma yaparken benim gibi acemi bir avcıya pek önem vermez. Ama dikkatli araştırılırsa benim de o gün Glenn'le beraber siyah weaver avına çıktığım için dışarıda olduğum öğrenilebilir.  Görev bittiken sonra geri dönmedim ve o sırada da Linda'nın takımı bir görevdeydi."



İhtiyar reis Dudian'i dinledi. Dudian, Glenn ve siyah weaverdan bahsedince o yıl ki olanları hatırlamıştı. Hepsi bir tesadüf gibi gözüküyordu.



"Sen... sen o zamanlarda acemi bir avcı bile değildin. Sadece stajyer bir avcıydın. Nasıl Linda'yı öldürebilirsin? O orta seviye bir avcıydı. Ah!" İhtiyar Fulin hala Dudian'in dediklerine inanamıyordu.



Dudian masaya baktı, "Eğer son haberleri okuduysan Diyakoz Huey'in ölümünü biliyor olmalısın."



İhtiyar reis donakalmış bir şekilde Dudian'e baktı.



"Evet, onu da ben öldürdüm." Dudian başını salladı.



Reis kendini tutamadı ve dedi ki, "O bir diyakozdu. Adliyede yüksek bir konumdaydı. Onu neden öldürdün?"



"Davama bakan kişi oydu." Dudian gülümsedi ve dedi ki, "Bu iki şeyi sana söylemek istediğim için söyledim. Eğer istersem bu günden itibaren Ryan ailesinin yok olabileceğini bilmelisin. Lütfen bana inan!"



İhtiyar reis soğuk terler döküyordu. Daha fazla korkusunu saklayamadı ve titremeye başladı. Sandalyesine oturdu, "Demek, başka bir seçeneğim yok, ha?"



Dudian bir süre çenesine tuttu, sonra başını salladı, "Hmm... Görünüşe göre... soylu biri gibi davranıp bir suçluyla ortaklık etmeyi seçmediğin sürece bir şansın yok. Kabul etmezsen ailenin başına gelecek soykırım, bir şeref olmalı. Belki... belki ilerde Ryan ailesine olanlar tarih kitaplarına geçer... Hadi bunları geçelim... atalarınla nasıl yüzleşirsin ki?"



İhtiyar reis cevap verdi, "Dikenli Çiçek Hapishanesinden kaçabildiğine göre sıradan biri değilsin. Belki gerçekten de Linda'nın takımını öldürdün. Her neyse, şu anda benim öldürecek gücün var. En azından kendimi kurtarmak için, bir mektup yazacağım. Lakin Diyakoz Huey'i öldürdüysen o zaman adliye de peşini düşer. Seni çıkartsam bile tekrar hapsedilirsin ve idam edilirsin."



Dudian dedi ki, "O konu hakkında endişelenmene gerek yok. O işi kendi yollarımla hallettim."



İhtiyar reis biraz tereddüt etti ve dedi ki, "Planın olduğuna göre fazla detaya inmeyeceğim. Ama maden cidden iyi durumda değil. Satmak istesem bile fazla para etmez."



Dudian cevap verdi, "Madenler insanlara benzer. Biraz çeki düzen verdin mi çirkinlikleri görmezden gelinebilir. Bu işi de herhalde bana yaptırmayacaksın..."



İhtiyar reis ona baktı, "Biliyorum."



Dudian yavaşça masaya doğru yürüdü, "Geç oldu, mektubu yazıp bir an önce adliyeye göndertmelisin."



İhtiyar Fulin dikkatlice önündeki çocuğa baktı ve dedi ki, "Muhtemelen senin elinde öldüler..." Sonra çekmeceden bir kağıt çıkardı ve tüyünü mürekkebe batırıp yazmaya başladı.



Dudian sessizce onu izledi. Ryan ailesinin mührü damgalandığında mektupta tamamlanmıştı.



"Yarın madeni satmanın bir yolunu bulacağım." İhtiyar reis zarfı hazırladı.



Dudian başını salladı ve onun omzuna vurdu, "Bu kadar da endişelenme! Benim için bir şey yaparsan sana bir hediyem olacak."



İhtiyar Fulin acı bir hisle gülümsedi ama hiçbir şey demedi.



Dudian, ihtiyar reis baş kahyayı çağırırken karanlık köşeye saklandı. Zarfı ona verdi ve adliyeye göndermesini söyledi.



Dudian zarfı değiştirmesin diye dikkatlice yaşı adamı izledi. Zarfta yaşlı adamın kokusu vardı. Bir süre sonra koku başka birine geçti ve atla beraber de kaleden çıktı.



Dudian karanlık köşeden çıktı ve İhtiyar Fulin'e dedi ki, "Ben gidip uyusam iyi olur. Sana da artık iyi uykular. Ama baştan diyeyim, bu gerçekten iyi bir ortaklığın başlangıcı oldu!"



İhtiyar reisin yüzünde garip bir gülümseme vardı. Galiba bu gece ona uyku yoktu.

 

...

 

...

 

Huey'in cesedinin bulunmasından bir gün sonra.



Hapishane müdürünün ofisi. Dikenli Çiçek Hapishanesi.



Siyah zırh giyen genç bir adam aceleyle kapıyı açtı ve içeri girdi. Müdür Jones'un masanın başında oturduğunu gördü, "Müdürüm, suçlu hakkında haberler olduğunu duydum!"



"Evet var." Jones masadaki zarfı işaret etti, "Adliye izini sürmüş. Şu anda ticari bölgede."



Genç adam çabucak zarfı açtı ve mektubu çıkardı, "Diyakoz Huey'i mi öldürdü? Kenar mahallelerde değil miydi? Nasıl oldu da ticari bölgeye geçti?"



"Başta, kenar mahallelere gitti..." Jones dedi ki, "Biz oraya odaklanalım diye bilerek yapmış olsa gerek."



Genç adam sanki yüzüne bir tokat yemiş gibi hissetti. Çok sinirlenmişti, "Yani bizimle kendinin fareyle oynadığı gibi oynadı mı diyorsun?"



Jones umursamaz bir şekilde cevap verdi, "Hapishaneden kaçarken bile bizle oynuyordu. Şimdi, tüm güçlerimizi ticari bölgeye göndereceksin. Koku alma yeteneğine o fareyi deliğinden çıkarabileceğine inanıyorum!"



Genç adamın yüzü mektuba bakınca değişti, "Tek kanıt iki dikenli çubuk. Ama bunlar Dikenli Çiçek Hapishanesine özel değil! Tüm demirciler bunları yapabilir. Bu sadece bir tesadüf değil mi? Ben olsaydım böyle bir şeyle yerimi belli etmezdim. Bu şekilde tüm kaçış planı bir hiç için olmuyor mu?"



Jones ona baktı, "Ticari bölgede olmasa bile gitmek zorundasın. Günlerdir onu kenar mahallelerde arıyorsun ama daha gölgesini bile bulamadın. Eninde sonunda diğer bölgelere geçmek zorunda kalacaksın. Belki de takımımızın nerede arama yaptığını öğrenmek istiyor. Belki de..."



Genç adam dedi ki, "Bunu bildiğine göre neden gidiyorum?"



Jones iç çekti, "Sadece bir tahmin. Şu anda harekete geçmemiz gerekiyor. Ne de olsa, adliyeden bir diyakoz öldürüldü ve en büyük şüpheli de bizim hapishanemizden kaçan çocuk. Eğer bir şey yapmazsak soylular ve adliye bize nasıl güvenecek?"



Genç adam cevap verdi, "Ticari bölgeye giden ekibin başına ben geçerim, o sırada da yerleşim bölgesine bir grup göndereceğim."



Jones başını salladı, "Tamam. Ama ticari bölgeye giden grubun başında kesinlikle olmak ve bir şeyler bulmak zorundasın, yoksa adliyeye verecek bir cevabımız olmaz."



"Anlıyorum." Genç adam hafifçe başını salladı.



"Lanet olasıca küçük şeytan... Hangi delikte saklandığını bilmiyorum ama kafanı çıkardığın an seni..." Jones hafiften yumruklarını sıktı, "Seni yakaladıktan sonra derini yüzeceğim ve biber suyunun içine atacağım! Öldürmem için bana yalvaracaksın!"






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr