Bölüm 158: #####

avatar
4895 14

The Dark King - Bölüm 158: #####


Bölüm

 

Dudian'in Misafirleri

 

*************************************************************************

 

Araba seyyar satıcılar ve dükkanlarla dolu bir sokaktan geçti.



Dudian perdeyi çekti ve dışarı baktı, ardından da sürücüye sağa çekmesini söyledi.



Arabadan indi ve yol kenarındaki bir çiçekçinin önünde durdu. Çiçekçi sarışın çok güzel bir kadındı, "Bana en güzel kokan çiçeklerden bir buket ver."



Kadın Dudian'in kıyafetlerini ve tavrını fark etmişti. Başını salladı ve bir buket gül sarıp Dudian'e verdi, "Bir gümüş sikke. Bu çiçekler dükkanımızdaki en güzel kokanlar. Ancak, bunu sevgilinize verirseniz ona önceden çok fazla dikeni olduğunu söylemelisiniz. Dikenler kolayca parmağını kanatabilir."



Dudian gülümsedi, "Dikenli çiçekler en cezbedici olanlar."



Kadına bir gümüş sikke uzattı ve arabaya geri döndü.



Arkadaşları Dudian'in çiçek aldığını görünce şaşırmıştı, "Dean, bu çiçekler kime?"



"Onları misafirlerimize vereceğim." Dudian gülümsedi.



Araba tekrar harekete geçti.



Birkaç saat sonra.



Dudian diğer üçüyle beraber ticari bölgenin sınırında arabadan indi. Beraber bir otel odası kiraladılar. Dudian, Barton ve diğerlerine eczaneye gidip makaz, sargı bezi ve dezenfektan almasını söyledi.



Dudian ilk yaptığı şey saçını kısaltmaktı. Diğerleri saçının arka tarafını ve yanlarını kazımasına yardım etti.



Yüz hatları açık bir şekilde belli oluyordu. Üç yıl önceye göre artık daha yakışıklıydı. Yüzü zayıftı ve siyah gözleri daha da ön plana çıkmıştı. Tutuklama emrindeki resme biraz benziyordu ama yüz ifadesi ve gözleri daha sakindi.



Yatağa oturdu ve Barton'la diğerlerinin aldığı yeni ceketle pantolonlara baktı.



"Dean, sen..."



"Bu..."



Dudian kıyafetlerini değiştirirken Barton ve diğerleri onun vücudunu görmüşlerdi. Gördükleri şey onları şaşkına çevirmişlerdi. Tıpkı kuraklıktan çatlamış toprağa benziyordu. Sırtı kırbaç izleri, çizikler ve yaralarla doluydu. Sanki kollarını, karnını, göğsünü ve diğer yerlerini bir örümcek ağı kaplıyor gibiydi.



Yanaklarında ve çenesinde hafiften çizikler vardı.



Dudian'e hapishanede ne olduğunu hala anlayamamışlardı. Ama bu kadar acıya katlanabildiğine de şaşırmışlardı.



"Bunlar hapishanede mi oldu?" Kroen onun vücuduna baktı. Az önce tereddüt ettiğini düşününce gözleri doldu. İçi pişmanlık ve utançla dolmuştu.



Dudian gülümsedi, "Hepsi değil. Şimdi sizden bir iyilik isteyeceğim. Şu iki çubuğu çıkaracaksınız."



Dudian omzundaki çubukları işaret etti. Çubukları görünce bir garip hissettiler, Barton fısıldayarak dedi ki, "Nasıl bu kadar merhametsiz olurlar?"



Dudian satın aldıkları kerpetenlerden birini alıp Barton'a uzattı, "Daha fazla geveleme... Hadi acele et!"



Yüzleri çirkinleşti ve kafaları karıştı. Barton eli titreye titreye kerpeteni tuttu, "Eğer bunla çıkarırsam... Çok acır... Dayanabilecek misin?"



"Dayanırım." dedi Dudian.



Barton dişlerini sıktı ve kerpetenle çubuğu başından tuttu. Dudian'e fazla acı çektirmemek için dikkat etmeye çalışıyorlardı. Barton, Dudian'in yüzündeki sakin ifadeyi görünce biraz sakinleşmişti. Kerpetenle çubuğu tuttu ve çekmeye başladı.



Dudian acıdan tırnaklarını etine geçirdi ama yine de sakin gözükmeye çalışıyordu. Lakin acı beklediğinden çoktu. Ağzını açıp, "Daha hızlı!" dedi ve dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.



Barton kerpeteni birden çekti.



Çubuk çıkınca yaradan kan fışkırmaya başladı.



Dudian'in vücudu acı içinde titriyordu. Buna daha önceden hazırlıklı olduklarından hemen dezenfektanı kullanıp sargı beziyle sardılar.



Hepsinin elleri titriyordu ama yine de becermişlerdi.



"Çok uzun!" Joseph elindeki kanlı çubuğa baktı. İçini bir ürperti kaplamıştı. Çubuk bir parmak kadar kalındı. Bu şey vücuduna girerken ne kadar acı çektiğini hayal edemiyordu.



Dudian'in yüzü bembeyaz olmuştu. Ancak, dişlerini sıktı ve onlara diğer çubuğu da çıkarmasını söyledi.



Birkaç dakika sonra diğer çubuğu da çıkardılar. Beraber Dudian'in omzunu sardılar.



İşi bitirdikten sonra hepsi yere çöktü.



Dudian yaralardan kurtulunca rahatlamıştı, yaraların çabuk iyileşmesi için hemen yatağa yattı.



"Dean, bu çubukları ne yapalım?" Kroen biraz tereddüt etti ama yine de sordu.



Dudian çubuklara baktı ve fısıldayarak dedi ki, "Atmayın. Onlar misafirlerimiz için."



Kanama durduktan sonra Dudian üçünü alıp otelden çıktı. Ancak, hemen geçide gitmediler onun yerine sokağın ortasında durdular. Dudian yerden bir taş aldı ve bir evin kapısına doğru attı.



Kapı açıldı ve dışarı tombul bir kadın çıktı. Yerdeki taşı görünce etrafa küfürler savurmaya başladı ve kapıyı kapattı.



Barton ve diğerlerinin kafası karışmıştı.



Dudian hiçbir şey demedi ve onları geçide götürdü.



Muhafızlar geçenleri kontrol ediyordu. Sıra Dudian'e geldi.



"Lütfen kimliğinizi gösterin." dedi orta yaşlı muhafız.



Dudian altın bir sikke çıkardı ve orta yaşlı muhafızın yüzüne baktı. Muhafızın yüzü soldu ve gözleri kızgınlıkla doldu.



Dudian ona konuşma şansı vermeden kısık bir sesle dedi ki, "O kısa şişman kadın senin karın mıydı?"



Orta yaşlı adam tam sinirinden bağıracaktı ki, bir anda durdu. Dudian'e baktı ve çabucak altın sikkeyi aldı, "Üzgünüm, üzgünüm. Benim hatam..."



Altın sikkeyi alınca orta yaşlı adam elini sıktı, "Geçin."



Dudian elini salladı ve diğer üçüyle beraber geçitten geçti.



Ticari bölgeye girdikten sonra Kroen dedi ki, "Dean, o adamın karısı olduğunu nereden bildin? Yoksa onları tanıyor muydun?"



"Kokudan." dedi Dudian ama detayları açıklamadı. Yol kenarından bir araba kiraladı, "Şimdi, misafirlerimizi karşılama zamanı. Bu andan sonra çok dikkatli olmalısınız!"






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr