Bölüm 138: #####

avatar
5085 8

The Dark King - Bölüm 138: #####


 

Bölüm

 

Ava Giden Avlanır

 

***************************************************************************

 

Genç şövalyenin öncülüğünde hızlıca harabelerden geçtiler. Yolda giderken yerde banyo küveti büyüklüğünde ayak izleri gördüler. Ayak izlerinin ne kadar büyük bir canavara ait olduğuna haya etmek zordu.



Dudian ayak izini kokladı. Hassas burnu sayesinde yaratığın 25 30 kilometre kadar uzakta olduğunu fark etti. Koku çok keskindi ve çok yavaş hareket ediyordu.



Uzun boylu genç ayak izlerinin ilerisine gitti, "Şimdilik dinlenin. Dean buraya gel ve haritaya bak bakalım. Gulyabanilerin nerede olduğunu bulman lazım!"



Dudian dediklerini duyunca ona baktı.



Uzun boylu genç adam aniden arkasını döndü, hançerini çıkardı ve Dudian'in kalbine doğru sapladı.



Bu ani hareket Dudian'i şaşırtmıştı.



Zheng!



Dudian arkaya doğru kendini attı ve yere düştü.



Uzun boylu genç, Dudian'in göğsündeki siyah zırhın delindiğini ama çelik çok sert olduğundan onu öldürmediğini görünce hayal kırıklığını uğradı!



Okçu kız, kılıç ustası ve izci ne olduğunu görünce tamamen şaşırmıştı.



"Kaptan..." Neler döndüğünden okçu kızın haberi yoktu.



Dudian korkmuştu. Kafası karışmış bir şekilde uzun gence baktı. Sonra aklına bir şey geldi ve hemen ayağa kalkıp arkasını döndü ve koşmaya başladı!



Görev sadece örtbastı!



Asıl amaçları gulyabani değil ama oydu!



Uzun boylu genç, Dudian'in kaçtığını görünce takımın geri kalanına hemen dedi ki, "Konsorsiyumun görevi onu öldürmek! Kaçmasına izin veremeyiz!"



Üçü de birbirine baktı ama hiçbiri hareket dahi etmedi.



Uzun boylu genç daha fazla bir şey demedi ve çabucak Dudian'in peşine takıldı. Planı Dudian'i yarayıp ilk deneyişinde öldürmekti, sonraysa takımına yavaşça neden böyle bir şey yaptığını açıklayacaktı. Eğer acemi bir avcı elinden kaçarsa alay konusu olurdu. Üstelik, yukarıdakiler de başarısız olduğu için sinirlenirdi.



Vııın!



Uzun boylu genç koşabildiği kadar hızlı koşuyordu. Bir şövalye olsa da esnekliği ve hızı, okçularla izcilerden aşağıya kalmıyordu.



Dudian zaman geçtikçe ona yetiştiğini hissetti. Paniklemişti. Eğer orta seviye bir avcıyla kafa kafaya çarpışıyorsa kazanma şansı hiç yoktu. Çabucak sırt çantasını çıkarıp attı. İçinde bombalar olsa da onları ateşleyecek zamanı yoktu.



Koş!



Dudian deli gibi koşuyordu.



Whoosh!



Arkasından rüzgar sesleri geliyordu.



Sesi duyunca arkaya bakıp ne olduğuna bakmak istedi. Ama aklına alarm çanları çalıyordu. Saklanmak için yan tarafa gitti.



Saklanmak için hızlıca yönünü değiştirdi ama bir anda sırtından çok sert bir acı hissetti. Sanki bir öküz arkasından toslamış gibiydi. Vücudu ileri doğru uçtu ve birkaç metre sonra durdu.



Dudian uzun boylu gencin ona doğru yaklaştığını gördü.



"Uh ah ah ah..." Dudian gözleri acıdan kırmızıya dönmüştü. Sırtına saplanan mızrağı çıkardı. Kan, etrafa sanki bir şelale gibi akmaya başladı.



"Güzeeel!" Uzun boylu genç Dudian'e ulaşınca ayağa kalkmaması için çabucak tekmeledi.



Dudian yuvarlanmaya başladı, o arada elini yerdeki kumla doldurdu ve uzun boylu gencin yüzüne fırlattı.



Genç adam gözlerini korumak için kolunu kaldırdı. Dudian ayağa kalktı ve kaçmaya başladı.



"Lanet çocuk!" Genç adam dişlerini gıcırdattı, yerden mızrağı alıp Dudian'e nişan aldı ve birden mızrağı fırlattı.



Dudian o sırada acıdan karnını tutuyordu. Yaralı olsa da koşmak onu kendine getirmişti. Uzun boylu gencin ne yaptığına bakmak için arkasını döndü. Dudian elinde bir mızrak olduğunu ve ona nişan aldığını gördü. İçindeki korkuyu bastırıp sokağın ilerisine doğru koşmaya başladı ve ani bir hareketle yan tarafa doğru yuvarlanıp saklandı.



Saklanmasının ardından mızrağın gözünün önünden uçtuğunu gördü.



Dudian rahatlamıştı ama durmadı ve sonraki sokağa doğru koşmaya başladı.



Dudian'in son anda yönünü değiştirmesini beklemediğinden uzun boylu genç şaşırmıştı. Dudian aptal gibi dümdüz koştuğunu görünce mızrağın onu öldürmeye yeteceğini düşünmüştü. Dudian'in onu kandırdığını anlayınca yüzü sinirden kıpkırmızı oldu!



"Lanet olsun!" Uzun boylu genç hemen ileri atıldı. Mızrağını bile yerden almadan Dudian'in döndüğü köşeden döndü.



Dudian'in karnı çok acıyordu. Sanki kan vücudundan koşarak çıkıyor gibiydi. Dehşete düşmüştü. Yaranın üstüne sertçe bastırdı.



Aynı zamanda da telaş yapmıştı. Uzun boylu gencin birkaç dakika içinde ona yetişeceğini biliyordu. Karşı taraf onu mızrağıyla öldürmeyi tercih etse de, uygun fırsatı bir türlü bulamamıştı. Dudian onu başından nasıl atacağını bilmiyordu.



Whoosh!



Uzun boylu genç, karnını tutup koşan Dudian'e baktı. Sinirlenmişti çünkü Dudian'in hızı hiç de bir aceminin ki gibi değildi. Dudian başlangıç seviyesindeki avcılardan daha hızlıydı, hatta hızı neredeyse onunkiyle aynıydı.



İkisi de yosun, su ve çamurla kaplı sokaklardan geçtiler. Ancak, zaman geçtikçe uzun boylu genç Dudian'e daha da yaklaşıyordu.



Dudian kokusunu alabildiğinden aralarında üç dört metre olduğunu biliyordu. Dudian çoktan uzun boylu gencin menziline girmişti.



Yaklaşıyor...



Aniden, Dudian'in gözüne ilerdeki bir su birikintisi çarptı. İçe göçmüş sokak yağmur suyuyla dolmuştu. Suyun üstü siyah çürümüş şeylerle doluydu.



Dudian dişlerini gıcırdattı ve derin bir nefes aldı.



Şapırt! Dudian'in suya dalışı etrafta yankılandı.



Uzun boylu genç birden durdu ve elini öne doğru uzattı ama Dudian yerine havayı yakalamıştı. 7-8 metre uzunluğundaki su birikintisine baktı. Gözleri acımayla doluydu, "Normalde öldükten sonra bir cesedin olacaktı ama bu su canavarlarla dolu olmalı..."



Suyun üstüne bakmaya başladı. 10 saniye kadar sonra suyun üstüne kırmızı bir kan çıktı.

 

...

 

Dudian suya girdiğinde ilk hissettiği şey soğukluktu. Çok derindi, uzun boylu gencin onu takip etmesinden korkuyordu.



Dudian siyah bir gölgenin ona doğru hızla yüzdü. Yüzerken suda pek fazla dalgalanma yaratmıyordu.



Su altı canavarı! Dudian göz bebekleri küçüldü ve aklına lağımlardaki hem suda hem de karada gezebilen yaratıklar geldi.



Siyah gölge dört beş metre uzaktaydı ve ona sanki bir kaplanın avına atıldığı gibi atılıyordu. Yaklaştıkça Dudian siyah gölgenin neye benzediğini görebilmişti. Bir timsah gibi derisi vardı. Karnında 6 tane pençesi vardı. O kadar keskin gözüküyorlardı ki, onu yakalasa anında parça pinçik edecekler gibiydi.



Dudian panik içinde hızlıca kaçmaya başladı. Ancak, yaratık su  altında daha hızlı ilerliyordu. Çok geçmeden pençeleriyle Dudian'in sol bacağını yakaladı.



Sol bacağından keskin bir acı geldi. Dudian acıdan bacağını kurtarmaya çalışıyordu ama yaratık çok sıkı tutuyordu. Aklına hançeri geldi, hemen kınından çıkardı ve yaratığın kafasına deli gibi saplamaya başladı.



Canavar o kadar çok acı çekiyordu ki kaçmak için kuyruğunu sallıyordu.



Dudian hiç durmadan saplamaya devam etti. Canavarın kafasından oluk oluk kan akıyordu, birkaç saniye sonra canavar hareket etmeyi kesti. Yavaşça Dudian'in bacağını bıraktı. Ancak, tam o anda göğsünde bir acı oluştu, ciğerlerindeki tüm hava tükenmişti. Çabucak sağına ve soluna baktı.



Çok geçmeden gözüne bir delik çarptı ve çabucak oraya doğru yüzdü.



Delik kanalizasyon sistemine giden boşaltma kanalıydı. Dudian çabucak deliği kapatan demir çubukları büktü ve içeri girdi.



Delikte yüzerek sonunda suyun yüzeyine çıktı. Hızla nefes almaya başladı ve etrafını kontrol etti. Çıktığı yer yosunlarla kaplı bir tuvaletti.

 

...

 

...

 

Uzun boylu genç su birikintisine baktı. Kan sürekli suyun yüzeyine çıkıyordu. Suyun üstü kırmızıya boyanmıştı.



O sırada, kadın okçu ve diğerleri de ona yetişti. Su birikintisine baktılar kadın okçu şaşırmıştı, "Kaptan, neden?"



Uzun boylu genç umursamaz bir şekilde ona baktı, "Görevi yukarıdakiler verdi. Üstelik, her birimiz Burong ailesinden 1000 altın sikke alacağız. Buna gidip orada burada anlatmazsanız iyi olur, yoksa ben bile size yardım edemem."



Üçü de şaşkınlıkla birbirine baktı.

 

...

 

...

 

Dudian takımın 20 metre kadar uzakta olduğunu hissetti bu yüzden dikkatlerini çekmemek için hareket etmedi. Etrafta birkaç yıkık dökük bina olduğunu hatırladı. Tüm kanalizasyon sistemleri aynı lağıma gidiyor olmalıydı.



Fazla ses çıkarmamak için yavaşça nefes alıyordu. Vücudu hala sırılsıklamdı ve acıdan karnını tutuyordu.



Bir süre sonra Dudian okçu kadının ve diğerlerinin kokusunu yakından bir yerden aldı. Nefesini tuttu ve suyun içine daldı. İçlerinden birinin titreşimleri hissedebilen büyü damgaları olmasından korkuyordu.



Dudian dikkatlice tekrar suyun üstüne çıktı. Kokularını tekrar aldı ve su birikintisini yakın olduklarını fark etti. Huzursuz hissediyordu ve tehlikede olduğunu düşünüyordu. Derin bir nefes aldı ve suya dalıp yüzmeye başladı. Başka bir su altı canavarıyla karşılaşmamak için dua etti.



Lağımın duvarlarına yakın yüzüyordu. Hiçbir yerde ışık olmasa da etrafı rahatça görebiliyordu. 10 metre kadar yüzdükten sonra devasa bir canavar gördü.



Canavar da onu fark etmiş gibi ona doğru yüzmeye başladı.



Dudian korkmuştu, hemen olduğu yerde durdu. Etrafına baktı ve bir delik gördü. Bir kez daha deliğin içine girdi.



Kanala girdikten sonra Dudian hızlıca suyun üstüne çıktı. Yine yıkık dökük bir evin tuvaletinden çıkmıştı. Etrafta siyah kemikler vardı. Yerler bilmediği bir canavarın dışkısıyla doluydu.



Dudian uzun boylu gencin kokusunu aldı. Geldiği yoldan geri dönüyor gibi gözüküyordu. Dudian'i aramak için su birikintisine girmekten vazgeçmişti. Muhtemelen Dudian'in ağır yaralandığını ve kanaması olduğunu düşünmüştü. Bu yüzden Dudian'in hayatta kalma şansının olmadığını tahmin etmişti.



Üstelik, avcılar sürekli duvarın dışında avlansa da yer altına hiç girmezlerdi. Bu yüzden suyun altında yaşayan yaratıklardan bihaberlerdi.



Dudian giderek uzaklaştıklarını hissetti. Bir anda omuzlarından sanki bir yük kalkmıştı. Ancak, aniden ayağını soğuk ve yumuşak bir şeyin yakaladığını hissetti. Bacağından tırmanarak vücudunu sarıyordu.



Dudian aklına hem su altında hem de karada yaşayabilen canavarlar geldi.



Tuvaletin altındaki alan küçük olsa da yine de suyla doluydu. Betonlar su yüzünden çoktan aşınmıştı bu yüzden Dudian'in debelenmesi duvarları bir anda yıkmıştı. Dudian delikten çıktı ve vücuduna baktı. Yeşil renkli yılan gibi bir canavar vücudunu ısırıyordu. Şansına üstünde zırh vardı.



Dudian irkildi. Hançerini alıp birer birer canavarın kollarına sapladı.



Canavar acı çekince Dudian'in yüzüne saldırmaya çalıştı.



Dudian hançerini kaldırıp canavarın kolunu kesti.



Canavar çığlık attı, Dudian'in vücudunu sarmalamak yerine geri çekildi. Tuvaletin içine girdi. Suyun üstü kanla dolmuştu.



Dudian canavarın korkup kaçtığını görünce rahatlamıştı. Dikkatlice binadan dışarı tırmandı.



"Yaralarımla bir an önce ilgilenmeliyim." Dudian sol bacağından ve karnından gelen acıyı hissetti. Yüzü çirkinleşti. Takımın onu fark etmemesi için olabildiğince çabuk buradan gitmek istiyordu.



Zırhını çıkardı ve birkaç bitkiyi ezip yarayı kapattı. Sonra yeşil bir sarmaşıkla üstünü kapattı. Bitki karışımı kanamayı muhtemelen durdururdu.



Ardından zırhındaki kan izlerini yıkadı. Zırhın üstüne çamur sürdü ve tekrar giydi. Üstü çamur kokmaya başladı.



"Buradan gitmeliyim. Büyük yaratıklar beni görürse kesin ölürüm." Dudian ciddi bir şekilde olabilecek şeyleri düşünüyordu. Kokusunu örtmek sadece güvenlik amaçlıydı ama canavarlardan kaçınmak için yeterli değildi.



Göz açıp kapayıncaya kadar iki gün geçti.



bölgenin sınırı.



Dudian binanın etrafını kontrol etti. Yere boyanmış olan Mellon konsorsiyumunun bayrağını az çok görebiliyordu.



"Burası 6. bölgenin girişi. 6. bölgeden de 9. bölgeye geçebilirim."



Dudian karnını tutup bayrağı geçti. İki gündür kendini temizlememişti. Yara enfeksiyon kaptığından hemostatik* ilaçların pek bir etkisi yoktu. Yara artık çürüyordu, bu yüzden kesme zorundaydı.

 

*Hemostaz, kendi kendine olabilecek bir kanamayı önleyen veya herhangi bir nedenle başlayan bir kanamayı durduran süreçlerin tümüdür. Hemostatik ilaçlar, homeostazın doğal bir parçası olarak devreye giren hemostatik mekanizmaları kullanarak, kanama lehine dönmüş bozuk dengeyi, hemostaz lehine çevirmeye yardımcı olur.



Ancak, iltihaplanmış dokuyu kesmesi, oradan kan çıkacağı anlamına geliyordu.



bölge gibi tehlikeli bir yerde yarayı kesemezdi bu yüzden sadece acıya katlanabilirdi. Temizlenmiş bölgeye mümkün olduğunca kısa bir sürede dönmeyi umuyordu.



"Amacının beni test etmek yerine öldürmek olduğunu düşünmemiştim...."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr