Bölüm 135: #####

avatar
5131 12

The Dark King - Bölüm 135: #####


 

Bölüm

 

Seçim

 

************************************************************

 

Yemekten sonra Dudian çoklu ok atışı çalışmak için eğitim alanına gitti.



O gittikten bir süre sonra genç eğitmen Dudian'i görmek için geldi. Biraz şaşırmıştı ama hiçbir şey demedi. Bir süre çalışmasını izledi ve birkaç açığını gösterip gitti.



Dudian kalenin yatakhanelerine dönünce kütüphaneden çalışmak için bazı hukuk kitapları aldı.



Ertesi gün.



Dudian dünkü gibi kahvaltısını yaptı ve izin almak için genç eğitmene gitti.



"İzin mi? Yine mi?" Genç eğitmen kaşlarını çattı ve mutsuz bir sesle konuştu, "Resmi bir avcı olsan da, şu anda eğitim görmen gerekiyor. Antrenmanlarını aksatamazsın. Dün sadece bir istisnaydı. Bugün ne işin var bakalım?"



Dudian yalan söylemedi ve ne olduğunu anlattı, "Dün hukuk sınavının ilk aşamasını geçtim. Bugün de resmi sınava gireceğim."



Genç eğitmen şaşırmıştı. Hukuk sınavlarının ilk aşaması büyük bir olaydı. Sınavla ilgili birkaç şey duymuştu ama Dudian'in dün bunun için izin isteyeceği hayatta aklına gelmezdi.



Genç eğitmen Dudian'e şüpheyle baktı, "Hukuk çalışıp biraz öğrenmiş olabilirsin ama sınavı geçmek için bilgiye değil ustalığa ihtiyacın var. Bu kriterlere uyan pek kişi yok."



"Ben yine de deneyeceğim." Dudian ne hakkında konuştuğunu biliyordu.



Genç eğitmen bir süre düşündü, "Tamam o zaman, umarım başarılı olursun."

 

Dudian sevinmişti, "Teşekkürler, eğitmenim!"



"Gidebildiğin kadar erken git, erken gelmeyi de unutma." Genç eğitmen gitmesi için elini salladı.



Dudian hemen arkasını döndü kaleden çıktı. İlk gelen arabaya bindi ve doğrudan Pus bulvarına gitti.



Pus bulvarı, ticari bölgenin tam merkezindeydi. Metrekareye düşen fiyat o kadar fazlaydı ki o parayla ticari bölgenin dış taraflarında küçük bir kasaba alabilirdin.



Burada yaşayan insanlar soylulardan bile yüksek konumlara sahipti. Her yer lüks ve zarif dükkanlarla doluydu. Kadınlar üstlerinde mücevherler, ya çocuklarıyla ya da evcil hayvanlarıyla etrafta dolaşıyordu.



Araba Pus bulvarındaki adliyenin önünde durdu. Yayalar bu sokaktan pek geçmediği için etraf biraz ıssızdı. Sokağın ortasında 30 metre uzunluğun yüksek bir bina vardı. Binanın üst tarafı tıpkı bir su kabağının tepesine benziyordu. Binanın en tepesinde devasa bir haç işareti vardı.



Kutsal Kilise'nin öğretilerine göre haç arınmayı temsil ediyordu!



Mahkeme salonuna giderken Dudian yanında beyaz cüppeli insanların geçtiğini gördü. Bazıları elinde tuttukları hukuk kitaplarını okuyordu, bazılarıysa ciddi bir şekilde bir konu hakkında tartışıyordu.



"Sınav olmaya geldim." Dudian sessiz salona girdi. Kartını çıkardı ve muhafıza gösterdi.



Genç muhafız buz gibi bakışlarıyla Dudian'in elindeki kartı inceledi ve başını salladı, "İçeri gir."



İlk katın lobisi son derece genişti. En tepede büyük bir avize vardı ve tüm lobiyi aydınlatıyordu. Yukarıya bakınca şaşırdı. Beyaz kristal gibi şeylerden bir yunusun mozaiği yapılmıştı.



Beyaz ipeksi bir elbise giyen bir hizmetçi geldi ve nazik bir sesle dedi ki, "Sınav için gelenler lütfen beni takip etsin."



Dudian ve diğerlerini yan taraftaki bir salona götürdü. Tıpkı bir kiliseye benziyordu. Ön tarafta yüksek bir platform ve arkaya doğru sırayla dizilmiş oturaklar vardı. Oturaklarda bir düzineden fazla genç oturuyordu. Çoğu pahalı, açık renk, ipeksi kıyafetler giymişti. Sadece bir veya ikisinin yün veya keten kıyafeti vardı.



Platformun önünde birkaç masa vardı. Beyaz elbiseli hizmetçi boş masanın yanında duruyordu.



Dudian etrafı boş bir yer buldu ve oturdu. Bir süre sonra Jenny'nin kokusunu aldı. Kokuyu alınca sevinmişti. Çok geçmeden ipeksi yeşil bir elbise giyen Jenny geldi.



Dudian ayağa kalktı ve ona gelmesi için işaret etti.



Jenny oturacak yer bakarken Dudian'i fark etti. Gözleri birden açıldı ve gidip Dudian'in yanına oturdu.



"Erkencisin." dedi Jenny, sesini alçaltıp.



Dudian güldü, "Erken kalkan yol alır."



"Ne yoluymuş o?" diye sordu Jenny, kurnaz bir sesle.



"Mutluluk yolu."



Jenny kıkırdadı, "Hazır mısın?"



"Tabii ki." Dudian kendinden emin bir şekilde konuştu, "Yazılı sınav olduğu sürece kesinlikle tam puan alırım."



*Puchi*, Jenny gülmeye başladı.



Saat 9'da biri daha gelene kadar şakalaşmaya devam ettiler. İki hizmetçi neredeyse beş metre uzunluğunda olan sınav odasının kapısını açtı.



Beyaz cüppe giyen dört kişi, arkalarında altın cüppe giyen iki kadın ve iki erkekle beraber içeri girdi. En gençlerinin yaşı 30 civarındaydı. Hepsinin yüzünde çarpıcı bir ifade vardı.



"Sessizlik!" diye bağırdı içlerinden biri.



Salon bir anda sessizleşti.



"Sınav bir saat sürecek." Altın cüppe giyen elini salladı, hizmetçi de bir kum saati çıkardı, "Umarım burada ne yaptığımızı unutmazsınız. Eğer birisinin kopya çekmeyi çalıştığını görürsem anında atılacak ve bir aylığına hapis cezası alacak!"



Bir düzine kadar insan birbirine baktı, sanki ses çıkarmaktan korkuyorlardı.



Dudian Jenny'e göz kırptı.



Jenny biraz gergindi ama Dudian'in eğlenceli yüz ifadesini görünce yüzünde bir gülümseme oluştu.



Bir süre sonra sınav başladı.



Kum yavaşça alt tarafa akıyordu.



Dudin elinde bir tüyle kağıdı kontrol etti. Ardından cevapları yazmaya başladı. Birçok sorunun cevabını biliyordu bu yüzden kısa bir süre düşündü ve cevap verdi. Ancak, aklına gelmeyen bazı sorular vardı. Dilinin ucundaydı ama bir türlü ne olduklarını çıkartamıyordu. Ne de olsa, tüm bildiklerini toplayıcı eğitim kampındayken öğrenmişti. Çalışmak için her gün sadece kısacık bir zaman ayırıyordu. Bu yüzden temelleri pek sağlam değildi.



"Bir hakim olduğunu düşün... Sence yasa nasıl geliştirilebilir?"



Dudian son soruya baktı. Soru yasa hakkında tüm bildiklerini kapsıyordu. Eğer cevabı güzel olmazsa konu hakkında ne kadar bildiği ortaya çıkacaktı ve bilgisinin yeterli olmadığı belli olacaktı.



"Eğer bir hakim olsaydım, yapacağım ilk şey kölelik ve aristokratik sistemi değiştirmek olurdu. Eğer kanunun karşısında eşitsek, o zaman herkes her şeyde eşit olmalı ve sınıf farklılıkları olmamalı!"



"Zaman doldu!" O sırada, altın cüppeli adamlardan biri yüksek sesle bağırdı.



Dudian kalemini bıraktı.



Jenny de yazmayı bıraktı ve Dudian'e baktı. Göz göze geldiler, o anda ikisi de tüm soruları bitirdiklerini anlamıştı.



Sorumlular tüm kağıtları topladı.



"Gidebilirsiniz! Üç gün sonra sonuçlara bakmak için geri dönün." diye duyurdu adam.



Kapılar açıldı ve herkes gitti.



Dudian Jenny'e dedi ki, "Seni evine bırakabilir miyim?"



Jenny'nin yüzü kıpkırmızı oldu, "Bugün teyzem beni almaya geldi, dışarıda bekliyor."



Dudian güldü, "İyi o zaman! Üç gün sonra görüşürüz."



"Tamam."

 

Kapıdan çıkıp birbirleriyle vedalaştılar. Dudian kar beyazı kaşmir bir deri ceket giyen soylu bir hanımefendinin götürdüğü Jenny'e baktı. Lüks arabalarına bindikten sonra Dudian gözlerini çekti.



Kaleye dönüp çoklu ok atışlarını çalışmaya başladı.



Genç eğitmen sınav hakkında birkaç soru sordu ama asıl işinin avlanmak olduğunu ve çok fazla dikkatini dağıtmaması gerkektiğini hatırlattı.



Göz açıp kapayıncaya kadar üç gün geçti.



Dudian gideceğini genç eğitmene önceden söylemişti. Erkenden kahvaltısını yaptı ve doğrudan adliyeye gitti.



Sonuçları beklemek için bir düzine kadar kişi gelmişti. O geldiğinde güneş daha yeni doğuyordu. Bir süre sonra Jenny'nin arabası da geldi. Yanında Burong ailesinin şövalyesi vardı. Jenny kalabalığa baktı ve Dudian'i buldu.



"Erkencisin." dedi Jenny ve gülümsedi.

 

Dudian ona göz kırptı, "Erken kalkan yol alır."



Jenny güldü.



İkisi sessizce sohbet ederken adliye binasının kapısı açıldı. Yaşlı bir adım elinde bir listeyle dışarı çıktı ve isimleri okumaya başladı.



"Jennifer Burong!"



Jenny kendi ismini duyunca rahatlamıştı.



"Dean!"



Dudian de rahatladı. Kağıdını verdiğinde içinde sanki her an patlayacak bir bomba var gibiydi. Birkaç soruyu yanlış cevapladığını biliyordu. Gerçekten de geçebileceğini beklememişti.



"Güzel!" Jenny Dudian'in ismini duyunca alkışladı.



Dudian onun mutlu görünüşünden etkilenmişti, "Bundan sonra iş arkadaşı sayılırız."



Jenny'nin yüzü kızardı, "Tekrar bir toplayıcı olacak mısın?"



Dudian duvarın dışındaki acımasız dünyayı düşünmeden edemedi. Stajyer statüsünü kazanmıştı. Eğer resmi bir pozisyona gelebilirse hayatı değişebilirdi. Peter ve toplayıcı karargahındaki diğerleri emekli olmuş avcılardı. Artık normal bir yaşam sürebilirdi.



İyi bir yaşam biçimi olan ve aklı başında olan hiç kimse bir avcının hayatını tercih etmezdi. Kıdemli avcılar bile duvarın dışına çıktığında hayatlarını riske atıyordu.



Dudian bu olasılıkları kafasında geçiriyordu. Jenny bunun onun hayatını değiştirecek seçim olduğunu fark etti. Bir süre tereddüt etti, "Eğer duvar babamın söylediği gibi tehlikeliyse... o zaman... yine de dışarı çıkacak mısın?"



Dudian ona baktı. Bir anlığına içinden ona bir daha dışarı çıkmayacağına dair söz vermek geçti. Ama sonunda kararını verdi ve başını salladı, "Büyük duvarın içine tıkılı kalmak istemiyorum."



Jenny ona baktı ve gülümsedi, "Biliyordum, ben yanılmadım."



Çok geçmeden ikisi de stajyer rozetlerini aldı. Üstelik, yaşlı adamdan resmi rapor vermeleri ve ilkeleri öğrenmeleri için bir randevu almışlardı.



İlkeler şunlardı: "adil," "dürüst," ve "açık görüşlü!"



"Ben önden gidiyorum, görüşürüz." Jenny Dudian'e elini salladı ve arabaya bindi.



Dudian de bir araba kiralayıp eğitim alanına geri döndü. Yolda kendi kendine düşünüyordu, "Stajyerler günde sekiz saat çalışmak zorunda. Eğer göze çarpan bir performans sergilerlerse o zaman kıdemli memurluğa terfi edilirler. Bu sayede, her gün adliyeye rapor vermek zorunda kalmazlar. Sadece yerel davalarla ilgilenirken resmi hakimlere yardımca olmaları gerekir."



"Sekiz saat. Avcı eğitimi yüzünden o kadar zamanım olmayacak."



"Eğer bir hakim veya kıdemli memurluğa bir konuma terfi olmak istemezsem o zaman hergün rapor vermem gerekmez." diye mırıldandı Dudian.



"Ama en azından kıdemli memur olmam gerek. Duvarın içine konumuna göre güvenlik sağlanıyor. Hem bu ilerde simya işlerimde işe yarayabilir."



Dudian kararını vermişti, şimdilik avcı eğitimini bitirmekle uğraşacaktı. Bu iş ona bayağı altın sağlıyordu. Yüksek riski vardı ama yüksek kazancı da vardı.



Eğitim alanına gidince çoklu ok atışını çalışmaya devam etti.

 

...

 

...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr