Bölüm 133: #####

avatar
4973 13

The Dark King - Bölüm 133: #####


 

Bölüm

 

Sınavı Geçmek

 

******************************************************

 

Sınava giderken yolda onla karşılaşmak Dudian'in aklına hayatta gelmezdi. İçten içe mutlu olmuştu, "Tesadüfe bak yine karşılaştık!"



Jenny de mutlu olmuştu, "Neden geldin?"



"Sana söylemiştim. Benim hayallerim de seninkiler kadar büyük." Dudian güldü, "Ben de hakim veya avukat olmak için sınava girmeye geldim!"



Jenny'in yüzü kızarmıştı, "Sen de hukuk mu okuyacaksın?"



"Tabii ki de." Dudian sanki hukuk konusunda bir uzmanmış gibi göğsünü gerdi.



Jenny güldü, "Tamam o zaman bekleyip göreceğiz!"



"Göreceğiz!" dedi Dudian, kararlı bir şekilde.



Jenny önlerindeki uzun araba kuyruğuna baktı. Sesinde biraz mutsuzluk vardı, "Çok fazla araba var. Korkarım ki sıra bize gelene kadar akşam olur."



Dudian de bu kadar süre beklemenin sıkıcı olacağını biliyordu, "O zaman arabadan in, ben yolu açarım sen geçersin!"



"Sen mi?" Jenny ona baktı ve başını salladı, "Hayatta inanmam."



"Ben çok güçlüyümdür!" Dudian kolunu kaldırıp kaslarını gösterdi. Ona göz kırptı ve dedi ki, "Ne iş yaptığımı unutma."



Jenny'nin gözleri parladı, "Tamam o zaman bekle. Hemen iniyorum."



"Genç hanım, olmaz! Hayatta olmaz!" Jenny'nin aşağıya inmeye niyeti olduğunu görünce şövalye hemen Dudian'in önüne geçti. Aceleyle onu durdurmaya çalıştı.



Ancak kapı çoktan açılmıştı ve Jenny inmişti. Üstünde göze çarpan ve etrafa enerjik bir hava yayan yeşil çiçekli bir etek vardı.



"Yolumdan çekil yoksa senin yüzünden sınava geç kalacağım. Bak babama söylerim!" Jenny önünde duran genç şövalyeye baktı.



Şövalye bir süre tereddüt etti, "Hanımım... O zaman kalabalığın arasından geçmeniz için size eşlik edeceğim. Şövalye onurum üzerine yemin ederim ki başka bir niyetim yok..."



Daha diyeceğini bitiremeden büyük bir güç onu yere itti. Hatta yerde yuvarlandı.



Kendine geldiğinde az önceki çocuğun genç hanımın elini tuttuğu ve kalabalığın arasına karıştığını gördü.



"Hanımım! Hanımım!" Şövalye şaşırmıştı. Kalabalığın arasına dalmak istedi ama öyle yaparsa bir sürü kişiyi yaralardı. Üstelik böyle bir hareket şövalyelik kodunda yoktu.

 

...

 

...

 

"Yol açın, yol açın, yol açın!"



Dudian bir eliyle Jenny'nin elini tutuyor, diğer eliyle de önündeki kalabalığı kenara itiyordu. İnsanlar sanki bir pamuk yumağı gibi kenara itiliyordu.



Genç şövalyenin peşlerinden gelmediğini görünce rahatlamıştı. Sokağın kenarına geldi ve dönüp Jenny'e baktı, "İyi misin?"



Jenny elini göğsüne koydu, "Fazla bir şey yok. Sadece biraz zor nefes alıyorum!"



"Tamam o zaman biraz dinlenelim." Dudian onun hakkında endişeleniyormuş gibi davranıyordu.



Jenny başını salladı ama Dudian'in hala elini tuttuğunu görünce dedi ki, "Artık elimi bırabilirsin."



Yumuşacık elini tutarken Dudian'in içi sıcacık bir hisle dolmuş ve heyecanlanmıştı, "Etrafta çok fazla kişi var. Elini bırakırsam kaybolabilirsin!"



Jenny etrafa bakınca anladı. Bir anlığına irkildi. Dudian'in elinin kalın ve sıcak olduğunu hissetti. Dudian elini tutarken güvende hissediyordu. Yüzü kıpkırmızı oldu bu yüzden başını öne eğdi ve daha fazla bir şey demedi.



Dudian uzun süre sessiz kaldıklarından dedi ki, "Ama merak etmene gerek yok. Ayrılsak bile ne olursa olsun ben seni bulurum!"



Jenny 'hmm' diye bir ses çıkardı ama başını kaldırmadı.



Bir süre sonra tekrar ilerlemeye devam ettiler.



Jenny'nin hızlıca geçebilmesi için insanları kenara itiyordu. Etraftakiler onları iten kişiyi karıştırıp başkalarına saldırıyordu. Dudian yüzünden birçok masum kişi dayak yemişti.



Çok geçmeden Boer Meydanına ulaştılar. Önleri resmen insan seliydi.



"Dur ben bir bakayım." dedi Dudian, Jenny'e ve zıplamaya başladı. Önlerindeki meydan da 20 metre genişliğinde açık bir alan vardı. Açık alanın ortasında dikdörtgen bir masa vardı. Beyaz cüppe giyen üç kişi masanın arkasında oturuyordu, içlerinde biri kadın diğer ikisi erkekti.



Önlerinde uzun bir sıra vardı.



Dudian birkaç kez daha zıpladı.



"Şimdi nereye?" diye sordu Jenny, Dudian'in daha fazla zıplamadığını görünce.



Dudian güldü, "Benimle gel." Yan taraftan ileriye doğru sıvıştılar ve birkaç dakika sonra sıraya girmişlerdi.



Önlerinde büyük bir grup genç kız vardı. Tavırları, kıyafetleri ve konuşmalarından soylu veya zengin ailelerden geldikleri belli oluyordu. Böyle statüleri olsa da birer hakim veya avukat olmak istemeleri, bu pozisyonların ne kadar da önemli olduğunu gösteriyordu.



"Sen önümde dur." Dedi Dudian.



Jenny ona baktı ama hiçbir şey demedi. Sessizce önüne geçti.



Dudian arkasında duruyor ve saçını kokluyordu.



"İlk sınav biraz zor gözüküyor.” Jenny sınavı olduktan sonra gelenlerin yüz ifadelerine baktı.



Dudian dedi ki, "Kendine güven! Sınavı kolayca geçebileceğine inanıyorum."



Sıranın onlara gelmesi fazla sürmedi.



"Sınav kağıdınız bu. Cevaplamanız için bir dakikanız var." Masanın arkasında oturan beyaz saçlı bir adam umursamazca söyledi.



Eliyle Jenny'e beyaz bir sayfa ve tüy uzattı ve hemen cevaplamasını istedi.



"Kopya çekme yok." dedi Main, Jenny'nin arkasında duran Dudian ve diğerlerine.



Aslında, Dudian kopya çekmek istese bile bir şey göremezdi çünkü Jenny yüzünden kağıt gözükmüyordu.



Sol tarafta oturan orta yaşlı kadın cep saatine baktı ve dedi ki, "Süre bitti."



Jenny hemen yazmayı bıraktı.



Ortada oturan orta yaşlı adam kağıda baktı ve başını salladı, "Aferin, geçtin. Yarın sabah 9'dan önce mülakat için Pus bulvarına gel. Umarım onu da geçersin."



Jenny'nin yüzünde bir gülümseme oluştu.



"Lütfen, sınavın cevaplarını başkasına söyleme." diye hatırlattı Main.



Jenny tereddüt eder gibi Dudian'e baktı.



Dudian güldü, "Beni bekle, bir dakikaya geliyorum."



Jenny başını salladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr