Olağanüstü Avcı

****************************************************

Göz açıp kapayıncaya kadar 7 gün geçmişti.

Tüm değerleri normaldi, bir tek vücudunun radyasyon değeri 1.5'e çıkmıştı. Başlangıç seviyesindeki bir avcıya göre çok fazlaydı. Başlangıç seviyesindeki avcıların değerleri normalde 0'a yakın oluyordu.

Dudian bunun asıl nedeninin göle girmesi olduğunu biliyordu. Ama radyasyon değeri 5'in altında olduğu için endişelenmemişti. Eğer radyasyon değeri 5'i geçseydi o zaman Kutsal Kilise'den radyasyonu arındırmak için arınma suyu alabilirdi. Arınma suyu pahalı olsa da, sorunu parayla çözebildiği sürece hiçbir sorun olmazdı.

Sekizinci günde gelen kişi kadın Işık Şövalyesiydi, kafesin önüne geldi ve elini kaldırıp şövalye çırağına kapıyı açmasını işaret etti. Çırak hemen bir anahtar çıkardık kilidi açtı, "Artık gidebilirsin, konsorsiyumundan biri dışarıda seni bekliyor."

Dudian ayağa kalktı ve üstünü çırptı, ardından onu takip etti.

Dışarı çıkınca Mellon konsorsiyumunun arabasının yolda durduğunu gördü. Testleri yaparken muhafızlar da ona kim olduğunu sormuştu ve Mellon konsorsiyumuna döndüğünü haber vermişti.

Dudian arabaya yaklaştı, sürücü hemen arabadan indi ve saygılı bir şekilde dedi ki, "Dean Bey siz misiniz?"

Dudian başını salladı.

"Sizi almaya geldim efendim. Lütfen buyrun." dedi sürücü, Dudian'e.

Kafesin içinde bir süre yaşadıktan sonra, lüks ve geniş bir arabaya oturunca Dudian tatmin olmuştu.

Araba ıssız ve yıkık dökük kasabadan çıktı. Kısa bir süre sonra yerleşim bölgesinin dışına gelmişlerdi. Etraftaki kasabalar ve köyler giderek daha da temiz gözüküyordu.

Birkaç saat sonra Dudian avcı karargahına geri dönmüştü.

Dudian sürücüye teşekkür etti ve arabadan indi ve sonra arkasını dönüp kaleye doğru gitti. Ancak muhafızlar onu durdurdu, tabii anca avcı rozetini gösterdikten sonra kaleye girebildi.

Doğrudan nehrin yanındaki eğitim alanına gitti. Yaklaşınca antrenman yapan beş kişi gördü. Sıra atışı antrenmanı yapıyorlardı.

Dudian'in geldiğini görünce şaşırmışlardı. Dudian'e en yakın olan şaşkınlıka dedi ki, "İyi misin?"

"Kötü mü gözüküyorum?"

Çocuk o anda kaba davrandığın anladı bu yüzden çabucak dedi ki, "Tabii ki de hayır, şey, demek istediğim bu kadar uzun süredir yoktun ve biz de düşündük ki..."

Dudian gülümsedi ama hiçbir şey demedi. Ona yardım etmesi gereken hizmetkarların orada olmadığını gördü bu yüzden eğitim yayını ve oklarını alıp çalıştığı kulvara girdi.

"Görev neyle ilgiliydi? Ne yaptınız?" diye sordu yanındaki genç çünkü çok meraklanmıştı.

Dudian gencin kahvaltı yaparken onla bir iki kelime ettiğini hatırladı, "Yaratığın izini sürdüm. Av biteli bayağı oldu."

"Bitti mi?" Çocuk dedi ki, "Tehlikeli miydi? Yaratık çok güçlü müydü?"

Dudian diğer üçünün de meraklı baktığını görünce dedi ki, "Çok tehlikeli ve acımasızdı. Eğer düzgün çalışmazsak ve öyle bir canavarla tek başımıza karşılaşırsak, başımıza gelecek tek şey yemeği olmak ve ardından da pisliği olmak olur."

"Pislik mi!?" "Pislik" kelimesini duyunca kız hemen elleriyle ağzını kapattı.

Dudian omzunu silkti, daha fazla bir şey demedi ve oklarını atmaya devam etti.

Dudian'in daha fazla konuşmadığını görünce hayal kırıklığına uğramışlardı. Ancak, Dudian'in dediklerini ciddiye almamışlardı. Dudian'inki gibi birçok hikaye duymuşlardı. Yaratıkların duvarın içinde yaşayan mutasyona uğramış hayvanlara göre çok tehlikeli olduğunu biliyorlardı. ama kendilerinden eminlerdi çünkü ellerine büyü damgaları geçer geçmez süper güçleri olacaktı ve yüksek miktarda para kazanabileceklerdi.

Antrenman devam etti.

Yarım saat sonra genç eğitmen kontrol etmeye geldi. Dudian'i görünce hem şaşırmış hem de rahatlamıştı, "Neden bu kadar geç geldin?"

"Geri geleli bayağı oldu ama muayene için beni gözaltına aldılar." Dudian ok atmayı bıraktı ve açıklamaya başladı.

Genç eğitmen dedi ki, "Anlıyorum. Ama haftalar geçti ve senden hala haber alamadık. Konsorsiyum neredeyse seni aramak için birilerini gönderecekti. Glenn ve diğerleri çoktan geri döndü!"

Onları dinleyen diğer stajyer avcılar Glenn ismini duyunca şaşırdı. Hepsi konsorsiyumun en iyi iki avcısını biliyordu. Glenn'in ismi stajyerler arasında bile biliniyordu. Herkes nasıl bir statüsünü olduğunu bilirdi.

Dudian'in görev çıktığında böyle efsanevi bir kişiyle yan yana savaştığını öğrenince onu kıskanmışlardı.

Dudian genç eğitmenin kızgın ifadesine baktı, hafiften öksürdü ve dedi ki, "Biraz ölümsüz öldürmeye gittim. Ama ipin ucunu kaçırmış olabilirim. Ne kadar öldürdüğümü bile bilmiyorum."

"Ben ne kadar getirdiğini biliyorum!" Genç eğitmen dedi ki, "Yanında tam olarak 723 tane buz kristali getirdin. Ticaret anlaşmasına göre Maliye Bakanlığı sana 723 altın verecek. Paraya ihtiyacın olsaydı bize söyleyebilirdin!"

Dudian genç eğitmenin o kadar da kızmadığını görünce rahatladı. Gülümsedi ve dedi ki, "Tamam, bir dahakine isterim."

Genç eğitmen dedi ki, "Tamam o zaman, senin için iyi bir eğitim oldu ama bir daha böyle bir şey yapmamalısın. Bu sefer yeni geldiğin için seni suçlamayacağım ama bir daha böyle bir şey olursa seni ölene kadar çalıştırırım."

Dudian anlamış gibi başını salladı.

Dudian'in uslu bir çocuk gibi durduğunu görünce genç eğitmenin yüz ifadesi yumuşadı. Bu yüzden daha fazla bir şey demedi. Aslında Dudian onu gururlandırmıştı. Acemileri bırak başlangıç seviyesindeki avcılar bile tek başlarına 700 buz kristali avlayamazdı. Sadece tecrübeli avcılar böyle bir sonuca ulaşabilirdi.

Psikolojik baskı bile tek başına dayanması zor bir şeydi.

Üstelik, 8-9 gün içerisinde bu kadar çok ölümsüz avlayabildiğine göre Dudian avlanmakta son derece yetenekliydi. İster avlanma yeteneği, ister cesareti olsun hepsi başlangıç seviyesindeki avcılarla eş değerdi. Dudian'in tek eksiği tecrübeydi. Yeteneklerini daha çok geliştirmeliydi.

Üstelik, 'hayalet suikastçı' Glenn döndükten sonra Dudian hakkında iyi sözler söylemişti ve onu övmüştü. Bu olay günlerdir eğitim kampında yayılıyordu ve patron da Dudian'i övmüştü. Bunun yanı sıra patron, eğitmene çok iyi bir avcı yetiştirdiğini söylemişti.