Bölüm 121: #####

avatar
5389 12

The Dark King - Bölüm 121: #####


 

Bölüm

 

Hisar

 

*************************************************

 

Lağımlara en son 300 yıl önce bakım yapılmıştı. Karanlıktı ve havada ekşi bir koku vardı. Zaman zaman demir kutular duvara çarpıyor ve etrafta yankı yapıyordu.



Linda nefes alış verişini yavaşlattı. Olabildiğince hareket etmemeye çalışıyordu. Bunca yıllık tecrübesi ona sadece kemik sıçanlarının değil diğer canavarlarında lağımlarda saklandığını öğretmişti.



Karanlık yüzünden fazla bir şey göremiyordu. Sadece beş metre uzaklığı görebiliyordu. Eğer Dudian burada olsaydı karanlıkta görmenin her avcıda olmadığını fark eder ve şaşırırdı. O yetenek büyü damgasıyla gelen sıra dışı özelliklerden biriydi.



Linda'nın kulakları dimdikti. Etraftaki potansiyel tehlike yüzünden her sesi duymaya çalışıyordu.



Ciyaaakk!



20 metre kadar uzakta bir kemik sıçanının çığlığı yankılandı. Son derece acı dolu bir sesti ama çok geçmeden sustu. O sırada suda bir dalgalanma oldu.



Linda sesin sıçanların aralarında yemek için mi savaştığından mı, yoksa başka bir şeyin sıçana saldırdığından mı çıktığından emin değildi. Ancak, sıçanların ona bir tehdit oluşturmayacağını ve sıçana saldıran şeyin onu tehdit edemeyeceğini bildiğinden hiçbir yere gitmedi. Dikkat ettiği sürece her şey yolunda gidecekti.



Duvara yaslandı ve yavaşça yürümeye başladı. Yaratığın birinin çıkıp onu bir anda kanala çekmemesi için çok dikkat ediyordu.



100 metre kadar dolaşmıştı ve sonunda bir köşede açıklık bulmuştu. Havada loş bir ışık vardı ve ekşi koku sonunda yok olmuştu.



Linda sürünerek lağımdan çıktı. Dışarı çıkınca derin bir nefes aldı. Etrafa baktı, beyinkakanların onu daha fazla kovalamadığını gördü. Rahatladı ve en yakın binaya gitti.



Binaya yaklaşınca birkaç ölümsüzün kükreyip doğru koştuğunu gördü. Ani bir dönüşle ölümsüzlerin kafası sanki ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi düştü.



Sabit bir yer buldu ve oturdu. Karnı guruldadı ve arkasında bıraktığı çantasını düşündü. Dudian'i düşününce yüzü kasvetli bir ifade oluştu. İçi kinle dolmuştu, "Çocuk kokumu almış ve ölmediğimi öğrenmiş olmalı. Benim peşimden gelecek... İşte o zaman onu öldüreceğim!"



Gözlerinin önünde ölen Nick, Rona ve Reid'i düşündü. Yumruklarını sıktı, "İntikamınızı alacağım! Ardından küllerinizi avcı mezarlığına gömeceğim..."



Nefretini bastırdı ve sakince düşündü, "Küçük şeytan kesinlikle tekrar ortaya çıkacak. Ancak yine garip tuzaklarıyla geri dönecek. Eğer canavarları kullanırsa lağımlarda saklanacağım veya yan taraftaki 9. bölgeye giderim. Ama üstüne ölümsüz tozu sürdüğünden beyinkakanları kullanamayacak. Üstelik, bir kez başarması için ikinci kez başaracağı anlama gelmez."



"Sırf tuzakla gelirse... Tuzak yapmakta uzman olmadığından beni öldüremez. Gale'ı sadece sürpriz bir atakla şansına öldürdü."



"Üstelik, isabetli atabildiği menzil 100 metre civarında!"



Dudian'in saldırı menzilinin hem yay hem de yetenekleri yüzünden sınırlı olduğunu fark etmişti. Menzili arttırmak birkaç günlük eğitimle yapılacak bir şey değil. Ayrıca oklarının sınırlı olduğu aklına geldi.



"Yüz metre... Eğer yüz metre içindeyse ve tekrar bana saldırmaya çalışırsa, onu öldürmek için üç veya beş saniyeye ihtiyacım olacak. Beyinkakanlar yüzünden ağır yaralı olduğumu biliyor olmalı bu yüzden kesinlikle saldıracak!



İçinde bir huzursuzluk vardı ama fikrini yine de değiştirmedi, "Hiçbir şey yapamayacak. Tabii beni vurabileceğine inanacak kadar aptalsa. Bana saldırması için burada bekleyeceğim ve geldiği zaman avucumun içine düşecek. Gale'ın koku alma yeteneğini ona karşı kullandı... Ama öyle taktikler benim üzerimde işe yaramaz..."



Her şeyi düşündükten sonra aklında bir plan şekillenmişti.

 

...

 

...

 

Whoosh!



Dudian polis merkezini ararken hızlıca sokaklardan geçiyordu. Ara sıra canavar kokusu alıyordu bu yüzden onlardan kaçınmak için dolanıyordu.



"Bir düzine kadar sokak dolaştım. Bu bölgede hiç polis merkezi yok mu?" Dudian kaşlarını çattı. Ancak, çok geçmeden üç dört metre yüksekliğinde yüksek bariyerli bir yer buldu. Yüzlerce metre uzunluğundaydı ve ortası çökmüştü. Yağmurun ve radyasyondan mı yoksa savaş yüzünden mi olduğunu bilmiyordu ama ortası resmen erimişti.



"Hisar?" Dudian şaşırmıştı.



Duvarlar sarmaşıklarla kaplansa da yine de yapı onu etkilemişti.



300 yıl önceki felaket yüzünden mülteciler şehirlere doluşmuştu ve bu yüzden insanları korumak için hisarlar inşa edilmişti. Bu hisarlar şehrin çeşitli yerlerine kurulmuştu ve ölümsüzlere karşı olan 2. savunma hattıydı.



Dudian bir süre sessizce düşündü ve hisara doğru koştu.



Hisarın yakınlarında patlatılmış bomba izleri vardı. Etraf kemiklerle doluydu. İskeletlerden birinin elinde makinalı tüfek ve üstünde askeri yeşil kıyafet vardı ama kıyafetin rengi çoktan solmuştu.



Makinalı tüfek yağmur yüzünden paslanmış ve erimişti. Tüfeğin kendisi paslanmaz çelikten olsa da yağmurda nükleer radyasyon vardı.



Dudian makineli tüfeği görünce şaşırmıştı. Hisarda birçok silah olduğunu anladı!



Makineli tüfeği aldı ve hafifçe kırdı. Peşinde olduğu şey mermilerdi. Çabucak merminin başını söktü. İçinde kara barut vardı ama çoktan katılaşmıştı.



İçi pişmanlıkla dolmuştu, mermileri yere attı ve hisarın içine girdi.



Yolda giderken etrafa saçılmış kemikler gördü. Kemiklerin arasında evrimleşmiş yılan kemikleri vardı. Kuyruklarından bacaklar çıkmıştı!



Dudian tam dışarıda bir tank gördü.



"Tank mı?" Dudian tankı görünce şaşırmış ve etkilenmişti. Yosun ve sarmaşıkla kaplıydı ama uzun namlusu hala gözüküyordu. Lakin namlu yamuktu, ne kadar zorlu bir savaş geçirdikleri belli oluyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44307 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr