Bölüm 120: #####

avatar
4989 12

The Dark King - Bölüm 120: #####


 

Bölüm

 

Dua

 

**************************************

 

Beyinkakanlar sinirlerini çıkartmak için sanki bir şey arıyor gibiydi.



Linda ve Reid duvardaki delikten gizlice onları gözlemledi. Gerginlerdi, canavarların dikkatini çekecekler diye, kalp atışlarını yavaşlatmak için yavaş yavaş nefes alıyorlardı.



"Bir şey olmayacak, bir şey olmayacak..." Reid hançerini tutup dua etmeye başladı, "Bizi bulamayacaklar, beyinkakanlar ölümsüzlerle beslenmiyor. Ey, Işığın Tanırısı, Babamız, lütfen bizi kutsa..."



Roar! Roar!



Sürü hedefini kaybetmişti bu yüzden amaçsızca sokakta dolanıyorlardı.  Yılan gibi kuyrukları yerde kıvrılıyordu. Saldıracak bir şey bulmak için sağ sola bakıyordu.



Linda ve Reid beyinkakanların saklandıkları binaya gelmediğini görünce rahatlamıştı. Ancak beyinkakanlar hala etrafta dolaştığı için rahatlamamıştı. İçlerinden beyinkakanların gitmesi için dua ediyorlardı.



Bu gergin anda ıslık gibi bir ses geldi, bir ok küçük binaya saplandı.



Linda ve Reid korkudan yerlerinde zıpladı, Dudian'i tamamen unutmuşlardı.



"Lanet olsun!" Linda okun binaya saplandığını duyunca ellerini yumruk yaptı. Ama çabucak bir plan yaptı. Eğer bir okla onları binaya çekme istiyorsa o zaman o da bir taşla onları uzaklaştıracaktı. Bir taş altı ve elini kaldırıp okun geldiği yöne attı.



Whoosh!



Ayağa kalkıp taşı atması ve çömelmesi bir olmuştu.



Bang! Çat! Attığı okun başarılı bir şekilde cama çarptığını gördü. Ses özellikle keskindi!



Sesi duyan sürü etrafa baktı ve oraya doğru koştu.



Ancak, Linda şaşırdı çünkü beyinkakanların onlara doğru koştuğunu gördü!



"Bu....."



Düşünecek zaman yoktu çünkü beyinkakanların saldırısı binayı çökertiyordu.



Linda hemen yanındaki pencereden atladı ve sokağın öbür tarafına düştü. Düşüşlerinin etkisini azaltmak için yuvarlandılar ve hemen ayağa kalkıp koşmaya başladılar.



Reid atlamak için biraz geç kalmıştı. Atlarken birkaç taş üstüne düşmüştü. Taşlardan biri burnuna gelmişti. Reid burnunu tuttu ve elinde kan olduğunu gördü.



Beyinkakanlar anında kanın kokusuna odaklandılar ve ona doğru koştular.



"Hayı...." Reid paniklemişti. Hançeriyle kendini korumaya çalıştı ama beyinkakanlar çoktan onu ısırmıştı. Beyinkakanlar organlarını yemeye başladı. Etrafa oluk oluk kan akıyordu.



Linda'yı gören diğer beyinkakanlar Reid'i yemek yerine onu kovaladı.



Linda'nın yüzü soldu, on beş tane gümüş seviye avcının bile bu sürünün karşısında bir hiç olduğunu biliyordu.



Çantasını ve önceden avladığı yaratıklardan topladıklarını bırakıp koşmaya başladı.



Roar! Roar!



Sürü aynı anda kükredi ve onun peşine takıldı.



Onlar gittiken sonra küçük binadan bir kişi çıktı. O Dudian'di. Çöken binaya baktı. Reid'den arda sadece kan kalmıştı. Bir insanın yenişini ilk defa gördüğünden midesi bulanmıştı.



Hemen başını çevirip attığı oka baktı. Okun ucuna taktığı kan torbası çoktan patlamıştı.



Yerdeki çantaya baktı. Farklı farklı yaratıklara ait vücut parçalarının kokusunu alıyordu.



Dudian çantayı aldı ve içinde birkaç kuru yiyecek buldu. Son üç gündür canavar aramaktan hiçbir şey yememişti bu yüzden hemen yemeğe yumuldu.



Yemeği yerken aniden Linda'nın kanının kokusunu aldı. Onun bu kadar erken yaralanmasını beklememişti. Görünüşe göre yaratıkları bularak iyi bir iş yapmıştı.



"Geberdi." diye fısıldadı Dudian.



Ancak, Linda'nın kokusunun aniden başka kokularla birleştiğini fark etti. Keskin ve ekşi bir koku onunkinin üstünü örtüyordu. Nereye gitmiş olabileceğini düşünüyordu.



Lağımlar!



Canavarların vücutları büyük olduğu için içeri giremediğini ve sokakta kaldığını fark edince Dudian gözlerini kıstı.



Bu kadar yaratığı buraya çektikten sonra Linda'yı öldürmekte başarısız olacağını düşünmemişti. Orta seviye avcıların hayatta kalma yeteneği gerçekten de inanılmazdı.



Hemen peşinden gitmedi çünkü Linda'nın kokusundan fazla hızlı gitmediğini anlamıştı. Görünüşe göre canavarların peşinde olmadığının farkındaydı ve gücünü toplamaya çalışıyordu.



"Artık rahattır, okla saldırsam bile pek bir etkisi olmayacak. Dikkat dağıtma yöntemi artık bir işe yaramayacak. Bir kez kullandım bir daha buna düşmez." Dudian kaşlarını çattı.



Onu tek başına bırakabilmişti ama yaklaşıp saldırmak işe yaramayacaktı, "Böyle pes mi edeceğim?" diye fısıldadı Dudian.



"Eğer okçu yeteneklerim daha iyi olsaydı onu baştan öldürebilirdim. Ama şimdi menzilim 100 metre, bu da demek oluyor ki bir kere başarısız olursam, ölen ben olacağım.." Dudian ellerini sıktı, "Kendimi geliştirmek istesem de bir anda yapamam. Normal oklar da yavaş olduklarından bir işe yaramaz."



"Elimde ateşli silah olsaydı..."



"300 yıl geçti polis merkezindeki silahlar çoktan paslanmıştır."



"Oh?!"



Dudian bir anlığına duraksadı, "Silahları kullanamam ama mermileri kullanabilirim. Ah! Barutları kullanarak bir bomba yapabilirim!"



Bunu düşününce heyecanlanmıştı. Polis merkezlerinde silah depoları vardı. Çoğu silah ve mermi o depolarda saklanıyordu. Kapalı yerde olduklarından 300 yıl geçse bile hala işe yararlardı!



Dudian hemen sokaklarda dolaşıp polis merkezini aramaya başladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr