Bölüm 73: Gözaltı Merkezi

avatar
5195 13

The Dark King - Bölüm 73: Gözaltı Merkezi


 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleyen: Sapphire

 

 

Dudian anlamış gibi başını salladı. Duvarın dışındaki radyasyon seviyesi çok yüksek olduğundan buna şaşırmamıştı. Toplanan şeyler mikrop ve radyasyonla doluydu. Doğal olarak bir temizleme işleminden geçmeleri gerekiyordu. Ama onu şaşırtan şey bu işten Kutsal Kilise'nin sorumlu olmasıydı.



"Eşyalarını ver!" 20'li yaşlarının başlarında olan kilise muhafızı Dudian'e dedi ki, "Ve ismini söyle!"



"Dean. Eşyalarım da bunlar." Dudian onlara topladığı her şeyi içine koyduğu çuvalı verdi.



Genç muhafız arkadaşına, Dudian'in devasa koleksiyonunu alması için başıyla işaret etti. Yüzünde beyaz bir maske vardı.



"İyi iş çıkarmışsın ama bir dahakine eline geçen her şeyi getirme."



Çuvalı at arabasının arkasına koydular. Kadın bir muhafız çuvalın yanına gitti, üstünde Dudian yazan yapışan bir kağıt yırttı ve üstüne yapıştırdı.



"Sıradaki!" dedi ve elini salladı genç muhafız.



Dudian bir süre düşündü sonra cebinde koyu mavi topları çıkarttı, "Bunları da buldum. Bunlar da alınacak mı?"



Gördüğü şey karşısında genç muhafız şaşırmıştı. Dudian'i baştan aşağıya süzdü, "Küçük adam, bunları nereden aldın bakalım?"



"Ölümsüzlerin kafasından." diye cevap verdi Dudian.



Genç muhafız ona baktı ve dedi ki, "Ölümsüzlerin kafasını karıştırmak da nereden çıktı?"



"Merakımdan." dedi Dudian.



Genç muhafız bir süre Dudian'e gözünü bile kırpmadan baktı, "Bunları alıyorum. Bir değerleri yok ama konsorsiyumun sana bir şeyler anlatır herhalde." Sonra, anlamlıca Dudian'e baktı ve elinden yedi koyu mavi topu aldı.



Dudian muhafızın gözlerinde umursamazlık ve acıma gördü.



Peter da tünelden çıkmıştı. Herkes topladıkları şeyleri vermişti. Bu yüzden Peter elini salladı ve dedi ki, "Hadi bakalım, herkes arabalara!"



"Dean!" Scott siyah bir at arabasının kapısını açtı ve Dudian'e elini salladı, "Sen buraya gel."



Dudian davetini reddetmedi ve arabaya bindi.



Mia ve başka bir çocukla aynı araba da gidiyordu. Üç konsorsiyum toplayıcısıysa başka bir arabayla gidiyordu.



"Sana haksızlık ettik." dedi ve özür diledi Scott.



Dudian hafifçe başını salladı, "Sizin suçunuz değildi. Bilinmeyen bir şeye karşı kendilerini savunmak insanların doğasında var."



Scott Dudian'in dediklerini duyunca rahatlamıştı, "Güzelll, bu sefer bizi kurtaran sendin. 'Arınma' günleri bittikten sonra sana bir yemek ısmarlayacağım." Scott bir an duraksadı ve sonra dedi ki, "Daha küçüksün bu yüzden seni inşaata götüremem... ne dediğimi anladın değil mi?!" Scott ona anlamlıca baktı, "Tabi çözemediğin ya da sana sorun olan bir şey olursa yardımcı olabilirim!" dedi Scott. Yüzünde bir ciddiyet vardı. Bu söylediklerinin içinden geldiği belli oluyordu.



Dudian gülümsedi. En başta, Scott ve Mia toplayıcıları savunmak için ölümsüzlerle dövüşmese kolayca kaçabilirlerdi. Ama onlar kaçmamıştı. Sadece Bu bile Dudian'in saygısını kazandırtmıştı.



Ne de olsa, Dudian tek başına ölüm kalım savaşı vermişti. Ölümle karşılaşınca insanların ne kadar da çaresiz olduğunu biliyordu. Bir saniye daha yaşamak için her şeyi feda edebilirlerdi.



Ama bu kötü düşünceler iyi insanlarda yoktu.



Dudian onlara hayranlık duyuyordu.



"Bu arada 'Arınma' günleri de ne?" dedi Dudian meraklıca.



Scott başını kaşıdı, gülümsedi ve dedi ki, "Oh, size buna anlatmamıştım değil mi? Şansınıma, Peter bunu bilmiyor yoksa ölene kadar bunu başıma kakardı..." Scott başını hafifçe salladı ve sonra dedi ki, " 'Arınma' günleri büyük duvarın yaşam bölgelerine girmeden önce, üç gün boyunca vücutlarımızın detaylıca incelendiği sürece deniyor."



"Eğer birisi enfekte olduysa, bu süre içinde bir ölümsüze dönüşür. Eğer dönüşmezse, o zaman vücudunda virüs olmadığı kanıtlanır ve içeri girer."



Dudian sonunda anlamıştı.



Gerçekten de akıllıcaydı.



Duvarın dışında ölümsüzlerin ve yaratıkların dolaşmasında sorun yoktu.



Ama virüs bir kez içer girdiğinde her şey berbat olurdu. Herkesin tek tek enfekte olup olmadığına bakana kadar tüm bölge enfekte olabilirdi!



Aniden Dudian ticari, kenar mahalleleri ve yerleşim bölgesi arasındaki "sınır duvarını" düşündü. Belki de bu duvarlar sadece zengin ile fakiri ayırmak için değildi. Aslın da virüs yayılırsa tüm nüfusun bir anda etkilenmesini engellemek için yapılmıştı.



O anda Scott meraklı bir şekilde dedi ki, "Dean, sen neden bu kadar güçlendin? Sadece iki kutsama aldın ama benden bile daha güçlüsün. Bu arada ben 19 kutsama aldım."



Yanında oturan Mia ve yeni çocukta merak içindeydi.



Dudian süper gücünü hala unutmadıklarını fark etti. İçinde bir hoşnutsuzluk vardı. Tam da beklediği gibi insanların merakını asla tatmin edemiyordun.



"Duvardan hava sızıyor." dedi Dudian.



"Ne demek istiyorsun, anlamadım."



Dudian'in yanında oturan Mia gülümsemeden edemedi.



Dudian utanmıştı, "Aslında ne olduğunu bilmiyorum. Bayıldım. Uyandığımdaysa böyleydim."



"Demek öyle..." Scott bir cevap alamayacağını anladığında pes etti.



Bir süre sonra arabaları ticari bölgenin dışında bir yere geldi. Burası yaşam bölgelerinin sınırıydı. Ama havadaki radyasyon normalden daha azdı. Aslında, radyasyon seviyesi yerleşim bölgesiyle aynıydı fakat nüfus çok azdı. Çünkü burası yasak bölgeydi!



Sokağın iki tarafında da yaşlı ağaçlar vardı. Yamaçlarda birkaç kale duruyordu. Dudian'in at arabası o kalelerden birinin önünde durdu. Yavaşça arabadan indiler.



Muhafızlar onlar arabadan inerken kalenin kapılarını açtı. Kalenin içinden neredeyse üç metre yüksekliğinde koyu kırmızı bir at çıktı. Etrafa baskın bir aura yayıyordu.



Atın üstünde genç bir Işık Şövalyesi vardı. Başında miğfer yoktu. Yeşil saçları omuzlarından aşağıya uzanıyordu. Kısacası yakışıklı biriydi. Dudian, Scott ve diğerlerine baktı, "Beni takip edin!"



Scott saygılı bir şekilde başını öne eğdi. Mia'yla beraber atın arkasından takip etmeye başladılar.



Dudian ve diğerleri de onları takip etti.



Işık Şövalyeleri Kutsal Kilise'ye aitti. Normal bir şövalyeden daha soylulardı. Eğer soylu bir aileden Işık Şövalyesi çıkarsa o zaman bu, o aile için bir onurdu.



Aileye şeref ve ihtişam verirdi.



Işık Şövalyeleri kimliklerinin yanı sıra, sıra dışı bir güce sahiplerdi. Asıl amaçları şeytani deneyler yapan simyagerleri, iksir ustalarını ve kukla ustalarını yok etmekti. Sıradan şövalyeler, bir Işık Şövalyesi gördüğünde atlarından inip selamlamakla yükümlüydü.



Herkes Işık Şövalyesini kalenin bodrumuna takip etti.



"Hepiniz bir odaya girin. İçeride size üç günlük yetecek yiyecek içecek var. Üstelik hepinize birer tane 'Işığın Kitabı' verildi. Okumanız sizin için iyi olur. Vücudunuz arınmasa bile kalpleriniz arınabilir!" dedi Green, yeşil saçlı genç.



"Teşekkürler." dedi Scott ve saygılı bir şekilde başını eğdi. Görünüşe göre kurallarla bayağı haşır neşirdi.



Bodrum katındaki küçük odalar daha çok bir hücreye benziyordu. Demir çubuklardan yapılmışlardı. İçinde bir yatak, tahta tuvalet ve temiz bir masa vardı. Her masanın üzerinde gümüş ve altın renginde bir kitap vardı.

 

...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr