Bölüm 55: Üçüncü

avatar
5445 13

The Dark King - Bölüm 55: Üçüncü


 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Sapphire

 

***************************************************************

 

"Eğer... için açıp incelemek istiyorsan.... şu olmaz mı?" Sham, salonda yatan yaşlı adamın cesedini işaret etti. Bu evde yaşayan ailenin reisi gibi gözüküyordu.

 

Dudian kafasını salladı, "Davranışlarına dair olan tahminimi doğrulamak için ölümsüzün içini açıp incelemek istiyorum. Avcıların öldürdüğü bir işime yaramaz. Aşağıdakilerin durumu daha iyi, anatomilerini inceleyerek ne gibi değişiklikler olduğunu görebilirim."

 

"Ben seninle gelirim." dedi Zach.

 

Dudian başını salladı. Hançerini çıkardı ve Zach'le beraber koridordan aşağıya gitti.

 

Çok geçmeden ikisi de zemin kata inmişlerdi. Mason ve Sham'ın ölümsüzleri uzaklaştırıp uzaklaştırmadığına bakmak için kapıyı araladılar. Sessizce açtılar ve ölümsüzlerin cesetlerinin olduğu yöne doğru koştular. Dudian, ölümsüzün kafasının çatladığını ama kan akmadığını gördü. En üstteki ölümsüzün tuttu. Zach'in kulağına ölümsüzü öbür tarafından tutmasını söyledi.

 

Zach'in yüzü soldu çünkü hiç kimse kanasusamış bir ölümsüze yaklaşmak istemezdi. İçindeki korkuyu derinlere gömdü. İleri çıktı ve cesedi kollarından tutup kaldırdı.

 

Dudian, üniformalarının özellikleri sayesinde cesetlerden enfekte olmaktan korkmuyordu. Cesedi binaya götürdüler.

 

Ceset, Dudian'in tahmin ettiğinden daha ağır çıkmıştı. Bir deri bir kemik gibi gözüksede, neredeyse 200 kg ağırlığında gibiydi. Şanslarına, 'Tanrı'nın Kutsamasını' almışlardı, bu sayede sıradan insanlardan daha güçlüydüler yoksa cesedi hareket dahi ettiremezlerdi.

 

Çok geçmeden 9. kata gelmişlerdi. Merdivenler burada yıkılmıştı. Merdivenlerden yukarı zıplayabilirlerdi ama cesedi taşıyamazlardı. Dudian cesedi yere koydu ve en yakın kapıya gitti. Evin içini kontrol etti, içerde hiçbir tehlikeli yaratık yoktu. Bu yüzden cesedi evin içine soktular.

 

Evin asıl sahipleri çoktan ölmüştü. Yerden toza dönüşmüş kan izleri ve genç bir erkekle yetişkin kadının cesetleri vardı. Vücutları çoktan çürümüştü ve geride kalanlarsa fazla radyasyona maruz kaldıklarından kararmıştı.

 

Dudian, yatak odasından birkaç çürümüş battaniye aldı ve ev sahiplerinin cesetlerini örttü. Zach'le beraber salondaki etrafa dağılmış şeyleri temizlediler ve açık bir alan yarattılar.

 

Tam o sırada, Zach ve Dudian'in gelmediğini görünce üst kattaki Mason ve Sham'da aşağıya geldiler. Onları bulunca rahatladılar ama çok geçmeden Dudian'in yanındaki ölümsüzün cesedini gördüler, "Bunun içini açıp incelemek mi istiyorsun?"

 

Dudian kararlı bir şekilde başını salladı.

 

Bugüne kadar cesetlerden uzakta kalmaya çalışıyordu, hatta onlara bakmaya korkuyordu. Ama bugün gözlerindeki perde açılmıştı. Scott ve diğerlerinin umutsuzluğuna tanık olmuştu. Ölümsüzlerin nasıl canlı insanları ısırdığı ve yediğini görmüştü. Hayatta kalmak istese de onu koruyacak birinin olmadığını fark etti. Ona yardım edecek tek şey elindeki hançerdi.

 

Dudian hançeri yavaşça ölümsüzün pençesine sapladı. Pençenin yüzeyinin son derece sert olduğunu fark etti. Sanki bir çelikten yapılmış gibiydi.

 

"Bu ne çeşit bir biyolojik evrim..." Dudian korkmuştu. Ölümsüzün ayaklarında da pençe gibi şeyler büyümüştü. Ayrıca elleri ve ayakları, onlara korkutucu bir görünüm veren kütiküllerle** kaplıydı.

 

Dudian göğsüne baktı. Dışardan içinde kalp gibi bir şey olduğu gözüküyordu. Derin bir nefes aldı ve hançerini sapladı. Karnından göğsüne kadar bir yarık açtı ama hiç kan akmamıştı. Dudian derin bir iç çekti, aslında eğer kan aksaydı kesinlikle kusardı.

 

Gri renkli cildin altında kahverengi renkli et ve kan vardı. Lakin içerdeki her şey donmuştu.

 

Donmuş?

 

Dudian, ölümsüzün bedeninin soğuk olduğunu hissetti, hatta buz gibiydi. Çürümemelerine şaşmamalıydı.

 

Ancak, Dudian avcıların öldürdüğü ölümsüzlerin cesetlerini görmüştü.

 

Hepsinde çürüme izleri vardı. Özellikle, banyoda gördüğü ilk ölümsüz. Yüzü ve vücudu tamamen çürümüştü.

 

Bunu düşününce, Dudian hala odada yatan genç adamın cesedine baktı. İleri çıkıp incelemeye başladı.

 

Diğer ölümsüzler gibi kafası parçalanmıştı. Tam ortasından ikiye bölünmüştü. Muhtemelen çok keskin bir kılıçla yarılmıştı. Gencin boynunda, kollarında, göğsünde ve diğer yerlerinde çürüme izleri vardı. Cildi su toplamış gibi şişmişti. Hafifçe hançeriyle dürttü. Sanki pamuğa batırıyormuş gibi cildini delmişti. Ortaya koyu kırmızı kan çıkmıştı.

 

Etrafa yaydığı koku midesini bulandırmıştı, "Neden bu ölümsüzlerin öldükten sonra insanlar gibi çürüyor ve aynı kokuyu yayıyor?" diye düşündü Dudian.

 

"Bu cesetler gerçekten de 'canlı' mı?"

 

Eğer canlısysa o zaman neden bilinçleri yok? Temel iç güdüleri bile yok.

 

Dudian sessizce düşündü, daha sonra kalktı ve önceki ölümsüzün cesedine gitti. Göz kapaklarını açtı. Bir batılı gibi yüz hatları vardı. Göz bebekleri yeşildi. Göz bebeklerinin merkezinde sayısız lif vardı. Acaba bunlarla mı avlarını takip ediyordu?

 

Yavaşça burnunu kesti. Uzun burnunu dümdüz kesti, ortaya iki siyah ve derin burun deliği çıktı. Kafasını çevirdi ve kulaklarını kesti. Kulağının etrafını yokladı.

 

Zach ve Sham, Dudian'e yakın duruyordu ve tüm olanları izlemişlerdi. Yüzleri solmuş ve bacakları korkudan titriyordu. Ölümsüzün cesedinden korkmuyorlardı, korktukları şey Dudian'in yüz ifadesiydi. Bu sahneyi yıllarca unutmayacaklardı.

 

Dudian, ölümsüzün kulağını boşalttı. Katılaşmış tozla doluydu. Kulakları tozla doluydu, o zaman seslere nasıl oluyor da bu kadar hassas olabiliyordu? Bu başka bir organın evrim geçirdiği ve sesleri o organla algıladağı anlamına mı geliyordu? Dudian bir süre düşündü, ölümsüzün çenesini açtı ve diline baktı. Parçalanmıştı. Sanki avını yiyormuş gibi kendini ısırmıştı. Kendini nasıl koruyacağını bilmiyordu ve çiğnerken dilinin acısını hissetmemişti.

 

Dudian, Scott'un ölümsüz kadını nasıl öldürdüğünü düşününce bir anlığına tereddüt etti. Kafasına saplamıştı ve yere çarpmıştı. Ama vücudu hala debelenmeye devam etmişti ve garip çığlıklar atıyordu. Eğer acı çekmiyorsa neden böyle davranmıştı? Bir anlığına gözleri parladı. Hançeriyle ağzının kenarlarını kesti ve çenesin aşağıya doğru bastırdı. Çok geçmeden çenesi sarkmıştı ama bir kan izi bile yoktu.

 

Damağı, buz gibi et ve kandan oluşuyordu.

 

Daha aşağıda üstünde uğraşabileceği iki ceset vardı, bu yüzden Dudian umursamadan çenesinin altından hançeri sapladı ve ikiye yardı. Kafasının içindeki her şey, beyninden diğer oganlarına kadar her şey dışarı aktı.

 

Pat! Kafatasından sert bir obje dışarı düştü. Yuvarlandı ve Dudian'i bir metre kadar uzağında durdu.

 

Sadece bir başparmak kadar büyük yuvarlak koyu mavi bir toptu.

 

***

(botanik) Yaprakların her iki yüzünde bulunan ve suyu sızdırmadığı için bunların kurumasına engel olan ince zar.

(zooloji) Kabukluların ve böceklerin örteneğinin koruyucu, kitinli katmanı.

(halk dilinde) Tırnağın parmakla birleştiği yerde tırnağın üstüne doğru uzanmaya çalışan ince ölü deri, tırnak eti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr