Bölüm 45: Ölümsüz

avatar
5823 16

The Dark King - Bölüm 45: Ölümsüz


 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Sapphire

 

****************************************

 

"Ölümsüz cesedi..!" diye mırıldandı Scott. Mia'nın dikkattlice yüzünü kapattığını gördü, "Odayı temizleyin! Bu şey yakılmalı yoksa diğer canavarların büyümesine neden olacak!"

 

Mia dudağını yiyordu. Sessizce ayağa kalktı, kadının çürümüş yüzüne baktı ve etraftaki malzemeleri temizlemeye başladı.

 

Dudian Scott'ın dediklerini duydu. Şaşırmıştı. Dayanamayıp "Ölümsüz ne?" diye sordu.

 

Scott Mia'nın arkasına baktı, onun usulca yerden ve masadan malzeme topladığını gördü. İç çekti ve Dudian'e cevap verdi, "Ölümsüzler, çok güçlü ve insana benzeyen bir çeşit canavarlar. Kanın tadını seviyorlar o yüzdende yaşayan her şeyi avlayıp yerler. Eti yiyip kanı içerek vücuttan yaşam özünü emiyorlar. Daha fazla hayvan ve insan yedikçe daha da güçlenirler."

 

"Nereden çıktı bunlar?" diye sordu Dudian.

 

Scott iç çekti, "Şeytan bulaştı bunlara. Ölmeden önce normal insanlardı. Ne yazık ki şeytanın teklifine dayanamadılar ve sonunda güç için ruhlarını feda ettiler. Sonsuz hayat ve sınırsız güç kazansalar da, kişiliklerini ve hafızalarını kaybediyorlar. Kısaca şeytanın köleleri oluyorlar."

 

"Bulaşıyor mu?" Dudian normal olarak hikayenin 'şeytanlı' versiyonuna inanmamıştı, bu yüzden daha fazla şey sordu, "Bulaşması direk radyasyon yüzünden mi oldu?"

 

Scott Dudian'in cevaplar için konunun dibine kadar inmek isteyeceğini beklememişti. Ona baktı ve kafasını iki yana salladı, "Tabii ki de hayır! Radyasyon vücudun şeklini bozarak zarar verir. Ama bu onları kana susamış canavarlara çeviremez. Bu olaydaysa ruhlarını almak için şeytan onları cezbediyor. Ayrıca bu birisi başkasını ısırınca bulaşan veba salgını gibi bir şey. Tıpkı az önceki diğerlerini ısırarak enfekte eden 'kemik sıçanları' gibi."

 

Karşılıklı enfeksiyon, hıı? Bu bildiğin virüs değil mi?

 

Ama, bu virüs nerden çıktı?

 

Acaba üç yüz yıl önce soğuk hava kapsülüne girdikten sonra başka şeyler de mi oldu?

 

Scott iç çekti ve devam etti, "Kemik sıçanları karanlıkta saklanmayı sever. Avcılar normalde onları görmezden gelir. Biraz gayretle onları öldürebiliriz ama ısırılmamaya dikkat etmelisiniz. Derinize çizik atsa bile bir ölümsüze dönüşürsünüz!"

 

Sessizce malzemeleri toplayan Mia'ya baktı ve dedi ki, "Mia'nın kocasını da bir sıçan kolundan ısırmıştı..."

 

Bang~

 

Mia'nın elindeki metal eşya yere düştü.

 

Scott irkilmişti. Dudian'e daha fazla bir şey anlatmadı. Konuyu değiştirdi, "Odaları paylaşıp temizleyelim. Dikkati olmayı unutmayın. Bu canavarlar kanımızın ve vücudumuzun kokusunu alabilirler. 'Kemik sıçanı’ kaçsa da etrafta geziniyor. Karanlıkta saklandıklarından dikkatli olun. İçeri girmeden önce köşeleri ve karanlık yerleri kontrol edin. En iyisi dörtlü gruplara ayrılmak, acil bir durum olursa birbirinizi kollayabilirsiniz!"

 

Ağırlıklı olarak yeni toplayıcılara söylüyordu. Konsorsiyumun toplayıcıları normal toplayıcılar kadar iyi değillerdi ama tecrübeleri çoktu.

 

Scott'un talimatlarını duyunca, herkes dağılmaya başladı. Mason, Zach, Sham ve diğerleri ölümsüzün korkunç görünüşü yüzünden şaşırmıştı. Ayrıca az önceki 'kemik sıçanlarının' koca vücutları yüzünden endişeliydiler. Daha önce böyle kanlı ve tehlikeli bir sahne görmemişlerdi! Çoğu eğitim kampında öğrendiklerini unutmuştu bile sadece Scott'a yakın ve güvende olmak istiyorlardı.

 

Scott çocukların şaşkınlıkları yüzünden solmuş yüzlerine baktı. Hafiften kaşlarını çattı, "Eğitmenleriniz toplayıcı olmanın kolay bir meslek olmadığını söylemedi mi? Eğer beni takip etmeye devam ederseniz, değerli bir şey toplama şansınızı kaybedeceksiniz. Bu arada, konsorsiyumun koyduğu bir kota var. Eğer toplayıcı sonuçlarınız bir kaç kez beklenenden düşük olursa konsorsiyumdan kovulursunuz!"

 

Kovulmak mı? Mason, Sham, Zach ve diğerlerinin yüzleri daha da soldu. İçlerinde ki korkuyu bastırıp silahlarını sıkıca tuttular, gitmek için arkalarını döndüler.

 

Tam Dudian'e arkasını dönecekti ki Scott onu çağırdı, "Onları takip etmene gerek yok, sadece benle gel. Bu seferlik topladıklarımın 3'te 1'ini sana vereceğim. Ama bir dahaki sefere kendi başının çaresine kendin bakacaksın."

 

"Ben tek gitmek istiyorum. Eğer bir şey olursa yardım çağırırım!" Dudian kaşlarını çattı.

 

Scott ona şaşırmış bir şekilde baktı ve dedi ki, "Tamam o zaman, dikkatli ol."

 

Dudian hafifçe başını salladı ve Mason ve diğer ikisine doğru döndü, "Hadi gidelim!"

 

Mason içinden Dudian’ı tebrik etti ve hep beraber odadan çıktılar. Dudian ikinci katta ki küçük odaların hepsini çoktan küçük takımların aldığını gördü o yüzden dedi ki, "Üçüncü kata gidiyoruz."

 

Mason ve diğer ikisi karşı çıkmadı. Tartışmasız bir şekilde her zaman Dudian'in dediğinin son söz olduğuna karar verdiler.

 

Üçüncü kat ayrıca son kattı. Fazla bitki yoktu. Kırık pencereden hafif gölgeler yansıyordu. Yerler tozla kaplanmış, duvarlar da ve koridorlarda kan izleri vardı. Koridor boyunca cesetler yerlerdeydi. Bazıları vücutlarının farklı yerlerinde kesilmişken diğerlerinin kafaları ezilmişti. Duvarlarda kılıç izleri vardı. Şiddetli bir kavga olmuş, avcılar buradaymış.

 

Dudian cesetlerin hepsinde tırnak yerine keskin pençeleri olduğunu fark etti. Virüsün nereden geldiğini bilmese de böyle mükemmel etkilerin dünyanın en iyi biyolojik enstitüsünde yaratılmış olduğu şüphesizdi. Belki, hayır, kesin 'onlar' yapmıştı...

 

Mason ve diğer ikisi yerdeki bedenleri görünce yutkundu. Eğitimdeyken yılanlar, kertenkeleler ve diğer hayvanları öldürmüşlerdi. Onları parçalara ayırmış, organları çıkarmış ve kanlarının aktıklarını görmüşlerdi. Ama günün sonunda insan hala insandı. Bir insan cesedini gözlerinin önünde görmek, bir hayvanı öldürüp parçalamaktan tamamen farklıydı.

 

Mason, Zach ve Sham korkmuştu. Vücutları buz kesmişti sanki cesetler aniden kalkıp onları öldürecekti.

 

Dudian'de onlar gibi korkmuştu ama sakin olmaya çalışıyordu. Güneşin yansımasından koridorda ki ilk odaya geldi. Odanın kapısı açıktı, kilit kırılmıştı. Kapıda zorlama ve odanın duvarlarında yeni olduğu belli bir savaşın izleri vardı. Yerde kan gölü ve iki ceset daha vardı. Cesetler genç bir adama ve bir kadına aitti. Yüz ifadeleri acayip solmuştu. Vücutlarında yeşil damarlar çıkmıştı ve ayakları zayıf ve kupkuruydu.

 

Dudian maskesini taktı ve sessiz bir şekilde dedi ki, "Cesetlere dokunmayın. İşe yarar bir şey var mı diye etrafa bakın."

 

Tüm odayı gözden gezdirdi. Tozla kaplanmış bir laptop gördü.

 

Laptop'un üstündeki tozu temizledi. Dikkatlice güç düğmesine bastı. Görünüşe göre düğmeye bağlı kablo çürümüştü ve artık işe yaramıyordu. Laptopu daha sonra parçalayıp işe yarar bir şey var mı diye bakmak için aldı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44334 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr