Bölüm 34: Soylulardan Davetiye

avatar
6144 20

The Dark King - Bölüm 34: Soylulardan Davetiye


 

Çeviren: Çıngıraklı Düzenleyen: Cqnn

 

 

********************************************************

 

Dudian'in sinirleri kabarıyordu. Buraya ait olmadığımı mı söylemek istiyor? Tam atışmaya başlayacaktı ki Peter'ın dediklerini hatırladı ve kendini dizginledi, "Evet, beni Bay Peter getirdi."

 

"Hangi Peter?" Orta yaşlı adam kaşlarını çattı, "Toplayıcılar bile giriyor. Burada hiç kural yok mu?"

 

"Bay Mace?" O sırada bir ses yankılandı. Dudian'le orta yaşlı soylu sesin geldiği yöne baktılar. Dudian'in ofiste gördüğü yaşlı adamdı. Siyah bir takım elbise giyiyordu, yanında koluna girmiş orta yaşlı bir leydi vardı. O kadar yakın davranıyorlardü ki sanki bir karı koca gibi gözüküyorlardı.

 

O sırada yaşlı adam, Dudian'i gördü, "Küçük adam. Neden kapıda duruyorsun? Peter seninle gelmedi mi?"

 

"Bay Peter az önce içeri girdi." Dudian dürüst bir şekilde dedi.

 

O sırada, adı Mace olan orta yaşlı adam kaşlarını çattı, "İhtiyar Luo, onu tanıyor musun?"

 

Yaşlı adam güldü, "Evet. Dün tanıştık. Bu küçük adam bu yıl ki toplayıcıların çekirdek yetişim üyesi. İleride Bay Mace'in bakımına ihtiyaç duyucak."

 

"Demek öyle." Mace anlamış gibi Dudian'e baktı, "Küçük adam. Mellon Vakfı'mızı seçtiğine göre iyi gözlere sahipsin."

 

Dudian yüzü çirkinleşmişti, yumruklarını kıyafetinin altında sıkmıştı.

 

Yaşlı adam çabucak dedi ki, "Küçük adam çabuk, kapının önünde durup Bay Mace'in girişini engellediğin için özür dile sonrada partiye git ki geride kalma." Sonra Dudian'e göz kırptıi salona gitmesi için işaret etti.

 

Dudian bir anlığına İhtiyar Luo'nun yüzünü baktı. İhtiyar Luo'nun onu kurtarmaya geldiğini biliyordu. Ama özür dilemediği sürece, Mace'in onu geçirmeyeceğini de biliyordu. O anda, böyle bir durumda yanlış veya doğru taraf olmadığını anlamıştı. Her şey kişinin konumu ve kimliğine bağlıydı. Bu dünyada eğer güçlü birisi yoğurt siyah derse o zaman zayıf olan bunu kabullenmek zorundaydı.

 

İki tarafın farkı ellerinde tuttukları güçtü.

 

Bir anda farkına vardı, gücü olmadan o hiçbiriydi!

 

"Özür dilerim..." Başını özür dilemek için eğdi. Göz alıcı ışıkların ve ahenkli müziğin arkasında, yüzü gölgeler arasında gizliydi. Gözleri diğer tarafın güzel botlarına odaklanmıştı.

 

Bir süre sonra botların dönüp salona doğru ilerlediğini gördü.

 

Yaşlı adam ona baktı, hiç birşey demedi o da salona doğru gitti.

 

"Bu siviller... ne kadar iyi öğretirsen öğret kuralları asla öğrenmiyorlar..." Mace'in sesi Dudian'in kulaklarında yankılandı ve daha sonra yaşlı adamın gülüşü.

 

Dudian hala başını eğiyor, yumruklarını sıkıyordu. Uzun bir süre sonra hafifçe başını kaldırdı. Önündeki geniş malikaneye bakınca, aniden karanlıkta daha da özgür hissetti.

 

O sırada daha fazla araba gelmeye başlamıştı.

 

Dudian sessizce gözlerini kapıdan çekti ve salona doğru yürüdü.

 

Büyük ve geniş salon sanki gündüz gibi gaz lambaları tarafından aydınlatılmıştı. Bir çok hizmetçi salona şarap ve meyve getiriyordu. Piyano müziği salonda yankılandı. Soylular küçük gruplar oluşturmuş sohbet ediyorlardı.

 

Az önceki olay yüzünden Dudian'in bu lüks partide eğlenecek havası yoktu. Açık bir pencereye gitti ve yaslandı. Salonda hareket eden kişileri izliyordu. Sanki gözlerinin önünde hareket eden bir resim vardı. Hafiften sıkılmıştı, siyah üniforma giymiş iki kişiyi görene kadar. Dudian'in dalgınlığını bozmuş gibiydiler.

 

"Avcılar?" Dudian ikisinin omzunda ki madalyonu hemen tanıdı. Madalyonlarının üstünde onları avcı olaran tanımlayan siyah şahin kazınmıştı.

 

Çok genç gözüküyorlardı, en fazla on yedi yaşındaydılar. Yürümeye başladıklarında, soylular onlara selam vermek için öne çıktılar. Görünüşe göre tanınmış kişilerdi.

 

Çok geçmeden iki avcı da, bir kaç orta yaşlı soylunun durduğu salonun ortasına geldi. Az önce Dudian'in özür dilediği adam da orada duruyordu. Onun yanında şişman bir leydi ve ince orta yaşlı bir adam vardı.

 

Dudian iki avcı orta tarafa giderken soyluların onlara ne dediğini duyamamıştı. Tavırlarına bakarak konumları yüksekte olduğu söylenebilirdi.

 

"Avcı..." Dudian gözleri hafiften parladı, aniden Rosyard'ın Simya notlarını düşündü. Onu etkileyen bir kayıt vardı. Avcıların anotomisi hakkındaydı.

 

Rosyard bir kazaya karıştıktan sonra, genç bir avcı onu bulup öldürmekle görevlendirilmişti. Rosyard önceden hazırladığı iksirlerle sinir sistemini kontrol etmiş ve avcıyı yakalamıştı. Anestezi kullanmadan avcıyı bıçakla sayısı et parçasına ayırmıştı.

 

Rosyard avcıların bedeninde ki organların ve kanın normal bir insanınkinden farklı olduğunu bulmuştu. Buldukları ona ışık tutmuştu. Üç yıldızlı simyager olabilmesinin nedenlerinden biriydi.

 

"Selam toplayıcı." aniden Dudian'in sol tarafında bir gölge ortaya çıktı.

 

Kibar bir yüzü olan beyaz saçlı yaşlı bir adamdı. Bir baston kullanıyordu. Parmağında büyük bir yeşim taşı yüzük vardı. Ama giydiği kıyafetler partide ki diğer kişilere göre daha basitti.

 

"Sanırım sen, bu partiye katılabildiğine göre bu seneki mezunların çekirdeğisin. Doğru mu dedim?" Beyaz saçlı adam gülümsedi.

 

Dudian hafifçe başını salladı, "Siz?"

 

Beyaz saçlı adam gülümsedi ve dedi ki, "Ben Folin Ryan. Tanıştığımıza memnun oldum."

 

"Ryan?" Dudian'in kafası karışmıştı. Üç yıl önce sınav olmaya gittikleri yer Ryan ailesinin bölgesi olmalıydı.

 

Yaşlı adam Dudian'in yüzünün değiştiğini farketti, "Sanırım ailemizin geçmişini duymuşsun. Ama onlar eski hikayeler. Ryan ailesi'nin şövalyesi olmakla ilgilenir misin?"

 

"Şövalye?" Dudian şaşırmıştı. Bu çağ hakkındaki bilgisini arttırmak için üç yıl boyunca kütüphanede can havliyle çalışmıştı. Önce ona yabancı olan şeyleri öğrenmişti. Şövalye ünvanı basit bir ünvan değildi. Normal bir kişi bu ünvanı kazanmak için, profesyonel eğitimden ve ayrıca sıkı bir sınavdan geçmek zorundaydı.

 

"Açık bir şekilde söylemedim." Beyaz saçlı yaşlı adam konuşmaya devam etti, "Sadece ismin bizim ailemize bağlı olacak. Sana resmi bir şövalyenin maaşını vereceğiz ve sen de ailemize yılda bir kez keşfedilmemiş yerleri keşfetmek için yardım edeceksin."

 

Dudian amacını anlamıştı, "Senin ailenin toplayıcılarıyla bir anlaşma olmadan da keşfe çıkabilirim, değil mi?"

 

"Tabiki de çıkabilirsin." Beyaz saçlı adam güldü, "Bunlar hep özel anlaşmalar. Ayrıca büyük duvardan çıkıp girme ücretini üstlenmek zorunda kalmayacaksın. Aslında çoğu soylu aile özel olarak toplayıcı yetiştiriyor, yine de resmi eğitimden geçenlerle karşılaştırlamazlar."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr