Bölüm 6: Mükemmel

avatar
7125 26

The Dark King - Bölüm 6: Mükemmel


 

 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Sapphire

 

**********************************

 

''Aramızdaki ortak hiçbir şey yok.''

 

Annia umursamaz gözleriyle Dudian'in yüzünü yokladı ve ''Eğer senin annen benim babamın hastalığını tedavi etmeseydi, biz hiçbir zaman karşılaşmayacaktık. Sakın aklından bu iyilik sayesinde sosyal statünüzü yükseltip ailemize katılmaya düşünme. Ben, Annia, asla işe yaramaz bir kocayla evlenip itibarımı kaybedemem.'' dedi.

 

''Soylu bir centilmendeki zarifliği ve asilliği taklit etmeye çalışmanıza rağmen gerçek bir soyludan asla köklerini saklayamazsın. Siviller doğuştan terbiye edilmiyorlar ve onlarda bir soylunun kanı yok. Bir iki günlük çalışma senin doğal halini saklayamaz.''

 

Annia soğuk bir şekilde Dudian'e baktı ve ''O kokuşmuş işçilerden temiz görünebilirsin, ama bu hiç de şaşırtıcı değil. Senden hoşlanacağımı, seni Avril Hanemize alacağımı, veya ailenin ticari bölgeye girmesine yardım etmemin düşüncesi bir şakadan başka bir şey değil. Bunlar sadece senin hayallerin.'' dedi.

 

''Babamın ailenize olan bu iyiliği bir kibarlıktan başka bir şey değil. Bu utanmazca davranacağım ve onurunumu bir kenara atacağım anlamına gelmiyorl! Sen daha bunun doğuracağı sonuçları bile anlayamıyorsun!''

 

Dudian sessizce onun bitirmesini bekledi.

 

O kadar şeyi tek bir nefeste söyledikten sonra Dudian'in yüzündeki sakin ifadenin değişmediğini görünce sinir oldu.

 

Soğuk ifadesiyle tekrar ''Bütün bunları benimle evlenmene asla izin vermeyeceğimi ve benim için yeterince iyi olmadığını anlaman için söyledim. Hayallerinden kurtul artık'' dedi.

 

Dudian yinede ona sessizce baktı ve ''Bitti mi...?'' dedi.

 

Annia küçümseyerek güldü.

 

''Bitti. Söyleyeceğin bir şey varsa söyle.''

 

Dudian güldü ve onun gözlerinin içine baktı, yumuşak bir dille ''Öncelikle, sana teşekkür etmeliyim.'' dedi.

 

Annia'nın yüzünde şaşırmış ve inanmamış bir ifade vardı.

 

Dudian onun yüz ifadesine aldırış etmedi ve ''İlk olarak, beni reddettiğin için teşekkürler! Bu sayede ailemle fikir ayrılığına düşmek zorunda kalmayacağım.'' dedi.

 

Annia'nın kalbinde bir şüphe vardı. Onun babası onları evlerine katmaya çalışmıyor muydu?

 

''İkinci olarak, tekrar teşekkürler. Senin gibi küçük bir kızın bile görmezden gelinmeyeceğini fark ettirdiğin için teşekkürler.''

 

Annia kaşlarını çattı. Etrafındaki hala oyunlar oynayan çocuklara göre daha erken olgunlaşmıştı. Sekiz yaşına geldiğinde çoktan geleceği hakkında planlar yapmıştı. Yine de, önündeki bu çocuk sanki çok şey görmüş geçirmiş bir eski kafalı gibi konuşuyordu.

 

Tam Annia tekrar konuşucakken, Dudian gitmek için arkasını döndü. Ne durdu ne de arkasına baktı.

 

''Belki kılıçta iyi olmayabilirim, ne de iyi bir biniciyim ama benim de kendi düşüncelerim ve hırslarım var!''

 

Gölgesi gözünün önünden kaybolana kadar tepki verememişti. Böyle küçük bir çocuktan böyle davranışlar beklememişti.

 

Hatta ondan önce ayrılmaya cürret bile etmişti! Kırmızı yüzü içindeki kızgınlığı gösteriyordu. Ama, kusursuz eğitimi duygularını hemen kontrol etmesini sağladı. Dişlerini sıktı ve topuklarını sertçe yere vurdu. Bir leydinin soğukkanlılığını korumaya çalışırken ona yetişmek için en hızlı şekilde yürümeye başladı.

 

Dudian salona dönerken, biraz yavaşladı ki Annia ona yetişebilsin. Durdu ama dönüp arkasına bakmadı. Çok geçmeden, soylu bir leydi gibi zerafetiyle Annia onun arkasına ulaştı ve ''Bir dakika! Eğer yetişkinler bir şey sorarsa, onlara senin sevdiğin başka biri olduğunu söyle.'' dedi.

 

Eski hızına dönen Dudian ''Neden böyle bir şey yapayım ki?'' dedi.

 

''Eğer yanılmıyorsam baban çoktan evliliğe onay verdi.''

 

''Ama sen istemiyorsun. Bu da demek oluyor ki, eğer ben istersem evleniyoruz, değil mi?''

 

Annia'nın saldırgan ifadesi anında soldu. Eğer Dudian kabul ederse, babası onları evlendirecekti. Bugün, o ve annesi Gray çiftine baskı uygulayıp evlilik işinin olmaması için kasten plan yapmışlardı.

 

''Bunu nerden biliyorsun?!''

 

''Çoğunu sen anlattın.''

 

''Eğer bir seçeneğin olsaydı basit bir şekilde evliliği 'Hayır' diyerek reddederdin. Ayrıca, bu kadar çok konuşmaz veya beni tehdit etmezdin. Annen, diğer bir yandan, biraz kurnaz biri gibi. Bence bizimkilerden direk olarak bir olumsuz cevap alabilir.''

 

Annia şaşırmıştı. Dudian, annesi ve onun yaptığı planı neredeyse kelimesi kelimesine tekrar etmişti. Bir anlığına, ilk kez gördüğünden beri sakin olan bu küçük çocuğun onun içini dışını gördüğünü hissetti. Ama, verdiği karardan pişmanlık duymamıştı. Kısa bir sessizlikten sonra ''Eğer ben reddedersem, ailenin babama gideceğinden korkuyorum.'' dedi.

 

Dudian başını hafifçe iki yana salladı.

 

''Hayır, sen bu evliliği reddettiğin sürece, her şey geçecekti. Her şey daha basit olacaktı, ama sen her şeyi daha da karıştırdın.''

 

''Bunu nereden bileceksin ki?''

 

Annia kızmıştı. Dudian'in kendine güvenmiş tonundan iğrenmişti.

 

Dudian ''Sen onların cesaretini gözünde fazla büyüttün ve farkındalıklarını küçümsedin.'' diye açıkladı. Annia ikna olmamıştı ve çok fazla bir şey beklemiyordu, ama denemek için sabırlı olmalıydı.

 

Annia kaşlarını çattı, biraz düşünüp ''Neden sadece sevdiğin başka bir kız olduğunu söylemiyorsun?'' dedi.

 

Dudian direkt olarak ona bakıp ''Sen soylu bir kadın değil misin? Senin reddedebileceğin ama benim reddedemeyeceğim gerçeğini anlamıyor musun?'' dedi.

 

Annia ona bakıp anlamış bir şekilde gülerek ''Benim reddetmemle, senin benim için iyi olmadığını sanmalarını ve sana kızmamalarını istiyorsun.''

 

Dudian planının ortaya çıktığını anlamıştı, ama hiçte utanmamıştı.

 

''Her neyse, Ben çoktan sana ne yapman gerektiğini söyledim. Reddedebilecek bir pozisyonda değilim, bu yüzden olacakları sen düşün!''

 

Konuşması bitince, Dudian Annia'yı hiç beklemeden girişe doğru gitti.

 

''Sen...!''

 

Annia onun sırtına baktı. Kızgınca topuklarını yere vurup onu konağın içine doğru takip etti.

 

''Hoş geldiniz, Hanımım.''

 

Siyah takım elbiseli uşak Dudian ve Annia'yı görünce rahatladı. Yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

 

Annia gerçekten de soylu biriydi. Bir kaç adımdan sonra, yüzündeki kızgınlık sakinlikle yer değiştirmişti.

 

...

 

...

 

Sancağında beyaz bir çiçek taşıyan at arabası ticari bölgeden yerleşim bölgesine doğru gidiyordu. Dudian'in ailesi at arabası durur durmaz hemen inip evlerine doğru gittiler.

 

Jura kocasının kasvetli yüzüne baktı. Dudian'in elini tutarken evin kapısın açtı.

 

''Ne mazeret ama!''

 

''Açık bir şekilde bizim statümüzü küçümsüyorlar! Soylular… haaa... bir grup hipokrat!''

 

Gray evde içindeki kızgınlığı çıkarıyordu.

 

''Sessiz!''

 

''Fısıldayarak konuş, hiç kimsenin duymasına izin verme!''

 

Gray içindekini bastırdı, kızgın bir şekilde sessizce oturuyordu. Soylular hakkında kötü konuşmak çok büyük bir suçtu.

 

Jura, Dudian'e ''Dean, odana git ve dinlen. Yorulmuş olmalısın. Yemek olunca ben seni çağırırım.'' dedi.

 

Gray çocuğa baktı. Dudakları hafiften oynadı, ama hiç bir şey demedi. Kızgın olsa da, aylarca onunla geçirdiği zamanda, Dudian'in kaba bir şey söylemeyecek iyi bir çocuk olduğunu biliyordu. Sadece kendisini ve karısını gözlerini çok yükseklere koydukları için suçlayabilirdi. Dudian başını salladı ve yukarı odasına gitti.

 

...

 

Dört uzun ay sonra, yağmurlu mevsim sonunda bitti ve güneşli gökyüzü açığa çıktı.

 

Gray erken kalkan Dudian'e baktı. Güldü ve ''Dean, bir çok okul yakında başlıyor. Okula gidip okuma yazma öğrenmek ister misin?'' dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr