Bölüm 3: Yeni Bir Başlangıç

avatar
7531 27

The Dark King - Bölüm 3: Yeni Bir Başlangıç


 

Çeviren: Çıngıraklı Düzenleyen: Sapphire

 

 

''Doktor?''

 

Aniden, gri cübbe giyen bir kadın Dudian'e ''Evlat, ben bir doktorum. Benim oğlum olmaya ne dersin?''  diye sordu.

 

Dudian kadının konuştuğunu duyunca onu aklının bir köşesine yazdı. Aslında, bahçıvanın teklifini reddederek riskli bir tavır sergiledi. Diğerleri bahçıvandan korktuğu için Dudian'i seçmeye cürret edemiyorlardı. Görünüşe göre doktor olmanın bir ağırlığı vardı.

 

Dudian'in bilmediği şeyse bu dünyada doktorların ne kadar nadir olduğuydu. Sivillerin yapabileceği bir iş olsa da, çok nadir bir işti.

 

Yani, üst sınıf bir meslek olarak sınıflandırılabilirdi. Mel ailesinin bahçıvanının burda olmasıyla normal işe sahip olanlar bu çocuğu seçmeye yeltenemediler ama doktora karşılık bir bahçıvan sadece normal biriydi.

 

Dudian genç kadın hakkında iyi bir izlenime sahipti. Yanakları ince hatlarla çerçevelenmişti. Gülümsediğindeyse yüzünde gamzeler oluşuyordu. Dudian'e sanki bir annenin oğluna baktığı gibi bakıyordu. Kalbinin, bakışları altında erimesiyle ''Evet istiyorum.'' dedi.

 

Bahçıvanın yüzü birden düştü ama genç kadına bakınca hiçbir şey demedi. Dudian için üzülmüştü. Ne de olsa, Dudian hala ileriyi göremeyen çok genç bir çocuktu. Doktorluk iyi bir mesle, ama her doktorun çocuğu da doktor olacak diye bir şey yoktu. Mesleğin kendisi bile çok dikkat ve enerji istiyordu. Eğer Dudian doktor olamazsa, ömrü boyunca bir hiç olacaktı.

 

Öte yandan, bahçıvanlık farklıydı. İyi bir hafızan varsa hemen işe başlayabilirdin. Dudian Mel ailesinin bir bahçıvanı olarak, kenar mahallelerden uzakta yaşayabilirdi. Gelecekte, bahçıvanlık işini devralabilirdi. Mel ailesi için çalışıp onların evinde kalmak her insanın bir hayaliydi.

 

Bahçıvan 'Ah ah, ne kadar da şanssız!' diye düşenerek başını salladı.

 

Doktorun Dudian'i seçtiğini görünce normal çocukların yüzleri düştü. Barton ve diğer sakat çocuklar daha iyiydiler, gerçi birazcık kıskanmışlardı. Ne de olsa, Dudian onların önemli bir fırsatını çalmıştı, bu yüzden diğer çocuklar, ona karşı öfke ve kıskançlık duyuyorlardı.

 

Dudian'in yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. O yetimlerin arasından doktorun gözüne çarpanlardan biriydi. Ayrıca, temiz cildi ve sakin davranışları etrafındaki herkesi rahatlatıyordu.

 

Dai Teyze genç doktora ''Dudian hep uslu bir çocuk olmuştu. Umarım ileride ona iyi bakar ve mutlu bir hayat sürersiniz.'' dedi.

 

Genç kadın gülerek ''Hiç merak etmeyin.'' dedi.

 

Dai Teyze yanındaki kadına ''Mina, onlara ikametgah başvurusu için yardımcı ol.'' dedi.

 

İsmi Mina olan kadın, gülerek Dudian ve genç kadına ''Lütfen benimle gelin.'' dedi.

 

Barton ve diğer sakat çocuklar heyecanla ''Yürü be Dean!''''Bizi sakın unutma!'', ''Geri gelmeyi unutma!'' diyorlardı.

 

Dudian, üç ay boyunca ona nasıl baktıklarını hatırlayınca ''Geri geleceğim ama sakın vazgeçmeyin.'' dedi.

 

''Belki ben gelene kadar hepiniz evlat edinilmiş olursunuz.''

 

Çocuklar öyle bir şey olamayacağını bilseler de güldüler.

 

Tam gitmeye hazırlanırken, Dudian bahçıvanın ''Ben seni seçeceğim.'' dediğini duydu. Dudian, adamın Lisa'yı gösterdiğini gördü. Adam gülerek, ''Küçük kız, görünüşe göre sen baya akıllısın. Benim kızım olmaya ne dersin?'' dedi.

 

Lisa hiç inanamamış gibi adama baktı.

 

Önce etrafına sonra da diğer sağlıklı çocuklara baktı.

 

Son bir bakıştan sonra, Dudian kafasını çevirip Mina Teyzeye baktı. Bir süre sonra Mina ve birazdan annesi olacak kadınla oradan ayrıldı.

 

O ve yetimhanedeki çocuklar yakında kendi evlerinde yaşayacaklardı. Belki de bir daha asla karşılaşamayabilirlerdi.

 

.....................

 

.....................

 

Yetimhanedekiler için ikametgah başvurusunu yapmak kolay bir işti.

 

İlk olarak, evlat edinecek kişinin kimliği doğrulanır. İkinci olarak, ailenin bakım masraflarını karşılayıp karşılayamayacağına bakılır.

 

Bu doğrulamaların yapılmasının nedeni ailenin yasalar tarafından koyulan şartlara uyup uymadığını kontrol etmekti.

 

Eğer ki çalışmıyorsa veya maaşı çok düşükse, evlat edinmek için gerekli kriterleri karşılamıyor demekti.

 

Üçüncü olarak, evlat edinmeyi doğrulamak için bir anlaşma imzalanır.

 

Son olarak ve en önemlisi, para ilk elden verilmeli!

 

Bu dünyada, evlat edinmek yetimhanelerin asıl para kaynağıydı. Eskiden, anlaşmalar bir imzayla biterdi. Paranın hiç bir yeri yoktu. Ama bu günlerde ve bu çağda her şey farklıydı. Evlat edinmek bir şeyi satın almakla aynıydı. Sadece tek farkı artık yetimhanelerin çocuk satmasının yasal olmasıydı.

 

Dudian yeni dünyanın parasını görmemişti. Annesi yeşil banknotları çıkardığında, tek farkın banknotun üstündeki Büyük Silvia Duvarı'nın resmi olduğunu gördü. Görünüşe göre Silvia Şehri'ni bu büyük duvar kaplıyordu.

 

Dudian annesinin Mina Teyze'ye paraları verdiğini görünce, her şeyi anladı. Neden çocuklar bu kadar kolay yetimhaneye alınsın ki? Yetimhane çocukların bir kaç ay içinde evlat edinileceğini bildiğinden, her çocuğa yemek ve ev veriyordu.

 

Dudian iç çekti. Sonunda eski ve yeni çağ arasındaki farkı anlamıştı: En güçlü olan hayatta kalır. Ya bu dünyaya ayak uyduracaksın ya da altında ezileceksin.

 

Ödeme işlemi ve tüm imzalar tamamlandığında, genç doktor eğilip Dudian'in saçlarını okşadı.

 

Onun soluk kahverengi gözlerine baktığında, gelecekte güvenebileceği tek kişinin bu kadın olduğunu anlayabiliyordu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ''Sana Ju Teyze diyebilir miyim?'' dedi.

 

Jura biraz şaşırmıştı.

 

Mina Dudian'in sözlerini duyunca ''Kuralları esnetmek yok. Bundan sonra annen o ve sen ona iyi davranacaksın. Sakın yetimhanemizin adını kirletme.'' dedi.

 

Jura yavaşça Dudian'in saçlarını okşayarak güldü ve ''Bana alışana kadar beni Ju Teyze diye çağırabilirsin.'' dedi.

 

Dudian'in birden içi ısındı ve ''Teşekkür ederim.'' dedi.

 

Onun nazik davranışlarına minnettardı çünkü evlat edinildiği zaman, ölmesi veya yaşamasının tamamen ailesinin elinde olacağını biliyordu. Diğer çocuklardan çoktan bu dünyada ailelerin çocuklarını öldürmesinin yasal bir şey olduğunu duymuştu.

 

Jura gülerek ''Haydi gel benimle, seni yeni evine götüreyim.'' dedi.

 

.............

 

.............

 

Jura'nın evinde...

 

Burası alıştığı kenar mahalleler gibi değildi, mahalle sakinlerinin hepsinin normal işleri vardı. Burada hava temiz olduğundan artık kenar mahallenin kötü kokusunu almayacaktı.

 

Bu kadar büyük yerleşim yerinde bile Jura'nın yaşam şartları üst düzeydeydi. Buradaki arsa fiyatları, kuzeydeki kenar mahalleye olan uzaklığı ve güneydeki ticari bölgeye olan yakınlığından dolayı, kenar mahalledekilerin iki katıydı.

 

Ticari veya askeri bölgede yaşayan kişiler ya büyük servete ya da nüfuza sahipti. Bu bölgelerdeki ev fiyatları o kadar yüsekti ki çoğu kişi bütün hayatı boyunca çalışsa bile kazanamazdı.

 

Her bölgede yüksek duvarlar (Game of Thrones'taki Sur gibi) vardı. Silva'yı bölen kapılar günde sadece bir kez açılıyordu. Güneydeki yerleşim yerinin kapısı kuzeydeki kenar mahallenin kapısıyla yüz yüze değildi.

 

Bu da demek oluyor ki yerleşim bölgesindekiler kenar mahalleye ve iş adamları yerleşim bölgesine gidebilir ama kenar mahallede yaşayanlar gidemez. Kenar mahallelerde yaşayanların sosyal konumu üst sınıf bölgelere gitmek için yeterli değildi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr