Cilt 19: Bölüm 6-5

avatar
730 12

Terror Infinite - Cilt 19: Bölüm 6-5


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa





Japon donanmasının gelişiyle ispatlama fırsatı ayaklarına geldi. Bu az sayıda gemi Şanghay'da mutlak bir gücü temsil ediyordu, Xuan ve WangXia burada olmasaydı tüm şehri bombalayıp barikat kurmaya yeterdi.

 

 

Japonların misillemesi çok hızlı olmuştu. İnsanlar bekledikleri iki üç günlük arayı bulamadılar ve terör tüm şehri sardı. Vatandaşlar bu gemilerin aslında Pasifik Okyanusu'na ilerlediklerini bilmiyorlardı. Gemilerin üsler tarafından şehre yönlendirilmesi Şanghay'daki beklenmedik olaydı.

 

 

Xuan ve WangXia, kaos Şanghay'a yaklaşmışken nüfuzlu insanları limana götürdü. Bu yoğun limanda başka tek bir kişi yoktu. Japon donanması buraya huzur getirmişti. Gemiler ateş etmeden limandan biraz uzakta durdu. Limandan çok uzakta olmayan birçok imtiyaz vardı bu yüzden herhangi bir atış şiddetli sonuçlar doğurabilirdi. Gemilerin aldığı emir Şanghay'a barikat kurmaktı, limanı bombalamak değil. Yıkılmış bir liman, yeniden ele geçirildikten sonra onarım için çok sayıda adam ve malzeme gerektirirdi.

 

 

WangXia vatandaşların refahını dikkate alacak ve alabora olmaktan kaçınacak bir insandı. Diğer yandan Xuan ise vatandaşların hayatını zerre umursamıyordu, ister Japon olsun ister Amerikan ya da Komünist Partili. Onun planları her zaman Çin Takımı'nı merkez alırdı. Bu Xuan dördüncü aşamaya adım atana dek değişmeyecekti.

 

 

Limana vardıklarında, WangXia kendi gümüş plakasını tuttu ve Xuan'a, "Taktik nükleer bombalar Şeytan Enerjisi'yle kaplandı ve çıplak gözle görünmez durumdalar. Bunların gücünü ayrıca Şeytan Enerjisi'yle arttırmak istediğine emin misin? Korkarım güç limanı yok edebilir."

 

 

Xuan uzaktaki gemilere baktı ve cevap verdi, "Artık fark etmez - Belki de bunun planın ikinci adımı olduğunu söyleyebilirim."

 

 

WangXia'nın kafası karıştı ve hemen, "Ne demek istiyorsun? Limanı yok etmek neden ikinci adım olsun ki?" diye sordu.

 

 

Xuan ona bir gülüş attı ve ardından diğer kişilere döndü. "Japon donanması Şanghay'ın limanlarını kapatmayı planlıyor. Durum öyle gösteriyor ki, teslim olmak bir seçenek değil. Gemileri şehre yaklaşmayacak ve orduları Şanghay'ı ele geçirmeden kaçamayacaksınız. İsteğim yalnızca şudur ki, Buda heykelini bulmada bana yardım edin ya da dünyanın yıkılmasına izin verin... İyi bakın. Bu Buda heykelinin bir parçası. Ve gücü sizin hayal gücünüzün ötesinde!" Çantasından bir taş parçası çıkardı. Taş çantadan çıkar çıkmaz süzülmeye başladı.

 

 

WangXia neredeyse bu görüntü karşısında çığlık atacaktı. Kendini durdurdu ve hemen gümüş plaka aracılığıyla Xuan ile iletişime geçti. "Sen-- Sen gerçekten Buda'nın kafasından bir parça mı kazıdın? Bu parçayı kaybedersek işimiz biter. Bunu nasıl yapabildin..."

 

 

"Bu başka bir şey." Xuan, "Uçan Kaykay için kullanılan malzemelerden kalanlar. Bu yeni malzeme anti-yerçekimi özelliğine sahip fakat işçiliği zor ve başka dezavantajları var."

 

 

Xuan cevap verdikten sonra taşı WangXia'ya fırlattı. Yüksek sesle, "Japon gemilerini yok etmede kullan."

 

 

WangXia kayayı yakaladı. Dokunma hissi güzeldi. Parça bir taş gibi görünüyordu fakat içi metaldi. Başını salladı ve Uçan Kaykay'a bindi.

 

 

Nüfuzlu insanların gözleri gördükleri manzaraya kapılmıştı. Gözleri Uçan Kaykay'a sabitlendi. Qi tarafından güçlendirildiği için herhangi bir alev veya hava yaymıyordu. Uçan Kaykay süzülürken hafif bir pırıltısı vardı. Düz ve pürüzsüz şekil, bu insanlara mekanik bir nesne gibi görünmüyordu. Daha çok uçan bir kılıca benziyordu. Çinli olanlar gerçekten de "uçan kılıç" diye mırıldandı ve yabancıların ağzı bir karış açık kaldı. WangXia havaya uçtuğunda suratlarını fanatizm ve açgözlülük karışımı bir duygu kapladı.

 

 

 

 

Buradaki insanların Şanghay'da büyük güçleri vardı ve sebep oldukları ilk olaydan bu yana Çin Takımı hakkında ayrıntılı raporlar almışlardı. Raporlar güçlerini derinlemesine tanımlıyordu ve konulardan biri uçan kılıçlardı. Ancak, mevkileri göz önüne alındığında bu insanlar böyle söylentilere inanmazdı. Fakat bu efsanevi aracın gerçek görüntüsü içlerindeki fanatizmi diğer insanlardan daha fazla çıkardı.

 

 

Tanrılar ve Xian, Çin mitolojisinde ölümsüz varlıklardı. Kimse gerçekten dünyada var olduklarını düşünmezdi. Çin Takımı'nın arkasındaki gerçek 10 binde 1 olsa bile, yalvarabilecekleri tek şey bir hap olsa bile, ölümlüler için baştan çıkarıcı şey çok büyüktü. Para, siyasi güç ve yetki on yıllar sonra kendilerini mezara dek takip edecekti. Ancak, yüzlerce yıl ve belki de sonsuza kadar yaşamanın cazibesi bu dünyadaki herkesi çılgına çevirebilirdi. Bu arzu, Xuan ve WangXia'nın Tanrı ve Xian olduğuna inandıklarında kalplerinden fışkırdı.

 

 

WangXia gemilere doğru uçtu. Gemiler, saldırı altındayken düzenini kaybetmeden hızlı bir şekilde misilleme yapabilmeleri için yan yana dizilmemişti. Japon donanma subayları iyi eğitilmişlerdi. Aksi halde Pearl Harbor saldırısından sonra  bir dizi zafer elde edemezlerdi. (Ç.N: Pearl Harbor Saldırısı, Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri'nin Pasifik Filosu ve Pearl Harbor askerî üslerine karşı düzenlediği sürpriz saldırıdır.) Küçük çaplı savaşlarda olduğu gibi büyük çaplı savaşlarda tesadüfler yoktu.

 

 

WangXia düşünecek durumda değildi. Gemilere yaklaştıkça içinde bir öfke yükseldi. Tipik bir ülkücü gençti. Bu dünyanın Tanrı tarafından yaratılan bir film dünyasından başka bir şey olmadığını biliyordu. Yine de, Japon ordusunun Çin topraklarında küstahlığını sergilemesi, içindeki öfke denizini kabarttı. Bir askerin en büyük utancı savaşı kaybetmek değil, koruduğu şeylerin çiğnendiğine tanık olmaktı. Xuan'ın emri olmasa bile, savaş sırasında taktik nükleer silahları kullanacaktı. Şu an limanın sonrasını düşünecek mantığa sahip değildi.

 

 

WangXia, Uçan Kaykay'ın hızıyla göz açıp kapayıncaya kadar gemilerin yanına geldi. Bütün Şeytan Enerji'si yoğunlaştı. Üç taktik nükleer bomba yavaşça aşağıya süzüldü. Aynı zamanda taktik nükleer bombalara eşlik eden birkaç bomba yaratık da yarattı. Bu yaratıklar taktik nükleer bombaların gücünü arttırmanın anahtarıydı.

 

 

Her şey tamamlandığında, Uçan Kaykay'la limana geri döndü. Gemilerdeki donanmalar nihayet siper alıp telaşlandılar çünkü WangXia’nın ortaya çıkıp uçması bir dakika bile sürmemişti.

 

 

WangXia limana döndüğünde üç parlak nokta aniden ışıldayarak patladı. Limanda gözlerini gemilerden hiç ayırmayan birkaç kişi elleriyle gözlerini kapatıp bağırdı. Gerisi başlarını çevirmek zorunda kaldı. Gemiler parçalanırken denizden üç mantar bulutu yükseldi.  Büyük gelgit dalgaları şok dalgalarıyla birlikte limana doğru sürüklendi.

 

 

Büyük küçük gelgit dalgalarıyla karşılaşan ilk gemiler ters döndü. Çoğu birbirine çarptı ya da gelgit dalgalarının içine girdi. 40 metre yüksekliğindeki dalgalar ve enkaz halindeki sayısız gemi kalıntısı limandaki binaları yerle bir edip orada duran insanlara ilerlemeye devam etti.

 

 

Okyanusta, mantar bulutu hala kıpır kıpır duruyordu fakat Japon donanması artık görünmüyordu.

 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44264 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr