Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

Gruplar görevlendirmeden sonra kendi sorumluluklarını aldı. Zheng Xuan'a, özellikle gözlüklerle ilgili, ona veya YinKong'a bir zarar verir mi diye söylendi. Fakat söylenmeyi bırakıp Uçan Kaykaylara yöneldi. Birini kendisi diğerini TengYi kullandı, altlarında asılı olan sepetler üç film karakterini ve uyuyan üyeleri Shanxi'ye, mezarın bulunduğu yere, götürüyordu.

Takımın geri kalan üyelerine birer Uçan Kaykay verildi. Çok geçmeden, Shanxi'den bir mesaj aldılar. Zheng, eğer Buda'yı bütün haline getirebilirlerse bu dünyanın tarihe göre ilerleyeceğini söyledi. Aksi halde, dünyayı bir fırtına ele geçirip tarihi değiştirecekti.

Zheng Xuan'a söylenmesine rağmen, gözlüklerin uyuyan üyelere yardım edebilecek birer item olduğunu bildiği için kızgın değildi. Fakat yine de Xuan'ın ketumluğu hakkında şikayet ediyordu.

"Zheng! İlgilenmem gereken bir büyükannem ve bebeğim var..." Jonathan Zheng'in onu bırakması için sepetin içinde yalvardı. Uçan Buda kafası hayatını riske atacak kadar değerli değildi. Bu belayı başka birine verse çok minnettar olurdu. Mezardaki gizem böylesine aç gözlü birini bile kendinden uzaklaştırıyordu. Jonathan'ın niyeti Şanghay'a geri dönmekti. Zheng'in onu getirmesini hiç beklemiyordu ama artık çok geçti.

Zheng, "Lütfen. Ailende kimlerin olduğunu senden daha iyi biliyorum. Çinli gibi yalvarmayı bırak. Bu haritayı nereden buldun?"

"Çinlilerin duymak istediği şey bu değil mi?" Jonathan mırıldandı. "Haritanın nasıl geldiğini unuttum. Sanırım antika bir dükkandan ya da Çin'e vardıktan sonra bir şekilde bana ulaştı. Nereden geldiğini bile hatılayamamam tuhaf."

Zheng de tuhaf hissetti. Diğerleri bir itemin kökenini unutabilirdi ama Jonathan unutmazdı. Hazinelerle, parayla ve altınlarla alakalı hiçbir şeyi unutmazdı. En nihayetinde bu, mesajı anlayamadıkları için bu dünyanın sakinlerinin gözünde bir define haritasıydı.

(Bu gizli kapının bir parçası mı? Haritanın sonunda Çin Takımı'na ya da bu şekilde sarı ırktaki bir insana geçmesi? Harita hedeflere yakın bir film karakterine geçtiğinde, doğal olarak onu görecekler ve Gökyüzü Kulesi'ne girmeye zorlanacaklar. Sonuçta Mumya'nın dünyası özeldi. Çok sayıda bonus göreve ve bu dünyadaki tek canlanma aracına sahip. Bu da demek oluyor ki haritanın oyuncuların eline geçme ihtimali yüksek.)

Zheng'in kafasından bu düşünceler geçti. Tahminin gerçeğe yakın olduğunu hissetti. Ancak, eski insanlar Mumya dünyasında olanları nasıl öngördüler? İnsanlık tarihi dahil, 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, ülkelerin dağılması, diller, kültürler. Böyle bir geleceği bin sene öncesinden bilmek imkansızdı. Acaba şey olabilir miydi... Tanrı'nın zekası ve zihni? Bu alemdeki bütün dünyaları insan kültürünü kullanarak yaratan o muydu?

(Eski insanların gerçeği ve medeniyetlerinin sırları Xuan ve TengYi belgeleri deşifre edene kadar beklemek zorunda. Azizler ve Yetiştiriciler arasındaki ilişki neydi? Tanrı'nın dünyası ne?)

Zheng neredeyse uçuş boyunca üçüncü aşamada kaldı. Gizemler ve bonus görev üzerine düşündü. Ancak o HongLu ya da Xuan değildi, bu yüzden düşünceleri kendi öznelliğini taşıyordu. Geleceği sadece bulanık bir resim olarak görebiliyordu.

(Doğru tahmin ettiysem, Xuan o şeyi kullanmayı planlıyor... Yüzüklerin Efendisi'ndeyken HaoTian'ın üzerinde kullandığı şeyi.)

Uçan Kaykaylar Shanxi'nin sınırlarına girdi.

"...Anlaşıldı. Buda gitmiş. Girişi beş bin kişilik bir ordu koruyor. Bir hafta boyunca orada kalmak zorunda olduğunuz için ordunun dikkatini çekmeme kararına katılıyorum. Biz Buda'nın bütün parçalarını bulana dek kendinizi gizleyin." Xuan kulağına gümüş bir plaka tuttu. Grubunun gerisine bakarken söyledi.

Zero, Wangxia, Heng ve ChengXiao takımın ana savaş güçleriydi. 6 kişilik grupları yedi gün içinde Buda'nın bütün parçalarını bütün Çin'de hatta belki bütün dünyada arayıp bulmak zorundaydı.

Xuan gümüş plakayı katlayıp gömleğinin cebine koydu. Tekrar gruba döndü. "Durum şu ki bütün Buda parçaları gitmiş. Yan Xishan'ın ordusu mezarı ablukaya almış. Buda parçaları büyük ihtimalle şu üç gücün elinde; Komünist Parti, Japon ordusu ve Kuomintang (Ç.N: Kuomintang= Çin Milliyetçi Partisi). Yabancı güçlerde de olabilir fakat bu düşük bir ihtimal. Bu, 2. Dünya Savaşı'nın doruk noktasında olduğu için Çin'e gelip Buda'yı ele geçirmeleri pek olası değil."

Zero sordu, "Şimdi ne olacak?"

"Buda'yı bulacağız. Mezara kaç gücün girdiğini öğrenmek zorundayız. Zamanımız kısa, 6,5 gün, yani ortaya çıkan tüm güçleri soruşturmaya vaktimiz olmayacak." Xuan nefes verdi. "Zero, Chongqing'e git. Seni Chiang Kai-shek ile buluşturabilirim. Muhtemelen kimliğini vermene izin verilmeyecek. Bu nedenle onunla buluşmak için ne gerekiyorsa yapmana izin veriyorum. Öldürme, adam kaçırma, bombalama olsun, umrumda değil. Onunla konuşmam gerektiğinde, yanında olmalısın. Bunu yapabilir misin?"

Zero onayladı.

Ardından Xuan, ChengXiao'ya döndü. "Shanxi, Chahar ve Hebei kavşağına gitmeni istiyorum. Komünist Parti'nin bir üyesi olarak, bu süre içinde memurların nerede konumlandıklarını biliyor olmalısın. Zero ile aynısını yap. Yine de, potansiyel müttefiklerimiz oldukları için kaba kuvvet kullanmamayı deneyebilirsin. Kimliğini ve kökenini söyleyebilirsin. Eğer inanmazlarsa... İşte bütün Komünist Parti liderlerinin listesi." Boyutsal çantadan kalın bir kağıt yığını çıkarıp ChengXiao'ya verdi.

ChengXiao, Xuan'ın çantasına baktı ve "Doraemon, bana 4D cebini ver. İçerde daha fazla item olduğunu biliyorum."

Xuan onu görmezden geldi ve Heng'e, "Senin için herhangi bir özel konumum yok. Akşama Dongbei'a varmanı istiyorum. İki Uçan Kaykay al, bir tane normal bir tane büyülü. Muhtemelen geliştirilmiş patlama hızını yönetmek için fiziksel istatistiklere sahipsindir. Orada benden komut bekle. Chongqing'e ya da Shanxi, Chahar ve Hebei kavşağına gitmeni isteyebilirim. Hazırlıklı ol."

Heng başını salladı ve ardından aklına bir şey gelince hemen sordu, "Baskıyı kaldırabilirim ama YanWei ne olacak? Patlama hızına dayanamaz."

Xuan ona soğuk bir şekilde güldü. "Bu benim sorunum değil. Kalmasına karar veren sendin. Bu bedellerinden biri. Sonuçlarına adam gibi katlan. Onu canlandırıp burada kalmasını sağlamak senin kararındı. Bu yüzden kendin çözmelisin."

Heng acı bir şekilde gülümsedi. Xuan hiçbir şeyi unutmamıştı. Unutmak onun lügatında yoktu bir kere.

"WangXia benimle Shanghai'a gel."

Uçan Kaykayları dağıtmadan önce, Xuan bir şey hatırlamış gibi durdu. "Buda'nın kaç parçaya bölündüğünü bilmediğimi söylemeyi unuttum. Bonus göreve bakarsak, parçalar küçük olmasa gerek. Ancak, biz ele geçirdikten sonra küçük parçalara ayrılırsa anahtarı tekrar bir araya getiremeyiz. Parçaları bulursanız, onları korumak için elinizden geleni yapın. Yoksa hep birlikte ölürüz."