Cilt 19: Bölüm 2-1

avatar
789 14

Terror Infinite - Cilt 19: Bölüm 2-1


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa




"Haha, o zaman işim bitti sanmıştım. Bu acıya dayanmanın karşılığı düşündüğümden de fazla çıktı." Zheng yemek yerken yüksek sesle güldü. Mısır yemekleri daha lezzetli değildi fakat egzotikti. Keyif alıyormuş gibi duruyordu. Fakat diğerleri onu tuhaf bakışlarla izliyordu.

 

 

Heng sessizce Zero ve ChengXiao'ya "Öncekinden daha neşeli olduğunu fark ettiniz mi? Ters bir şeyler var.. Sadece bir kere öldü."

 

 

ChengXiao hemen cevap verdi, "Belki ölüm sinirlerine zarar verdi ve onu bir psikopata çevirdi."

 

 

"Bence sinirlere zarar verilmesi sadece sinir hastalığına sebep olur." dedi Heng.

 

 

Zero birden Zheng ile konuştu, "Neden kendini öldürmeyi düşündün? Canlanma Haçı'nı kullandığın için tekrar canlanamama ihtimalini hiç düşündün mü?"

 

 

Zheng her zamanki gibi buruk bir şekilde gülümsedi ve elini salladı. "Aslında o kadar düşünmedim. Sadece ölmek üzereyken birden her şeyin çok basit olduğunu fark ettim. Bazı şeyler yaşamaktan daha önemli hale geldi, o noktaya kadar irademi destekleyen şeyden daha önemliydiler. Ölmek istemedim. Onları başarmadan huzur içinde ölmeyeceğim!"

 

 

"Mesela?" ChengXiao sordu.

 

 

"Mesela... Klonumu yenmek. Yenmek değil de serbest bırakmak." Zheng gülümsedi ve eline başka bir parça ızgara et aldı.

 

 

Xuan sordu, "Peki ya gücün? Bu fırsattan sonra ne kadar büyüdü?"

 

 

"Malesef," Zheng onlara baktı. "Kalbimin şeytanını yendim ve orta-dördüncü aşamaya adım attım. Ama sanırım hala klonumdan birazcık daha düşük."

 

 

'Malesef'i duyunca kalp şeytanının tamamen gitmediğini ve tekrar çılgın moda girebileceğini düşündüklerinden dolayı kalpleri sıkıştı. Kimse Xuan'ın çok daha güçlü olmasına rağmen onu durdurabileceğine gerçekten inanmıyordu. Dördüncü aşamanın gücü akıllarına kazınmıştı. Fakat peşinden gelen sözler içlerine su serpti.

 

 

Heng bir kahkaha ile, "Bu yeterince iyi. En önemlisi kalp şeytanını yenmiş olman yani gücünün %100'ünü kullanabilirsin. Cesaretin olduğu sürece bir gün klonuna yetişeceksin."

 

 

YanWei bu sözlere güldü. Zheng şaşırarak Heng'e ve ardından kıza baktı. "Dürüst olmak gerekirse, kendini aşabilecek tek kişi sendin... Bunu başarman harika."

 

 

Heng, YanWei'ye bakarak acı bir kahkaha attı ve sonra konuşmayı durdurdu.

 

 

Zheng, "Düşündüğümden daha fazla kurtulan insan var. Takımın gerisi hala Tanrı'nın boyutunda uyuyor mu?"

 

 

Bütün takım Zheng bakışlarını ona çevirene dek yavaşça bir elma yiyen Xuan'a döndü. Kafasını salladı, "Onları harabe otele yerleştimek benim önerim. Vücutlarına alarmlar yerleştirdim, biri yaklaştığında bizi uyaracaklar. Uçan Kaykay'ı kullanarak Kahire'ye hemen gidebiliriz. Daha önemlisi, onları Uçan Kaykaylarda taşımak zor. Bir hava savaşı çıkarsa yük olacaklar."

 

 

"O zaman neden onları buraya getirdin?" Zheng sormadan edemedi. Sonra Ardeth'e, "Yoldaşlarıma sahip çıkabilir misin? Bazı durumlardan ötürü derin bir uykuya girdiler. Şu an Çin'e gitmek zorunda kalabiliriz bu yüzden senden sadece onlara göz kulak olmanı isteyebilirim."

 

 

 

 

Ardeth tereddüt etti fakat ayağa kalktı ve saygıyla, "Medjaylar size olan borçlarımızı geri ödemede asla tereddüt etmeyecektir. Ancak, elimde Rommel'ın ordusunun şu anda İngiliz ordusuyla savaştığına dair bir rapor var. Rommel büyük ihtimalle ordusunu çöle götürecek. Bu kamp Kahire'ye yakın... Hamunaptra'nın Rommel tarafından ele geçirilme riski var."

 

 

Bütün takım şok oldu. Hamunaptra canlanma mihrabı nedeniyle takım için hayati bir noktaydı. Mihrap olmadan çaylaklar dışındaki üyeleri canlandıramazlardı. Çaylakların da takıma pek bir katkısı yoktu. Oyuncular için bu şehrin önemi, Medjayların dini önemlerinden çok daha büyüktü.

 

 

Birkaç saniye sonra herkes aynı anda Xuan'a baktı. Takım Zheng canlandıktan sonra orijinal durumuna geri döndü. Herkes gülmese de birbiriyle sakin kafayla iletişim kuruyorlardı, özellikle o kişi Xuan olduğunda. Zheng orada olduğu sürece, takım dağılmazmış gibiydi.

 

 

Xuan Ardeth'e döndü ve "Planlarınız nedir?"

 

 

Ardeth bir saniye duraksadı. "Bu askeri üs en önemli istasyonlarımızdan biri. Dahası, ABD'deki yatırımlarımız meyvelerini veriyor. ABD bize İngiliz hükümetiyle iletişime geçmede yardım etti. Yabancı uyruklar olarak savaşa katılmayı düşünme sürecindeyiz. Kazanırsak, Mısır..."

 

 

Xuan sözünü kesti. "Sorum hedefinizin ne olduğuydu. Bir ulus kurmak mı? Bağımsızlık mı? Yoksa diktatörlük mü?"

 

 

Ardeth cevap vermeden önce bunun üzerine ciddi bir şekilde düşündü. "Şöyle diyebilirim... Hayalimiz Mısır' yeniden canlandırmak. Bir zamanlar muhteşem bir medeniyet olan bu ülke, başka bir ülkenin kolonisine dönüştü. İnsanlarımız haksız muamele gören ikinci sınıf insan muamelesi gördü... Hayalimiz Mısır'ı zafer günlerine geri götürmektir! Böyle bir hayalimiz olabilir mi?"

 

 

"Elbette olabilir!" Zheng omzuna vurdu. "Neden bir adam hayal kurmasın? Durmayın ve başarmak için elinizden geleni yapın! Bizim birlikte savaşan yoldaşlar olduğumuzu unutma. İhtiyaç olduğu zaman, elimizdeki gelişmiş silahlarla size yardım edeceğiz. Ah, ve benim ülkem..."

 

 

"Bu kadar yeter, seni ülkücü genç. Burası bizim dünyamız değil. Biz bu dünyada sadece birer misafirden ibaretiz. Bir seyirci edasıyla izleyip gözlem yapın. Bu dünyaya yaptığımız her şey bir kelebeğin kanat çırpması gibidir ve şimdiden bütün dünyayı kasıp kavuran bir fırtına çıkaracak. Tarihi kasıtlı olarak değiştirmeye gerek yok. Ayrıca, mihrabın bizim için hala bu kadar önemi var mı?" Xuan, Zheng'e soğuk bir şekilde gülümsedi.

 

 

Zheng ve Ardeth bunun karşılığında garip bir şekilde güldüler. Zheng, "Ama en azından bir şey yapmalıyız. Ben öyle oturup bekleyemem... Anladığım bir tek şey var o da ne istiyorsam onu yapmak. Eğer bir planın yoksa, bu savaşa müdahale etmeme izin ver. Almanya'nın Afrikalı ordusunu yok edeceğim." Zheng yavaşça sakinleşti. Gözleri bir göl gibi derindi, derin ve karanlık.

 

 

Xuan onun gözlerine baktığında bir an için şaşırdı. "İki yol var. Birincisi, Rommel'ın izini sürmek için çöl hakkındaki bilgini kullanıp ordusunu pusuya düşürebilirsiniz. Sizin modernize edilmiş ordunuzla bile kalmak zor olmamalı. Ordusunu yok edene kadar onları kovalamak için İngiliz ordusunun ana kuvvetleriyle iletişime geçebilirsiniz. Yabancı uyrukların kimliği altındaki bu zafer, bir ulusun kurulmasında önemli rol oynayacaktır. Ancak..."

 

 

Ardeth heyecanlanıp sordu, "Ancak ne? Başka ne var?"

 

 

"Bu gerçekten Mısır'ın bir restorasyonu mu?" Xuan başını iki yana salladı. "Bir ülkenin restorasyonu sadece ülkeyi kurmak değildir. Ülkenin hayata kalması, ordusunun kurulması, kültür, ekonomi ve halkın onuru gibi problemler var. Mısır uzun süredir yenilmiş durumda. 2. Dünya Savaşı sırasında Mısırlı insanlar kendilerini zaten ikinci sınıf vatandaş olarak görüyordu."










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr