Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

Birbiri ardına gelen saldırı dizisi neredeyse bütün üyelerin ilişkisiz düşüncelerini boğdu. Xuan ve Freddy kaybolmuş gibi göründüğünden, takım aniden kendisini beş dakikalık bir huzur içinde buldu. Beş erkek atmosferin değiştiğini hissettiğinde konuşmayı yavaş yavaş bıraktı. Bu fırtına öncesi sessizlik olabilirdi. Bu sessizlik sona erdiğinde, fırtına gelecekti.

Zheng hala klonuyla savaşıyordu. Yıkım'ı aktifleştireli iki dakikadan fazla geçmişti. Bu yeteneği bu kadar uzun süre kullanmak kendini öldürmek demekti. Ve hatta dördüncü aşamadaki vücudunun optimizasyonu ile, sınır çizgisindeydi. Vücudunun çöküşü başlamıştı. Qi ve Kan Enerjisi tükendi. Zheng umutsuzluğa kapılıyordu.

Onun tersine, Klon Zheng savaş süresince rahat görünüyordu. Yıkım'ın hızına zar zor dayandı. Ancak, Zheng ne kadar hızlanırsa hızlansın veya gücünü istediğince arttırsın, yine de onun savunmasını kıramadı.  Klon Zheng her zaman bir sonraki saldırıyı engelliyordu. İki dakika geçti fakat bir kere bile ona zarar veremedi.

Klon Zheng'in kara alevinin üzerinde neredeyse mükemmel bir kontrolü vardı. Sanki canlıymış gibi hareket ediyor ve katı bir nesneymişcesine saldırıları engelliyordu. Zheng'in aleve yaptığı her bir darbe geri dönerek kendisini yakıyordu. Zheng'in vücudu bu yaralarla kaplandı. Artık klonuna rakip olacak gücü yoktu.

Yine de, Zheng asla delilik saldırılarını durdurmadı. Kendini orta-dördüncü aşamaya zorladıktan sonra bilinci özgürlüğün sınırına ulaşmıştı. Ne acı, ne hasar, ne de yıkılış onda hiçbir tepkiyi tetikleyemiyordu. Kalbin şeytanı kendisini ele geçirdi. Klon Zheng ile savaşmadan bile vücudu artık onu sürdüremeyene kadar Yıkım'ı kullanırdı. Zheng'in önündeki tek sonuç, kendisinin üstesinden gelmezse, ölümdü.

(Belki de bu sondur.)

Zheng iç çekti. Bilinci kayboluyordu ve vücudu parçalanmaya başlıyordu.

YinKong ayağa kalkıp takımın geri kalanına gülümseyerek, "Koşun. Koşabildiğiniz kadar koşun. Elbette, Zheng hala çaresiz rüyasında sıkışıp kaldığı sürece bunun bir faydası olmayabilir."

Erkeklerin kafası karıştı. Heng aniden caddeye baktı.

Caddenin sonunda yalpalanarak onlara doğru süzülen bir adam vardı. Ayakları yerden yarım metre yüksekteydi. Adam yaklaştıkça, Heng sonunda yüzünü gördü. Bu, suratı kireç gibi olmuş Xuan'dı. Lambda Sürücüsü'nün gücü onun süzülmesini sağlıyordu.

"Fena halde yaralanmış gibi. Göğsünde kritik bir yara ve ağır kan kaybı var. Aksi halde, bu şekilde enerji kaybetmezdi. Bu noktada hareketleri Lambda Sürücüsü tarafından destekleniyor." dedi Heng.

Diğer adamlar Heng'i tam oarak göremiyordu. Sadece adamın Xuan olduğunu fark ettiler, ayrıntıları göremiyorlardı.

Öte yandan YinKong onaylayarak başını salladı. Xuan kafasını eğmişti. Göğsü hala yavaşça inip kalkıyor olmasaydı, bir cesetle karıştırılabilirdi.

(Bu dünyadaki her şey Zheng'in zihnine dayalıysa, bu Xuan'ın duyguları veya hisleri yoktur. Yani yaraları ne kadar ölümcül olursa olsun durmayacak. Lambda Sürücüsü'nü sınırsız kullandığında bile, onu öldürmek için oyalama taktikleri kullanabiliriz.)

YinKong nefes verip diğerlerine baktı. "Koşalım. Hızlı hareket etmiyor. Bu hızda koşabiliriz."

Konuşmasını bitirince, kafasını kaldırıp acı bir şekilde güldü. Dört adet savaş helikopterinin çok çok uzaklardan geldiğini hissetmişti. Kesinlikle Freddy geri geliyordu. Xuan ve Freddy her iki taraftan eve yaklaşıyordu.

Takımın bu anormalliği fark etmesi sadece iki saniye sürdü. Hepsi gökyüzüne baktı ve helikopterleri gördü. Ev açık bir alanla çevriliydi yani evden ayrılırlarsa, YinKong onları hızlıca indirmediği sürece helikopterler için açık hedef haline geleceklerdi.

"Hiç hayal kurmayın. Kılıçla bir tanesini indirebilirim ama ya diğer üçü? Heng onları kısa bir süre içinde indirebilir mi?" dedi YinKong.

Hneg kolunu kaldırdı ve "Yapamam. Sınırım ikili Patlayıcı Atış. Bir iki atış daha yapabilirim, isabet garantisi vermiyorum. Kolumun hala hareket etmesi bile bir mucize."

Heng bu durum için YinKong'dan daha iyiydi. Fakat belli ki savaşma yeteneğini kaybetmişti. Buranın belki de hayatlarının sonu olabileceğini fark ettiklerinde kalplerini bir ürperti doldurdu.

YinKong'un elleri hafifçe titredi. Aniden tek başına koşmayı düşündü. Freddy nükleer silah kullanımını elde etmediği sürece kimse onu durduramazdı. Bu dünyada güvendeydi. Ancak, gittiği an takımın geri kalanı ölecek demekti. YinKong'un bilinci bu düşünceyle uyanmanın işaretini gösterdi.

"Ne sıkıntılı." YinKong mırıldandı.

Xuan'a, Parlayan aktivasyonuna yaklaşan bir hızda, ışık sicimi gibi hücum etti. Tepki hızı, öncekinin aksine bu hızda onu destekleyebiliyordu.

YinKong'un hızı artıyordu fakat vücudu çıplak gözle daha da görünür hale geliyordu. Bu iki olgu birbiriyle çelişiyordu.

YinKong Xuan'ın 100 metre kadar yakınına ulaştığında, Xuan elini kaldırmaya çabaladı. İkisinin arasında bir ışık alanı oluştu. Bu sadece bir anda meydana geldi ve YinKong çoktan 50 metreyi geçmişti. Ardından ışık YinKong'a doğru patladı ve onu tüketti. Havalanan toz ışığı kaplayana kadar öne doğru parlamaya devam etti. Toz birkaç saniye sonra indi, ışığın geçtiği yolda 100 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde bir kanal ortaya çıkardı. Bu sadece Xuan'ın kolunu kaldırmasıyla meydana geldi.

Bu noktada Zheng'i geçmiş olabilirdi. Takım üyeleri kendi kendilerine düşündü.

Atış YinKong'u vurmadı. Saldırıyı atlatacak ne tür bir hıza sahip olduğunu kimse bilmiyordu.

YinKong Parlayan Hava Dalgaları'nı kullandı. Dalgalar Xuan'a neredeyse yarım metre uzaklıkta uçtu ve sonra tamamen yok oldu. Füzeleri düşüren bir saldırı, Xuan'ın yanına bile yaklaşamadı.

(Lambda Sürücüsü'nün savunmasının yakın menzilli suikast için hiçbir zayıf noktası yoktu. Şimdiden yüzden fazla kez bıçakladım... Hava Dalgaları da işe yaramıyor... Bu saldırı dört oklu Patlayıcı Atış'ın gücüne ulaşabilir ama bu vücut buna dayanabilir mi?)