Cilt 18: Bölüm 10-2

avatar
870 11

Terror Infinite - Cilt 18: Bölüm 10-2


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa




YinKong sesi koridorda takip etti. En hızlı olduğu ve Zheng harekete geçmeden önce tereddüt ettiği için herkesten önce koştu. Köşeyi döndükten sonra görüş açısından çıkınca, içini tuhaf bir his doldu. Excalibur'u çıkardı ve boğazının önüne tuttu.

 

 

Çat!

 

 

Görünmez kılıç bir şeyle çarpıştı. Her tarafta kıvılcımlar uçtu. YinKong darbenin kuvvetinden dolayı geriye itildi.

 

 

"Hoho. Engelledin. En son ipte öldükten sonra boğazına koruma eklemişsin. Bir suikastçinin hiçbir korkusu olmaması lazım, benim minik kuzenim. Korku içinde filizlendi mi artık bir suikastçi olamazsın."

 

 

Koridorun diğer ucundan uzun saçlı bir adam çıktı. Parmağıyla ipe hafifçe vurdu ve sonra bir gülümsemeyle YinKong'a baktı. YinKong'un uzun zamandır peşinde olduğu biriydi, Şeytan Takımı'ndan ZhuiKong.

 

 

YinKong önceki zamanlarda olduğu gibi saldırmadı. Güçlerinin arasındaki boşluk büyüktü. Ona kafa tutması mümkün değildi. Aynı zamanda buranın tuhaflığını fark ettiği için dikkatli davrandı. Durduktan birkaç dakika sonra kimse ona yetişmedi. Freddy'nin kendisini hedeflemiş olabileceğini biliyordu. Bu, diğerlerinin olduğu aynı boyut değildi. Son olarak, tereddüt ediyordu. ZhuiKong'a karşı olan nefreti kabardı.

 

 

YinKong'un kendisine buz gibi keskin gözlerle baktığını gören ZhuiKong kahkaha attı. Yavaşça ona yürüdü. "Gerçekten benimle savaşmayı planlamıyor musun? Benim sadece Freddy tarafından yaratılan bir yanılsama olduğumu mu sanıyorsun? Ah, benim minik kuzenim."

 

 

YinKong, ZhuiKong bu sözleri söyleyene kadar kıpırdamadı. Geriye sıçradı çünkü ZhuiKong'dan bir öldürme niyeti dalgası patladı. Öldürme niyeti onu içgüdüleriyle tepki vermeye zorladı. Elinde olmadan ileri sıçradı.

 

 

"Gördün mü? Bir yanılsamadan ibaret değilim... Ben senin kalbindeki kişinin maddeleşmiş haliyim. Yoksa korkunun maddeleşmesi mi demeliydim? Gerçekten benden hoşlanıyor musun?" YinKong'a doğru yürümeye devam etti.

 

 

Korkunun maddeleşmesi mi? Kalbindeki boşluğun bu kadar büyümüş olduğunu fark etmesi YinKong'u sarstı. İçinde nefret dışında bir duygu tezahür etti. ZhuiKong için duyduğu umut veya bir beklenti hissiydi. ZhuiKong'un arkadaşlarını ve yoldaşlarını yalnızca gizli bir nedenden dolayı öldürdüğünü umuyordu. Bu umut içindeki nefretle çelişiyordu. Bu yüzden o kadar fevri değildi.

 

 

Öfke, sevgi, korku gibi hassas duygulara kıyasla, tereddüt bir suikastçi için ölümcüldü. Kalpteki çatışmalar bıçağını durdururdu, çünkü silahlar hedefini vurmakla kullanıcısı gibi olmak arasında gidip gelir.

 

 

YinKong derin bir nefes alıp kendini sakinleştirdi. ''Evet. Tereddüt etmemeliyim. Yaptığının arkasında her ne sebep olursa olsun, onların ölümleri bir gerçek. Sonuç olarak senden yalnızca intikam alabilirim. Oldu mu? Senin istediğin sonuç bu." Gözleri biraz sulanmıştı.

 

 

ZhuiKong güldü. "Kesinlikle haklısın yalnız sonuç birazcık farklı. Sen intikam aramıyorsun. Sen benim oyuncağım haline geldin. Çok derinden sevdiğim insanı parçalara ayırmak için sabırsızlanıyorum. Aptal arkadaşlarını nasıl öldürdüm biliyor musun? Onları böyle kestim, her seferinde bir dilim."

 

 

ZhuiKong aniden arkasından bir kafa çıkardı. Hançeri kafanın üzerini oymuştu. Yere kan ve et dökülüyordu. Daha da kötüsü, kafa sanki hayattaymış gibi acı bir şekilde ağlıyordu.

 

 

YinKong dişlerini sıktı ve kılıcın kabzasını daha sıkı kavradı. ZhuiKong'a soğuk bir şekilde baktı. Bu kafa onun arkadaşlarından birine aitti. Ona çok yakın bir kızdı. Bunun muhtemelen bir yanılsama olduğunu bilmesine rağmen, bu acımasız muamele manzarasından dolayı içinde öfke kaynıyordu.

 

 

Çocukluğundan beri aldığı kapsamlı suikast eğitimi onu saldırmaktan alıkoydu. ZhuiKong olmasaydı böyle bir öfke duymazdı bile. Excalibur'u sıkıca kavradı ve bu illüzyon şovunu izledi.

 

 

 

 

ZhuiKong, YinKong'un ne düşündüğünü veya ne yaptığını takmadan kendi kendine eğleniyordu. Bütün et ve kan temizlenip geride beyaz bir kafatası kalana kadar bu insan kafasına işkence etti. Yine de, kafatası avucunun içinde acıyla ağlamaya devam etti.

 

 

"Kendinden geçmiş hissetmiyor musun, minik kuzenim? Çok iyi tanıdığın birinin ellerimde öldüğünü izlemek ve sonra parçalanıp işkence gördüğünü ya da hatta daha kötüsü, onları ölmeden önce ruhen mahvetmek, birer manyağa ve geri zekalıya çevirmek. Bu duygu kendinden geçirici değil mi? Haha!'' Kafatasını yere attı ve arkadan başka bir tane çıkardı. Önünü aynı ölçüde oymuştu.

 

 

Kafatası YinKong'a doğru yuvarlandı. Yanılsama o kadar güçlüydü ki her şeyin sahte olduğunu bilmesine rağmen hiçbir kusur fark edemedi. Kafatasından bir adım uzaklaşacakken durdu. Bir kız sesi geldi.

 

 

"Acıyor, kardeşim. Acıyor. Bütün vücudum acıyor. Göremiyorum. Duyamıyorum. Kardeşim, öldür beni. Çok fazla acıyor... Öldür beni. Kardeşim..."

 

 

Ses, acınası bir kız, kardeşiyle konuşuyormuş gibi ağladı. Yine de, bir kafatasının konuşması ve bir adamın ağlayan bir insan kafasını oyması korkunç ve iğrençti. Normal birinin kalbini korkudan durdurmaya yeterdi.

 

 

YinKong artık gözyaşlarını tutamadı. Tanıdığı kişileri görüp, arkadaşlarının sesini duyduğunda ve ZhuiKong'un yaptıklarına tanık olduktan sonra ruhsal savunması çöktü. Gözyaşları suratından akarken Excalibur'u savurdu. Kılıç kafatasına çarptı. YinKong, ZhuiKong'a delilik içinde saldırdı.

 

 

Koridorda kayboldu.

 

 

Zheng yardım edemedi fakat takımın kalanını oturma odasına geri götürdü. Herkes aynı senaryoyu takip etti. Kaybolduklarından sonra kimse ne Kampa'yı ne de YinKong'u hatırladı. İsimleri de kağıttan silindi. Onları hala hatırlamasaydı, hiç var olmamış olabilirlerdi.

 

 

(5 kişi kaldı. Xuan, ChengXiao, Tengyi, LiuYu ve ben. Analizim doğruysa, işler son noktaya varıyor. Tek soru HongLu'nun en son söylediği şey. Bir insanı fiziksel olarak uyandırmanın dışındaki diğer yöntem ne? Ve bir kabusu nasıl yok edersin?)

 

 

Zheng oturma odasında sessizce düşündü. Takımın yaşadığı çileyi ve bu ruhsal savaştan kurtulup kurtulamayacaklarını düşündü. Tek yapabileceği beklemekti... Tutunduğu şey parçalanana kadar beklemek.

 

 

(Eğer rüya temel olarak gerçekten zihnimin içinde inşa edilmişse, o zaman yaşama arzumun parçalanması Freddy'nin ben çaresiz rüyaya sürüklemesine izin verecek. Sonuç o an belli olacak. Ancak, hala son adımı anlamadım. Kökeni buldum. Anahtarı buldum. Tutunduğum arzumu da biliyorum. Ama kabusu nasıl durduracağım? HongLu'nun söylediği son adımı nasıl başaracağım?)

 

 

Zheng tekrar etrafındaki insanlara baktı. İç çekti ve saçlarını sıktı.

 

 

(Fazla zamanım kalmadı. Hepsi çaresiz rüyaya sürüklenmeden önce bunu çözmeliyim! Kabusu başka nasıl durdurabilirsin?)

 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr