Cilt 18: Bölüm 9-1

avatar
905 11

Terror Infinite - Cilt 18: Bölüm 9-1


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa





Lan ruhu donmuş gibi hissetti. Arkasını dönecek cesareti bulamadı.  Korkudan değil, sesin geldiği kişiden dolayı.



"Bu... Sen misin?" Lan'in sesi titriyordu. Sıcaklık arkadan yaklaşırken parmağını bile kıpırdatamadı. Ruh Taraması'nı bile kullanmadı. Bu ses başlı başına onu felç etmişti.



"Hem benim hem değilim. Freddy'nin gücü kısa bir süreliğine var olmama izin veriyor. Yapabileceğim tek şey... Sana tekrar sarılmak."



Bir figür Lan'i arkadan kucakladı ve sıcaklık bu ağlayan kadını sardı. Anılarından neredeyse silinmiş olan bir sıcaklıktı fakat ruhunun derinliklerinde, bu hissi asla unutmamıştı.



Lan sessizce bu hissin tadını çıkardı. Gözyaşları yanaklarından akmaya devam etti. Uzun zaman önce öldüğünü biliyordu. Hala hayatta olsaydı bile burada olamayacağını biliyordu. Bu bir yanılsamaydı, Freddy'nin yarattığı bir yanılsama. Ama bu his çok gerçekti. Bu deneyimi tekrar yaşamak istedi, sadece bir yanılsama olsa bile.



Figürden gelen sözler bu kucaklama gibi nazik değildi. "Bana ihanet ettin, değil mi? Başka birine aşık oldun, değil mi? Artık benimle evlenmeyi bekleyen kadın değilsin... Sen bana ihanet ettin!"



Lan haykırdı. Kalbinin çatladığını hissetti. İçinde çok önemli bir şey paramparça olmuş gibiydi. Dişlerini sıktı ve, "Lütfen yapma... Freddy. Lütfen. Beni öldür... Ama kalbimle oynama!"



Figürün sözleri çirkinliğini sürdürdü. "Sen... Artık bakire değilsin, öyle değil mi? Kirlendin. Hahaha.”



Figür yayıldı ve Lan'i bütünüyle içine aldı. İkili kayboldu, sanki Lan hiç orada yokmuş gibiydi.



Takımın gerisi tuvalete doğru koşuyordu. Bir darbeden kopan bir duvarın sesine benzer gürültülü bir patlama duydular. Birbirlerine bakıp adımlarını hızlandırdılar. YinKong kestirmeden gitmek için pencereden atladı. Diğerleri onu takip etti.



WangXia önden gidiyordu bu yüzden diğerlerinin kestirmeden gittiğini görmedi. Etrafına baktığında, tuvalete çoktan varmıştı. Elini kapı koluna koydu, kapıyı açtı ve içeri daldı. Kapı arkasından kapandı.



Kapının arkasında tuvalet yoktu. Burası eski ve biraz yıpranmış bir evdi. WangXia biraz şüpheyle evin etrafına bakındı. Ardından kollarını açtı ve bu şeytan enerjisini aktifleştirdi.



"Freddy! Demek benim için geldin!" WangXia bağırdı. ''Gel! Senden korkmayacağım! Eski evimi nasıl kopyaladın bilmiyorum ama sadece bir evin irademi yıkabileceğini mi zannettin? Kalbim sızlar mı zannettin? Gel! Cesaretin varsa karşıma çık!"



WangXia şeytan enerjisini belindeki plazma bombalarına yönlendirdi. Freddy yaklaştığı an saldırıya geçecekti. Kimse, Zheng bile bu kadar yakın mesafeden bu saldırıdan zarar görmeden kaçamazdı.



Kapıdan yaşlı bir adamın sesi geldi. "Yeğenim, WangXia? Geri mi döndün?"



WangXia sessiz kaldı. Bu sesi gayet iyi tanıyordu. Adam köyde çocukluğundan beri ailesine bakan uzak bir akrabaydı. Cevap vermeden önce, yaşlı adam elinde bastonuyla evin içine yürüdü. Yaşlı adam WangXia'ya bastonuyla vurduğunda ağlamaya başladı.



WangXia Freddy onu yakaladığında gardını indiremeyeceğini bilmesine rağmen tereddüt etti. Kalbindeki boşluk takımın gerisine nazaran daha küçüktü. Bu dünyaya hipnoz yoluyla girmişti yani Freddy'i öldürmekte kendine güveniyordu. Ancak, tanıdığı bir büyüğü belirince, nasıl tepki vereceğini bilemedi. Baston dayağı neyse ki acılı bir şey değildi bu yüzden devam etmesine izin verdi.

 

Yaşlı adam ağlarken konuştu. "Seni hain evlat! Annen seni büyütmek için gümüş rengi saçlarını süpürge etti. Fakat, öldüğünde kimse yanında değildi. Nasıl böylesine hain bir evlat doğurmuş? Seni annenin adına döveceğim..."



WangXia bastonu tutup bağırdı. "Annem... Ben gittiğimde sağlıklı değil miydi? Ordu ona bakacaklarını söyledi. Bu kadar kısa sürede nasıl? Nasıl vefat etti? Bu imkansız. Tabii ya. Sen Freddy'sin! Bunların hepsi bir rüya!"



WangXia el bombasını ağlayan yaşlı adama atacaktı. Fakat sadece bir rüya olduğunu bilmesine rağmen bunu yapamadı. Yanılıyordu. Kalbindeki zayıflık annesiydi. Gümüş saçlı kadın.



Yaşlı adam bastonuyla WangXia'nın arkasındaki atalarının mihraplarını işaret etti. O zaman annesinin adını fark etti. Bu ailede kalan tek kişi kendisiydi.



Gözleri kıpkırmızı oldu. Dizlerinin üzerine çöktü ve kafasını defalarca yere vurdu. Yer kan lekesi oldu. WangXia sonunda pes etti ve ağladı. Bir adamın gözyaşlarını tutamıyordu.



Arkadan bir şey yaklaştı. Adamın bastonu değil, makasımsı bir eldivendi. WangXia'yı boynundan kavradı...



Zheng birden sıçrayıp etrafına baktı. Ortam huzurluydu. Anormal bir şey fark etmedi. Yanında endişeli görünen birkaç üye dikiliyordu.



"İyi misin? Dün gece uyuyakaldın. Neyse ki, Xuan görmüş ve nöbeti o tutmuş. Aksi takdirde tehlikede olacaktık." ChengXiao ona sordu.



Zheng bir an donakaldı ve sonra bağırdı. “S*ktir. Tekrar mı rüya gördüm? Nasıl? Freddy'nin yanına gelir gelmez neden uyuyakaldım? S*keyim! Onu nasıl öldüreceğiz?"



Takımın geri kalanı şaşkın görünüyordu. Kampa, Zheng'in omzuna dokundu, "Endişelenme. Dün gece güvenliydi. Yedimiz bütün gece evdeydik."



"Yedi mi?"



Kızmaya zaman yoktu. Zheng hemen etrafı aradı. İki çaylağın ölümünü doğruladı. Fakat Zero, Lan ve WangXia da kayıptı. Hiç var olmamışcasına kaybolmuşlardı. Takım onları unutmuştu.



Zheng, Kampa'yı kenara itti ve masaya koştu. İsimleri yazdığı kağıt parçasını aldı. Buz kesilmişti. Yalnızca 7 isim vardı. Oraya 14 isim yazmıştı ama yalnızca 7 isim vardı. 7 kişi kayboldu. Yazdığı isimler bile kayboldu!



Takımın geri kalanı Zheng'in mırıldandığını duydu, "Zero, Lan, WangXia, Heng, HongLu. Çaylakları unutabiliriz ama beşi bizim yanımızda savaştı! Nasıl unutabilirim? Nasıl? Freddy... Seni öldüreceğim!"



Zheng'in içini öldürme arzusu doldurdu. Kaplan Ruhu'nu çıkarıp birilerini öldürmemek için kendini zor tuttu. Doğrudan bir dövüşte herkesi yenebilirdi. Bütün bu filmler onu alt edememişti. Ancak, çaresizlik, teker teker kaybolma ve yoldaşlarını unutma ihtimali onu dağıtıyordu. Onunla savaşanları nasıl unutabilirdi, cehenneme kadar gidip beraber geri döndüğü insanları?



"Bu filmin kesinlikle bir çözümü var. Olmak zorunda!" Zheng dişlerini sıkıp kükredi. "Tanrı çözümsüz bir film vermez! Bu filmin bir çözümü olmalı! Xuan... Yardım et bana!"

 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr