Cilt 18: Bölüm 2-2

avatar
1058 12

Terror Infinite - Cilt 18: Bölüm 2-2


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa 




"Bunları anlayamıyorum ama muhtemelen baya değerlidirler, değil mi?" Zheng, Gandalf'a gülümseyerek sordu.

 

 

Gandalf piposundan bir duman çekti ve cevap verdi, "Kusura bakma. Yazılı karakterleri bile bilmiyorum. Hayatımda böyle karakterler görmedim, ne orkların dilinde, ne elflerin ne de cücelerin. Yok olmuş eski medeniyetlerden arda kalmış kelimeler olabilirler. Saruman gerçekten büyücülerin ustasıydı. Onun bilgisi benimkinin çok üstündeydi. Ben bu karakterleri tanıyamazken bile o yok olmuş medeniyetler üzerine çalışırdı."

 

 

(Sanırım büyük ihtimalle Tanrı senaryoyu değiştirdi ve metinleri ödül olması amacıyla kulenin altına bilerek gömdü.) Zheng gülümsedi. Gandalf'ın nefret bakışları altında yazıları topladı ve "Bunları geri alıyorum. Takımımızla bir şekilde bağlantılı olabilir. Merak etme. Üzerlerinde çalıştıktan sonra sana geri getireceğim. Yazıları istediğini biliyorum."

 

 

Gandalf tuhaf bir gülümsemeyle döndü ve birkaç duman daha çektikten sonra, "Gücün yine büyümüş... Ama ruhun son buluşmamızdan daha zayıf görünüyor. Böyle devam ederse Saruman'ın durumuna düşebilirsin."

 

 

Zheng şaşırdı. "Saruman gibi olmak mı? O ne demek? Ruhumla ilgili neyi kastediyorsun?"

 

 

Gandalf başını sallayıp konuştu, "Bizim hislerimiz insanlarınkinden daha hassastır, özellikle bir canlının ruhu üzerine olan hislerimiz. Tıpkı Tek Yüzük tarafından kontrol edilenleri hissettiğim gibi, senin ruhun deliklerle dolu. Noldu?"

 

 

Zheng cevap verdi, "Gerçekten de birtakım şeyler odu... Bu problemi çözmenin bir yolu var mı?"

 

 

Gandalf iç çekti, "Ruhsal problemler çözülmesi en zor olanlardır. Aksi takdirde, Tek Yüzük bu kadar zarara neden olmazdı. Bu problemi çözebilecek tek kişi sensin. Kimse sana yardım edemez. Zihinsel engellerinin üstesinden gelirsen ruhun düzelecektir. Sana vereceğim tek nasihat, sıkıca tutunduğun şeylere tutunmaya devam etmen. Sen hiç tereddüt etmezsen kalbin de asla etmeyecektir."

 

 

(Tutunduğum şeylere tutunmak mı? Yaşamak gibi mi? Yoksa benim için önemli olanları korumak mı?)

 

 

Zheng dönüş gününü beklerken Gandalf'ın söylediği şey üzerine düşündü. Yine de, ne yapacağını bilmiyordu. Tüm bu zaman boyunca inançlarına tutunmuyor muydu? Yoksa... İnançları farkında olmadan değişmiş miydi?

 

 

Yüzüklerin Efendisi'nden bu sorularla ve geçen sefer biriktirdiği miktarın iki katı olan rafine Qi ile ayrıldı. Gücü büyüdükçe ve kilitsiz aşama derinleştikçe arıtma seviyesi artmıştı. Bu yolculuğun en büyük ödülü kutsal yazılardı. Gandalf hala dünyasındaki sihirli kısıtlamaları kırıyordu. Tekrar geri döndüğünde onu bir sürpriz bekliyor olabilirdi.

 

 

"Bunlar büyücü kulesinin altında bulunan yazılar. Yüzüklerin Efendisi'ndeki yerel dillere benzemiyor, değil mi? Gandalf bilinen türlerden bir dilde olmadığını da söyledi. Yani sanırım Tanrı bunları kulenin altına ödül olarak yerleştirdi." Zheng yazıları çıkarıp takıma söyledi.

 

 

Takım her zamanki gibi odasında toplandı. Yazılar elden ele dolaştı ve sonra masaya konuldu. TengYi bir parça alıp dikkatle inceledi.

 

 

 

Herkes nefesini tutmuş onu izliyordu. Takımın dilbilimcisiydi. Xuan hepsinden daha bilgili olabilirdi, ondan sonra da HongLu geliyordu ama TengYi bu alanda daha uzmandı.

 

 

"Bu karakterler piktograflardan daha eski görünüyor. Tarih öncesi bir uygarlığa aitler." TengYi kaşlarını çattı.


(Ç.N: Piktograf: Resimli yazı) 

 


"Tarih öncesi uygarlık mı?” Takım meraklanmıştı.

 

 

“Evet.” TengYi başını salladı. Yazıyı masaya koyup gülümsedi. "Yazı sistemi ne kadar eski olursa cümle yapıları o kadar basit olur. Akıcı cümleleri olmayan piktograflar gibi. Yalnızca cümlenin anlamını çıkarabilirsiniz. İlk dil biçimleri kabataslak olduğu için bu normal bir şey. Ancak, tarih öncesi yazı sistemleri standardın dışında. Hiyeroglif ve piktograf gibi yazı sistemleri denizin derinliklerindeki harabelerde bulundu. Çevrildiklerindeyse, bu yazılardan sanki bir modern dilden çevrilmiş gibi akıcı cümleler çıktı. Böylece, arkeologlar tarih öncesi uygarlıkların varlığını ortaya çıkardılar. Aynı zamanda bazı bilim insanları Atlantis gibi efsanelerde geçen kıtaların varlığına inandı. Atlantis'te yaşayanlar tarih öncesi yazı sistemini kullanıyordu."

 

 

Xuan onayladı, "Doğru. Bu konu üzerine bir bilgi okumuştum. Ancak, güvenilirliği eksik... Bu yazıları çevirebilir misin?"

 

 

TengYi kafasını iki yana salladı, "Malesef, yalnızca bazı birleşimlerin anlamını çıkarabilirim. Her bir birleşim üzerine çalışmak ve karşılaştırmak için yeterli zamanım olmadıkça bütün metni çeviremem. Bir seneyi bulabilir..."

 

 

Bir sene mi? Diğer üyeler birbirlerine baktı. Zheng sordu, "Uzun bir süredir onlara bakarken herhangi bir şey çözebildin mi?"

 

 

TengYi başını salladı. Demin koyduğu yazıyı aldı. "Buz Zümrüdüanka kuşunun uçtuğu zaman, batıdaki Azizler düştü. Gücümüz hakikati arayanları anladığımızda büyüdü. Yine de, muzaffer olabilir miyiz? Düşmanlarımız...

 

 

Yıkıcı bedellerle kazandık. Yol kapandı, fakat bir gün tekrar açılacak. Azizler ve hakikat arayanların hepsi yok edildi. İnsanlar için kim rehber olabilir? Yol tekrar açıldığında tükeniş insanların üzerine inecek... Kayıt tutucusu, ölmekte olan Aziz, Anubis."










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr