Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

Sihirli Top'un kendisi çok tuhaf görünmüyordu. Gümüş kabuğu endüstriyel çağdaki toplara benzeyen retro bir hava katıyordu. Tek farkı ateşleme tapasının olmamasıydı. Onun yerine, tapanın olması gereken yerde gümüş bir kutu vardı.

 Ancak, Sihirli Top'un geçiş sistemi acayipti... Metal yapının altından dört iskelet ayağı çıkıyordu.

"Ah! Kabus'um!" Zheng yerde süründü. Titreyen elleri iskelet bacaklara uzandı. Yine de bacakların yukarıdaki metal parçayla kaynaştığını görünce, elleri donakaldı. Ürkütücü bir sesle konuşmadan önce uzun bir süre geçti. "Bu ne? Söyle bana! Bu şey ne?"

"Sihirli Top." Xuan başını sallayarak onayladı. "Tasarım Tanrı'nın dünyasındaki orijinal Sihirli Top'tan alındı. Orijinal olan enerji taşlarını kaynak olarak kullanıyordu. Ancak bu senin Qi'ni ve Kan Enerji'ni kullanıyor ki bunlar miktar bakımından enerji taşlarından çok daha fazla. Bu iki enerji Yıkım'ınla aynı süreç içinde füzyona uğrayacak. Ardından Tek Yüzük enerjiyi rafine edecek."

Zheng sözünü kesti, "Onu kastetmedim! Kabus'umun neden bu hale dönüştüğünü soruyorum. Hiç 4 bacaklı bir top gördün mü sen?"

Xuan ona katılarak devam etti, "Hayır. Ama bu Sihirli Top'u tasarlamamı engellemiyor. 100 yıl önceki insanlar hiç hava taşıtı görmüş müydü? Deney her şeyden önemlidir."

"Söylediğim şey bu değildi..." Zheng nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Çaresizlik içinde dört iskelet bacağa baktı. Bu bacaklar bindiği en havalı bineğin sembolleriydi, şimdi bu acayip topun bacakları haline gelmişlerdi.

Xuan topun kabuğuna vurup "Kabus'un yerçekimi karşıtı özelliği tonlarca kiloluk Sihirli Top'u taşımayı ve herhangi bir arazide atış yapmayı sağlıyor. Bu Sihirli Top'un en iyi geçiş sistemi. Gücünü tahmin edemiyorum. Yıkım tarafından üretilen kuvvet büyük. Tek Yüzük'ün daha da iyileştirilmesi bu kuvveti hayal gücünün ötesinde bir seviyeye taşıyacak... Birleşim birkaç gün içinde tamamlanacak. Bekle ve test etmek için onu Yüzüklerin Efendisi'ne götür." Xuan dönüp Zheng'e eliyle onaylama hareketi yaptı.

Zheng bağırdı, "Benimle dalga mı geçiyorsun? Eminim güçlüdür ama sen bile tahmin edemiyorsan, ben test ederken güvende olacağımı mı sanıyorsun? Ya patlarsa? Bir daha asla geri dönmeyecek miyim?"

Xuan elini ona doğru salladı ve ciddi bir tonla, "Temel durum bu. Sihirli Top konusunda acele etmemin nedeni sonraki dünya için hazır olmasıydı. Elf Sokağı Kabusu'nu izledin mi bilmiyorum ama ben izledim, ilk filmden son filme kadar... Bu filmler çözülemeyen türlerden biri. Kimse korkusunun üstesinden gelemez, en azından orijinal senaryoda. Transformers'ta sana söylediğim şeyi hala hatırlıyor musun?" Xuan bir sandalye çekti. Oturdu ve masanın üzerinden gözlüğünü aldı.

O zaman Zheng, Xuan'ın her zamanki gözlüğünü takmadığını fark etti. O da bir sandalye çekip oturdu. Takımın geri kalanı kendilerine oturacak birer yer buldu. Zheng cevap verdi, "Evet. Yüzüklerin Efendisi'ndeki performansımızın çok etkileyici olduğunu ve bu yüzden şu anki seviyemizin çok yüksek olduğunu söylemiştin. Gelecek filmler çok zor ve tehlikeli olabilir demiştin."

Xuan onayladı, "Geri dönüşü olmayan bir noktadayız. Yalnızca gelişmeye devam edebiliriz. Seviyemiz çok yükselmeden seviye sistemini umursamayacağımız bir noktaya yükselin."

HongLu, "Yüzüklerin Efendisi'nde ne kadar etkileyici bir performans gösterdiğinizi bilmiyorum. Ama şimdiki filmlerimizin zorluklarına bakarsak dört ya da beş filmde tekrar Şeytan Takımı'yla karşılaşmalıyız. Ne diyorsun, Xuan?" HongLu Transformers'taki yenilgiden sonra Xuan'ın ondan daha zeki olduğunu itiraf etmişti. Hala sık sık görüşlerini dile getiriyordu ama cümlenin sonunda bir onay bekliyordu.

Xuan onayladı, "Doğru. Ciddi bir durumdayız. Girdiğimiz filmlerin zorluğu müthiş derecede arttı, tıpkı değiştirilmiş Transformers, Elm Sokağı Kabusu gibi.  Bu Tanrı'nın bize özel olarak dikkat ettiğini gösteriyor. Bu tarz filmlerde kimse güvende değil. Takımımızın ölümle yaşam arasındaki çizgide yürüyeceğini şimdiden söyleyebilirim. Hatta silinebiliriz bile. İşte bu yüzden Sihirli Top konusunda acele ettim. Eğer bu film fiziksel yollarla çözülebiliyorsa yeryüzünden silinmeyi umursamam!

Ayrıca sormam gereken bir soru var. Şeytanla tekrar karşılaşmaya hazır mısınız?" Xuan herkese baktı ve ardından Zheng'e döndü, "Sen takımın en güçlü üyesisin, lidersin, ve takımın omurgasısın. Klonunu yok edecek öz güvene sahip misin? Tanrı Takımı'nın söylediği şeye bakacak olursak Luo YingLong'u, diğer bir dördüncü aşama üyesini ve de Tanrı Takımı'nın kalanını yenecek kadar güçlü. Bunu yapacak kadar güçlü müsün?"

Zheng dişlerini sıktı. Zihninde Ölümcül Deney'deki figür canlandı. Yüzündeki yara izi, kılıcı, kanatları, kara alev... Zheng o zaman şimdiki gücüyle ona karşı yalnızca %50 oranında kazanabilirdi. Transformers'ta deneyimlediği Kalp Şeytanı'ndan sonra boşluklarını fark etmişti. Bir tane saf güç içinde bir boşluk vardı, bir de zihinlerinin arasında daha büyük bir boşluk vardı. Zheng, Kalp Şeytanı'na karşı gerçekten de kendini kaybetmişti ama Xuan Lambda Sürücüsü'yle kalbini geri çekti, ki bu testini hala geçemediği anlamına geliyordu.

"Hayır. Onu hala yenemem..." dedi Zheng dişlerini sıkarak.

Xuan kafasını sallayıp Heng'e döndü, "Peki ya sen? Geliştiğini görebiliyoruz. Zayıflığının üstesinden gelip aşık olduğun kişinin klonuna ateş edebilir misin? Söyle bana! Edebilir misin?"

Heng'in suratı bir anda kireç gibi oldu. Bir süre sonra, buruk bir gülümsemeyle kafasını iki yana salladı. "Hayır. Yapamam. Yapabilirim... Onu yalnızca engelleyebilirim ya da belki... Hayır. Yapamam işte."

"Ve sen?" Xuan daha sonra YinKong'a döndü. "Nefret ettiğin insanı yenebilir misin? Yalan söyleme. Deneyimini Zheng'den öğrendim. Canlandıktan sonra ona bir sır veremezsin. Söyle bana. Onu yenebilir misin?"

YinKong, Zheng'e bir bakış attı ve sonra kafasını eğip düşündü. Zorlukla cevap verdi, "Hayır. Yapamam. Onu nasıl aşacağımı bilmiyorum. Bu intikamı nasıl alacağımı bilmiyorum. Eğer sorun güçlerimiz arasındaki farkta yatıyorsa bu boşluk sadece her geçen gün büyüyecektir. Alemin en yetenekli suikastçisidir. Ondan çok daha gerideyim."

Xuan başını sallayıp Kampa, WangXia ve Zero'ya döndü. "Peki siz? Düşmanlar bizi ayırırsa ne olur? Yeteneğini kullanmadan Zero'ya yaklaşırlarsa? Kampa'nın silahını bozarlarsa? Peki ya WangXia'nın enerjisi biterse?"

Üç üye sessiz kaldı. Her zaman işbirliğiyle çalışmış ve mesafeyi korumuşlardı. Zheng yanlarına yaklaşırsa Patlama veya Yıkım olmadan onları tek vuruşta öldürebilirdi, yani Zheng'in klonundan bahsedilemezdi bile. Zayıflıkları çok barizdi.

"TengYi eski diller ve tarih bilgisiyle bir destekçi. Yani savaşta yer almana gerek yok. Ve Lan. Zheng'in Şeytan Takımı'nda iki tane ruh gücü kullanıcısı olduğunu söylediğini duydum. Onları öldürebilir veya bizi onlardan gizleyebilir misin? Takımı geriye sürüklemeyecek kadar yetenekli misin?

HongLu. Bir zamanlar seni yenen insana karşı sakin kafayla strateji yapabilir misin? İkincil takıma ne tür bir destek verebilirsin?"

Kimse Xuan'ın sorularını cevaplamadı. Çin Takımı'nın Yüzüklerin Efendisi'ndeki zaferden sonra güçlendiğini düşünüyorlardı ve birçok filmden kimse ölmeden kurtulmuşlardı. Yine de, Xuan'ın sorgusuna kadar Şeytan Takımı karşısında çok zayıf olduklarını fark etmemişlerdi.

''Bekle." ChengXiao konuştu, "Peki ya ben? Bana neden sormadın? Sapıkların başı kel mi?"

Xuan ona bir baktı ve takıma döndü, "Durumumuz bu. Önümüzde iki yol var. Ya silineceğiz, en azından birçok ölüm olacak, ya da dört beş filmde tekrar karşılaştığımızda o takımı yeneceğiz! Bu dünyada en güçlü takım olalım! Başka şansımız yok!"