Cilt 17: Bölüm 13-1

avatar
986 11

Terror Infinite - Cilt 17: Bölüm 13-1


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa



 Varlığımızın sebebi neydi? Doğanın sınırlarının ötesinde hissedilen özgürlüğün içinde, ne acı ne de endişe vardı. Bütün problemler bir çırpıda çözülebilirdi. Bu yer Budizm'de Nirvana gibi görülürdü, oldukça özgür ve huzurlu bir yer.

 

 

Yine de hissettikleri doğru muydu?

 

 

Zheng nihayet kendisi ile klonunun arasındaki boşluğun neden bu kadar geniş olduğunu anladı. Güçten daha fazlasını içeren bir boşluktu. Düşünce yapısı ve azimle ilgili bir farklılık vardı. Bu konularda klonunun çok çok daha gerisindeydi.

 

 

Eski zamanlardan gelen uyuyan genler kişinin bedenini optimize etmek amacıyla dördüncü aşamanın başında uyanmıştı. Bu uyanan genler kişinin zihnini kaçınılmaz olarak etkilerdi veya kontrolünü bile ele geçirirdi. Zheng'in zihnini dolduran muazzam öldürme arzusu böyle vakalardan biriydi.

 

 

Bu etki yalnızca kişi dördüncü aşamada ilerledikçe büyüdü. Ardından bir kere kişinin orta seviye dördüncü aşamaya geçmenin eşiğinde olduğu noktaya ulaştığında, Zheng'in deneyimlediği durum ona çarpacaktı. Bir fırsattı. Çünkü bu durumun üstesinden gelebilirse, iradesi ve zihni dördüncü aşamanın olumsuz etkisini kolayca bastırabileceği seviyeye göre ayarlanacaktı.

 

 

Ancak, başarısız olacak olursa zihni dipsiz bir kuyuya düşebilirdi. Bu nedenle, ölüm onu alana kadar savaşmaya devam edecekti yoksa kafayı sıyırıp gördüğü her şeyi katlederdi veya kişiliği tamamen değişirdi, ve hatta belki bir patlamaya yol açan vücudundaki enerji kaosunu tetiklerdi. Bu durum efsanelerde, edebiyatta geçen Kalbin Şeytanı ve Yetiştirme yolu ile benzerdi. Her büyük dönüm noktasına ister kadın, cinayet, zevk veya özgürlük olsun, yanılsamalar eşlik ederdi.

 

 

Zheng bu azami özgürlüğü deneyimliyordu. Bütün bağlarından kurtulmuş ve her şeye gücü yetiyordu.

 

 

Belki bir ölümlü dördüncü aşamanın zirvesinden beşinci aşamanın enerji manipülasyonuna yükseldiğinde enerjinin geri tepmesiyle oluşan zincir etkisi, Kutsal Bela'nın kendisiydi.

 

 

Zheng bu noktaya kadar yalnızca düşündü. Bu özgürlük içinde vücut kontrolünü bile bırakmıştı. Tek istediği özgürlükmüş gibiydi. Neyse ki vücudunu yöneten bilinç, savaş ve öldürme için doğmuş gibi görünüyordu. Savaş sezgisi onunkinden çok daha güçlüydü. Her hareket ve her genetik uyum muazzam bir güç ortaya çıkardı. Vücudu 1000'in üzerinde yüksek seviyeli robot öldürmüştü ve yine de Patlama'ya bile girmemişti. Bu güç, Zheng'in sahip olduğu şeyin çok ötesindeydi.

 

 

Ancak, bu devam edecek olursa, bilincinin ne kadar dayanacağını bilmiyordu. Doğayla birleşip yok olabilirdi... Tıpkı klonu gibi.

 

 

Yarasa kanatları havada sayısız mermi üzerinde patlarken açıldı. Değiş tokuş ettiği yetenek gibi kanatlardan kırmızı alevler çıktı, fakat daha koyu ve yoğun renkteydi. Eğer bu renk biraz daha koyu ve yoğun olsaydı, bordo hatta siyah olabilirdi. Alev, ejderha parçası bariyerini sardı. Yoğun görünen patlamalar ona herhangi bir zarar vermedi, fakat insanlar dışarıdan göremezlerdi.

 

 

Gözlüğünü bastıktan sonra Gando'nun önünden kaybolan Xuan'a geri döndü. Hızı, Valkyrie'nin sistemindeki görsel algılamayı aşmıştı. Zheng'in Soru'su ile eşitti. Gando bir an şok oldu çünkü Xuan'ın bu kadar güçlü olması imkansızdı.

 

 

Xuan bir sonraki saniyede açık alanın 50 metre uzağındaydı. Robotlar bile onun hareketlerini yakalayamıyordu. Ellerini şaklattı ve avuçlarında iki Gauss tabancası belirdi. Tabancaları önünde çaprazladığında parladılar. Tuhaf bir dalga bütün bedenini sardı.

 

 

Büyük namlulu toplar taşıyan birkaç ağır zırhlı robot Xuan'ı ilk fark edenlerdi. Hemen arkalarını dönüp toplarını Xuan'ın tarafına doğru hedeflediler.

 

 

Xuan kollarını çaprazladığında, öne doğru fırladı. Tabancalar ona bakmaksızın her tarafa ateş etti. Elleri o kadar hızlı hareket etti ki geride ardıl görüntü izi bıraktı. Robotlardan çangırtı sesleri geldi. En öndeki aniden bacaklarının titrediğini hissetti. Bacaklar eklemlerinden ayrılmaya başladı. Bu yıkım onun kalçasına, kollarına, kafasına ve göğsüne hareket etti. Vücudunu iğne büyüklüğünde delikler doldurdu. Ardından patladı.

 

 

Xuan'ın yakınındaki diğer robotlar da aynı kaderi paylaştı. Silahlarını ateşlemeye bile fırsat bulamadılar. Xuan robotların yanından geçerken hepsi sayısız iğneyle delindi ve sonra patladı. Yalnızca birkaç saniyede AllSpark'ın yüz metre kadar yakınına geldi.

 

 

"Durdurun onu! Thundercracker!” Megatron, Allspark'ın yanından kükredi.  Xuan hala uzaktaydı fakat bu tempoda devam ederse oraya varması yalnızca birkaç dakikalık işti. Tabancalarının gücü Megatron'a korku saldı. Şimdiye kadar onlar tarafından yok edilen robot evre kayması zırhına sahip değildi ancak böylesine bir güç AllSpark'ı vurursa sonucu yıkıcı olurdu.

 

 

Çok namlulu büyük bir tank arkaya döndü. Zırhı canlıydı, evre kayması zırhına sahip olduğu açıktı. Namlularından çıkan atışlar fiziksel mermiler değil, enerji ışınlarıydı.

 

 

Xuan robotlar tarafından sarılmıştı. Üzerine sonsuz mermi yağıyordu. Yarıp geçtiği yol bir an bile duraksamayan patlamalardan dolayı oluşan kraterlerle doluydu. Fiziksel fişekler, enerji mermileri, tanksavar füzeler ve şimdi de enerji ışınları tüm olası kaçış yollarını kapatmıştı. Ejderha parçasının içindeki minicik enerji miktarının onları savurmasına imkan yoktu.

 

 

Bütün robotların gözetimi altında, Xuan enerji ışınları vurmadan zıpladı. Işınların üzerine basarak hafif dalgalanmalara sebep oldu. Yine de patlama olmadı. Xuan, enerji ışınları fiziksel nesnelermiş gibi tekrar sıçradı. Bir grup robotun içine daldı. Kata silahı Gauss tabancalarını kullanarak bu robotları tek turda parçaladı.

 

 

“Hayır! İmkansız!” Megatron ve evre kayması zırhına sahip bir düzine robot haykırdı. Bilimsel bilgileri fizik yasalarını kıran bu olağanüstülüğü açıklayamadı. Fiziksel bir nesne enerjiye bastığında erimedi veya patlamaya neden olmadı.

 

 

(Üzerinden sıçrayabilirim!) Xuan gözlüğüne bastığında hipnotize cihazını aktifleştirdi. Etkisi beklediği kadar yüksek olmadı fakat yine de beş dakikalığına hipnotize bir duruma girmesini sağladı. Hipnoz güvendi, benzersiz bir güvendi! Elinde her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğine olan inanç vardı.

 

 

Xuan yalnızca Lambda Sürücüsü'nü kullanan teorinin arkasında bir hipotez ortaya atabilirdi. Süreç ve uygulama, gerçekleştirmek için imkansızdı. Fakat bu yeterliydi. İnanç neden sonuç yasasını kırıp geçtiğinde, kesinlikle sonuca ulaşabilirdi!

 

 

(Zıplamayı yapabilirim!) Xuan vücudunun izin verebileceğinin ötesine, 20 metre yüksekliğe zıpladı. Tabancaları aynı zamanda namluları ona çeviren Thundrcracker'a hedeflemişti.

 

 

(Onu delip geçebilirim!) İki grup silahlarını eş zamanlı olarak ateşledi. İğne mermileri enerji ışını ile çarpıştı. Çarpışma noktasından adeta bir gökkuşağı fışkırdı. İğne mermilerini kaplayan özel bir alan vardı. Zaman durma noktasına gelmiş gibiydi. Tüm robotlar görüşlerini çarpışmanın merkezine çevirdi. İğne mermileri enerji ışınını gıdım gıdım itiyordu. Enerji ışını dağıldığında, iğneler tankın ana gövdesine vurdu.

 

 

İğneler canlı evre kayması zırhındaki kıvılcımları ateşledi ama bu sadece başlangıçtı. Ardından zırhı delip tankın içine girdiler. Xuan yere indiği zaman Thundercracker patladı.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr