Cilt 17: Bölüm 8-1

avatar
1014 11

Terror Infinite - Cilt 17: Bölüm 8-1


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa



Araştırma binasının içi tamamen farklı bir dünyaydı. Yerler toprak seviyesinin yüzlerce metre altına ulaşıyordu. Toplam alanı inanılmaz derecede büyüktü ve dışarıdaki çadırlarda yaşayan sivillerin hepsini barındırmaya yeterdi.

 

 

Zheng film karakterlerini takip ederken kafası karışmış hissediyordu. Lan'e kendisine HongLu'yu bağlamasını söyledi, ardından sordu. "Bizi gelecekten insanlar olduğumuzu iddia etmek Xuan'ın fikri miydi? Başka türlü nereden geldiğimizi açıklamanın yolu yok. Artı, Amerikan hükümetinin yardımını almak zorunda olduğumuz için önemli bir kimliğe sahip olmamız gerekiyor. Yine de... Bu yalanın içinde bulunduğumuz duruma uyduğunu düşünüyor musun gerçekten? Başkan yardımcısı insanların son umudunun  burada olduğunu söyledi fakat biz onların ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ve Xuan açıklamaya tenezzül bile etmedi. Bence gelecekten bu savaşa yardım etmek için geldiğimiz iddiasında baya bir açık var."

 

 

HongLu iç çekti. "Xuan'ın zekasını burada görüyoruz. Nükleer silahların şifresini çalma planını hatırlıyor musun? İnsanlığın kaderini etkileyen bir şeyi çalmanın o kadar kolay olacağına inanıyor musun? Sadece onun hackerlık becerileriyle olacak bir şey değil. Dünya'daki insanlar eğer bir hacker bir şifre çalıp basitçe bir tuşa basabilseydi uzun zaman önce yok olurlardı. Bu saçma kimlik muhtemelen nükleer silahları çalmak için atacağı adımlarından biri."

 

 

Zheng'in kafası öncekinden daha da karıştı. HongLu'nun düşünce tarzını simüle etmek için üçüncü aşamaya girdi. Dördüncü aşamaya eriştiğinden beri, simülasyonu orijinal kişinin %50-60'ına kadar erişebiliyordu. Bu oran, gücü büyüdükçe artmaya devam etti.

 

 

"Gelecek kimliği Xuan'ın başlangıçtan beri kurduğu bir plan diyorsun yani?" Zheng sordu.

 

 

HongLu başını salladı. “Doğru. Planı sana bizim gelecek savaşçıları olduğumuzu iddia ettirmek. Bu bahane gelecek insanlarının silahlarını AllSpark'ın gücünden arıtmak için yapmak zorunda oldukları şeyler gibi açıklarla dolu olacak. Eğer öyle bir şey yoktuysa, neden silahlarımızı geçmişte bıraktık? Madem arıtabiliyoruz, neden Xuan konferans sırasında bunun nasıl yapılabileceğini sordu? Benim bundan çıkardığım tek ihtimal... Bu bir aldatma."

 

 

"Aldatma mı?" Zheng köfteyi çakmıştı. "Anladım! Kasıtlı olarak hükümetin bizim sahte olduğumuzu bilmesini sağlayacak ki bu da onların bizi gözetim altında tutmalarına öncülük edecek. Muhtemelen gizli kameralarla falan. O zaman şifreyi elde edip değiştirmişiz gibi davranacak. Bizi izleyen kişiler bunu görünce ve tıpkı insanların normalde bir şey çalındığında yaptıkları gibi, bunun gerçekten olup olmadığını kontrol edecekler. Şifreyi gizli bir yerde doğrulayabilirler fakat hiçbir yer ruh taramasından kaçamaz. Bu plan harikulade!"

 

 

HongLu pek mutlu görünmüyordu. ''Evet. Bu plan harikulade. Püf noktası, şifre değiştirilemediği için, hükümet yalnızca onları trollediğimizi düşünecek. İnsanlık için savaştığımız ve bu dünyadaki insanlarda olmayan güce ve teçhizata sahip olduğumuz göz önüne alındığında, görevi yalnızca bize verebilirler. Sahte kimlik sadece bizi hükümete bağlayacak bir araç. Gerçekten gelecekten gelmiyorsak ne olmuş? Xuan... Gerçekten inanılmaz."

 

 

Zheng güldü ve onu teselli etti. "Sen de fena sayılmazsın. Çok kısa bir sürede ne olduğunu çözdün. Sadece onun her adımını görmekle kalmadın, ne düşündüğünü de gördün. Haha. Eğer tekrar bir tuzak kurmaya kalkarsa, en kısa sürede bana haber vermelisin."

 

 

HongLu kafasını salladı. Alnın üst tarafından bir saç teli çekti. "Olay sadece analiz ve çıkarımsa, sen de aynı yükseklikte durduğunda ve aynı bilgilere sahip olduğunda, sen de zekanla onun planının bir bir bölümünü görebilirdin."

 

 

"Hey, zekanla derken ne kastediyorsun! Zekamın utanç verici olduğunu mu söylüyorsun?" Zheng öfkeliydi ve kafasının içinde bağırdı.

 

 

"Kasların düşünmesini mi bekliyorsun?” Zheng ellerini uzatıp devam etti. "Yakınında duran insanlar analizleri açıkça görebilir. Bu kendi takımına tuzak kurmadığı zamanlarda geçerli. Ancak, analiz etmek ve yapmak iki ayrı şey. Nükleer silahlar ve şifreyi çalmak hakkında düşünebilirim fakat öyle kolaylıkla bir plan hazırlayamam. O ta başından beri, sen gelecekten geldiğimizden bahsettiğinde hesaplamaya başladı. Ben bunu başaramazdım."

 

 

Zheng güldü.  "Sorun yok. Senin yaptığını yapabilen çok az insan var. Zekanla bu dünyadaki bütün takımlar arasında en az ilk beştesin. Ancak, Xuan bu konuda tanıdığım en insan dışı kişi."

 

 

HongLu soğuk bir şekilde gülümsedi. “Onun kadar iyi olmadığımı nereden biliyorsun? Sadece bekle. Pratik zeka bilgeliğe eşit değildir. O şifreyi düşünebilir. Ben neden başka bir şey bulamayayım? Sadece bekle ve gör!”

 

 

(Yani bu HongLu'nun bir planı olduğu anlamına geliyor. Umarım zeka yarışlarında takımı da arkalarından sürüklemezler. Dostum. Bazı takımların bir stratejisti bile yok ve biz iki tanesiyle boğuşuyoruz. Bazen ne kadar şanslı olduğunun farkında olmazsın.) Zheng düşündü.

 

 

Asansör konferans salonunun zemininden birkaç yüz metre aşağı indi ve hala da inmeye devam ediyordu. Bir dakika sonra, asansör durdu ve kapı açıldı. Dışında sayısız insan yoğun bir şekilde hareket ediyordu. Ordu askerleri, araştırmacılar ve normal giyimli insanlar vardı. Birden fazla koridora erişimi olan bir platformdu.

 

 

Çin Takımı insanlığın son umudunu da gördüler ya da belki, umut onlardı. İki yarı bozuk robot yerde yatıyordu. Biri çok büyüktü. Optimus Prime'a benziyordu. Diğeri daha küçüktü ve sarı bir gövdeye sahipti. Muhtemelen Bumblebee'ydi. İki robot hasara uğramıştı fakat hala kalkabiliyor ve konuşabiliyorlardı. Hala hayattalardı.

 

 

Başkan iç çekti. “Onlar bizim son umudumuz. Hayatta kalan tek iki Otobot. Göğüslerindeki Kıvılcımlar bu üssü AllSpark'ın gücünden koruyordu. Barınak 2'de başka bir Otobot var. Üç tanesi savaşta birçok Deseptikon yok etti fakat sonunda kaybettiler. AllSpark ele geçirildi ve Otobotlar neredeyse silindi."

 

 

Xuan başını salladı. "O zaman silahlarımızla alakalı sorun çözüldü. Otobotlar kesin olarak onları koruyabilir veya en azından az sayıda bir silahı koruyabilirler. Son soru, AllSpark'ı ele geçirmek veya yok etmek için Deseptikonların ana üssünü nasıl bulabiliriz?"

 

 

Roosevelt iç çekti. "İyi bir yöntem yok. Yalnızca keşif biraz daha asker gönderebiliriz fakat onların kaderi belli... Önce Optimus Prime'la görüşmelisiniz.  Belki aklınıza bir fikir gelir. Üç Otobot'a gelince, onlar belki de..."

 

 

Roosevelt cümlesini bitirmedi. Arkasını döndü ve Optimus Prime'a yürüdü. Bu robotun her tarafı hasar görmüştü ve bir bacağı yoktu. Gruba bakmak için başını kaldırdı. Hatta Roosevelt'i kibarca karşıladı.

 

 

Roosevelt, Çin Takımı'nın silahlarıyla ilgili sorunu açıkladı. Optimus Prime konuşmadan önce bir süre sessiz kaldı. "Göğsümden Kıvılcım'ı alın. Silahlarınıza Spark'ı yayın. Biz Otobotların nötr enerjisi onları AllSpark'ın gücünden koruyabilir. Silahlarınızla Deseptikonlara yaklaşabilmenizin tek yolu bu."

 

 

BumbleBee aniden "Bunu yapamazsın! Bundan dolayı öleceksin!"

 

 

Optimus Prime, BumbleBee'ye baktı ve ardından tekrar Çin Takımı'na döndü. “Bir zamanlar bir çocuk bizimle birlikte savaştı. Umutsuzluğun kıyısındayken bile AllSpark'ı Megatron'a vermedi. Fakat, sonunda onu hayal kırıklığına uğrattık. Öldü. Bir keresinde, fedakarlık yoksa, zafer yok demişti. Ben de şimdi aynı şeyi söylemek istiyorum. Fedakarlık yoksa, zafer yok... Cesaretli insanlar, AllSpark'ı yok edin. Biz Transformerların hatasının bedelini siz ödememelisiniz. BumbleBee, seninle beraber savaştığım için mutluyum. Tüm arkadaşlarımın fedakarlıklarının boşuna olmasına izin veremem!"









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr