Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

Barınak 7 kulağa çok kötü gelmeyebilirdi fakat işin gerçeği burası bir mülteci kampıydı. Amerikan ordusu buraya on bin asker ve ayrıca 70 tank konuşlandırmıştı. Jet, bilgisayar veya başka herhangi bir mekanik nesne yoktu.

Zheng, albayı ve 1000 askeri üsse kadar takip etti. Xuan ona gelecekten gelen insan kimliği kullanarak üssün komutanıyla iletişime geçtiğini söyleyen bir mesaj göndermişti.

"Gelecekten gelen insanlar.. Biz bir zaman makinesiyle 2077'den geldik. Transformerlar ve insanlar arasındaki bu savaş onlarca yıl sürdü. Bizim teknolojimiz gelişmişti, Transformerların da öyle. İki grup bir çıkmazın eşiğine geldi. Bizler hükümetin zamanda geriye gönderdiği özel askerleriz." Zheng planladıkları şeyi anlattı.

Önündeki 10 subay şaşkın bir şekilde ona baktı. Tereddüt edip şüphelendikleri barizdi fakat aynı zamanda heyecanlıydılar. Bir subay "Gelecekteki hükümet sadece birkaçınızı gönderdi? Hangi sonucu elde edecek? Hangi teknolojileri geri getirdiniz? Silahlar? Zaman makinesi?" dedi.

Başka bir subay yüksek sesle sordu. “Hangi ülkeden geliyorsunuz? Neden sadece bir Rus ve çok fazla Asyalı var?"

Zheng takım arkadaşlarına bakıp sonra konuştu. "Ah. Hiç gelecekteki insan ve robot savaşlarını anlatan bilim-kurgu filmi izlediniz mi? Normal robotlardan bahsediyorum.”

Siyahi bir subay cevap verdi. "Terminatör'ü izlemiştim, gelecekteki insanların lider olacak önemli bir kişiyi korumak için günümüze yolculuk yapmasından bahsediyordu. Siz de aynı hedefle, lider olacak birini korumak üzere gelmediniz mi?"

Zheng güldü. "Böyle bir şey olabilir mi? Bir bireyin hayatta kalmasını belirleyen savaştaki etkisi, önemsizdir. Takımımızın görevi geleceği değiştirmek. Terminatör bizim geleceğimize benziyor. İnsanlar yok olmanın eşiğine geldi fakat biz hayatta kalıp karşı saldırıda bulunduk. Gelecekteki nüfusumuz çok az. Aramızdan on ikimiz büyük bir özel grup oluşturmaya anca yeter. Dahası, Dünya yaralarla dolu. Böyle bir geleceğin size ne vermesini bekliyorsunuz?”

Grubun en kıdemli subayı başını salladı. O bir binbaşıydı. "Ben geleceğimizi işte böyle görüyorum. Fakat hayatta kalmış olarak değil, robotlar tarafından silinmiş bir şekilde. Sizi burada görmek bana insanların umutlarını kaybetmediklerini söylüyor... Bu harika. Sadece birkaç sorum var. Hangi ülkedensiniz? Bu gruptaki ırklar karışık görünüyor. Ve hükümet neden siz on ikinizin Transformer ordusuna rakip olabileceğinize inansın?"

Zheng kafasını kaşıdı. "Gelecekte hiçbir ülke yok. Tüm insanlar robotlarla savaşmak için birlik oldular. Irklarımızın neden karışık olduğuna gelince... Henüz bunu düşünmedim. Güçlerimize göre seçildik. Belki Asyalılar zamanda yolculuk için daha uygun. İkinci soru ise, insanların böylesine uzun bir savaştan sonra evrimleşebileceklerini düşünmüyor musunuz?"

Zheng etrafına baktı ve teneke bir kap buldu. Kabı eline alıp tutuşturdu. Kap içe doğru büküldü. Elini açtığında, kaptan geriye kalan şey yalnızca tozdu. Sanki gizemli bir güç kabı yok etmiş gibiydi. Subaylar bu sahneyi izledikten sonra tek kelime edemediler. Zheng'in hile yaptığını falan görmemişlerdi ya da belki de hile onların kavrayışlarının ötesindeydi.

Zheng'in hikayesi akıl almaz geliyordu. Ancak söylediği şey doğruysa, onlar Amerikan hükümetinin tutunacağı son umuttu. Çin Takımı aynı zamanda Dünya'nın mevcut teknolojik seviyesinin ötesinde teknolojiler de getirmişti. Uçan Kaykay, Valkyrie, ani ateş RPG. Bunların hepsi onların gelecekten geldiklerinin kanıtıydı. Subaylar aldıkları bilgileri en kısa sürede Barınak 1'e ilettiler. Amerika'nın en eksiksiz askeri üssüydü.

"Mekanik ekipmanlarınız geleceğin teknolojisi fakat yine de Uçan Kaykay'ı geride bırakmanızı tavsiye ederim. Allspark'ın gücü her yere ulaşır. Uçan Kaykay gökyüzünde bir Transformer'a dönüşürse, kaçacak yeriniz kalmaz..."

Çin Takımı'yla ilgili haber hükümetin önde gelenleri arasında bir hareketliliğe sebep odu. Hemen Barınak 7'ye askerlerinin yarısıyla Barınak 1'e doğru Çin Takımı'na eşlik etmesini emrettiler. Zheng bu emri reddetti. Bu, Barınak 1'e gitmeyi reddettiğini söylemek değildi. Xuan ve HongLu'nun ikisinde de hükümetin önde gelenleriyle buluşma niyeti vardı. Robotlar tarafından saldırıya uğrarken Amerikan hükümetinin ve ordusunun yardımı olmadan böyle bir dünyada AllSpark'ı bulmak onlar için neredeyse imkansızdı.

Reddettiği şey birkaç bin asker tarafından eşlik edilmekti. Jetler veya tanklar olmadan güçleri sınırlıydı. Dahası, birkaç bin askerle birlikte ilerlemek robotlar tarafından tespit edilme gibi yüksek bir riski beraberinde getiriyordu. Aynı anda birkaç yüz robot gelse büyük tehlikede olurlardı. Sadece Uçan Kaykay'ı kullanıp uçarak gitmek daha mantıklıydı. Çin Takımı 100'den daha az gruplar halinde olan robotları kolayca yenebilirdi.

Amerikan hükümeti kötü alışkanlığını tekrar sergiledi. Araştırmacılar olarak nitelendirilen bir grup Uçan Kaykay'ı, Valkyrie'yi ve RPG'yi incelemek istedi. Ayrıca takımın geri kalanını içlerinden biri enerji kalkanı olan gelecek teknolojilerini saklamakla suçladılar. 1000 asker enerji kalkanına tanık oldu. Ve AllSpark tarafından etkilenebileceği bahanesiyle Çin Takımı'nın Uçan Kaykay'ı geride bırakması istendi. Zheng kesin bir şekilde reddetti. Önde gelenler, araştırmacılar Zheng'in duruşunu gördükten sonra hayal kırılığına uğradıklarında başka emirler vermiş olabilirlerdi.

“Komik. Her şeyden bir ısırık almak muhtemelen Amerikan hükümetinin bir özelliğidir. Barınak 1'de benzer şeyler olacağından şüpheleniyorum.” Zheng bunu hem komik hem de rahatsız edici buldu.

Kampa güldü. “Her ülke aynıdır. Silahlarımızı ve ekipmanlarımızı gördükten sonra elbette ilgilenecekler. AllSpark'ı ele geçirmiş veya yok etmiş olsaydık, en büyük güce sahip olan ülke insanlar toplumlarını kurduklarında onların patronu olacaktı. ABD'de, Rusya'da veya Çin'de de olsak aynı şey olacak. Herkes ilk fırsatta teknolojimizi ele geçirecek. Şu an onları durduran tek şey gücümüze olan ihtiyaçları."

Kampa söylediklerinde mantıklıydı. Çin Takımı'ndaki tek Kafkaslı olmasından dolayı olabilirdi. Olayları Çin'in çıkarlarını göz önünde bulundurarak görmedi. Üyelerin geri kalanı dinlerken başılarını salladı. Olaylar bütün ülkeyi ilgilendirdiğinde etikler geçerli değildi. Bir ülke refahı için her şeyi yapardı, katliam bile.

Zheng, "Haklısın. Çinlilerin servetini saklamakla ilgili bir sözü vardır. Şimdi servetimizi parlak gün ışığı altında gösterdik. Soru, Amerikan hükümeti bizi soymak için pençelerini ne zaman gösterecek? Haha. Ama korkmuyoruz. Hedefimiz AllSpark. İlk öncelikleri Deseptikonları yok etmek. Görevimizi bitirip döndüğümüzde, bizi soymaya fırsatları bile olmayacak... Barınak 1'e gidelim. .." dedi.