Cilt 16: Bölüm 31-2

avatar
1022 13

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 31-2


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa



 

Bu şok edici değişiklikler birbiri ardına geliyordu. Bu savaşta her türden ordu kendi gövde gösterisini yapacakmış gibiydi. Entlerin girişine eşlik eden, mancınıklardakilere benzer şekilde havada asılı duran onlarca kaya vardı. Kayalar mumaklara çarptı. On tanesi anında yere serildi.

 

 

Her mumağın üstünde on tane insansı vardı. Ent'lerin tehdidini fark edip Mumakları onlara çevirdiler. Entler ormanın içinden Mumaklara doğru saldırarak cevap verdi.

 

 

Her iki tarafın da yaratıkları büyüktü. Mumaklar birkaç düzine metre boyunda ve Ent'ler on metre boyundaydı. Ent'ler denk değil gibi görünebilirdi fakat sayıları Mumakların üç katıydı. Vücutları insanların dayanıklılığının çok üstündeydi. Büyük yaratıklar kısa bir koşuşun ardından birbirleriyle çarpıştı.

 

 

Dünya deprem oluyormuşcasına titredi. Ön saflardaki on Ent süpürüldü fakat ardından otuz Ent birkaç Mumağı yakaladı ve onları ters çevirmeye çalıştı. Silahlı türler silahsızlardan daha çevikti, en azından yakın dövüş savaşlarında.

 

 

Mumakların düşüşü bir titreme turunu daha körükledi. Zheng canavarların savaşını izlemeyi bırakmıştı. Mumaklar ya da Entler olsun, bir tanesi üzerine düşecek olursa hepsi ona ölüm getirecekti. Dördüncü aşamayı açan, film dünyalarında merdivenin tepesinde bulunan birinin her saniye son nefesini verecekmiş gibi durarak böylesine kötü bir şansla yerde yatıyor olması oldukça üzücüydü.

 

 

"Ha. Bu Zheng mi? Ne acınası görünüyorsun... Belki de her zaman kötü şans sana eşlik ediyordu." Birkaç kişinin ayak sesleri arasında birden bir ses duyuldu.

 

 

Zheng sağlam kalan gözünü aniden açtı. Önünde Afrika Takımı duruyordu. Neos, Zheng'in kalp ritmini bozan soluk bir gülümsemeyle onu izliyor gibiydi.

 

 

(Doğru ya, yüzükler hala parmağımda... Alev kıyafetlerimi yaktı ama yüzükler hala sağlam... Afrika Takımı. Şu an yaygara koparmadan beni öldürseler kimse onların yaptığını bilmeyecek. Ve Çin Takımı önemli bir üyeyi kaybedecek.) Zheng, Neos'a baktı.

 

 

Neos bir çikolata çıkardı ve yerken konuştu. "Richard, kaldır onu. Şehre giriyoruz. Bu savaş için zafer hazır. Kalırsak kaotik savaş bize bulaşabilir. Şehre girdikten sonra konuşacağız... Sana olan borcumu ödeyeceğim." Neos, Minas Tirith'e döndü.

 

 

(S*ktir. Bir katilin yüzünü göstermek yerine birini kurtardığınızı açıkça belirtin. Bu beni korkuttu…)

 

 

Grup duvara tırmandıktan kısa bir süre sonra, savaş alanına yeşil bir dalga akın etti. Ork ordusu ve güçlü Mumaklar yeşil ordunun karşısında bir kağıt parçası kadar zayıftı. Bu Ölüler Ordusu'ydu. Hızları inanılmaz derecedeydi. Kılıçlarının dışında vücutları hayaliydi. Yerçekimini görmezden gelerek hareket ediyorlardı. Bir süreliğine, savaş alanı yeşil bir denize dönüştü. Bu savaşın galibi... İnsanlardı!

 

 

Minas Tirith'te kuşatmayı kazanmak, başka bir savaşı kazanmak anlamına gelmiyordu. Minas Tirith'ten uzakta, Mordor'un karanlık kapısının içinde, birbiri ardına patlamalar meydana geldi. Kayalar ve taşlar her bir patlama ile yere düştü. Birkaç büyük patlama daha sonra dağ, Sauron ve Ork ordusunun dikkatini çeken bir göçüğe dönüştü.

 

 

"SongTian! Daha kaç çeşit Kılıç Aura'n kaldı? Rüzgar Kılıcı, Toprak Kılıcı, Ateş Kılıcı ve Su Kılıcı. En güçlü Altın Kılıcı nerede? Göster bana!” ZhuiKong telaşla bağırdı. Vücudu bulanıklaştı. Songtian'a ilerleyen bir ışık şeridi haline gelmiş gibiydi. Yolundaki tüm kayalar toz haline geldi. Yerde sürüklenmiş bir iz bıraktı.

 

 

SongTian, ZhuiKong'dan daha kötü durumda görünüyordu. Ancak, hareketleri yavaşlamadı. Sade görünümlü kılıcı yere sapladı. Işık şeridi ona doğru ilerlerken, kılıcı yıldırım hızında çekti.

 

 

"Toprak kasırgası!” Kılıç, kayaları ve toprağı beraberinde çekerek yerden çıktı. Kılıç havada dönerken minik bir kasırga oluşmaya başladı. Kasırga kayaları ve tozu içine çekti.

 

 

Işık şeridi kasırga ile çarpıştı ve şiddetli bir patlamaya neden oldu. Şok dalgaları yayıldı ve dağ daha önce olduğu gibi başka bir göçüğe dönüşmeye başladı.

 

 

Şok dalgaları ve toz durduğu zaman, SongTian ve ZhuiKong uzak olmayan tepeye baktı. Yüzlerce insan onlara doğru koşuyordu. Bu insanlar yaklaştıkça, onların insan değil acayip yaratıklar olduklarını fark ettiler. Yaratıkların yanında Xuan ve Çin Takımı üyeleri vardı.

 

 

ZhuiKong, Xuan'a gülümsedi. "İşimiz netleşti. Beni ne diye arıyorsun? Ah, sana söylemeyi unuttum mu? Benim kavgamı bölmenin bedeli... Son derece yüksektir."

 

 

Xuan gözlüğünü düzeltti. "Ah, bize aldırma. Sen savaşa devam edebilirsin. Ben sadece Adam'ı öldüreceğim." Başını hafifçe kaldırdı ve Songtian'ın arkasındaki başka bir tepede duran Adam'a baktı. Kafkas bir kadın onun yanında duruyordu. İkisi birbirleriyle konuşuyorlardı.

 

 

SongTian, Xuan bu sözleri söyleyene kadar Zhuikong'a odaklıydı. Hemen Xuan'a döndü. Gözleri öldürme niyetiyle doluydu.

 

 

Aynı zamanda HaoTian, Xuan'ın önüne çıktı ve Songtian'a omuz silkti. "Üzgünüm. Ayrıca düşmanın olmak istemiyorum. Birbirimizi tanıdığımıza göre bana saldırmasanız nasıl olur? Wah..."

 

 

SongTian uzaktan kılıcını salladı. Görünmez bir hava kılıcı yerde bir iz çizdi. Ancak, Haotian'a birkaç metre yaklaştığında donuk bir ses darbesiyle sona erdi. Önünde gizemli bir görünür dalga belirdi ve hava kılıcını engelledi.

 

 

ZhuiKong fırsatı gördü ve SongTian'a doğru fırladı. Yerine geri döndüğünde, göğsüne kemikleri görünecek kadar derin bir kesik çizmişti. Fakat, elinde bir kol tutuyordu. SongTian bir kolunu kaybetmişti. Neyse ki, kılıcını tuttuğu kolu değildi.

 

 

"Eğlence mahvoldu. Sizinle iyi bir dövüşmek istemiştim ama şimdi mümkün görünmüyor. Aslında benimle kavga ederken dikkatini uzaklaştırmaya cüret ettin… Bir daha ki sefere. Eğer Tanrı Takımı silinmezse, bir daha ki sefere sizinle savaşacağım." Kolu arkasına atıp dağdan atladı. Sözleri sonra diğerlerine ulaştı.

 

 

Xuan'ın arkasındaki Nemesis'ler yaylarını çoktan hazırlamıştı. Yaylar ahşap yapımıydı. Uruk-hai'ların kullandığı yaylar birkaç metre boyundaki Uruk-hai Nemesis'leri için çok küçüktü. Potansiyellerini kullanmak için üç metre uzunluğunda yaylara ihtiyaçları vardı. Yüzlerce Nemesis yaylarına ikişer ok yerleştirdi. Bu Patlayıcı Atış'ın başlangıç hareketiydi.

 

 

ZhuiKong bunu gördükten sonra hızla ayrıldı. Hızı ve savaş gücü ile herhangi bir kavgadan korkmuyordu ve kimse onu burada tutma yeteneğine sahip değildi. SongTian hava kılıcı ile geri çekilmedi. Bir dağın içinden geçebilme gücüne sahipti fakat HaoTian onu görünmez bir yetenekle bloke etmişti. Öte yandan ZhuiKong, suikastları teknik temelli olduğu için daha güçlü saldırılara sahip olmak zorunda değildi. Yüzlerce Patlayıcı Atış aynı zaman diliminde onu kesin olarak öldürebilecekken üç saniye içinde görünmez duvarı kırabileceğinden emin değildi.

 

 

"O zaman, bırakalım Tanrı Takımı bir silinmeyle son bulsun." Xuan herhangi bir nezaket göstermedi. Zhuikong giderken bile bakmadı. Kolunun bir hareketiyle, Nemesis'ler oklarını tamamen çekti. Sadece yüz metre uzaklıktaki SongTian, patlayıcı atışların gücüne maruz kaldı.

 

 

SongTian homurdadı. Kılıcını kaldırırken Adam ayağa kalktı ve bağırdı. "Kes şunu, Xuan. Bu turu sen kazandın kabul ediyorum... Bu şekilde bitirelim. Bu filmin sonuna kadar sessizce burada kalacağız. Ne diyorsun?"

 

 

Xuan ona ve arkasındaki kadına baktı. ''Mümkün değil. Daha önce topladığım bilgilere bakılırsa, Şeytan Takımı'ndan daha tehlikelisin. Tanrı Takımı'ndaki herkes yaşayabilir, ama sen ölmelisin. Bu tartışılmaz. Takımının seni canlandırmasını önlemek için en iyi hamle, takımını silmektir. Anlaşma olmayacak."

 

 

Adam, Haotian'a baktı. Hızla omuz silkti. "Adam, yapabileceğim bir şey yok. Bana öyle bakma. Merak etme. İnanıyorum ki ben yakında... Xuan'ın kişiliğini senden daha iyi anlıyorum. Ne olursa olsun ölümüm kesin. Sadece senden biraz daha uzun yaşayacağım. Haha..."

 

 

HaoTian iyimser biriydi. Yakında ölmek konusunda endişe etmiyormuş gibi görünüyordu. Adam aniden, "İyi o zaman. Hep birlikte ölelim. Kıta osilatörü yerleştirildi. (Ç.N: Osilatör: Elektromanyetik dalgalar yayan bir cihaz.) Anahtar kalbimde. Gel öldür beni Xuan.”

 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44297 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr