Cilt 14: Bölüm 11-3

avatar
1457 11

Terror Infinite - Cilt 14: Bölüm 11-3


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

"Dayanın! Yirmi dakika kaldı!" Zheng askerlere bağırdı.

 

Önde duran dört metre boyunda bir kayaya tekmeyi attı. Kaya bir silindir gibi aşağıya doğru sürüklendi ve önüne gelen her şeyi ezip geçti.

 

İnsanların gözü o sırada kayaya çarptı. Bu kargaşada Zheng'in o kayaya tekme attığını fark etmemişlerdi. Normal bir insanın o kayayı hareket ettirecek gücü olmazdı çünkü kemikleri bu acıya katlanamazdı.

 

Tanker böceğin bariyerine çarpana kadar kaya önüne geleni ezmeye devam etti. Geçtiği yerler böceklerin kanı yüzünden yemyeşil oluyordu.

 

Zheng, derin bir nefes aldı ve bağırdı: "Kaya fırlatmaya devam edin. Öldüremesek bile onların gecikmesine yol açıyoruz. Kurtarma gemileri yaklaşık on dakikaya burada olur. Bu saatten sonra ölürsek her şey boşa gider değil mi?"

 

Ancak askerlerin vücudu, Zheng kadar güçlü değildi. Yirmi saat boyunca devam eden savaş hepsini çok yormuştu. Şimdi de kayaları hareket ettirmeleri gerekiyordu. Bu kayalar oldukça sert ve ağırdı. Bir metre uzunluğunda kayayı taşımak için üç tane asker gerekiyordu. Hızları yavaşlamıştı ve böcekler yavaş yavaş tırmanmaya başlamıştı. Tıpkı bir okyanus dalgası gibi yavaş yavaş dağın tepesine doğru ilerliyorlardı. Sayıları dudak uçuklatan boyuttaydı.

 

Zheng, bir anda kalbinin soğudunu hissetti. Bunca zaman cephenin en önünde durmuştu. Tanker böcek yeniden ilerlemeye başladı. Kayalar normal böceklere karşı etkiliydi ancak tanker böceğe sökmüyordu. Tanker böceğin attığı her adımda daha fazla tedirgin oluyordu.

 

O sırada Kampa ve bir asker, bir kayayı ayağa kaldırdı. Ancak Kampa gücünü kaybetti ve kaya ayağına düştü. Acı içerisinde feryad etti. Zheng hemen oraya koştu ve kayayı kaldırdı: "İyi misin? Kampa, iyi misin?"

 

Rus adamın alnı ter içinde kalmıştı. Acı bir şekilde gülümseyerek konuştu: "Daha fazla devam edemeyeceğim. Gücüm kalmadı ve incik kemiğim kırıldı. Böyle kritik anda seni uğraştırdığım için özür dilerim..."

 

Zheng, Kampa'nın devam edemeyeceğinin uzun zaman önce farkına varmıştı. Kampa'nın ne Qi'si ne de kan enerjisi vardı. Ejderha kanı yalnızca vücut değerlerini normal bir insana kıyasla iki-üç kat arttırmıştı. Ama burada neredeyse yedi saattir savaşıyordu. Bu esnada cephenin en önünde emirler de veriyordu.

 

Zheng omzunu okşadı: "Böyle şeyler söylemene gerek yok kardeşim. Birlikte hayatta kalacağımıza söz verdik. Bırak geri kalanını ben halledeyim. Siz ikiniz, Kampa'yı merkeze götürün. Kampa, yaşayacağız!"

 

Zheng ona bir paket sigara verdi. "Git, acıyı bastırması için bir sigara iç." Daha sonra cepheye doğru yöneldi.

 

Bu sözleri söylemiş olmasına rağmen gerçekten hayatta kalabilecek miydi?

 

Zheng, alt taraftaki böcek sürüsüne baktı ve askerlerin zar zor nefes aldığını gördü. O sırada kalbine bir yük bindi. Birkaç kez Sky Stick ve Kaplan'ın Ruhu'nu çıkartıp diğer takımın beyin böceği yakaladığı yere gitmek istemişti.

 

"Kurtarma gemileri gelmeyecek mi?"

 

Başını kaldırıp gökyüzüne baktı ve hemen ardından dağ yoluna geri döndü. Askerlerin hızı yavaşladığı için böcekler daha da ilerlemeye başladı. Yavaş yavaş beşyüz metrelik sınıra yaklaştılar.

 

"Cephane bitti Zheng. Binlerce sıçrayan böcek öldürdük ancak kalan iki yüz tanesi için mermi kalmadı. Bin tane insana uçuruma gidip yakın mesafeden savaşmasını emrettim." Xuan'ın sesi, Zheng'in zihninde yankılandı.

 

Kötü haberleri birbiri ardına alan Zheng, biraz uyuşmuş gibi hissediyordu. Tanker böceği iki yüz metrelik sınıra ulaşmıştı ve arkasındaki böcekler onu takip ediyordu. Zheng'in sol eli titriyordu. Silahını çıkarma isteğini zar zor bastırıyordu. O kadar saat boyunca yaşadığı stres yıkım tekniğiyle tüm bu böcekleri ikiye ayırma isteği uyandırıyordu.

 

Yukarıdan büyük bir patlama sesi geldi. Herkes refleks olarak başını yukarıya kaldırdı. Bulutların arasından onlarca büyük gemi ortaya çıktı. Bu gemiler dağınık bir şekilde ilerliyordu ve on tanesi dağın tepesine doğru geldi. Askerler sevinç çığlıkları atmadan önce birkaç saniye şaşkınlıkla olan biteni izledi. Gemiler uyarıcı gibiydi. Askerler hızlı hareket etmeye başladı ve kayaları hızla fırlattı. Kayalar tanker böceğe hasar vermiyordu ancak onları biraz olsun geciktiriyordu. Akıllarında tek bir şey  vardı, o da kurtarma gemisi inene kadar oyalamaktı.

 

Zheng, kurtarma gemilerini gördüğünde rahat bir nefes aldı. Her bir gemi bin tane insanı alabilecek kadar büyüktü. Yani buradan ayrıldıkları anda güvende olacaklardı.

 

Xuan, aniden soğuk bir ses tonuyla zihninde konuştu: "Zheng! Elli tane şarjörü elli tane askere ver. İniş alanına gelsinler! Çabuk ol, bu şarjörleri bu an için sakladık. Herkes bu tehlike altında kurtarma gemisine binmek isteyecek ama karmaşa çıkmasını engellememiz lazım!"

 

Zheng hemen şarjörlerle birlikte elli kişiyi gönderdi. İlk gemi indikten sonra geri kalan askerler tekrardan yavaşladı. Başlarını arkaya doğru çevirdiler. Tanker böceği altmış metre ilerideydi.

 

"Durmayın! Fırlatmaya devam! WangXia, tanker böceğinin arkasına bir tane nükleer bomba gönder. Geriye çekilmeyin. Geri çekilirseniz hepimiz ölürüz." Zheng, askerlere doğru bağırdı ve bir kayayı aşağıya doğru tekmeledi.

 

WangXia tanker böceğinin arkasına doğru nükleer bombayı gönderdi. Bariyer böceğin elli metre yakınındaki böcekleri korudu ancak geri kalan böcekler iki yüz metre ileriye doğru uçtu. Bombanın patlamasından sonra kalan alevler de böceklerin bir süre ilerlemesini engelledi.

 

Zheng'in dediklerine rağmen bazı askerler geriye doğru koştu. İkinci ve üçüncü kurtarma gemisi de inmişti. İnsanlar kaçma arzusuna hakim olamıyordu.

 

Daha sonra daha fazla asker kaçmaya başladı. Zheng öfkeyle hareket tekniğini kullanarak ileriye doğru ilerledi. Birine tekmeyi bastıktan sonra diğerinin göğsüne örümcek bacağını sapladı. "Kaçan kişiler askeri infaza tabi tutulacaktır!"

 

Yaklaşık kırk tane asker kaçtı. Birbirlerine baktıktan sonra yaklaşık bir düzinesi Zheng'e doğru yüklendi. Bu insanlara göre Zheng, elinde silahı olmayan, bir kolu kırık ve tüm vücudu yara içerisinde olan birisiydi. Ancak Zheng, yaklaşan herkesin kafasına tekmeyi bastı. Askerler sonunda korkudan durduktan sonra yerde, onun üzerinde ceset oluşmuştu.

 

"Kaçan kişilerin öleceğini söylemiştim! Kim ölmek ister ki?"

 

Zheng çok öfkelenmişti. Henüz ölmemiş olan ve acı içerisinde kıvranan askerin üzerine bastıktan sonra başını tutup parçalara ayırdı. Askerin vücudundan kanlar fışkırdı. Geri kalan askerler hızla cepheye geri döndü ve kayaları fırlatmaya devam etti. Dördüncü kurtarma gemisi de indi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr