Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

Bir dakika sonra. Alanda yaşayan hiçbir şey yoktu. Nakliye gemileri de gauss tüfeği ve EMP tüfeği ile halledilmişti. EMP tüfeği dört kilometre uzağa ulaşıp bir kilometre içindeki zırhı kolayca delebilirdi. Birkaç saniyelik ateşten sonra bir gemi alevler içerisinde kaldı. Kokpiti hedef aldığı için Zero'nun saldırıları daha basitti. Gauss keskin nişancı tüfeği, kokpitin içerisindeki her şeyi öldürürdü. Tüm gemiler bir kilometre yukarıya ulaşamadan düşürüldü.

"Her bir nakliye gemisi için elli puan." Zero tüfeğini geri koydu ve Zheng'e söyledi.

Kampa da söyledi: "Evet. Her gemi için elli, her on asker için bir puan."

Zheng içini çekti. "Lanet Tanrı, belli ki bizi her şeyi yok etmeye yönlendiriyor. Neyse. Lan, Platoon 6'nın yerini bulamadın mı hala? Az askerin olduğu yerleri ara. Gazeteciler bizi kamerayla kaydederse sorun çıkar. Böcekler hakkında endişelenme. Bu silahlar varken onlar sorun çıkaramaz."

Lan başını salladı ve gözleri kapalı bir şekilde konuştu: "Yaklaşık on yedi kilometre uzakta. Ama bizim yönümüze doğru geri çekiliyorlar. Orası sonsuz sayıda böcekle dolu. Arkamızdaki böcekler de bize doğru geliyor, sayıları oldukça fazla!"

Zheng bağırdı: "Bana, Kampa'ya ve WangXia'ya görüntü gönder! Gando bizi koru. Zero ve Xuan, siz de Lan'ı koruyun."

Taramanın görüntüsü Zheng'in zihninde ortaya çıktı. Yüz metre uzakta, iki metre uzunluğunda ve üç metre genişliğindeki böceklerin tünellerden yüzeye çıktığını görebiliyordu. Diğerlerine haber veremeden önce yüzey çöktü ve bir delik ortaya çıktı. Kocaman böcekler ortaya çıkmaya başladı. Bu böcekler normal bir insanın iki katı hızda hareket ediyordu. İlk böcek şimdiden grubun üzerine çullanmıştı.

EMP tüfeğinin sesi tekrar ortaya çıktı. İlk böcek parçalara ayrıldı ve kurşunlar vücudunu deldiği için arkasındaki böcek de öldü.

Gando'nun önceden öldürme konusunda psikolojik sorunları vardı ancak artık bu durum geçmişti. Gatling topunu ateşledi. Topun etkisi EMP tüfeği kadar güçlü değildi. Toptan kıvılcım çıkıyordu ve böceklerin ölmesi için biraz süre geçiyordu. Ölen böceklerin yerde biriken cesetleri, arkadan gelenlerin hızını yavaşlatıyordu.

"Bunları hafife almışız. Birkaç saatte yüz bin kişilik orduyu öldürmelerine pek şaşmamalı. Kampa, ateş etmeye devam et. Yaklaşmalarına izin verme. WangXia, on tane plazma bombası kullanabiliriz."

Zheng nefes aldı ve sonra iki Sky Stick'i çıkardı. Planlarına göre hareket etmeyi düşünüyordu. Platoon 6'nın yakınlarını, uçup kalan askerlere katılmanın yolunu bulacaklardı ve sonra onları uzay gemisine kadar takip edeceklerdi.

Tam o sırada Lan kaşlarını çatarak aceleyle konuştu: "Bir süreliğine taramayı ve ruh bağlantısını keseceğim. Bizi buldular ancak bu geniş çaplı bir taramaydı. Ruh güçlerimizin üzerine kilitlenmediler. Biraz bekleyin. Ruh kırbacı ile onların taramasını bulacağım. Otuz saniye lazım."

Zheng hemen Sky Stick'i yerine koydu ve Lan'ın yanında durdu. Gözleri odağını yitirdi ve ilk aşamanın kilidini açtı. Sinsi saldırılara karşı savunmasız oldukları bir süre zarfına girmişlerdi. Bir böcek arkadan saldırsa bunu birbirlerine söyleyemezlerdi. Tek yapabileceği şey, tehlikelere karşı hislerine güvenmekti.

O sırada Zheng, Xuan'ın grubun yakınında durmadığını fark etti. Xuan, ölü askerlerin yanına gidip kırmızı kabukları topluyordu. Bu kabukların bu filmde onların bir hedefinin olduğunu hatırladı, nükleer bombalar. Bunlar bir yumruk boyundaydı ancak D kademe bilim-kurgu silahının gücüne sahipti.

Xuan aniden kabukları fırlattı. İki gauss tabancasını eline aldı. Daha sonra Zheng yerin sarsıldığını hissetti. Xuan'ın olduğu yer çöküp, böcekler fırlayınca bağıracak vakti bulamadı.

Zheng'in kalbi iyice atmaya başladı. Bir böcek Xuan'dan yalnızca üç metre uzaktaydı ve pençeleri Xuan'a yaklaşıyordu. Xuan tabancasını omzuna koydu ve arkasındaki böceğe ateş etti. Gauss tabancasının gücü, Gatling topundan daha fazlaydı. Kurşunlar rahatlıkla böceğin kafasını parçalara ayırdı. Daha sonra iki tabanca, yüksek hızla etrafta dönmeye başladı. Böcekler nereden çıkarsa çıksın, tabancalar onları hemen öldürüyordu. Xuan sakince ortada duruyordu ve hiçbir şey üç metre yakınına yaklaşamıyordu. Ölü böceklerin cesedi etrafında hızla birikmeye başladı.

Lan konuştu: "Tamamdır!"

Xuan on saniye boyunca ateş etti. Hala sağlamdı ancak Zheng, onun hareketlerinin gittikçe yavaşladığını anlamıştı. Bu ateş etme tekniği çok fazla dayanıklılık harcardı. Lan tarama için tekrardan Zheng'e bağlandığında, Zheng ileriye doğru koştu ve bağırdı: "Lan, Xuan'ın zihniyle beni bağla!"

Xuan'ın durması için bağırdığında deliğe doğru zıpladı.

"Dur!" Zheng zihninden konuştu. Hemen Xuan'ın arkasına indi ve yaklaşan böcekleri parçalarına ayırdı. Xuan, içinde bulunduğu durumdan çıktı ve önündeki böceklere ateş etmeye devam etti.

"Lan, WangXia'yı da bağlantıya sok. Xuan, ben söylediğimde ateş etmeyi kes. Seni bu delikten çıkaracağım. Buradan hiçbir şey sağ çıkamaz. Böceklerin sayısı hiç bitmeyecek gibi. Eninde sonunda etrafımız böcek cesetleriyle dolacak."

WangXia ile de konuştu: "Zaman ayarlı plazma bombasını dört saniyeye kur ve ben söylediğimde buraya fırlat!"

"Dur!" "Fırlat!"

Zheng hem Qi'sini hem de kan enerjisini etkinleştirirken bağırdı. Bir saniyeden daha kısa sürede Patlama durumuna girdi. Böceklerin hızları dahil her şey ağır çekimde hareket ediyordu. Xuan'ın omzundan tuttu ve deliğin ucuna doğru ilerledi.

Delik, yaklaşık dört metre derinliğindeydi. Zheng zıpladı ve kenara tutunarak tırmandı. Tam o sırada deliğin içine düşen zaman ayarlı bomba patladı. Delikte dört tane kırmızı kabuk da kalmıştı.

Zheng, hareket tekniğini kullanarak elinden geldiğince hızlı bir şekilde Lan'a doğru koştu. Zheng hem onu hem de Xuan'ı tutup yukarıya fırladığında, Lan tepki bile veremedi. Çok sayıda patlamanın ardından birkaç metre yüksekliğinde plazma topları ve yaklaşık yüz metre uzakta bir mantar bulut ortaya çıktı. (Ç.N Mantar bulut dediğimiz şey bomba patladığı an havaya yükselen duman oluyor.) Bulut daha sonra her yeri kapladı.