Cilt 8: Bölüm 4-2

avatar
3117 7

Terror Infinite - Cilt 8: Bölüm 4-2


 

Çeviren: RmLover

 

Bankalar, parayı genellikle sabah 9'da transfer eder. Zheng, bankaya doğru yürüdü.



''Yinkong, televizyon binasından ayrıldı. Garip ama Heng, ayrılmadı. Bizden yaklaşık on dakika uzakta.'' Lan, aygıta doğru söyledi.



Zheng, cevap verdi: ''O zaman plana sadık kalalım. Git bir taksi tut ve köprünün karşısına geç. Sen Ölüm’ün listesinde değilsin bu yüzden sadece kaçmaya devam et. Ben de doğruca binaya gideceğim. Tıpkı eğitimde yaptığımız gibi gidip onların dikkatini üzerine çek. Ben onları arkadan kuşatacağım.  İnan bana Yinkong sana ulaşamadan Jie'yi yeneceğim!''

(Ç.N: Film olmaktan çıktı Akasya Durağına döndü)



Aygıttan bir süre ses gelmedi ve sonrasında Lan mırıldandı. ''Dikkatli ol.''



Zheng cihazı bıraktı. Derin bir nefes aldı ve sonra bankaya doğru yürümeye devam etti. Zırhlı aracın yanından geçecekti.



Bir güvenlik görevlisi onu durdurdu: ''Lütfen bekleyin. Banka daha açılmadı.''



Zheng, hiçbir şey söylemeden görevliyi yumrukladı. Kurşungeçirmez yeleği olmasına rağmen bu yumruk, güvenlik görevlisini birkaç metre ileriye uçurmuştu ve başka bir görevliye çarptı. Zheng'in gözleri, kilit açma modunun ikinci aşamasına girerken odak noktasının dışına çıktı. Olabildiğince en hızlı sürede kavgayı bitirmesi gerekiyordu. Ayrıca vücuduna hiçbir kurşun isabet etmemeliydi. Jie ile savaşmak için mükemmel bir durumda olmak zorundaydı.



Güvenlik görevlileri onun gözünde ağır modda hareket ediyordu. Zheng, görevlilerden birinin üzerine atladı ve görevli, silahı sıkmadan görevlinin kolunu eğdi. Görevliye bir tekme attı ve sonrasında göğsüne yumruğu yapıştırdı. Bunların hepsi bir saniye içerisinde oldu. Adamın bayıldığını gören diğer görevliler silahlarını bile kaldırmadılar.



En başta yere yapışan görevli şaşırmış bir şekilde etrafa bakınıyordu. Adamlar silahlarını kaldırdığı anda Zheng bıçağını fırlattı. Adamların kolu ağaçtan kopan dal gibi koptu. Sonra Zheng, ikisinin de kafasını tuttu ve birbirine çarpıştırdı. Bu iki görevli de bayılmıştı.



Arabanın diğer tarafında duran üç görevli de bir sıkıntının olduğunu sezdiler. Silahlarını çıkartıp oraya doğru koştular ama yerde yatan güvenlik görevlilerinden başka bir şey bulamadılar. Arabanın üzerinde durup onlara bakan Zheng'i görmediler. Arabaya yaklaştıklarında Zheng, hemen arkalarına atladı ve onları kolayca yere serdi.



Zheng, rahat bir nefes aldı. Şaşkınlık içinde ellerine baktı. Farkında olmadan, normal insanların ulaşamayacağı güçler elde etmişti. Hayatta kaldığı sürece bu güç daha da kuvvetlenecekti. Bu şey Tanrı'nın dünyasındaki evrimleşme miydi? Bir insanın gücü, ölüm kalım mücadelesi ve korku filmlerini yaşarken, hayal edilemez boyutlara ulaşana kadar büyür.



Zheng, birkaç saniye sonra kendine geldi. Arabaya oturdu ve arka kapıyı bile kapatmadan arabayı çalıştırdı. Arkasında altı tane baygın görevli bıraktı.



Bankanın çalışanları ve birçok kişi o bölgeye toplandı. Hepsi şaşkın bir şekilde olan biteni izledi. Sanki gözlerine inanamıyorlardı. Çünkü Zheng'in yaptıkları imkânsız gibi görünüyordu. Kimse bir insanın bunları yapabileceğini düşünemezdi. Tam o sırada birisi arabanın arkasından düşen paralara doğru koştu. Sonra orada bulunanların hepsi onu takip etti ve herkes saçılan paralar yüzünden kavga etti. Banka çalışanları bile bu kavgaya dâhil oldu. Güvenlik görevlileri ise kargaşa içindeki kalabalığın altında ezildi.



Zheng, arabayı sürerken aygıta konuştu: ''Nerede o? Benden ne kadar uzakta? Beni mi takip ediyor yoksa seni mi?''



Lan, bir an durakladı: ''Durmuş bir vaziyette ve seni mi yoksa beni mi takip edeceğine karar veriyormuş gibi gözüküyor. Bulunduğu yerden senin peşine düşmesi için çok geç. Sürmeye devam et. Senden hala beş dakika uzaklıkta. Bana doğru hareket etmeye başladı. Zheng, her şeyi sana bırakıyorum.''



Zheng, bir nefes aldı ve ciddi bir ses tonuyla konuştu: ''Rahat ol. Dediğimi yapacağım. O sana saldırmadan önce Jie'yi yeneceğim! Canının yanmasına izin vermeyeceğim."



Lan, bir süre sessiz kaldı ve sonrasında kısık sesle konuştu: "Bunu yapmalısın."



"Yapacağım."



Banka ile televizyon binasının arası on dakikalık mesafeydi. Birkaç dakika sonra Zheng'in arabasının arkasından polis sirenleri çaldı. Zheng, binanın en üstünü şimdiden görebiliyordu. Gaza bastı ve etraftaki her şeyi görmezden geldi. Gözünü sadece binaya dikmişti.



Binaya yaklaşınca pencereler kapalı olmasına rağmen garip bir rüzgâr arabanın içinde esti. Zheng, aniden kötü bir hisse kapıldı. Tam beklediği gibi, kavşaktan geçeceği esnada önünde bir araba ile bir kamyonet çarpıştı. Sonrasında kaza yapan kamyonet zırhlı arabayı binaya doğru itti. Zheng, şimdi arabadan çıksa bile koşmak zorunda olacaktı ve Heng'in saldırısına maruz kalacaktı. Endişeli ve sinirli hissediyordu.



''Kahretsin! Canın cehenneme, Ölüm!'' Zheng bağırdı. Hava topunu çıkartırken gaza bastı. Hava topunu kamyonete doğru tuttu. Kamyonun içinde hiçbir sürücü yoktu. Belki de sürücüsü dışarıya atlamıştı.



"İki!"



"Bir!"



Zırhlı araba tam binaya çarpmak üzereyken top ateş aldı. Ateş alan top zırhlı kapıyı ve kamyonun ön kısmını paramparça etti. Araba sonunda kamyon tarafından itilmekten kurtuldu. Araba binanın yanından sürterek geçti ve farlar kırıldı.



Zheng, Heng'in kurşungeçirmez camdan onu vurup vuramayacağından emin değildi. Arabayı binaya doğru yönlendirdi ve sonra ön camı vurdu. Kurşun geçirmez olduğu için ön cam çatlamıştı ama kırılmamıştı. Şimdi kimse arabayı dışarıdan net bir şekilde göremiyordu. Zheng, kafasını eğdi ve kenara oturdu. Yola bakmadan ayağını pedalın üstünde tuttu. Araba, televizyon binasına gittikçe yaklaştı.



(5000m, 3000m, 1500m)

 

Binaya yaklaşık bir kilometre mesafe kaldığında arabanın ön camına bir ok isabet etti. Bu ok, kurşungeçirmez camı birkaç santim parçalayacak kadar güçlüydü. Zheng, aracın dayanıklılığından memnunken başka bir ok geldi ve bir önceki okun arkasından vurdu. Ön cam bu iki okun gücüne dayanamadı ve paramparça oldu. Ancak aynı zamanda araba da binaya doğru ilerliyordu.

 

O kadar süratliydi ki yolda olan insanları korkutuyordu. Arabanın geldiğini gören insanlar yana doğru kaçıyordu. Sonrasında binanın içindeki resepsiyon masasına çarptı ama kimseye zarar vermedi. Ayrıca yoldaki ahşap mobilyalar çarpmanın etkisini azaltmıştı. Aksi halde Zheng, bu kazadan sağ salim çıkamazdı.



Zheng, hala başı dönüyor gibi hissediyordu ve kendine gelmesi birkaç saniye sürdü. Hemen aygıta söyledi. ''Lan! Jie’nin olduğu yeri hissedebiliyor musun?"



"Hissedemiyorum. Orada bir boşluk var, sanki bir şey o alanı engelliyormuş gibi. Dikkatli ol. Jie'yi öldürmek kolay olmayacak.''



Zheng derin bir nefes oldu. ''Biliyorum. Peki ya sen? Yinkong senden ne kadar uzakta?''



Lan bir an için duraksadı. "On dakika mesafe var aramızda."



"On dakika. On dakika! Biliyorum! Onun işini on dakika içinde bitireceğim! Söz veriyorum!''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr