Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

“Lan, bana düşmanların hızını ve konumunu ver.”

Zheng iletişim cihazından Lan’a seslendi. Önünde bir orman vardı.

Jie o gün sorduğu son soruyu cevaplayamadı. Uzun bir sessizliğin ardından, mırıldandı. ”Bir sonraki filmin içinde kim olduğumu sana söyleyeceğim.”

Zheng hala Jie’nin kimliğini, nasıl bu kadar şeyi bildiğini, bilmesine karşın niye onlara daha önceden tavsiyede bulunmadığını merak ediyordu. Ancak açıklamayadığı bir duygu, daha fazla sorgulamasını engelledi.

Jie’nin odasındayken daha önceki gibi gülüp şakalaştılar ve karınlarını doyurdular. Ağır konuları dışa vurmayıp içlerinde saklamayı tercih ettiler.

Birkaç gün sonra, Yinkong da geliştirmesini seçti. Bu geliştirmenin adı Işıltı’ydı, D Sınıfı ile başayıp AA Sınıfına kadar evrim geçirebilen bir geliştirme türüydü. Yinkong bu geliştirmeye sahip olabilmek için son filmde kazandığı puanların ve ödüllerin çoğunu harcamak zorunda kaldı. Ayrıca 2000 puanını zihinsel kapasitesini yükseltmesi için Lan’a verdi. Lan şuanda artık 40 km’ye kadar etrafı tarayabiliyordu. Bu mesafe, çoğu filmde bir çok şeyi izlemeleri için yeterliydi.

Yinkong yaptığı geliştirmeler sonunda hızını önemli derece arttırdı. Özel bir yetenek olan Işıltı, 10 saniyeliğine hızının birkaç kat artmasına olanak sağlıyordu. Tepki hızları eşit olduğu sürece, bu süre zarfında artık herkesi öldürebilirdi. Bu geliştirme ayrıca zihinsel kapasitesini de yükseltmişti. Geliştirmenin açıklamasını göze önünde bulundurursak, bundan sonra normal zihin kontrolü hakkında endişelenmesine gerek yoktu.

Honglu da kendine ilginç bir şey seçti. O, D Sınıfı Ödülünü sadece bir geliştirme için kullanmadı, ayrıca defansif özellikli büyülü bir item olan Yeşim Kolye’yi değiş tokuş etti. Bu kolye, kritik saldırıları otomatik olarak 30 kere ya da enerjisi tükenene kadar, aynı Shiva’nın Dharmacakra’sına benzer birşekilde engelliyordu. Tabiki Dharmacakra’nın C Sınıfı bir item olduğundan dolayı onun kadar iyi değildi.

Herkes hemen hemen geliştirmelerini tamamlamıştı. Bunlarla birlikte takımın gücü en az bir kat daha artmış oldu. Ve daha da önemlisi, Lan’ın psişik taraması ile birlikte artık gerçek bir takım olma yolunda adım atmışlardı.

Herkes rollerini, ne yapması gerektiğini biliyordu. Tabiki bu hala mükemmel değildi ama daha fazla çaylak gelip gittiğinde, bu takım eninde sonunda tamamlanacak ve herhangi bir filmde kolayca hayatta kalabilecek bir takım haline gelecekti.

Zheng’in sonunda bilim-kurgu silahı seçmek için boş bir vakti oldu. Onun hala birer adet C ve D Sınıfı Ödülleri vardı. C Sınıfı ile giriş seviyesi hareket tekniklerini almayı karar verdi. Bunu çıkardığımızda geriye kalan bir adet D Sınıfı Ödül ve 4770 puandı.

Bu şekilde harcamaya devam ederse son filmde kazandıklarından elinde birşey kalmayacaktı. Ama önündeki filmde daha güvenli hissetmek için bu geliştirmeleri almalıydı.

Zheng’in silahtan istediği tek şey güç ve hızdı, ve tabiki mümkünse sınırsız mühimmatı olsa daha da süper olurdu. Göz gezdirdikten sonra, Honglu ona ilginç bir silahı işaret etti.

“Hava topu/tabancası”

Bir el boyutunda silindirik bir item. Bunun maliyeti hemen hemen Doraemon’daki zımbırtılarla aynıydı. D Sınıfı bir Ödül ve 2000 puan. Bu silah sınırsız mühimmata sahipti; saldırı için basınçlı, yoğunlaştırılmış hava kullanıyordu. Kullanıcının bunu ateşleyebilmesi için enerjisini kullanması gerekiyordu. Qi ve kan enerjisi, bu silahın kabul ettiği türden enerji çeşitleriydi. Bu yüzden bu, yarı büyülü silah olarak da sayılabilirdi. Ancak, bu silah ruhani varlıklar karşısızda işlevsizdi.

Zheng, açıklamasına göz atarken bu silahın son derece güçlü ve sınırsız mühimmatı olduğu, Qi ve kan enerjisi ile çalıştırılabileceğini okuduğunda, bunu değiş tokuş etmeye karar verdi. Çoğu bilim-kurgu silahları, bir Sınıf Ödülü gerekmeksizin değiş tokuş edilebilirdi, ama bunun için D Sınıfı bir ödül istendiğini göz önüne alırsak, bu silah çok güçlü ve özel efektler içeriyordu. Zheng de bu şekilde olmasını umuyordu.

O hayal kırıklığına uğramadı. Hava topuna enerji aktardıktan sonra tetiği çektiğinde, yakınındaki havayı iki saniye boyunca emdikten sonra bir şok dalgası fırlattı. Şok dalgasının gücünü test ettikten sonra titreşim/vibrasyonun, bir levha zırhı kuma dönüştürebileceğini ve 50 metreye kadar ulaşabileceğinin farkına vardı. Bunu hava topu yerine bir darbe topu olarak adlandırmak daha uygundu.

Zheng, yeni bilim-kurgu silahından oldukça memnundu. Sonrasında hareket tekniğini ve yüksek miktarda büyülü mermileri değiş tokuş etti. Bu kurşunlar filmlerde oldukça işe yaradığından ve çok ucuz olduğundan dolayı hiç tereddüt etmeden değiş tokuş etti. Herşeyi hallettikten sonra Zheng’in cebinde sadece 1270 puanı kaldı.

Bir sonraki filme daha üç gün vardı. Honglu, güçlü silahların kullanımı ve kritik bölgelere saldırmanın yasak olduğu, takım içi bir savaş eğitimi yapmayı önerdi.

Zheng – Lan                   vs                Jie – Yinkong – Honglu – Heng

Bu eğitim herkesin yeni geliştirmelere alışması için yapılıyordu.  

Lan iletişim cihazını kullanarak “Solundaki ormanlık alanda iki kişi var, bunlar Heng ve Yinkong. Heng fazla büyük olmayan bir ağacın tepesinde saklanıyor. Yinkong bir ağacın gölgesinde pusuya yatmış durumda. ve ormanın kenarlarından çok uzakta değil. Jie ve Honglu hızlı bir şekilde hareket ediyorlar. Bu hızla 10 dakika içinde bize ulaşacaklardır. Acele et.”dedi.

Zheng özel bir hisle iç çekti. Psişik tarayıcı oldukça yararlıydı. Lan bu takımın artık gözü durumundaydı ve eğer Ruh Hattı yeteneğini elde edip gördükleri şeyleri doğrudan zihinlerine gönderebilse, o zaman düşmanın her hareketinden herkes haberdar olabilecekti. Ayrıca bunun en güzel yanı da, onlar izlendiklerinin farkına varamıyorlardı.

Zheng ormana ilerledi. Ormana tam girmek üzereyken büyük bir güç, hız ve isabet hassasiyetiyle ağaçların içinden bir ok geldi. Bu ok, göz açıp kapayıncaya kadar Zheng’e ulaştı.

Ancak, Zheng inanılmaz bir tepki hızına sahipti, özellikle Vampir Kontu Soyunu geliştirdikten sonra… Onun istatistikleri çok yüksek bir puana ulaştı. Ayrıca, bu ok çok uzaktan fırlatılmıştı. Her ne kadar hala güçlü olsa da, Zheng kolayca bundan kaçınabildi.O sonrasında altı metre yüksekliğe zıplayarak bir ağacın tepesinde durdu.

Bu değiş tokuş ettiği hareket tekniğiydi. Zheng ne zaman teknik kullanmak istese, Qi’si vücudunda özel bir yol içinde yayılıyor ve bu işlem gerçekleştikten sonra da vücudunun hafifleştiğini hissediyordu. Küçük bir zıplamayla birkaç metre yüksekliğe çıkabiliyordu. İlk tecrübe ettiğinde buna aşık olmuştu adeta. Ve bu sadece giriş seviyesi teknikti. Ya yüksek derece olanları?

Hareket tekniği, Zheng’in sahip olduğu hız ve menzil kısıtlamasını dengeledi. Özellikle bunun gibi karışık arazilerde.. Bu şekilde arazilerin yakın dövüşçüler üzerindeki kısıtlamasından hemen hemen kurtulabiliyordu. Ağacın tepesine çıktıktan sonra, uzaktaki bir ağaçtan bir figürün aşağı atladığını gördü.

Bu kesinlikle Heng’di. Zheng kendine güldü. Tek seferde Heng’in olduğu yere doğru zıpladı. Hareket tekniği, Qi’sini oldukça fazla tüketiyordu. Sadece birkaç dakikalığına kullanabiliyordu, ama bu bile yeterliydi. Şuandaki hızıyla bir dakikadan az bir sürede Heng’in olduğu yere vardı.

Dalların üzerine atlarken, gümüş bir bıçak onun hemen yanından geçti, neredeyse ayağına isabet edecekti. Bu Zheng’i şok etti, çünkü bu eğitim sırasında birazcık yaralanma kaybedeceği anlamına geliyordu.

Daha kendine gelemeden, bir figür yüksek bir hızla ona doğru koştu. Alevler içindeki hançerini çıkarttı ve zıpladı, tam yedi metre yüksekliğe çıktığı anda, hançerini Zheng’in ayağına doğru hedefledi. Zheng olan biteni anladığında hançer 10 cm uzaklıktaydı. Ve kaçınmak için çok geçti.